Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sansür kalkalı 90 yıl geçse de Işık Vurtçu, Ragıp Duran'a soruyor: "Gelecekten umutlu musunuz?" Duran yanıtlıyor: "Kendi halkından şüphe eden, sürekli ona karşı tedbir alan bir devlet anlayışı ile çok fazla ileri gidilemez". Bu hafta sansürün kaldırılışının 90. yılını kutluyoruz. Ama gazeteciler cezaevi nöbetlerini birbirlerine devretmeye devam ediyorlar. «* 1. Sayfanın devamı Türkiye ile kıyaslayınca... Zaten sadece bu işi yapan kuruluşlar var. Bunları n çoğu ilesizin cczacvinde olduğunuz dönemde yakın temasımolanbunlarınbaşındamerkeziParis'tebulunan SınırTanımayanGazeteciler Örgütü'nüvemerkeziNevvYork'taolanGazetecileri KorumaÖrgütü'nüsaymak lazım. Garip bir şekilde Dünya Gazete Sahipleri Birliği, çski adıyla FlEJ, Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler Insan Haklan Örgütügıbi örgütlerin de özcl olarak benim davamla genel olarak Türkiyc 'dc düşünce, basın ifade özgürlüğüileçokyakındanilgilendiklerine tanık oldum. Bu tabii bir kriter mesclesi. Çünkü Batı'da düşünceyı ıfade özgürlüğü vardır. Şiddetı savunmadıkça, ırkçilığı savunmadıkça herkes, her görüşü radyo, T V ve medya aracılıgıylaözgürceyaymalıdırdiye genel bir ilke vardır. Mescla benım çalıştığım Fransız Liberation gazetesınde ve zaman zaman haber yaptığım, lngiliz BBC radyosundan çok şaşırdılar. Yokcanım sadcce sen yazi yazmamışsındır, başka şeylerde yapmışsındırgibi serzeniştcbulundular. Bırakınmahkumolmayı,yargılanmakbile garip bırşey. Çünkü yazı yazıyorsanız, karşıysanız, o yazıyı bcğenmıyorsanız, ona karşı görüşbelirtırsinızolurbıter. Bumahkemelerlehapishanelerleçözülecekbirşeydeğil. Ben o yazıyı yazdım, mahkemeye sevkedildim, yargilandım diye o yazıdaki gerçekleri, savunduğum görüşlerimden çok fazla görüş. de yok zaten, ben daha çok muhabir olarak çalıştığım ıçın birtakım somut olgular, izlenimlervardıvazgeçecekdeğilimki. Yani bir anlamı da yok o mahkemenin. Bu mahkumiyet sizi cezaeviylc ilk kez tamştıratak. Ben ce/aevinegiderken özelliklebilgisayarımıalmakisterdim. Koşullar elvermedi. Siz nelere öncelik verdiniz? Sİ7İn de tahmin ettiğiniz gibı yazı çiziy le uğraşanbırkis.ı için enönemlişey bir daktilo ya da bir bilgisayar olabilir. Ankara'da GüdürdeHalukGerger'iziyaretetmiştim.Oda bizim gıbi uzun sürc düşünce suçundan hapıstckalmayamahkumedildi.Omesela,dızüstü bilgisayannı götürmüş, ilk beş aydabırincikitabınıdatamamlamıştı.Dolayısıyla yazı yazacak birçeyler, kalem kâğıt en önemli jjcylerolacak. Onun dışında yctcri kadar zaman bulamadığım kitapları okuyacağım. Medya ve Kiirt konusunda çalıştığım için bu konudakiliteratürüdaharahatokumafırsatı bulacağımı düşünüyorum. Dolayısıylabilgisayar, kitaplar, bir de müzik. Benim için bu üçunsur, ne kadar U7un,nc kadar kisaolursa olsun cezaevi koşullarında fikri olarak kendimi canlı ve diri tutabilmek için bana yeter gibigeliyor. Mahkumiyet süresiiçinde/.arnanınasıl dcğvrlcndirmeyi düşünüyursunuz? Biraz açar mısınız? Bilimsel araştırma, çeviri, inceleme, rnman... Somut bir projem var. Ben bu medya konusunda çaliijmayabaşladıktan bir süresonra Apoletli Medya diye Türkiye'deki medyayı irdelemeye,sorgulamaya yönclıkbirkitap ha7irlamıştım. Bu esas olarak bugünkü Türk medyasınınbireleştirisiydi. Amabazı şeyleri eleştirmek yetmiyor. Uzunca bir süredirbaşlığını bilesaptadığım birprojcm var. Mülksüzlerin medya'sı. Apoletli medyaya karşıyız, pckıyi hangı medyadan yanayız? MülksÜ7İcnn medyası... Gerçek anlamda bir kamumedyası,halkçı bir medya, halkahizmet eden, kamu yararını savunan bir medya nasıl çalışmalıdır? Muhabir orada nasıl çalii»malıdır7Gazctenın,radyonuntelevızyonun ıçerısı nasıl olmalıdır? Dınleyicilerle, izleyıcılerle ılişkısı nasıl olmalıdırbu medyanın? Mülkiyet ilişkisi ne olmalıdır. Okonularda bazı hazırlıklanm var. Rahat rahat da vaktimolacak. Mülksüzlerin medyası kavramını bıra7 daha açarak, somut örnekler vererek Türkiye için nasıl hayata geçirilebilirin bir teorik ön hazırlıgı olacak. İçerdeyken bana sorulmu<>tu? Şimdi ben size sorayım. En çok kimleri, nereyi özleyeceksiniz? Bılemıyorum.Sizindeverdiğinizbilgilere göre içerdek i dayanışma aslında dışardakinden daha y üksek. Çok daha yardımcı, içten,dürüstbirs,ekildeyaş,amlannısürdürü