Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7ŞUBAT 1999. SAYI 672 ie kitaplan, okuyor; kimi dersini yapıyor. Iz;ü çoçukluğunun sığınağında önce ısınıyor, .onra derslcrini yapıyor ardından kitaplan ıcşfetmeye başlıyor, ille de çocuk kitaplanııamaöylefazladaçocukkitabıyok: "Ben ilk kezkitapla Halkevi 'nde tanıştım. îedavaydı.Sürükleyiciydi.öylekikendimlcngeçiyordum. 'Küçükartıkkapatıyoruz' lyarısıyla sihirli dünyadan gcrçeğe dönü'ordum. Halkevleri saltokumaalışkanlığı :azandırrnıyordu. Tiyatro izleme zevkini, > uncu olma şansını da kazandınyordu. Rey imçalışmalan,müzik,elişikurslanyapılırlı. Halkevi hiçboşkalmazdı. Köy Enstitülei'ni kapatan kafalarbaktılarki kentleri de lalkevleriaydınlatıyor, hemenkapısınakiit vurdular. Hiç unutmuyorum; öğretmen larak gittiğimiz Silvan 'da Halkevi 'nin o güclimçeviri kitaplannı suların içindegöriine cşim Günsel'le birlikte ağlamıştık. Çoukluğumun kahvelerinin adı kıraathaneydi. 'ani okumaevi... Bu kahvelerde mutlaka kiıpolurdu. Hemdeyığınla. Kitabı olmayan ahve, ruhsatalamazdı. Haş,lanmış. dan sataık geçimimi sağladığım y 1 larda bu kahve1 ;regirerkitapokurdum." liyor. "öylc olmasa bu topraklar Nasreddin Hoca'yı, lncili Çavuş'u, Bekri Mustafa'yı, Bektaşi'yiçıkarabilirmiydi?" diye soruyor. O korku salanlara, gülmcyi unutturmaya çalışanlara çok kızıyor, hele çocukları korkutanlara: "Halk giilmeye çalışmış ama hep engel olunmuş. Hepokkalı,oturaklı insanlarolunması istenmiş. Sankiokkalıoturaklıolunca namuslu olunacakmış gibi. Din de engel olmuş. Din.güleni sevmez. Sizhiçgülerek vaaz veren bir hoca gördünüz mü? Kadın kahkahası namazı bozabilir. Öğrenci belki ilkokul ikinci sınıfın sonuna dek gülebilir. Ondan sonra öğretmen engel olur. Lisede hiç gülebilir mi öğrenci'.' Adı hemen 'sıntık'açıkar. Askerliktcgülünmez. Askerdetnekcid "Ormanda beni gören kuşlar, kanncalar, kentenkeleler,tesbihböceklcri,anlar,'Beni de yaz çocuklara' diye bağırıyorlar. Orada sanki ülkemin bütün çocuklarıyla el ele oluyorum.Birkuş, bir çocuk; birarı,birçocuk; şarkı söylüyoruz dans ediyoruz. Bu düş, çocuk birlikteliği, çocuk kitaplan üretmemde büyük etken. Çocuklara sevgiden öte saygı duyuyorum.Negüzeldirçocuklanngülmesi. lsterim ki yazdıklarım çocukları önce güldürsün sonra düşündürsün. Her zaman bir yazıplanıvardırkafamda. Evdeüç eleştirmenimvar. Biriyıllaryılıilkokulöğretmenliği yapmış, ben ona 'uzman ilkokul öğretmeni' derim,eşimGünsel. Sonraikizkızlanm Nevin ve Sevin. Biri psikolog, ötcki sosyolog. Yazdıklarımı kanm okur, Sevin ve DERGIDEN Merhaba, Tarih yazanlar daha çok savaşların ve iktidar kavgalannın çetelesini çıkartırlar. Türkiye 'nin son yirmiyılına tanıklık edenler de peşpeşe işlenmiş siyasi cinayetlerin dökümünü