28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

gitmiştir. Dünyadaki tüm binalar üstüne fikri var. O döneme göre çok ilginç yenilikler getirmiş.Ayasofya'yıyaparkengayet hafif harç ve tuğla kullanıyor. Bugünkü beton kuvvetinde, kınk tuğla, kireç, kum kullanılarakyapılanhorasanharcı kullanıyor. Tuğlalarını hususi olarak ısmarlıyor, bu tuğlalann yoğunluğu 1.4 suya atılsa batmadan yüzebilecck hafiflikteler. O günkü fizik bilgilerine göre, kuvvct yükün ağırhğına bağlıdır. Kemerleri hafif yaparak kemerlerin uzunluğunu arttırabiliyor. Önemli olan, kemerlerin hafif olması. Böylece kemerleri hem daha büyük hem de depreme karşı daha dayamkh yapabiliyor. Bugün mühendislikte bildiğimiz gibi deprem yükü, ivmenin yükle çarpımına eşittir. Depremin ivmesini yükün ağırlığıyla çarptığınızda ortaya binayı sallayan kuvvct çıkar. Tabii ivmeyi azaltamıyoruz, çünkü depremden geliyor, ama yükün ağırlığıru azaltırsak binaya gelen ku vvet azalmış oluyor. 6. asırdabumühendislerbu bilgiye sahipler ve yaptıkları binayı depreme dayanıklı, kemerleri de 31 metre uzunluğundainşaedebiliyorlar.Romalılar.bunlardan daha büyük kcmer yapmamışlar, bundan daha büyük kemer ancak 1800'lerde yapılmış. Bu kemerler Bizans dönemindeki depremlerde hiç zarar görmemişler mi? 10. asırda batı kemer, doğu kemer de 14. asırda bir kez yıkılıyorlar, ama tamir ediliyorlar. Kuzey ve güney kemerler ise hiç y ıkılmıyor. Eğer diğer binalarda, mesela Sinan'ın yapılanyla mukayese edersek, Sinan'ın binalarının taş kullanıldığı için çok daha ağır olduğunu görürüz. Sinan'ın bmalan statik yüklere karşı gayet kuvvetli nitekim, dinamik yüklere karşı dayanıklı olamıyor. Sinan hiçbir vakit kemerlerini Ayasofy a kemerleri kadar büyük yapamıyor. En büyük kubbeyi Selimiye'ye yapıyor, çünkü Edirne'de pek deprem olmuyor. Selimiye'yi lstanbul'a değil de Edirne'ye yapmış olmasının sebebini böyle açıklayabiliriz. Ayasofya'yı yapan adamlar hem mühendisliği biliyorlar, hem malzemeyı hem de geometriyi biliyorlar. Bu üçünü de bilip, bu konularda yazmak, i lim yapmak çok mühim birşey. Sonraki asırlarda, mesela Sinan'ın dönemindeyazılı hiçbir bilgi yok. Mimarlann nasıl inşaat yaptıkları, ne prensip ve kaideleri kullandıklan hiç yazılmamış. Bu durum ortaçağda yavaş yavaş sona eriyor ve Romahlann devamı olarak, bildiğini yazmak, birbirine öğretmek, münakaşa ctmek Rönesans ile tekrar başlıyor. Anthemius'un, depremlerin nasıl meydana geldiği üzerine teorileri var. tstanbul'da 77.5 büyüklügünde deprem olursa nereleri zarar görecektir? Ben size hangi binaların hasar görmeyeceğini söyleyebilirim. Ayasofya, 7.5 büyüklügünde bır depremde hasar görebilir ama yıkılmayacaktır. iki Boğaz köprüsü ve gökdelenler dinamik olarak depreme karşı dizayn edilmislcrdir. Bunların yıkılma şansı azdır. Bu demek değildirki ötcki binaların hepsi yıkılacaktır. tstanbul surlannın depreme dayanıklılığı ne boyuttadır? Bu depremden sonra surlara da baktım. Üçdört yerde taşlar düşmüş, Edimekapı tarafında tamir edilmış bir bölüm vardı, yıkılmış, iyi tamir etmemişler. 6. ve 7. asırlarda surlann yıkıldığını biliyoruz, hemen tamir ediyorlar. Depremlcr tarihi kavramlardır. Depremin nerde olacağım biliriz. Çünkü deprem olan yerde deprem tekrar eder. Fakat ne zaman olacağım bilemiyoruz. Bir deprem olacak ama bu deprem yann mı, gclecek hafta mı olacak, bilemiyoruz. lstanbul'a yakın fay hattında 30 ile 80 sene arasında deprem olması bekleniyor. ^ PAZARIN PENCERESINOEN Aşkale'yi irdelemek... SELÇUK EREZ >< * alkım Hanım'ın Tanelerl"nde Varlık Vergisı'ni ödeyemeyen , azınlıktan vatandaşlarımızın Aşkale'ye sürgüne gönderılmelerı de bahis konusu edilmekteydi.. Bır hafta önce Türkiye'yi, ülkeslni her an yiyip yutmak için uygun fırsatı kollayan bir canavar olarak algılayan, "Eski tarihlerde iki ülke arasında böyle zelzele sonrası yardımlaşmaları izleyen yaklaşma, sıcak sıcak bakışma devrelen oldu, ama bunlan, iki ülke halkının birbırini boğazlayabilecek duruma geldiği zamanlar izlemedı mi?" dıye soran bır Yunanlı dostuma Türkıye'de, eskiden olmayan bir şeyin gerçekleştiğını, böyle bir filmin çevrildiğıni, ödüllendınldığinı, sinemalarda gösterilmekte olduğunu söylediğimde kafasındaki "öcü" imgesinin sislenip çözülmeye başladığını sezmiştim. Helsınki'ye varmadan önce bizden, kendi kamuoylarına yönelik iyi bir jest isteyen Papandreu ve Sımitıs'i doyuracak, onlan, "Türklere satıyorsun bizı!" diye çıkışan karşıtlanna karşı yüreklendırecek bir iyiniyet gösterisi yapılamaması karşısında "Yahu, bu filmi Grekçe'ye çevırıp hemen Yunanistan'a göndersek ordakı kamuoyuna Türkiye'de birçok şeyin değiştigini, böyle bir filmi çeviren, zevkle izleyen, ödüllendiren bir halkın demokratıkleşmede çok yol aldığını, Yunan toprağında gözümüzün olmadıgını açıklayan başbakanın demecinden daha iyi yansıtırdı.." diye düşünüyordum. Yunanistan dönüşümde atv'de Ali Kırca'nın düzenlediği ve Cumhuriyet tarihimizde azınlıklara karşı yapılmış Varlık Vergisi gibi, 67 Eylül Olayları gibi eziyetlerin ve haksızlıklann tartışıldığı oturumu izleyince, özellikle bu oturumda konuşan Rıdvan Akar gibi, Rıfat Bali gibi araştırıcılan, llberOrtaylı gibi akademisyenleri, Mano Levı gibi, Mıgırdıç Margosyan gibi, Hırant Dınk gıbı yazarlan "Salkım Hanım'ın Taneleri"fılminden... dinledıkçe önce yurdumda beşon yıl önce yapılamayacak bu gösterenlere ve olmuş bitmişleri de böyle tartışmaların artık çekinılmeden böyle önyargısız, açık fikirlilikle ırdeleyenlere uluorta yapılabılmesını, Türkıye'de bakıp iyimser olmaya başlayabiliriz. demokrasının ciddi bır boyutta Bundan sonra ne yapmalıyız? başgöstermeye başladığının kıvanç verici Bu oturumlara katılan Agos gazetesi Genel bir göstergesi olarak karşıladım, sonra da Yayın Müdürü Hırant Dink'in ve yazar bu tartışmalan geçerii yabancı dillere Mıgırdiç Margosyan'ın anlattıklarına çevirip yurdumuzdaki büyükelçillklere bakarsak yöneticiler henüz halkın vardığı dagıtmalı ve "Ağlayıp sızlamayın, sadece demokratik çızgıye varmış değıller: Yargıtay deprem bölgesındeki koşullardan yakındığı Genel Kurulu'nun 8 Mayıs 1974'te Vakıflar için terslenen gözaltına alınan kıza, sonra Genel Müdühüğü'nün başvurusu üzerineKozan Kaymakamı'nın ulusal tiyatromuzun "Türk olmayanlann oluşturdukları en önde gelen yazarianndan Haldun tüzelkişlliklerin taşınmaz mal edinmeleri Taner'ln yıllarca Ankara'da, Istanbul'da yasaklanmıştır. Çünkü tüzelkişiler, gerçek oynanmış ve zevkle izlenmiş olan kişilerden güçlü olduklanndan bu yasak "Gözlerimi KaparımVazifemi Yapanm" konmazsa devlet çeşitl! tehllkelerle oyununu yasaklamasına bakıp bizi karşılaşır" karannı vermiş ve 1936 tarihli bir demokrasi yoksunu diye bellemeyin; bakın envantere bakılıp bu tarihten sonra böyle oturumlar da yapılabiliyor edinilmiş azınlık vakıf mallan, ellerinden televizyonlanmızda.." demell diye alınmaya başlanmıştır. düşündüm... "Bize ne?" mi demeliyiz; yoksa dini, bazı başka nitelikleri benden, senden farklı olan Demokrasınin alasına vardıracak yolun bir vatandaşlann uğradıklan haksızlıkları tarıhte karşıt ve hasım olmuşlann, kendimize yapılmış kabul edip tepkı mı sonradan bır araya gelerek "biz ne göstermeliyiz? yaptıydık da böyle kötü sonuçlara, çözümsüzlüklere vardık?" diye sormalan gerektiğinl, Ikinci Dünya Harbi sonlanna yaklaşırken düşünen Churchıll gıbı, Henry Koeppler gibi insanlar Ingiltere'de, Bnghton'a yakın Steyning'dekı VVilton Park Şatosu'nda henüz harp bitmeden esir Almanlarla Ingıliz düşünürleri bir araya getirerek eşıt koşullarda tartışmaya ve Bugün azınlıklara yapılan haksızlığa göz yummak, yann bana ve sana yönelik başka bir haksızlığa davet çıkarmak demektir. öyleyse geçmışı demokratik açıdan değerlendırırken gösterdığimiz cesareti, bugünkü ınsan hakları ve demokrasi ayıplannın düzeltilmesıni talep ederken de gösterebilmeliyiz.^ geçmışın yanhşlıklannı irdelemeye başlamışlardı. Sonuca vardıran, geçmişteki yanlışlıklar nedeniyle yüzyıl süren kan gütmeler, "vendetta"lar sürdürmek değll, geçmişin karşıtlarımızla beraber ve sogukkanlılıkla, hakkaniyete uyularak irdelenmesidir. Geçmişin ırdelenmesı, küçük düşmemize değil, bilakis demokratikleşerek yücelmemıze yol açar. Günter Grass gibi çağdaş Alman yazartarı, yakın geçmişi deşmek istemeyen, bunu "Almanların birkaç kişi tarafından kandırıldıkları" yoluyla açıklayıp geçiştirmek ve unutmak isteyen yurttaşlarına ve Doğu Almanyalı ırkdaşianna gerçeği sürekli anımsatarak büyük hızmetlerde bulunmuşlardır hem vatanlanna, hem de insanlığa.. (Bkz. Que peut la litterature? Juan Goytısolo ve G. Gras arasında konuşmalar. Le Monde Dıplomatique. Kasım 1999) atv'deki programın benzeri kısa bir süre sonra STV kanahnda da sergilendl... Demokratikleşmenin boyutlannın, şu ya da bu yasanın olumlu yönde değıştirılmesinden çok, halktan gelen, demokratık düşünce tarzının, katılımın yaygınlaştığını yansıtan belirtilere bakılarak değerlendırilmesı gerekır. Bu nedenle, tokatçı belediye başkanları ve yasakçı kaymakamlara rağmen münasebetsızliklere karşı seslerini yükselterek tepki Niçütf tendirilmesi gereken tarihi binalar nelerdir? Ben iki binaya baktım; Ayasofya ve Süleytnaniye. Bizim ölçümlerimize göre bu ikisinin de 77.5 büyüklüğünde birdepremde zarar görmesi lazım. Princeton'da çalıştığım iki konu var; birincisi, Ayasofya'nın depreme karşı dayanma gücü. Birde tstanbul'daki Bızans eserlerinin bilgisayarmodcllcrini yapıyor, tarihçelerine bakıyorum. Kariye Camii'nin modelini yaptım. Fakat bilgisayar modeli üzcrinde depreme dayanıklılığı üzerine çalıştığım yegâne bina Ayasofya'dır. Ayasofya'yı yapanlar; Anthemius ve 1sidorus. Bunlar o tarihin en meşhur, en bilincn matematikçileri ve mühendisleridir. Anthemius matematikçi ve mühendıs, tsidorus da matematikçidir. Bunlar bugünün bilgili adamlan gibi, makale yazıp, mekteplerde hocahkyapıyorlardı. Isidorus, Atina'da Justinianus'un kapatmış olduğu okulun en son müdürüdür. Anthemius asken mühendis olarak çalışmış, Justinien'in tran harbine
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle