Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 CUMHURİYET DERGİ sahne olan bir yapıt (1972) aür sırayı. Romanla aynı adı taşıyan film, bilimkurgu tcmalan alhnda insanın varoluş sorunsalını sorgular. Insan beyninin karmaşık yapısı içindekı gelgitleri resmeden yapım, Tarkovski'nin tannsal olanı öne çıkardığı ve varoluşun köklerinde gezindiği bir yapıt olarak geçer sinema tarihine. Kişisel tarihini beyazperdeye taşunıştır bu filmle Tarkovski. Simgeler ve metaforlar içinde süregidcn yapım, mıstisızmm ağır etkileri taşır. Takıbi oldukça zor, ama içine girildiğinde insanı derinden etkileyen, adeta aUak bullak eden bır filmdir "Ayna". Yönetmenin kendi dünyasına tuttuğu bir aynadır ve aynadan yansıyanlarla onun içsel evrenini anlama konusunda sağlam adımlar atabilirsjniz. Filmde kullanılan dizelerse Takovski'nin şair babasına aıttir. Böylece özyaşamsal resim yerine oturmuştur. 6. Avrupa Filmleri Festivali kapsamında, Andrei Tarkovski'nin üç filmini izleyeceğiz. StalkerIz Sürücü, Andrei Rublev ve ZerkaloAyna. Varoluşun bulantısını sinemada büyük bir yoğunlukla hissettiren Tarkovski, karmaşanın gizemini çözmeye çalışan bir "auteur" dü. Ayna'daki Tarkovski MURAT ÖZER imdilerde kimilerinin adeta görmezden geldiğı, sinemasını hantal ve seyir zevkinden uzak bulduğu, banndırdığı felsefı ve dini motifleri tu kaka ettiği bir büyük Russinemaustasının, Andrei Tarkovski'nin üç filmi "Stalkerlz Sürücü, Andrei Rublev, ZerkaloAyna" 329 Kasım tarihleri arasında Ankara, Eskişehir, tzmir ve Bursa'da sahne alacak 6. Avrupa Filmleri Festivali (Gezici Festival) kapsamında bir kez daha izleyicisiyle buluşacak. Yarattığı kişısel âleminde türlü hezeyanlarla yüklü öyküler ortaya çıkaran ve bunları anlatırken alabıldiğıne öznel olmanın peşinden giden Andrei Tarkovski 1934 yılında ünlü Rus şair Arseny Tarkovski'nin oğlu olarak dünyaya gelir. Okullu bir sinemacı olan yönetmen, Moskova'daki ünlü Devlet Sinema Teknik Okulu'nu bitirdikten sonra kendi sinemasal evrenini oluşturmaya başlayan yapıtlan üretmeye başlar. "Dilek odasTndan yansıyanlar Böylesı yoğun, karmaşık, simgeler ve imlemclerle dolu bir filmin ardından daha anlaşıln bir film gelir; "Stalker" (1979). Bir kez daha bilimkurgusal bir öyküye sıvanır usta yönetmen. insanın gerçeküstüne olan zaafinın arkasına saklanarak kotardığı filminde, bir "dilek odası"nın varlığım araştınr, ınsanoğlunun kronikleşmiş isteklerinin vardığı noktayı somutlaştırmaya çalışır. Atmosfer yine karanlık, yine "kirli", yine "sezgisel"dir, ama az kışiyle gerçekleştirdiği yapıtında daha "sade" bir öyküleme yöntemi seçmiştir. Türkiye'ye ilk gelen Andrei Tarkovski filmi olan ve yönetmeni adeta bir fenomen haline getircn "Nostalghia" (1983), sanatçının Italya'da çektiği unutulmaz yapıtıdır. Vatan hasreti çeken bir Rus aydınının Italya serüvenini yansıtan film, yönermcnm yaşamıyla kimi benzerlikler kurulmasma neden olur. Hayata karşı "küskün" duruşunu iyıce doruklara taşıyan Tarkovski, umutsuzluğun sarmalında yıtıp gitmeye yüz tuttuğunu haykırmaktadır adeta bu yapıtıyla. Artık mcmleketi Rusya'dan uzaklardadır bu çağın en kendine özgü yönetmeni. Son filmini lsveç'te gerçekleştirir. "Kurban"dır (1986) filmin adı ve gerçekten de kendini kurban etmıştir Andrei Tarkovski. Doğduğu ve büyüdüğü ülkeye, Rusya'ya dönememenın sancısını derinden hisseden yaratıcı, kendisini insanlığın geleceği için kurban etmeye çalışan bir profesörün iç dünyasındaki salınımları resmedcrek kendi sancılannı beyazperdeye yansıtır. "Kurban", içerdiği karamsarukla umutsuzluğun göbeğine atar insanı ve oradan çıkıp kurtulmak da olanaksız görünmektedır. Bir büyük ustanın vasiyeti, umutsuzluk üzerinedir ve belki de hiçbir zaman bu kadar "yoğun" olmayacaktır. Aynı yıhn son ayında ölümle kucaklaşır Andrei Tarkovski, ardında 25 yıllık uzun bir döneme sığdırılmış yedi başyapıt bırakarak. Mıstik vc estetik konularda yetkınleşmış, fihnlerinin felsefi boyutu hakkında tartışmalar yaratan, varoluşun bunaltısını en "koyu" biçimde hissettiren yapıtlar ortaya koymuş, kendi isteği dışında politik tartışmalara malzeme olmuş, anavatanı Rusya'dan sürgün edilmenin ezikliğiyle yaşamını tamamlamış, otoriteyle kavgasını sinemasına taşımamış, karmaşanın gizemini çözmeye uğraşan bir "auteur"dü Andrei Tarkovski. "Stalker", "Andrei Rublev" ve "Ayna"nın 6. Avrupa Filmleri Festivali'ndeki göstcrimlcri, yaratıcıhğın sınu"lanyla bırlıkte izleyicileri de zorlayan bu büyük sinema adamını henüz tanımamış olanlar için kaçırılmayacak firsat. Bu filmleri izleyerek kendinizi yaşamın dalgm bakışlanna yakın hissedebilirsiniz... ^ Tarkovski okullu bir sinemacL.. deyişiyle ilk hamlesinde "film gibi film" çekmiştir büyük usta. Tarkovski'nin bir sonraki filmi Rus ikon ressamı Andrei Rublev'in hayatını ve meselesini yansıtan "Andrei Rublev"dir (1966). 13601430 yıllan arasında yaşayan ressamın şiir tadında yapıtları ve onlann yaratım sürecini filmine yediren usta, dönemin çalkantıh atmosferinc dc ağırlıkJı biçimde yer verir. Yaratıcının sancılan ve kıstınlmışlığı üzcnne benzersiz bir yapıttır "Andrei Rublev" ve üç saatı aşkın süresiyle destansı bir anlatıma sahiptır. Siyahbeyaz olarak çckılen filmin tek renkli bölümü, sanatçının yapıtlanrun peşı sıra sergilendiği final sahnelcridir. Ve bu filmle Tarkovski tematiği yerlı ycrine oturma yolunda emin adımlar atmıştır. Bilimkurgu edebiyatımn yetkin isimlerinden Stanislav Lem'in "Solaris"ine eğilen ve bugün bilc şiddetli tartışmalara Şiir tadında ikonlar 1962'deki ilk uzun metrajlı çalışması "Ivan'ın Çocukluğu"na gelene kadar dört kısa film çekerek sonraki fılmlennde kanıksayacağımız anlatım modelinin izlennı sürer ve özgürlüğün yapıtaşlarını bir bir yenne yerleştırir. Dediğimiz gıbi, ilk film "Ivan'ın Çocukluğıf'yla gelir. Bir çocuğun gözünden savaş ve faşızm olgulan üzerine keskin gözlemlerle yüklü bu film, ustanın beyazperdcye sağlam adımlarla girdiğinin kanıtıdır. Öykülcmede henüz üzerine yapışıp kalacak olan "karmaşık ve gizemli" üslubuna ulaşamayan yönetmen, bclkı de en alcak tonda yapıtını gerçekleştirir "Ivan'ın Çocukluğu"yla. Bazılannın Tarkovski, Rus ikon ressamı Andrei Rublev'in hayatını anlatan "Andrei Rublev"filmini 1966'dayaptL