yapıyorlar. Gözgöre göre hapislerden kaçınlmış, yargı tarafından aklanmış, yaldızlı pasaportlarla korunmuş katilleri isim isim, sima sima tanıyoruz. Onlarla aynı şehirleri kuüamyoruz, aynı vapurlara biniyoruz, aynı havayı soluyoruz. Cinayetler hep hayatımızın bir parçası. "Vur" emrinin, "şimdilik dur " emrine dönüştüğü birkaç sessiz yılın dışında. Bu cinayetler için emir verenler ise hep aramızda. Bu hafta Nükhet tzet tpekçi 'nin babası Abdi tpekçi 'nin 20. ölü'm yıldönümünde yaptığı konuşmayı sayfalarımıza aktardık. Bu konuşmayı dinlediğimizde utandık, yerin dibine geçtik. Siz de okuduğunuzda utanacaksınız. Utancımız öfkeye hiç dönüşmeyecek mi? Katillerle bir arada yaşamaktan kurtulamayacak mıyız? Onlar ekranlardan ve limuzinlerinden hep bizlere pis pis sırıtmaya devam mı edecekler? Hasan Fehmi Güneş, Abdi tpekçi soruşturmasının Sıkıyönetimin müdahalesiyle yarıda kesildiğini geçen hafta bir kez daha hatırlattı. Hem tpekçi 'lerin ardından gözyaşı döküp hem de soruşturmanın yarıda kesilmesine, yargının engellenmesine sessiz kalmak bize has bir ikiyüzlülük olsa gerek! Bakalım seçimlerde tpekçi 'lerin, Mumcu 'ların katillerini yargı önüne çıkartacak bir sistem kuracağız diye vaatlerde bulunanlar olacak mı? Yoksa partilerin aday Hstelerinde eski katiller ve yeni katil adayları mı yarışacak? Bu yük bize çok ağır geliyor. Önümüzdeki hafta yeni bir dergide buluşmak üzere... İpek Çalışlar CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN: YENİ GÜN HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK A.Ş. • GENEL YAYIN YÖNETMENl: ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMETÇETİNKAYA1YAZIİŞLERl MÜDÜRÜ: İBRAHİM YILDIZB SORUMLU MÜDURTİKRETİLKİZB YAYIN YÖNETMENhlPEKÇALIŞLARBGÖRSELYÖNETMEN: AYNURÇOLAKI REKLAMMEDYAC korkuyla tanışmak... Kitaplann dünyasında korku yoktu. Hele çocuk kitaplannın düşsel dünyasında korıınun hiç yeri yoktu. Yıl 1942. Babası sazanayrılmış,bekçi tahsildarlığı yapıyor. Yieçokzorgeçiniyorlar. Herakşamınkonusu ayatpahalılığı. Baba akşamları artık bazı :ylerinhiçalınamayacakdurumageldiğini ılatıp yöneticileri eleştiriyor, nereden estiy; bir de şiir yazıyor. "Buğday başvekil olIUŞ çalım satıyor/Arpa vekil koltuğunda kıl dırmıyor"diyebaşlayanşiir,"Heleyemeiğimiz sinekli pekmez/ O da pahalı gücüIÜZ yetmez" dizeleriyle bitiyor. Babası şiiriı arkadaşlarına, dostlanna okuyor ve çok alış topluyor. Muzaffer Izgü, babasının bu jzel şiirini Adana'nın biryerel gazetesine itürüyor. Şiir"Vatandaş Ne Diyor" köşende yayımlanıyor. Her şey böy İe başlıyor: "Şiiri gazeteye verdiğimi unuttum. Bir ıfta sonraydı. Öğle yemeği için eve geldimde babam elinde gazete saçını başını yoyordu. Babam şiiri neden gazeteye verdimi soruyor, "Ah yaktın beni Muzaffer.. mdi beni sürüm sürüm süründürürler' di>rdu. Donmuş kalmıştım. Sokağımızın en .ıllı insanı eczacı kalfası Hüseyin Anıcada • n çizmeyi aşmışsın Ahmet efendi. Bu işi c tbasettirmeyeçalış'deyincebaşta babam mak üzere bütün ev halkını korku sardı. ep beraber korkuyorduk. O gece yemek de •memiştik. Babam hiç uyumadı. Annem afıa (Bayındırlık) Müdürü'nün evine çaaşıragidiyordu.Müdürünhanımınaduruu anlatmış. Müdürün Emniyet Müdürü ehmetAliBey'learasıiyiymiş. Evinhanıı kocasına olanı anlatınca çok kızmış. An:me 'Hanım hanım senin kocan bir kanş lyuyla büyük işlere karışmak neymiş görn' diye bağırmış. Babam bunları duyunca ıha da korktu, biz de. Akrabalar ziyarete :lmeyebaşladı. Herkapıçalınışındapolisr geldi diye hepimiz yerimizden fırlıyorık. Korkununaltıncıgünüydü. Korku, eviiziniçindekocamancüssesiylcdolaşıyor, pimizi ezipgeçiyordu. O giin babamı alıp »türdülcr. Akşam üzeri de bekçi arkadaşı ytonla eve getirdi. Babam güçlükle indi abadan,zarzoryürürkenannemesesleni»rdu: 'Hava, çokdövmediler,azdövdüler. rdahaşiirmitövbe'. Bilmiyorum.acabao ınmükararverdim'yazarolacağım vehiç ırkmayacağım'diye." Korku egcmcnolungülmek zorlas. ıyor. M uzafîer I zgü, o korıgünlerinden sonra gülebilmek,güldürelmeküzerindeyoğunlaşıyor,öğretnıenlik I larında ve hâlâ... Çünkü O, Anadolu halkın giilmeye ne denli yatkın olduğunu iy i bi Muzuffer Izgü, Izmir Konak'ta kendiadını taşıyun sokak tabelasının önünde... diyet demektir. Devlet adamları da gülmezler. Müdür memura gülmez; memur vatandaşa gülmez. Anadolu 'da kasaba ve köylerde kadının yüzüne gülünmez, şımarmasın diye. Neden bu asık yüzlülük? Acabahangi dilde var 'Kan gibi gülme' sözü?" Nevin okur, sonra ben yine okurum. Böyle güçlü bir sekretaryası olan yazar nasıl çok üretmez?" Öğretmen oğlu Şahin, gelini ve torunlan da geldiğinde evleri bayram yerine dönüşüyorlzgü'lerin. Kışaylanndalzmir'in Alsancak scmtindeki evinde olsa da Kuşadası'na kaçamaklardan da vazgeçmiyor Izgü. Geceleri uykusu kaçtığında Alsancak'ı turluyor. "Muazaffer Izgü Sokağı"ndan her geçişinde aynı heyecanı duyuyor. Sonra artık otoyola teslim edilmek istcnen Kordon'a yürüyüp eski Kordon'undüşünükuruyor. Düşlerinibozmayayönelikgelişmelcrdcn şikâyetçi.Sanattanbihaberinsanlarınortalıktadolaşmasına,okumayanbirtoplumyaratma çabalanna vcryansın ediyor: •• Uykularımdan çalıyorum... Muzaffer Izgü zamanını üçe ayırmiîj. Okuyor, düşünüyor vc yazıyor. Uykudan "çaldığını" kârsayıyor. "Şu yaşadek benim on altı buçuk yıl uyumam gerekliydi ama benonyıluyudum.Çaldığımaltıbuçukyılı dadeğerlendirdim"derken kcyifleniyor. Kuşadasrndamotosikletineatlayıpormanların derinliklerinedaldığındabilencyinasılyazacagının heyecanından kurtulamıyor: