Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ 1959'dakiilk sergisinden bu yana Türkiye'de ve yurtdışında otuzu aşkın sergi açan Tayfur Sanlıman, bu kez Konya'da Şebi Aruz kapsamında Mevlana'yı ve Mevleviliği tuvale taşıdığı otuz tablosunu sergiliyor. Bu otuz resmin paylaştığı temel kavram Sema... Sema resimleri... NEZİH UZEL Baba (Mevlânâ) ile anlaşmanız ne zaman başladı? Taaçocukluğumdan başladı. Babameve Mesnevî'deneski Türkçe ile yazılmış menkıbeler, kitaplar getirirdi. Onlan okurdu bize, berberdt babam rahmetli... Istanbullu musunuz.. Aile...? Hayır Adanalı'yız. Ben Beydeba'yı... büyük Hint filozofu Beydeba'yı babamdan öğrendim O'nun Kelıle ve Dimne... Mesnevi'de hayvan hikâ yelerinin çoğu Kelile ve Dimne'den... Evet..evet... öyle. Babamınbeni böyle böyle beslemişolduğunu uzunyıllarsonraanladık. Annem rahmetli 1935 'lerdcpostahanedememurdu. Istanbul'daoturduklan içinküçüklüğünde, Fransızca falan öğrenmiş, keman çalardı annem... evet. Yanı annemle babam çok beslemışler bcni... Mevlevi neş'esi ile ilginiz daha o yaşlarda başlıyor? Evet babam hep bahsederdı, Mevlânâ'nın çok büyük bir filozof olduğundan... Yani siz Mevlevi ayininin içindeki sema'ı değil de se mı'ı genel nlarak daha çok bir ibadet falan gibi mi düştinüyorsunuz? ibadet gibi de düşünmüyorum.. .sema' ı ılahı aşka doğru bir gidiş, yöneliş, ınsanın kımlığınden kurtulup, dünyevi zevklerinden kurtulup, Hakk' ın sevgısine doğru yol alışı diye düşünüyorum. Bu yol alışın ıçınde tabıı yaşadığı asırda koymuş olduğu prcnsipler, dünyanın dönüşü, onun dışında kainatın dönüşü, onun dışında kainatlann dönüşü, bir dönme sistemi içersınde var oluşun enerjisi ve ışığı... O' na doğru bir yolahş. Vuslatisteğiylegıdiş... Alışümış dini veya misrik şablonlann dışında, bir insanideğerolarak... Hatta bir nevi buna meditasyon bıle diyebihnz... Evet diyebihriz... Çağdaş birtalam gruplar var psişik falan?.. Hayır... hayır... hıç onlarla bağdaştırmıyorum. Kat'iyyen Bu tamamen ıçten gelen i lahı aşka yöneliş vc insanın dünyevi kiml iğinden kurtulup hakiki aşkla yüz yüze gelebilme isteğinden kaynaklanan bir raks... bir meditasyon. Onlarlabirbcnzerliğini ne aklıma getırdim, ne de duşündüm, acaba bir benzerliği var mıdır dıye bir düşünce bıle geçmedı akhmdan. Ben sema'ı Hakk'a doğru, ılahî sevgıye doğru bir yöneliş, zaten Sema' ın dönerek yapılmasındakı neden de herhalde eskilenn deyimiyle mükeyyenatın dönüşünden kaynaklanan bir benzerlık ıçınde ilahî sevgiye crebilmek diye düşünüyorum... sonra bir de ordan dönüş var biliyorsunuz. Raks bittiktcn sonra huşu ve sukunet ıçınde hatta denebilir ki bir yerde bir sevinç içinde ordan gen dönmek vc geri döndüğü zaman bulunduğu dünyayı yeni baştan o sevincin verdiğı aydınlık içinde seyretme ve ona göre değerlendırebilme diye düşünüyorum. Bunlanntabiihepsi... Açıkçaıtıraf edeyim, böyle bir kültürden geçmedım ben... ama içımde doğal olarak böyle bir sevgi, böyle bir yorumlayış biçimi var... ne kadar doğrudur bilmiyorum... Şimdi sizin yorumunuzun temelleri var... buna Bektaşilikte "Kâbe Kavseyn" kitaptan örnek verelim şimdi "farkı evvel, farkı sanî" derler. Yani siz herhangi bir tasavvuf kitabını referans almadan doğrudan doğruya gönlünüzden gelenleri söylediniz, bunlar kitaba uygun oidu.Enteresan... Sanırım, yani kökü içerde... Denenmiş... Tabii kökü içinde bir sevgiyi tadabilmek olduğuna göre, sevgi üzerinc kurulmuş bir şeyin, dolaylı veya dolaysız içersinde bir bed niyet aramak zannediyorum yanlıştır. Akıl için yol birdir. Meşhur mesel vardır ya dağdan yuvarlanıyormuş garip, ermişlerden biri de oradan gcçiyormuş ne yapıyorsun evladım? diye sorar ben Allaha yalvanyorum. evladım demiş Allaha yalvarmanın, yakarmanın bir biçimi, şekli vardır. îşte böyle ellerini bağlayacaksın, Kabe'ye doğru döneceksin, eğileceksin, ondan sonra diz çökeceksın, secdeye varacaksın falan deyince böyle anladığı lısanda öğretmeye çalışmış ve yoluna devam etmiş. Bilirsiniz bu hikâyeyı, bir süre sonra arkasından garip sesleniyor: Hocam.. .hocam... diye, o son kısmı unuttum diyor, orada ne yapacaktım? Hoca geriye dönüp baktığı zaman suyun üzerinden yürüyerek gelıyor. Sen git yavrum demış bildığin gibi yap. Yanı bundan şöyle biranlam çıkmasın, ben de bildiğim gibi yaparım... Sema'ı bir ibadet olarak düşünmüyorum dediniz, fakat önceleri bir ibadet gibi düşünülm üş, gelenek onu söylüyor. Şu anlattıklarınıza göre sizin yaptığınız resmi de ben şimdi Sema gibi düşünüyorum, yani bu da ibadet... Demin onu size söyledim, yüce kişilik Hz. Mevlânâ'nın türbesine bir kez gidip ayağını öpme dileğiyle eğildiğimde ıçimden geldi ve ona bir söz verdım ben garip bir boyacıyım dedim, ne yaparım, ancak senın ayağının ucunda sana bir sergi yapanm, sen gönlü genış bir velısın, bunu da sen anlarsın dcdim, o niyet üzerine... inanır mısınız? Bu sevgiye 99 senesınin Şubat ayından bu yana girdığimden ben öbür ressam arkadaşlann bu konuda ne düşündüğünü, bir resmi yaparken neler yaşadığını pek bılmcm, tarif de etmek istemem ama işin maddesel yönü bu resimleri acaba satar mıyım? Satılır mı? Filan gibi bir şey inanın aklımın köşesinden hiç geçmediği gibi gönlüme bulaşmadı bıle... Hâlâ da düşünmüyorum. Şimdi mcsela hazrete verdığım sözü tutmak için geleceğim senin ayak ucunda bir sergi açacağım dedim. Tabıı şöyle veya böyle bu tür resimler yaptığım duyuldu. Bana şimdıden Istanbul'da bir sürü sergi teklifi geliyor, inanın Baba'nın ayak ucunda sergiyi açmadan onlann hiçbirine evet demedim...önceo sergi...O'nlar Istanbul'da veya taşranın bir yerinde veya Ankara 'da veya şurda tanınsın ben bunlarla meşhur olayım filan diye bir tasam yok ama vcrdiğim sözü tuttuktan sonra bclkionlarasıragelir.. ^ Not: Sergi 1017 Arahk'ta Konya'da Mevlâna Dergâhı'nda