04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 KASIM 2000. SAYI763 *> 2000 yılı geldi ve bitmek üzere. Türkiye'nin bugünkü rakamlanyla, Demirel'in yıllar önce emin bir şekilde 2000 yılı için koyduğu hedefler arasında dağlar kadar fark var. Türkiye'de bugün kişi başına milli gelir 5 bin dolar değil 3 bin 160 dolar. Ve Türkiye, GSMH temelinde kişi başına düşen milli geliritibariyle dunyanm 10'uncu değil 89'uncuülkesi. Süleyman Demirel, neredeyse 40 yıl önce 2000 yılına dair bu hedefleri guvenle ilan çderken, Yön ve Devrim dergileriyle ona muhalcfet eden, bugün olduğu gibi dün de, her gün biri patlak veren Demirel ailesinin yolsuzluklannı açığa çıkaran Doğan Avcıoğlu, yakın çevresine ve eşine şöyle diyordu: "2000 yılına kadar yaşayacağım ve haklı olduğumgörülecek". Kim hakhydı? 196O'lı yıllarda düzen dışı muhalefetin en önemli sözcülerinden bin konumuna gclmiş olan Avcıoğlu mu, yoksa yıllarca düzenin tam kalbinde yer almış olan Demirel mi? Demirel, sırtını devlete ve duzene yaslarken Avcıoğlu bütünüyle bu ilişkilerin dışında yer almıştı. Ne milletvekili olmak istemiş, ne memuriyeti kabul etmiş, ne üniversitede hocaolmayameyilgöstermişti. Gelgelelim,bunlannherbirionunaçısından son derece olanakhydı. Milletvekili olabilir, oradan bakanlığa tırmanabilirdi; yukarıda aktardığım gibi, 27 Mayıs'tan sonra CHP ileri gelenlerininbu yönde önerileri olmuş ama o gcri çevirmişti. Neden bu önerileri geri çevirmişti ve ne yapmak istiyordu? Yön dergisini birlikte çıkardığı dostlarından Mümtaz Soysal bu konuda şunlan anlatıyor: "Biz 'yön' sorunuçözülmedcn, 'yön'übu kadar belirsiz bir siyasal partınin içinc girmeyi doğru bulmadık. Kendi 'yön'ümüzü ya da Türkiye 'yc vermek istediğimiz' yön' ü ortaya koyalım, böyle bir hareket başlatalım, ondan sonrasına bakarız,' diye düşünmüştük. O bakımdan bu boşluğu doldurmak, adı üstünde'yön'arayışıiçindekiTürkiye'yebir 'yön' öncrmekamacındaydık." olduğu anlaşılsın. Biraz orada hasbıhal ettik aynldık. Kayıt oldu. Hatta tezden evvel orada imtihan yapılırdı.oimtihanadagirdi. Ben de o imtihanda vardım. Yüksek derecede pekiyi ile o imtihanı da verdi. Fakat ondan sonra devam etmcdı doktoraya..." Üniversitede hoca olmayı dareddettiama, Türk düşünce dünyasında çoğu profesörden daha etkili olabıldi. 1968 yılında yayımladığı "Türkiye'nin Düzeni"biryıl sonra Yunus Nadi ödülünü aldı. Eser, yayımlandığı yıllarda, adeta bir bestseller gibi satıldı ve dönemin siyasal tartışmalannı belirledi. Ertuğrul Kürkçü, bu öncü çahşmanın o dönemdek i siyasal etkileri hakkında şunlan anlatıyor: "Herkesin Türkiye'nin Düzeni hakkında bir fikri var, tartışıyor ve fikriniz olmadığı tışmalannı etkilemeklekalmadı, günümüzde Türkiye'nin temel sorunlan hakkında çalışma yapmak ısteyen akademisyenlerin de temel baş vuru eserlerinden biri oldu. Siyasal Bilgiler Fakültesi Profesörü Korkut Boratav şusaptamayı yapıyor: "Türkiye'nin Düzeni klasik bir yapıttır. Doğan Avcıoğlu'nun çok iyi bir araştırmacı olduğunu ortaya koyar. 195O'li6O'lı yıllan anlamak isteyen herkesin muhakkak başvurması gereken bir kaynaktır." Doğan Avcıoğlu kavgasına, belirlediği istikamette devam ettî. Hedef, devrim yoluyla düzeni değiştirmek, Mustafa Kemal'in temelini attığı fikirlere sosyalist bir içerik kazandırarak "halkçı, devletçi, devrimci ve milliyetçi kalkınma" yoluyla Türkiye'yi düşunlan söylüyordu: " Yirminci yüzyıhn ikinci yansında âzgelişmiş memleketler için tek çıkar yol sosyalizmdir." Hedeflerine ulaşmak için her şeyi göze almıştı. Evliliklerinin ilk dönemlerinde, eşi Scvil YurdakuPa şöyle diyordu: "Ya iktidan ele geçiririz ya darağacını boylanm." Bununlabirlikte, iktidar onun için kendisini ve ailesinı zenginleştirmenin yolu değildi. Hedefleri ne kadar büyükse, hedeflerine ulaştıktan sonra kendisi için istedikleri o kadar küçüktü. Devrim dergisinde yardımcısı olan Doğan Yurdakul şu anısını aktarıyor: "Bütün hayali, devrimdcn sonra ve yaşlandıktan sonra emekli olmak, Güneyde bir portakal bahçesi almak ve o portakal bahçesinin içindeküçükbirevsahibiolmaktı." Sonuçta, ne darağacını boyladı Doğan Avcıoğlu, ne iktidan ele gcçirdi. 4 Kasım 1983 'te öldüğünde, inatla ve sabırla tarih çahşmalannı sürdürüyordu. 2000 yılı geldiğinde haklı olduğunun görüleceğine inanıyordu. 2000 yılının başbakanı Bülent Ecevit ve ortanın solu teorisyenlcriyle 1969 yılında giriştiği birpolemik"kim haldıydı?" sorusuna bir yanıt niteliği taşıyor. Bülent Ecevit ve ortanın solu teorisyenleri, o yıllarda yeni siyaset sahnesine inmiş Necmettin Erbakan' ı ve mukaddesatçı hareketi "kompradorburjuvaziye yaslanan Demirel 'e karşı Anadolu'nun dinine bağlı ulusal burjuvzasinin dircnişi" olarak selamlarken, Avcıoğlu şunlan yazıyordu: "Nedir bu Anadolu'nun dindar burjuvazisi? Eğer bunda coğrarya ağır basıyorsa, Ankara'dabakkallıktan gelme Vehbi Koç, Adana'da hamallıktan yetişme Hacı ömer, koyuncu Ercan'lar, aşiret beyi Bcyazıt'lar ve bir sürü armatör, Anadolu burjuvazisinden sayılmahdır. ... Yeni bir ckonomik düzeni, üstyapısıyla birlikte getirmeye yönelmiş sosyalizmin halkça benimsenmesi için, aslmda kapitalizm öncesi düzenin değerlerini yansıtan ve turucu güçler koalisyonunun egemenliğini sürdürmeye yarayan bir mukaddesatçıhk şalına bürünmeye ihtiyacı olmasa gerektir." 1969'da, Erbakan hareketini "Anadolu'nun dinine bağlı ulusal burjuvazisi" olarak selamlayan Ecevit ve teorisyenleri, 2000 yılına gelirken, bir zamanlar selamladıkları ve birlikte hükümet kurduklan hareketin devlete ve Istanbul burjuvazisine "meydan okuması" karşısında paniğe kapıldıklannda, Avcıoğlu bu dünyadan göçüp gitmişti. "Büyük ve Müreffeh Türkiye" sloganıyla Türkiye'yi dünyanın lO'uncuülkesiyapacaklanm vaat eden Demirel, dünyanın 89' uncu ülkesi olan Türkiye 'de yeğenlerinin yolsuzluklanyla çaresiz iken Avcıoğlu artık yaşamıyordu. Peki, kim haklıydı? Doğan Avcıoğlu'nun düşüncclerinde ve ortaya koyduğu modelde sosyalizm açısından eleştirilecek birçok yan olduğu gerçektir. Ama, düzeni hala bozuk olan Türkiye'nin bugünkü yöneticileri ve Türkiye'yi bu güne getiren yöneticiler karşısındaki konumu düşünüldüğünde, zeçıkarmaktı. Sosyalistliği, zaman zaman şüpheyle kar Doğan Avcıoğlu'nun haksız olmadığı muşılanabiliyordu. Ama o, kendi sosyalistliğin hakkaktır. Avcıoğlu'nun yayınlanmış kitaplan: den emindi. Sadun Aren, bu konuda aralann Türkiye'nin Düzeni (1968) da geçen bir konuşmay ı şöyle hatırlıyor: 31 Mart'ta Yabancı Parmağı (1969) "Sosyalizme bağlı olmalanndan şüphe Devrim Üzerine( 1971) ediyormuş gibi bir tavır aldım bir ara Do Türkiye'nin düzeni... Parlamenter olmamış, bir memuriyet kaparak devlete kapılanmamış ama Türk siyasal hayahnda birçok parlamenterden daha etkili olabilmişti Doğan Avcıoğlu. Bunun neden ve nasıl olduğuna dair soruyu, Aydın Çubukçu şöy le yanıtlıyor: "Siyasal hedefleri kendince net, bir program inşa edebilme başansını gösterebilmiş, bu program ve hedefler etrafinda örgütienme tarzını kafasında netleştirmiş bir insandı. Aydın olarak ayırt edici özelliklerininbunlar olduğunudüşunüyorum: birprogramasahip olmak, buna uygun bir örgütienme modelini kafasında netleştirmiş olmak, ve bunun araçlarını geliştirerek kararlı bir şekilde ilerlemek; dergisiyle, örgütüyle, ilişkileriyle, propagandayeteneğiyle..." Üniversitede hoca da olabilirdi. Amme Idaresi Enstitüsü'nde asistanken, bir ara buna niyetlenmiş ve doktora derecesi almak için Mülkiye'ye başvurmuştu. Başvuruyu değerlendiren heyetin başkanı Profesör Saduh Aren o günler hakkında şunlan anlatıyor: "Müracaatetti. Yalnız.tahsili Fransa'da olduğuiçinbirmuadeletsözkonusuydu. Bu muadelet imtihanı yapma görevini de bana verdiler. Fakat ben o zaman artık Doğan'ı iyicetanıyordum. Yeteneklcrini, bilgi düzeyini biliyordum. Siyasal BilgilerFakültesi mezununu düzeyinde bir insandı. Çok daha üst seviyedeydi hatta. Onun için bir odaya aldım kendisini vc bu düşüncemi de söyledim. Dedim, ben bir ciddi bir şey yapmayı düşünmüyorum muadelet bakımından ama burada biraz oturalım, kahveçay içelim ki bir imtihan yapılmış Demirel başbakan olduğunda 2000 yılında fert başına düşen milli geliri beş bin dolar olan Türkiye vaat etmişti. tşte o gün geldi: Kişi başına düşen milli gelir 3 bin 160 dolar... Avcıoğlu yakınlanna 2000 yılına kadar yaşayacağım ve haklı olduğunu göreceğini söylemişti ama 4 Kasım 1983'te yaşamını yitirdi... zaman o konuda muteber addedilmiyorsunuz. O zamanın ölçülerine göre bu kitap pahah birkitaptı. Bunu almak için epeyce uğraşmak gerekiyordu. Sonra, çok yakm bir arkadaşun vardı, hala da arkadaşımdır, o zaman Erdal öz'ün kitabevi vardı Büyük Sinema'nın üstünde, oradan Erdal'ın gözyumması sayesinde çalmıştım kitabı da bcraber okumuştuk. O nedcnle çalmaya, risk almaya değecek bir şeydi. Yani, Kapıtal' i çalmadım mesela, onu daha büyüdüğüm zaman, bir yıl sonra alacak kadar param vardı. Ama o zaman Türkiye'nin Düzeni'ni çalmaya değer görmüştüm doğrusu." Doğan Avcıoğlu'nun yıllar sürençalışmalannın ve birikiminin bir ifadesi olan Türkiye'nin Düzeni, yalnızca dönemin siyasal tar ğan'a.Bizimevegelmiştı,evdekonuşurken MiJJi Kurtuluş Tarihi4cilt(l 977) böyle yumruğunu sıkarak 'Sosyalizmin için sonuna kadar mücadele edeceğim. Ondan hiç şüpheniz olmasın Sadun Bey' dedi." Burada hatırlatmak gerekir ki, 27 Mayıs 'tan sonra "sosyalizm" kavrammı ilk kez kullanan da Doğan Avcıoğlu idi. TlP'in yazıh belgelcrinde Malatya Kongresi'ne kadar "sosyalizm" kavramuıa rastlanmazken, Doğan Avcıoğlu, daha Yön'ün ilk sayısında Türklerin Tarihi 4 cilt (1979) Devrim ve Demokrasi Üzerine (1980) * Gökhan Atılgan, Ankara Üniversitesi lletişim Fakültesi' nde " YönDevrim Dergileri ve Doğan Avcıoğl u" konulu master tezi hazırlıyor. Atılgan, çalışşjası kapsamında Avcıoğlu'nun ailesi, dostlan ve tanıyanlarla görüşmelcr yapıyor. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle