27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 "Kısa bir sürede dünya gözümde çekllmez, berbat blr yer olur; beni tanıyanlar benim de o dünyaya benzediğiml hemen anlarlar. Yaşamak da yaşamamak da blr dlye düşünürüm. Kimseyle konuşmak Istemem, bu halimi gören kimse de benimle konuşmak istemez. Buna benzer bfr ruh hali aslında her gün öğleden sonra saat bir ile üç saat arasında ruhuma biraz siner, ama yazıyı, kitapları bir ilaç gibi kullanmayı iyi öğrenmişimdfr, cesedimin içine büsbütün dönmeden durumu kurtarmm." ORHAN PAMUK utlu olabılmem için her gün bir miktar cdcbiyatla ilgilcnmcm gerekiyor. Bunu özür di ler gibi ve durumumu açıklamak için söylüyorum. Hani her gün bir ilaçtan bir kaşık alması gerckcn hastalar vardır. Hcrkcsinki gibi bir hayat sürcbilmek için şeker hastalannın her gün bir kere iğne olmalan gerektiğinı çocukluğumda öğrendiğimde çok acımıştım orılara; yarı ölü olduklarını düşünmüştüm. Edebiyata bağımlı lığım da beni bu anlamda' *yan ölü " durnmuna getirmıştir. Hayattan kopuk olduğumu söyleyenlerin de bu "yarı ölü" duruma işaret ettiklerini sanıyorum. Yan hortlak da dıycbiliriz buna. Belkı de ölüyüm dc, içimdekı cesedı cdebıyatla hayata döndürmeye çalışıyorum. Kaşıkla ya da iğneyle atılan ilaç gibi her gün "almam" gereken edebıyatın, esrarkeşlerde oldugu gibi bazı nitelikleri ve anlamlı bir"dozu" var. önce "mal" iyi olmalı. lyilikten hakıkilığı ve kuvveti anlıyorum. tnanabildiğim sıkı, yoğun, derinbir roman parçası beni her şeyden daha çok mutlu eder ve hayata bağlar. Yazarının ölü olmasını da tcrcıh edenm. Anlıyorsunuz değıl mı, küçük bır kıskançlığın gölgesi, içten gelen hayranlığımın tadını kaçırmasın diye. Zatcn yaşım ileriedikçe, en iyi kitapları ölü yazarlann yazmış olduğunu görüyorum. ölmemışlerse de, bu hanka yazarlann aramızdakı varlıklan hortlaklara benzer. Bu yüzden onlan sokakta görünce hortlak görmüş gibi heyecanlamr, gözlerimize inanamaz, uzaktan şöy le bir merakla bakarız. Pek az cesur kişi, koşup hortlaktan imza ister. Merak etmeyin biraz sonra o da ölecek, böylece kitaplan daha daiyiolacaktır. Her gün almam gereken "edebiyat"ın "dozu", eğer ben y azıyorsam, bambaşkadır. Çünkü benim gibilerinin durumunda, en iyi tedavi, en büyük mutluluk kaynağı, her gün iyi bir yanm sayfa yazmaktır. Yirmi bcş yıldır aşağı yukarı her gün on saattcn olmak üzere bir odada, masamda yazıyorum. Ortaya çıkarabıldiğim, yayımlayabildığım miktar, bu yirmi beş yılda ortalama her gün yanm sayfadan da az. Üstelik büyük ihtimallc benim " iyi" dcdiğirn ölçüden de biraz eksik. tşte sıze mutlu olmak ıçın ikı büyük neden. , . Ama yanlış anlaşılmasın: Hakiki edebiyat bağımlısı, yazdığı kitaplann güzelliği, başarısı ya da sayısıyla mutlu olacak kadar yüzeysel bın değıldır. O edebiyatı hayatını kurtarmak için değil, yaşamakta olduğu günü kurtarmak için ister yalmzca. Siz hiç boş şışelen bir gün satanm diye ıçen bırinı duydunuz mu? Mesele günü geçırebılecek umudu bulmak, hatta mal iyiyse o gün neşelenip mutlu olmaktır. O gün iyi yazamamışsam ve bir tesclli olacak iyi bir kitabın içinde kendimi kaybedememışsem neler hıssettığimi anlatayım. Kısa bir sürede dünya gözümde çekilmez, berbat bir yer olur; beni tanıyanlar benim de o dünyaya benzediğimi hemen anlarlar. Yaşamak da yaşamamak da bir dıyc düşünürüm. Kimseyle konuşmak istemem, bu hahmı gören kımse de benimle konuşmak istemez. Buna benzer bir ruh hali aslında her gün öğleden sonra saat bir ile üç saat arasında ruhuma biraz smer, ama yazıyı, kitaplan bir ilaç gibi kullanmayı iyi öğrenmışımdır, cesedimin içine büsbütün dönmeden durumu kurtanrım. Sey ahatler, askerlik, havagazı makbuzunu ödemc ve kimbılır başka hangı saçmalıklaryüzünden mürekkep ve kâğıt kokan ilacımı uzun bir süre alamamışsam, mutsuzluktan bir çeşit betondan adama döndüğumü hissederim. Vücudumunsağı solu ıyı oynamaz, eklemlenm dönmez, kafam taşlaşır, tenm de bir başka türlü kokar sanki. Bu mutsuzluk daha da uzayabilir: Hayat sizi edebiyatın tescll isinden uzaklaştıracak cezalarla doludur. Kalabalık bir sıyasi toplantıya katılmak, okulda, koridorda arkadaşlarla çene çalmak, akrabalarla bir bayram günü toplanıp yemek yemek, kafası bambaşka âlemlcrle ve televizyondaki o bilmemney le dolu beyefendiyle zoraki sohbet... Birden gözlerim ağırlaşır, günün ortasında uykum gelir. Odama dönüp tek başıma kalmanın ımkânsızlığı yüzünden pek çok yabancı mekânda, tek tesellim, gün ortasında uyuyakalmak olmuştur. Evet, asıl sorun belki de edebiyat değil, bir odada tek başına kalmaktır. O zaman bütün o kalabalık mekânlar, bayram yemckleri vc kafasının içinde televizyondaki bı Imemne olan beyefendi hakkında çok güzel hayaller kuranm. Onlan daha da kalabalık bayram yemeklerinde düşler, daha eğlenceli kılar, kafasının içinde televizyonun saçmalıklan olan bcyefcndı de hayalimde çok daha ı lginç, çok daha çckıcı olur. " Yazmaya" başlamışımdır. Yazmakkelimesininbır de argo anlamı var, biliyorsunuz. Türkçe argoda yazmak, uydurmak, kafadan atmak, hayallcrini söylemek anlamına gelir. Rfendim, ben bütün hayatım boyunca yazmışımdır. Hayatta çok sıkıldığım şeyler, bayram yemekleri, tanımadığım insan kalabahklan, bürolar, yazıhaneler, cıddi adamlar ve ciddiyetsiz adamlar ve aslında normal bir hayat yaşayan ınsanlann yaptığı pek çok şey karşısında hayal kurmaya, yani yazmaya başlarım. Hayatta sıkıldığım şey leri kitaplanmda çok iyi anlattığımı söylemişlerdir; mesela romanlanmda anlattığım bayram yemeklen. Demek kı sıkıldığım şeylerı sonra iyi "yazmışım". tnsan nc kadar sıkılırsa o kadar hayal kurar. Bu yazı sizi eğlcndiriyorsa eğer, kendimden de çok sıkıldığım ıçindir. Pek çok güzel edebiyat esennın arkasında kendi varhğını hissettirmeden çevrelerını aydınlatan zariflambalar gibi, bir sıkıntının varlığını hissetmişimdir. Kelimenin argo anlamını kullanırsak, aslında insanlann çoğu, gün boyunca sürekli "yazarlar". Daha ilginçolanı,çoğununbu "yazdıklan" şey leri hayal ettiklerini, kurduklannı hiç sezmeyip bunlan son derece "gerçekçi" düşünceler sanmalandır. Kanmız, çocuğumuz, kardeşimizle ilişkimizden, patronumuzun ve devletimizlc olan ilişkiyc pek çok şey i aslında biz kafamızda " yazıyonızdur". Siyaset, insanlannargoanlamıyla "yazdıklan" şeyler gerçekmiş ve siz de bu gerçeğin öneml i bir parçasıy mışsınızgibi davranabilme sanatıdır. Edebiyat ıse, düz anlamıyla yazdıklarımızı insanlann hayallenmn bir parçası yapabilme sanatıdır. Böylece konumuzun kalbine geldik işte. Hayatımın "yazmak" kelımesının Türkçedekı günlük anlamı ile "argo" anlamı arasında belırlenmesı gibi, yazılanmın sırrı da bu iki anlam arasındaki gerginlikten, gidip gelmelerden çıkar. İyi yazabilmem için, iyi sıkılabilmem; iyi sıkılabilmem için de hayatın içi ; • >' J 1 İJİ/K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle