29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 OCAK IW9. SAYI670 19 PAZARIN PENCERESINDEN ıığrattılar. Irmakakankanlaryüzünden kırmızıya boyandi vc halk arasında uzun süre"Kanlıçay"olarakadlandırıldı. Osmanlı dcvrinde yavaş yava:? terkedilen Aspendos, Cuınhuriyct döneminde arkeologlarca kazılarak önemli birörenyerinedönüştü. Din sömürüsü SELÇUK EREZ fi .£ em kutsal bir bayramı yaşıyoruz, hem ÜfC. de bir seçimin arifesindeyiz. Bu nedenle bu bayramda yapılabilecek en hayırh ış, hderlere, adaylara ve aday adaylarına din konusunda, dinin işlevi konusunda daha ince düşünmelerıni salık vermek ve dinin kişıyle tanrı arasında bir ilişki olduğunun, dinin polıtık bir yüksek atlama sopası olmadığının kavranmasını dilemektir. Bu da. belkı dini politik amaçlarla kullananların, ulkelerını hangi uçurumlara sürüklediklerini anımsamakla sağlanabilir. Örnek çoktur ama ders alabilen için bir tanesıni, dost ve kardeş Pakistan'da olup bitenleri hatırlamak yeter. Pakistan'ın kurucusu Muhammed AN Cinnah, Hindıstan'dan ayrı bir ülke oluşturabılmek için Hintli Müslümanların umut ve korkularından yararlanmıştır. Giyinişinden oturup kalkışına, yabancı muhabirlerle ve politikacılarla konuştuğundakı tavırlarına kadar katıksız bir Batılı görüntüsu sergıleyen bu lider, heterodoks (dinin kaidelerıne tam uymayan)) bir Şıı tarikatından (Hoca Tarikatı) olduğu halde Müslümanları, "Islamıyet tehlikede!" sloganı ile yollara döküp varmıştır amacına. Aslında Cinnah'ın söyledikleri ile varmak istediği erek arasında kılometrelerce fark vardı: Onun asıl amacı, laık yasalarla yönetılen bir ülke oluşturup onun başına geçmektı. Pakistan'ın Kurucu Meclis'indeki açıiış nutkunda şöyle demışti: "Herhangl bir dine, inanca ya da sınıfa mensup olabılirsiniz; bu, devleti ilgilendiren bir şey değildir! Zamanla, Hinduların Hınduluktan, Müslümanların da Müslümanlıktan kişisel bir inanç sorunu olan dini anlamda değil ama politik anlamdauzaklaşacaklarını göreceksiniz!" Başka bir söylevinde, "Pakistan, dini amaçlar güden din adamları tarafından yönetilen bir din devleti olmayacaktır!" demiştı. Dini, amacına varmak için kullanabileceğini, o amaca ulaştığında da işleri istediği gibi düzenleyebileceğıni sanan bu lider maalesefyanılmaktaydı: Pakistan, Hindistan'dan ayrılıp bir devlet halıne geldikten topu topu 3 ay sonra bu ülkenin köktendıncılerı, anayasanın şeriat ilkelerine göre düzenlenmesi için feryadı bastılar. Liyakat Ali Han, "Cinnah'ın sağ kolu" olarak tanımlanırdı; onun yerini aldığında şoyle konuşmuştu: "Bir din devleti oluşması tehlikesi, halka yatırım yapılarak giderilmiştir. Bugün bu ülkede teokrasiyı ve politikayı eş anlamlı kullanan ya ciddi bir yorum hatası sergilemektedir ya da kötü niyetle propaganda yapmaktadır!" Liyakat Ali Han, bu şekilde konuştuğu halde dıncilere tavız vermeyi sürdürmüş ve 1949'da yani kuruluşundan topu topu birbuçuk yıl sonra Kurucu Meclis, anayasaya "Pakistan, Müslümanların kişisel ve toplumsal düzeyde yaşamlarını Kuran'ın öneri ve öğretilerine uygun Islami esaslara göre düzenleyebılecekleri bir ülke olacaktır" maddesinın katılrnasını benimsemıştir. Bu maddenin yol açtığı uzun tartışmalar, 1956'da Pakistan'ın ilk anayasasının kabulüne dek sürmüştür. Bu anayasaya, adı geçen maddeden başka, "Devlet başkanı Müslüman olacaktır" maddesi de eklendi ve gelecekte işlev kazanacak bir "Islam Araştıımaları ve Eğitimi Örgütü" ile "Yasaların Islam kurallarıyla nasıl bağdaştırılacağını önerecek bir komisyonun" kurulması da benimsendı ve buna dair bir madde Anayasaya eklendi. Pakistan'ın liderleri bunu Izleyen evrede de dini siyasal amaçlarla kullanmayı sürdürerek ülkelerinin belirli bir yöne kaymasına neden oldular: 1972'de başa geçen Zülfikar Ali Butto, Cinnah'ın Batılı kalıbına uyan bir liderdi: Los Angeles'te öğrenciyken "Düzenli dua etmem, oaıç tutmam, Hacca da gitmedim.. Demek ki iyi bir Müslüman değilim!" demışti. Yurduna döndükten sonra da "Mücadelem, Pakistan'da Islam'ın adının istismar edilmemesidir!" demişti. Bütün bunlara rağmen, Zülfikar Ali Butto'nun başa gelince yaptığı ilk işlerden bıri, yurdundaki döviz kıtlığı nedeniyle Hac ziyaretçileri sayısına konmuş sınırlamaları kaldırmak oldu. 1974'te Butto'nun hükümeti, Ahmediye Tarikatı"nın Müslüman bir tarikat olmadığına karar verdi. Aslında bu tarikat, Cinnah'ın "Hoca Tarikatı" gibi Islami biraz değlşlk yorumlayan, ama Pakistan'da Islam'a hizmet etmiş bir tarikattı. Bu karardan sonra çıkan yobaz ayaklanmalarında bu tarikat üyeleri öldürüldü, malları yağma edıldı. Bütün bunlardan ders alamayan Butto, işler aksadıkça dini konuları kurcalayıp bunlardan yararlanmaya çalıştı: Devrilmeden iki ay önce hafta sonu tatilini Cuma gününe kaydırmıştı. Ziya ül Hak, Butto'yu 1977 Temmuz'unda devirdi. Hemen hırsızların kollarının kesilmesine, başka suçları ışlemışlerin de meydanlarda kırbaçlanmalarına başlandı. Şeriat'ın, yasalara üstünlüğü kabul edıldi: Her vatandaşa, herhangı bir yasanın, şeriatla çeliştiğini ileri sürme hakkı verildı Kurulan yeni bir zekât fonuna Suudi Kralı Halıt ve Prens Fahd bol para akıtmışlardır. Ziya ül Hak'ın Butto'yu idam ettırdıği sonra da kendisinin hangi kazalara kurban gittığini biliyoruz. Bu "Dini azıcık istismar etsek ne olur?" ya da "Bir kez kötüye kullanmaktan ne çıkar?" diye düşünen politikacılar yüzünden Pakistan nereden nereyegeldı? İlk Pakistan Anayasası, herhangi bir dinden olana, başka dınlılere kendi dinini tanıtma eyleminde bulunma hakkı verdiğinden, en llberal, en hoşgörülü Islam ülkesi anayasası olarak tanımlanıyordu. Bugünkü Pakistan ne anayasası, ne vatandaşlarma uyguladığı rejim açısından hoşgörülü olarak tanımlanamayacak bir konumdadır. Ne olacak mı? Onlar öyle yaşamayı Geriye kalanlar... # Tiyatro: Dünyamn cn iyi korunınusdörttiyatrosu arasinda sayılan Aspendos, M.S. ll.yiizyıldaRoınalmparaloru Anlonius l'ius dcvrindc (bazı kitaplar Marcus Avrelius dönemi dıyc de yazar) Mimar Zerıon'a yuptırıinıi!». Yapım komisyoncııhığu Curtius Crispinus ve C'ıırtius Au.spicatusadlıikikardcşcait. MinıaıZenon,dünyamırasınakazandırmayı başardığıbueseri içinstadyumyakınlarındakcndisinetahsis edilerı bir bahçc ile ödiillendirilmi!>. Tiyatronun kapasitesi 15.000 kişi. Bununla birlikte Antalya'da düzenlenençeşitli fcstivallerde 20.000 kişiye kadar Ar^olog Gamze Kumsal, Aspendos Akropol'ünde.. riyor. Bu şekilde dağlardan Akropoldeki Nymphaeum'a kadar gelebilensu, Akropolde bir rezarvuardatoplandıktan sonra kireçtasjndanyapılmış borularlataşınmış. M.S. II.yüzyıldaTiberiusCladiusItalicustarafindan şehrearmağan edilen su kemerleri, su taşınmadığızamanyağmurlarnedeniyletaşan Karagöl'ün üzerinden geçmek için köprü amacıyla da kullanılmış. Adı geçen göl tamamcnkurumuş. # Nekropolis: Kısaca "Mezarlık" anlamınageliyor. Stadyumunkuzeyindc yeralıyor. Eskiden çeşitli kesmcoyma kaya mezarları, lahitler görülebilen bölgede giinümüzepekbirşeykalmamış. Açıkolaraktek bir kaya mczan dikkatleri çekiyor. ^ olan birseyirci kitlesini barındırmayi başarmış. Seyircilerinoturduğu"('avea"genişbir diazomaileikiycayrıliyor. Diazomanınaltında 22, üzcrindc isc 20 seyirci basamagı bulunuyor. Basamaklararalarındaseyircilcrin dolaşmasını kolaylaştırıcı merdivenler yeralıyor. Cavca'nın hcr iki bölümünün de üzerlerindckemerlidehlizlergörülüyor. Bu dehlizlerin, uzun siiren temsillcrdc ve aralarda,yorulanseyircilerindolaşımlarıiç,inkullanıldıklarıbelirlenmiş. Basamaklarınalttan ilk iki sırası protokolcait. Seyircilerin giris. yaptıklan kapinın iist bölümlerindeki pencereli bölmelerin ise imparatorluk locası olduğu saptanmış. Oyunun oynandığı Orchestra'nın sahne binasina bakan bölünıündeki merdivenligirişsanatçılaraait.Onunhemen altindaki beş küçük kapı ise vahşi hayvanlaringö.steıinıev'ikartılmadanevvelbanndırıldıklarıyerlereaçılıyor. • Stadyum:Çokkötüdurumdaolanstadyum tiyatronun hcmcn kıızcyinde. Perge'deki örneği gibi içleri dükkân olan kemerli galerilerüzerineinşaedilmiş. Tahtadanyapıldığı sanilan giriş kapısının hiçbir kalıntısı günümüzc ulaşmayı başararnamış. • Acropolis:Stadyumunyanındanitibarençıkılan Acropolis40metrcyüksekliğinde, 200 dekar alana sahip yassı bir tepe. Yeni yapılankazılarlaortayaçıkartılan ve kemerli giris, kapısıbulunandöşemetaşlıgenis, bir caddesi var. ("adde izlendiğindc ilk önce Bizans dönemine ait dört köşe bir Bazil ika gözeçarpıyor. BirgörüşegörekiliseolanBazilika, bir başka görüşe göre ise toplantı amaçlı yapılmış bir bina. Hcmcn yanında 32x 15 metre boyutlarında "Nymphaeum" göze çarpıyor. Heykellerin konulduğu 10 adet "Niş"e sahip yapı, dağlardan gclen suyun aktığı çcşme görevini görmiiş. Çeş.menin karsjisındadaagorayıkıntılan izlenebiliyor. Üç kath olan agoranın carşı yanında her türliimerkczi faaliyete uygun bir yer. • Sukemerleri: Akroporünkuzeyindcve antik kentin tiyatrodan sonraen önemli tarihiyapıları.Birkilometredenfazlauzunluğa sahip. Ycrdcn 15 mctre yükseklikte dcvam eden kemerler 50 ve 30 derece açı ile suyu yönlendiren ve her biri tabandan 30 metre yüksekliğe sahip iki adctbasmç kuleleriiçe Pakistan 'ın kurucusu M. Ali Cinnah... istemişlerse bıze ne mı? Pek öyle değil; burada gözden kaçmaması gereken önemli bir husus var: Pakistanlı liderler köktendincılere ödun verdikçe Islam'ı kurtaramamışlar ama ülkelerinin halkının, tarihi ve politik niteliklerini unutup, yadsıyıp yani ulusal niteliklerini silip atıp Arap emperyalizminin uygun gördüğü kisveye bürünmenin yolunu tutmuşlardır Başka bir Islam ülkesınin kurucu lideri olan Sukarno'nun, bu konuda gerçeği gördüğünü ve devletinin temelini oluşturacak Beş llke yani "Panjtja Sila"ya "milliyetçilik"le ilgıli cümlelerın yer almasını istemeyen, buna karşı direnen köktendincilerin eleştırilerıne direnmişti. Sukarno, bu konuda şunları söylemişti: "Millıyetçilik, her şeyden önce insanın kimliğine dönme, onu yeniden kazanma isteğidir. Milliyetçılik, bağımsızlık, insanoğlunun bilekierine takılmış zincirleri kırıp atma isteğınin, kendisıni yönetme isteğinin, kendi kültürel kimliğinin kendi tarafından şekıllendirılmesl konusundaki isteğinin ifadesidır!.." (Indouesian Political Thinking. Ed. H. Feith, L. Castles, Cournell. 1970 s. 164) Köktendincilerin asıl amaçları sizi iyi bir dindar yapıp cennete yollamak değil; dini kullanıp ülkenizi Arap emperyalizmıne hizmet edecek düzeye indirgemektir. Bu nedenle, seçimlerde dini kullanmaya kalkar, köktendine ödün verirseniz çocuklarınızı sadece çağın gerisinde bir yaşam tarzına mahkum etmekle kalmaz, aynı zamanda memleketinizin ulusal kimliğinin yok edilmesine büyük çapta hizmet etmiş olursunuz! Bayramda bu konuları düşünmüş olmanızı dilerizl ^ hTAHSUl POtOulUf VtOJNEHA MUTOflUUti DCHNfâl İFSAK97.DÖNEM FOTOĞRAF SEMİNERLERİ BAŞLIYOR. 40 YILLIK DENEYİMLİ İFSAK'IN 97. DÖNEM FOTOĞRAF SEMİNERLERİ 26 OCAK 1999 SALI 30 OCAK 1999 CUMARTESİGÜNLERİ BAŞLIYOR. Cumartesi günleri saat 11.1513.15, Salı günleri 19.1521.15 saatleri arasında yapılacak vc 8 hafta sürecek olan seminerlerde; • Fotoğraf Maklnesi • Işık ve Kullanımı • Filtrcler ve Yardımcı Araçlar • Kompozisyon • Karanlık Oda • Çekim Teknikleri • Fotoğrafçılığın Kvrimi ve Ccleceği dersleri işlenecektir. Seminerlcr sırasında çekim gezileri ve karanlık oda uygulamaları yapılacaktır. Ayrıntılı bilgi için 292 4 2 01 ve 2 9 2 1 8 07 no'lu telefonlardan saat 13.30'dan sonra bilgi alınabilir. AORES: btiklal Cad. Ayhan Işık Sok. No: 34 K: 2 özvertm Apt. Bsyoğlu/İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle