Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 EKİM 2000. SAYI 759 13 PAZARIN PENCERESINDEN Saim Özeren sanki kendisini unutturmak istiyordu. Ancak 193 8 'de yeniden hatırlandı. Birinci Yurt Gezisi için çağnlan on ressam içindeydi. Konya'ya gitti, resimleri olumlu eleştiriler aldı. 1939'da, on üç yılhk birtaşra yaşamından sonra lstanbul'a atandı. lstanbul'a geldiktcn sonra Müstakiller' in sergilerine resim verdi. Ancak arkadaşlan olmasına karşın ne Müstakillere ne 'de D Grubu'na değil gidip Güzel Sanatlar Birliği'ne üye oldu, ki bu birlik belki de onun yaşamını değiştiren hocalannın topluluğuydu ve önce Müstakillerin ardından D Grubu' nun şiddetli eleştirileri altında etkisini kaybetmişti. Devlet resim ve heykel sergilerine katıldı. 1943'te Yurt Gezileri'ne ikinci kez davet edildi ve Hakkâri'ye gitti. Ancakhiçbirzamanöneçıkmadı. 1950'den sonra Turk resmi yeni ufuklara açılırken, o sessizce ortalıktan çekildi. Sadece Güzel Sanatlar Birliği sergilerine katıldı. 1964 yıluıda öldü. Resim öğretmeni olduğuflertevniyalLisesi'ndekiöğrencilerionunressam olduğunubilebilmiyorlardı. Soykırıma dair... SELÇUK EREZ BD Kongresi'nin alt komisyonunda Eımeni Soykırımı Tasarısı'nın kabul edilmesi üzerine ortalık kanştı. "lâsarı dığer kademeleri geçer de Genel Kuıula gider mi belli değil ama "Osmanlılaç Ermeni soykınmı uyguladı: Türkiye özür dllesin, hatta tazminat versin!" lafı yıllardır gündemde tutulduğuna göre devletimizin bu konuda tarihi gerçeklerle çelişmeyen, doğru bir açıklaması ve bunu ulusal ve dünya kamuoyuna çağdaş politik pazariama teknik ve ilkelerine uygun bir şekilde yaygınlaştınlacak aktarma stratejisi olmalıdır. önce, bu konudaki tarihi gerçeklerin ortaya konması gerekir: 19. Yüzyılın soniarında ve 20. Yüzyılın ilk bölümünde Anadolu'da yaşayan Müslüman ve Ermeni halkı aralannda gerçekleşen düşmanhk sonucu büyük telefat vermişlerdir. Bu düşmanhğın yol açtığı ölümlerden önemli bir bölümünün sivil halktan olması, her İRİ tarafta olup bitenlerin yol açtığı acılan büyütmüştür. özellikle Birinci Dünya Harbi sırasında Rus Cephesi boyunca ve buna yakın sıralanan illerde yaşamakta olan binlerce Osmanlı Ermenisi, kilometrelerce öteye, Suriye'ye gitmeye mecbur edilmişti. Bu yer değiştirişin, yolda açlık, hastahk ve zaman zaman Kürt ve Türk eşkıyasının saldınlannın önemli çapta ölümlere yol açmış olduğu bir gerçektir. Bu yer değiştirtme neden yapılmıştır? Osmanlı Hükümeti'nin amacı Ermeni soyunu kırmak değildir. Neydi? Göçe zorlamanın, çökmeye yüz tutmuş olan Osmanlı Devleti'nin topraklannda tıpkı batıda oluşan Yunanistan, Bulgaristan vs. gibi bir Ermeni devleti kurabilmek için harekete geçen ve Anadolu'da Ermenilerin yoğun olarak yaşadıklan yerlerde hâkimiyet bölgelen oluşturmak için bir taraftan oralardaki sivil Müslüman halkı yok etmeye, kaçırtmaya yöneiik silahlı eylemlere girişen, bir taraftan da Rus ordusuyla işbiriiğine girişen Ermeni çetelerine karşı bir tedbir olarak tasariandığı anlaşılmaktadır. Göç tasansının güttüğü amaçlardan biri de Ermeni çetelerince kıyıma uğratılmış Kürt ve Türk köylerinde yaşamda kalmışlann intikam için Ermenilere saldırmaya girişmeleri karşısında Ermeni kıyımının engellenmesi arzusudur. O sırada aynı anda üç cephede savaşmakta olan Osmanlı Devleti'ni yöneten hükümet, bu amaçla yolladığı emirnamede, "Ermenilere yeni yerleşecekleri yerlerde ve yolda can ve mal emniyetinin sağlanmasını, beslenmelerini ve yeni yerleşecekleri yerlerde, eskiden sahip olduklan ekonomik imkânlara uygun toprak ve emlak sağlanmasını" istemiştir. Bu emirnamede yazılı olanlara Harbi kaybetmekte olan Osmanlı Devleti'nin elindeki imkânsızlıklar, göç edenleri koruyacak askerierin yetersizliği vb. gibi A Saim Özeren. Sergisi 25 Ekim 'e dek açık. da, henüz 32 yaşındayken, tekbir sergi bile açmadanöldü. 1928yıhndaAvrupa'yagiden Hamit Görele'yi de benzer bir kader Saim Özeren eğer Avrupa sınavıru kazan bekliyordu. ölümünden sonra unutulan Saim özeren saydı ne olurdu? Bu soruya cevap vermek bugün bizler için tümüyle yitik bir sanatçı mümkün değil. Ancak Avrupa'ya gidenarolabilirdi. Ancak bazı rastlantılar onu bukadaşlarının yaşadıklan ve Turk resminde gün tekrar keşfetmemize olanak veriyor. Saim özeren' i harcanmış sayısız yeteneğin sembolü haline getiren gelişmeler bu konu Ölümünden sonra resimleri dağılmadı, ailesi tarafından korundu. 1984'te descn ve redabirfikirverebilir. Avrupa'ya gidenarkasimleri Ferit Edgü tarafından değerlendirildaşlannın bir kısmı döndükten sonra Güzel di. Saim özeren'in adım o zamana kadar Sanatlar Akademisi 'nin kadrosuna giremeduymamış olan Ferit Edgü, önüne konulan di, "muallim muavini" olarakgirenler de kıyığınla desen ve resme bakınca Cumhuriyet sa süre sonra ya aynlmak zorunda kaldılar ya da bu kadronun kaldırılmasıyla Akade, döneminin önemli bir sanatçısıyla karşı karşıya olduğunu anladığını söylüyor. Ardınmi'den uzaklaştırıldılar. 1922 yılında Aldan tstanbul, Ankara ve tzmir'de Vakko samanya'ya gönderilen Zeki Kocamemi ve nat galerilerinde açılan sergilerle sanatseAli Avni Çelebi, 1927 yılında döndükten verler Saim özeren'le tanıştı. O günden sonra, yaptıklan resimlerle modern Türk sonra ismine müzayedelerde rastlansa da resminin habercileri olmalanna karşın Akademi kadrosuna giremediler. Zeki Kocame Saim özeren hâlâ unutulmuş bir sanatçıydı; çünkü, yaşamı ve sanatı hakkında bir çalışmi Trabzon Lisesi orta kısmına, Almanma yapılmamıştı. Bütün yaşamı boyunca ya'dayken Hans Hofmann'ın asistanlık resimden hiç kopmamıştı. Resimle karşıhkönerdiği Ali Avni Çelebi ise Konya Lisesi sız, safbir ilişki kurmuştu, yeteneği ve zekâorta kısmına resim öğretmeni olarak atandısıyla sanatsal çözümler bulmuştu. Emekli lar. Zeki Kocamemi Trabzon'dan ayrılarak olunca bir sergi açmak en büyük düşüydü. Istanbul' a döndü ve marangozluk y aparak geçiminisağladı. Ancak 1930 yılında AkaBütün yaşamı boyunca bu sergiye hazırdemi'ye iç mimarlıkbölümüne Prof. Güntlanmıştı. Ancak emekliliğineay lar kalaaraher'in asistanı olarak "muallim muavini" mızdanaynldı. Milli Reasürans Sanat Galekadrosuyla girebildi. Resim Atölyesi'nde risi'nde Amelie Edgü'nün küratörlüğünde çalışmaya ise ancak 1936 yılında Leopold düzenlenen"Doğumunun 100. Yılında SaL6vy döneminde başlayabildi. Ali Avni Çeim özeren" resim sergisi bir anlamda onun lebi de Konya'daki görevinden aynldı. Altüm yaşamı boyunca hazırlandığı sergisi gimanya'ya Hans Hofmann'ın yanına gitti. bi. Yayınlanan "Saim özeren" kitabı ise onu AncakHormannAlmanya'dakiHitlerrejisanat tarihimıze kazandınyor. ^ mi nedeniyle Amerika'ya gitmeye hazırlanıyordu. Bunun üzerine geri döndü. 1931 yılındaAkademi 'de görev alabildi. Ancak, kısa bir süre sonra, kendi ifadesiyle "tard edildi", yani atıldı. 19301934 yılları arasında işsizdi. 1934 yılında, sadece maddi nedenlerle tstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'ndedesinatör olarak çahşmayabaşladı. Ancak 1938 yılında LeopoldLevy döneminde Akademi Resim Bölümü kadrosuna girebildi. ayrıldı.Anadolu'dadeğişikillerde ortaokullarda resim öğretmenliği yaptı. 1931 yılındanemekli olduğu 19"69yılma kadar Edebiyat Fakültesi Çoğrafya Enstitüsü'ndekartograf olarak çalıştı. 1940 yılında "küskün" arkadaşı Saim Özeren'i savunan Mahmut Cuda da 19541976 yıllanndan sonra hiçbir sanat olay ınakatılmayacak ve hiç kişisel sergi açmayacaktı. Ancak ölümünden sonra bir süre önce Mimar Sinan Üniversitesi (eski Akademi) tarafından "fahri profesör" unvanına layık görülecekti. Muhittin Sebati Avrupa'dan dönünce Ankara Erkek Lisesi öğretmenliğine, daha sonra sağlık nedenleri ile tstanbul Eyüp Ortaokulu'na atandı. Türk resminin en özgün isimleri arasında yer alan Sebati, 1934 yılın nedenlerle gereğince uyulamadığı anlaşılmaktadır. Peki, belgeler incelendikçe bu gerçeklerin gün ışığına çıkmasına rağmen Batı'daki Ermeni örgütlerı ve Ermenistan Hükümeti, niçin bu ölümlerin planlanmış bir soykınm sonucu olduğunu ileri sürmekte ve bu iddiayı şimdiye kadar doğru olmadıkları belgelenmiş uydurmalaria pekiştirmeye çalışmaktadıriar? Talat Paşa'nın, katliam yapılmasını istediğinin belgesi olarak yüzlerce kez yayımlanmış telgrafın sahte olduğu anlaşılmıştır.. vb. Neden "soykınm yapıldı" deniyöV? Çünkü ulusal kimliklerin oluşturulması için bazen başka bir ulusa yöneiik düşmanhk da gerekmektedir de ondan. Arap ülkelerinden önemli bir bölümü için Arap tarihi, din ve dil, kimlik oluşmasına yetmemiştir. Arap ulusal kimliği, Israil düşmanhğı sayesinde şekillenmiştir. Bosnalılar ve Kosovalılar, Sırplann yüzyıllarca eskiden kalma Türk düşmanlığını içeren ulusal kimliklerinin kurbanıdıriar. Aşın milliyetçi Sırp'ın bilinçaltında dini ve özel isimleri Türklerinkini çağnştıran Kosovalılar ve • 1 . 1 '«.7ı TANORA1 (YURÜYENLER Bosnalılar biraz da bu nedenden düşman sayılmaktadırlar. Ermeni kimliği için de ite kaka oluşturulan ve sonsuza kadar korunması için olağanüstü çaba gösterilen Türk düşmanhğı bu tür bir düşmanhktır. Bunu beslemek, hem • diasporada Ermeni cemaati arasında prirr yapar hem de bizim ucuz politikacılanmız andıran Ermenistanh bazı politikacılar için de kolay politik yatınm yoludur. Peki bu konuda resmi tırtumumuz ne olmalıdır? Yetkili bir ağızdan bunun bir soykınm değil, bir Ermeni ve Müslüman trajedisi olduğu belirtilmeli ve o tarihlerde ayaklanan Ermenilerin yaptıklan kıyımın da, Osmanlı Türk'ünün de bunu bastırmadaki gaddariığı ve önlemedeki kusuaınun da beraber kınanması gerektiği söylenmelidir. Bu ara geçenlerde, ABD Kongresi'ndeki karann yanlışlığını belirttiği halde Istanbul Ermeni Patriği'nin, hükümet ortağı bir partinin bir yetkilisi tarafından ıtham edildiğine şahit olduk. Soykınmı iddialan gerginliğe yol açtığında Türk vatandaşı Ermenilere hor bakmak, bence amcamın sevgili oğlu Ismail Erez'in Paris'te sırf Türkiye'yi tems ettiği için öldürülmesi kadar yersiz ve günahtır.^