18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NİSAN 1998. SAYI 628 "Işveren, tanıdığı ışçiyi cnura çckip 'Bana şu kaaradam lazım' der, işçi de azardaki arkadaşlannt >playarak işin yolunu tuır. Yoksa bana bir kaç işçi ızım diye adam ortaya çıarsakendisini kurtaramaz u kadar işsizin içinden..." "Sabahtan akşama kadar eklemek zorumuza gitmiorda,işyok" diyor Ali bouk sesiyle. Ali, dört çocuuyla Altındağ'daki geceonduda yaşıyor. Bekâr lanlar ya da ailesi Başent'tc olmayanlar Ismetaşa'daki 67 kişilik oda "Anludtm ki, fukuranın Allah'/ da olmaz,..* ırda 6 milyona kalıyor. ıli, "Bizim kaldığımız erlerde sosyctenin köpeği ile yatmaz" diyerek, yaşaıkları kötü koşulları göz;r önüne sermeye çalışıor. Sigortalı işlerde asgari cretle çalıştırıldıklarını ununladaaltı kişilikevin dönmeycccği" nden y ak ılyor. Aralannda yardımışma olmadığını söylercnçarcsiz, "Elbettegönül itcr arkadaşlara yardim delim. Ama elde bir şcy ok ki, neyle yardım edeceiz." Ahmet, aksayan ayağıyla "Amelenin ne umudu olur ki?" öylcncrek volta atıyor, ti bu zaten" diyerek küfürler savuruyor"büŞusakatayağımızlaçcktiğimizçileyebak. lem sakat bırakmış, hem de amele yapyük başlara". O yazgı için uyanmış olsa da ıış..." Hüsnü, "tükendim" diyor...Çünküo 25 yıldıryenigünlebirlikte Düşeş 'tealıyorsoluğu. öğleye kadar sokakta bekleyip Düşeş KıÇorumlu Ömer, dürüstlüklerini anlatıyor lathancsi'ndcakşamıediyorlar. Sonra kimarkadaşlannı da şahit göstcrerek: esizdüşlerleevin yolunu tutuyorlar... "Zengin bir adamın işini yaptık bir kuruş "Insanların sırtından para kazanmak güpara vermedi. Ha bugün ha yann hep atlattı. eldirama bizim sırtımızdanpara kazananEğerkendimize yakıştırsaydık, adamın milırnankör"diyor Hiisnü. Ncyapacağınıbilyarlarca liralık malzemesini çalardık. Depolez bir halde dolaşıyor insanların arasında. nun anahtan bizdeydi, ama biz kendimize Yillarca çalı^tık çalışmasına da yinc de ıuhtaç olduk namerde. Bu dünyanın adaleyakıştıramadık.Okendisineyakıştırdı.Çünkü o bflyük adamdı. Biz acı soğanı kuru ekmeğimize katık yapmaya razıyiz, hak yerini bulsunda." Düşeş'in genc emekçilerinden göğü seTrenle KAPADOKYA 611 Nisan lamlayan kahkahalar yükseliyor. "Bakma Zelve, Cıöreme, Uçhisar, Ürgüp, böyle güldüğümuze. Yüreğimiz kan ağlar Derinkuyu, Ihlara Vadisi, Kaymaklı, amaeldennegelir. Böyle sohbetler olmadan Kayseri vc Erciyes. da günler geçmez ki" derken Ali, belkide Y.P. 45.000.000. TL gülmeyi yakıştıramıyordu kendilerine. Ali Pamphilya ANTALYA 612 Nisan umutsuzluk baltasını atmış omzuna, düşmüş Ciavur Uağı'ndanyollara. Umutsuzluk adına Saklıkent, Kurşunlu, Düden, Perge, ne varsa yok etme pahasına. Yedinci canı Aspendos, Termessos, Phaselis, Olympos, dünyaya merhaba demiş, o da çiçeği burnunKarain Mağarası, Köprülü Kanyon. dabirmutluluk. Y.P. 48.000.000.TL On dokuz yaşındaki Mehmet, çclimsiz AGM TURtZM Tel: 0216 41» 04 72 / 73 gövdesiyleikiyıldırağıryüklerisırtlıyor. tki Rüştiye Sok. 32/2 KızıltoprakİSTANBUL de çocuğu var. Sevdalısı, çocukları ve annesi Çorum'da. Burnunda tütüyor iki afacan. "Amelenin ne umuduolurki?" derken, geleceğinin belirsizliğinden yakınıyor. Hn çok IDAKOY ÇIFTLIK EVI işe gidcnlerden biri olmanın mutluluğunu İARİHİNE SAHİP ÇIKABİLMEK yaşıyor. Amayaşı ilerlediğindedurumundellluslarm larihscl bınkımlcnnc sahıp ı;ıkabılırscnı/ sonuçta topğişeceğinin de farkında. raklannı kolayhkla cldc «lcbılirsını? Orncgın Makedonya Krah II. FılıplM ö 383116) veoglu Buyıık lskender(M.Ö Adanalı Kevzi, sekiz çocuk ve annesine 355323). hayatlarını Yunan sıtelerı ıle savaçarak geçırmışlerbakıyor...lkihaftadırişçıkmamışamayeni dır. Makcdonyah Arıstotcles ıse (M 6 384322) B. lskender güne başlamanın çoşkusuyla y ine de yolunu oldügündc Makedonya Krallığınj ısyan eden Alınalılar'ca yartutmuş Düşeş'in. İki haftadır "beş kuruşgılanıp bldürüleccjjım anlayıııca kaçmıs \e bu davranışını ünsuz" geçen günleri ne biz soruyoruz ne de o lü"Alınalılar'ı ıkıntı bir unaycl ı^lcmcktcn alıkoymak ıçın kaçlım" cumlesı ıle aı.ıklaıııı^tır CıLinumuzdc ıse lum Makcdon anlaüyor. tarilıı"(irek larıhı"olarakkabul cttinlmi'k ısivnıncktcdır An(îüneşyükselirkenusulusul,neduvarişlaşılan MakaJımlar'ın son loprjklarııu da k.ıyhcdcrck l.ırılı çisi almaya gelcn nc de beton işçisi var arsahneMrıdenMİınmclcnyakıngorunnK'klalıı HuncdenlcAıudolu tarıhınc sahıp çıkmamu bir /orunlulııklur tık... Tek başına büyütülen umutlar, iki göz Nisan ayı fıyalımız SüOO(KK) IL'Yl' evdebölüşülemiyor. Belkigüngündendaha Scmalskcndcr Azalııfhi/l,'amlıbcl KmııT.dremıt. umutlu ama her sabah hep aynı şeyi yaşamak Tcl/Faks () 266 187 M 02 3S7 33 VI kedcrlendiriyor... ^ * I BAŞKENT GUNLERI Romantürü... MÜŞERREF HEKİMOOLU U zun süre karşılaşmadık, kapının önünde taksiden iniverdi. Ozlemle kucaklaştık, karar verdik, buluşacağız. Buluştuk dostluğun güzelliğini yaşadık. Selçuk Bakkalbaşı'dan söz ediyorum. Eşi Rita'nın hazırladığı güzel sofrada küçük oğlu Kaya Bakkalbaşı, eşi Zeynep de var. Tanıdığım zaman ilkokuldaydı, şimdi iki çocuk babası, yıllar nasıl geçiyor! Rita Bakkalbaşı'nın güzel sofrasında, yolculuklar yapıyoruz mum ışığında. Bonn'a, Paris'e, Roma'ya gidiyoruz. Ülkemizi onurlandıran bir kamu görevlisi Selçuk Bakkalbaşı. Birkaç dil bilen, birkaç dilde romanlar yazan, kültür birikimi, renkli kişiliği, mizah gücüyle görevini boyutlandıran bir kişi. Son romanını okumanızı dilerim, adı "Yaşam öyküleri", mizahın haylı karardığı uçuk bir anlatımla yaşamı öyküye dönüştüren bir kitap. Selçuk Bakkalbaşı da yaşamı öyküye dönüştüren, yaşama gücünü, direncini, gızemini kanıtlayan bir kişi değil mi? Paris'te Türk diplomatlarına yönelen bir dizi cinayetin bırini de o yaşadı. Hayli acı faturalar ödedi. öldü, yeniden doğdu sonra! Yeniden öğrendi yürümeyi, ellerini kollarını açmayı, sevdiklerini kucaklamayı yeniden öğrendi, parmaklannı kullanmayı, yazı yazmayı yeniden öğrendi, direnme gücünü, yaşama sevıncini kanıtladı durmadan. Onuıiu bir savaş değil mi? Başka bir savaşçı da Adalet Ağaoğlu kuşkusuz. O da yeniden doğumu kutluyor sevdikleriyle. Acısını, sızısını dışa vurmadan yaşama sevincini yeşertiyor. O seyincin öyküsünü de Adalet Aiaoilu r a n m e t ' ' Hasan IşıK'ın da teyzesi m yazacak elbet. Ölmeye Yatmayı """"""" Son günlerde Başkent söyleşilerinde adı değil ölümden kalkmayı, dünyayı. insanları çok geçen bir kişi rahmetli Hasan Işık. yaşama sevlnciyle kucaklamayı anlatacak Yalnız teyzesi nedeniyle değil, birçok bu kez. nedenle. Diplomatlık mesleğine de, devlet Yaşama sevincini soldurmamak gerekiyor. yaşamına da değerli katkıları nedeniyle. Mutlu bir olay, çevremizde böyle kişiler de Belki anımsarsınız, Paris elçiliği var. Başkentli okurianm Berthe'yı izlediler döneminde Marsilya'ya bir Ermeni anıtı mi acaba? Yaşama sevincini dans ederek dikilmesini TürkFransız dostluğuyla yeşertiyor Neyran Flşek. Devlet Balesi de bağdaştıramadı. Belli uyarılara karşın bir güzel yeşeriyor bence. Giselle güzel bir Fransız bakan anıt törenine katılınca, çabanın ürünü yine. Fahrettin Güven'i de uçağa binip Ankara'ya döndü. Paris'te eşi Leyla'yı da içten destekliyor neler yaşandı sonra. Yaşayanlardan biri de sanatseverler. Bale gecelerinin özelliği var, Selçuk Bakkalbaşı. Yaşamını yitirenler de holde mumlar, sahnede çiçekler, salonu dolduran kalabalığın şıklığı, duyarlığı belli bir var, biri de Yılmaz Çolpan. Üç sokak onun adını taşıyor Oran Sitesi'nde sevgiyi, özeni yansıtıyor her şeyden önce. Bakkalbaşı da Yılmaz Çolpan I sokağında Başkentliler'in bale sevgisini de kanıtlıyor. oturuyor! Rastlantı mı, yazgı mı şaşırıyor örneğin Giselle'in sahnelenmesi Genç insan! Işadamları Derneği'nin desteği ile Roman türü değil mi?^ gerçekleşıyor. Giselle'in elkıtabı da aynca duygulandırdı beni, sahne arkasına da götürüyor seyirciyi, dekoru, giysileri üreten elleri, baleyi oluşturan atsız kahramanlan da tanıtıyor. Baş Koreograf Fahrettin Güven'den, atölyelerde çalışanlara dek herkes bir arada, balenin ortak bir ürün olduğunu belirtiyor. Bu zarif sergileme Leyla Güven'den kaynaklanıyor sanınm. Başkentlileri çok duygulandırdı. Her şeyin yozlaştığı, belli kişilerin sertleştiği, neredeyse kabalaştığı bir dönemde ilgiye, özene özlem duyuyor insanlar. ÜzüntüyİG belirtiyorum, Uzakdoğu'dan, güneşin ülkesinden gelen haberler de güneş çarpması gibi incitici. Tokyo Büyükelçimiz Öündüz Aktan'ın sözleri yanlış yorumlandı belkı de! Dışışlerinde güzel tırmanışlar yapan, önce Atina, sonra Cenevre ardından Tokyo'ya atanan Gündüz Aktan'ın Dışişlerı Bakanlığı ve kimi diplomatlar için söyledikleri hayli ters geldi bana. Bu tersliği düşkınklığı tepkisi diye yorumlayanlar da var ama, bu görüşe katılmıyorum ben. Deneyli bir diplomata o tür konuşmayı yakıştıramıyor insan. Genç kuşaklara umutsuz bir tablo çizmesini hoş göremiyor. Altını çiziyorum, hâlâ inanamıyorum, Büyükelçi Aktan mesleğine veda ederken böylesine acılaşabilir mi? Yazımı Meyyale ile sona erdiriyorum, basın ve karikatür dalında onca kitaptan sonra bir roman denemesi yapıyor Hıfzı Topuz. Meyyale uzun bir araştırmanın ürünü, Osmanlı tarihinin belgeleri arasında uzun bir yolculuğun sonunda oluşan bir roman. Bir aile fotoğrafı da oluşuyor sayfalannda. Meyyale Hıfzı Topuz'un yabancısı değil, büyükannesi, (iiselle'den bir sahne...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle