Katalog

5NİSAN 1998. SAYI 628 laşıp, sınıfa girdi ve arkalarda bir köşeye saklandı. Şimdi Mösyö Hristo edebiyat hocalarının arasında uçuyordu. Kim uçurmuştu bu adamı, hangi öğrenci? Saklandığı yerden hemenbuldularNazlı Eray'ı. Baş köşeye oturttularonu. Farklı üslubuy la, alışılmadık hayal gücüyle, gerçeküstü anlatımın, fantastik boyutlanna deney imsiz bir hayatın içinden sesİcnenbukızınsesinekulakverdihocalar.Yaşam tecrübesi yoktu ama tuhaf bir biçimde hayatıalgılayan,duyan,kalemikuvvetli,küçücük bir kız vardı karşılannda. Öylesine yüreklendirdilerkionu.çevresindenokadar çok tebrik aldı ki, iç sesi sevinç çığlıkları attı ogün."Benbiryazarım"demeninsorumluluğuna, bilincine erişti o günlerde. Ve sonra diğer hikâyeler Varlık Dergisi'nde yayımlanmaya başlandı. Sonsuzun Çocuğu, Icarus, Pan, Yalnızlıköyküleri. Bazı eleştirmenler"SaitFaik'indcvamı"diyorduonuniçin. Yaşam deneyimi hiç yoktu, hiç aşık olmamıştı, hiç acı çekmemiştı... Ne yazabılirdi ki, hayatadair. Evet, parlak bir döneme girmişti. Bütün yazıları,öyküleriilgiyleizleniyordu. Ama ya hayat? Yazının içine gömüldüÇokçabukalınanbirkarardıbu. Buhızlıkarann içinde, acılı bir aşk deney iminindepayı vardı kuşkusuz! Hızlıveriimişbirkararla, hazırladığıyarıboşbavuldabirhırka, birkaç çamaşırdan başka hiçbir şey yoktu Ankara'ya giden gecc trcnine binerken... Tek isteği delice scvdiği IstanbuFu hemen terketmekti. Mösyö Hristo uçmaktan vazgeçip, karısına, işine dönmüştü ama babasıy la vedalaştığında biliyordu ki, bu şehirden bir daha yerleşmemek üzere aynlıyordu Eray. Yazın dünyasından uzak, ailesinin onahazırladığı parlak gelecekten uzak, sakin birhayatı yaşamak üzere binmişti trene... O gecey i ve istasyonun o insanı bir yerlere uğurlayan imgesel gücünü hep hatırlayacaktı sonraki dönemlerinde... Ankara'da anneannesinin evine yerleşip, TurizmveTanıtmaBakanlığrndaçcvirmen olarak yaşadığı o dört yıl ise ona gerçek hayatın acımasız,trajik, kuralcı,monoton, kaİıplaşmışyönlerinigösterecekti.Ikidil biliyordu ama müdürleri dil bilmiyordu. Ve Eray'ınyazılarından,öykülerinden,yüksek bir bürokrat olan babasından haberlcri yoktu. Bir gün müdürü onu odaya çağıracak, önüne mor bir ikibuçukluk atacak ve "bana sigara al" diyecekti. Başka bir gün, "masanın tozunu alır mısın" da denecekti. tnsanlar masaya nasıl bağlı, devlet dairesinde bir tablanın değeri, bir daktilonunkaprisı,kocasıkumaroynayan bir memurun borçlularının aniden devlet dairesinegelmesi,insansıkıntıları hayata dair her şey o bakanlığın koridorlanndan, iç dünyasının içine akacaktı. Müdürün gözünc nasıl girilir, nasıl gözdendüşülür?Işhayatınınbasmakalıp kuralları nelerdir7 Imza kartonuna atılanhergünküyeknesakimzaatmaişlemini yapan kapıdakiBahaBey,Odacı GüdüllüScfer...Eray'ınbelleğindeolup bitenlerdenhabersi/dilerşüphesiz. Haberi olan, onu sczen biri vardı. Üst katta yabancı broşürlerçevıren bu kişi, birgün Eray'ın yanına yaklaşıp, ona soracaktı "Çocuksenmemurdeğilsin!Söylebana nesin sen?" Ikisi debirbirlerinin ışığından habersizdiler. Ünlü ressam Orhan Peker'di bu soruyu soran. Eray'sa o ışığı yine bir istasyondayakalayacaktı.Memurluk hayatının içine evlilik girdi ve o evliliğinsonucuikizkızçocukları... Bir sürü hayatın, makasların kesiştiği bir istasyondu hastane.. Bir sabah bütün bedenini sarsan ağnlarla uyandığında, iki yıl geceli gündüzlü sürecek bir hastane hayatına doğru savrulduğundan habersizdi Nazlı Eray.. Küçük ikizlerin varlığını bile unutturmuştu sancıların şiddeti.. ölümle yaşamın içiçe yaşandığı hastane koridorlarında, yaşayacağı uzun günlerin onu tckrar edebiyat dünyasınaçekeccğinden habersizdi Mösyö Hristo' nun genç yazan... Teşhis bağırsak düğümlenmesiydi. ğünde, hayatı tam anlamıyla görebilecek miydi?Şair ArthurRimbaud'uokuyorduo dönem. SarhoşGemi, Voyelles'i yazdığında Rimbaudhenüz 17yaşındaydı. Başyapıtı llIuminations'ınbirbölümünü20'liyaşlarda bitirmişti. Rimbaud'un 37 yıl süren ömrünün, diğer bir yakasınabaktı sonra. Rimbaud'nun Paul Verlain'le yaşadiklanndan sonraki hayatı, yazın dünyasından çok uzaktaydı. Aden'libirkahvetüccannınyanındaEtiyopya'da, Kıbrıs'ta işçilik yapan Rimbaud'un hayatı, eserleri gibi sarstı onu. Eray, bir dönemecinsonundahissettikendisini...Bu yazı yazma serüvenine son verecekti artık. Aynı Rimbaud gibi, evet, parlak bir dönem geçirdim ama artık yeter diyecekti içsesi. HukukFakültesi'ninsonsınıfında.tahsil hayatını yarıda keserek bu kararı alacaktı. "Aşk Çiçeği"(üstte), "Zümrüt Ova" (altta). yaztnak için dört ellekalemesarıldı. "Acının Öyküsü", bu hastane yaşamının izleri olarak yansıdı öykülerine. Hastane hayatı ona çok şcy öğretmişti: Çıldırmamayı, sabrı, acıya tahammülü, hayatın değerinL.Bunlan paylaştı okuyucuyla "Ah Bayım Ah" kitabıyla yine bütün ilgileritopladıüzerinde... Attilâ llhan'danövgüdolubirmektupaldıvcodönemBilgı Yayınevi'nineditörlüğünü yapan I lhan' ın da desteğiyle bu öyküler okuyucuyla buluştu. Bukitabınakabinde Amerika'dan Uluslararası YazarlarBırliğı'ndendavetalarak konuk yazar olarak lowa City'e gitti Eray. Müthiş bir dünyanın içinde buldu kendini. Yazara verilen değer, seminerlcr, tartışmalar....Bogatalıbirköylüolan,"Yüzyıllık Yalnızlık"kitabınınyazarıolanGabrielGarcia Marquez'ledeoradatanıştı.Marquezhenüz ünlü değıldi. Ama ikiside fantastik gerçekçilığin gizemli dünyasında dolaşan, gerçeküstü anlatımın iki yazarıydılar. Ertesi sene Amerika'ya bir kez daha çağrıldı Eray. Bu kez üni versitcdc yaratıcı yazın üzerine dersler veriyordu "Burada kal!" dedi ler. Düşündü, kalamazdı. Ikınci kez ülkesine dönerken Pasifik üzerinden gelmeyi tercih etti. Hep aynı yoldan yürümemek onu farklı bir dünyaylakarşılaştıracaktı.... Pasifik üzerinden gelirken, mucize diye adlandırdığı bir sürü olay geldi başına. Bu ülkelerdeki yazarlarla konuşurkcn, yeraltıdünyasına dair bir sürü öykü, bilgi de tuhaf bir şekilde ona akıyordu. Bu deneylerin bılgilerin ışığı altında ikıncı kitapçıktı"GeceyiTanıdım", "Pasifik Günleri"... Artık kıtaplarının ardı arkası kesilmeyecekti. Kız Öpme Kuyruğu, Orphce, Deniz Kenarında Pazartesi, Fantastiche, Symphonie, Eski Gece Parçaları, Yoldan Geçen Öyküler, Uyku îstasyonu, Aşık Papağan Ban ve son kitabı lmparatorÇay Bahçesi.. Tam 20 kitaba imzaattı. Hcr yıl bir kitapla,okuyucununkarşısınaçıktı. KitaplarındanbazısıTV dizisi, film oldu. Türk edebiyatını, yapitlarını Viyana'da, New York'ta, Paris'te, Berlin'de, Londra'da, Hamburg'da tanıtma imkanı oldu. Radyo ve tclcvizyon için oy unlar yazdı, programlar yaptı. Gazetelerde köşe yazılarıyla okuyucusunun karşısına çıktı. CHP'de Parti Meclisi üyesi olarak çalıştı. Doludizgin bir yaşamın bütün tatlarını, acısını,tutkulannı,şaşırtıcılığını,sürprizlerini, mucizelerini yarattı öykülerinde. Gerçeği gözardıetmedendilediğinccinsanlanuçurdu, ölüleri dirilttı, heykelleri, resımleri konuşturdu, hareket ettirdi öykülerinde. Bazı eleştirmenlertarafındandışlandıysadakısa birdönem.ookurkitlesinikendi yarattı. Şimdi yine bir yol ayrımında.. Mösyö Hristo'dan, Madam Angel'e uzanan bu yolda, "evc aynı yoldan yürümemek" yine heyecanlandınyoronu. Hayata inanmak dabudcğilmizaten...^ "Sonsuz Gece" füstte), "Mısır" (altta). Acının Öyküsü tki yıl süren mekanik sürcç başladı hayatında. Eve hiç gitmemecesine yaşanan, sancılarla, acılarla, küçük çocuklarından uzak bir hayatın içine daldıapansız bir sabah. ..Bir istasyondu hastane onun için. Hayatla ölümün içiçe girdiği, birilerinin ansızın trene binip gittiği,bambaşka bir hayat... Sabah konuştuğu insanın, aniden üzerinc çekilen örtüylesuskunlaşan bir hayat...Çekilen acılarla, sancılarla, gözyaşlanyla sahtckârlığı hiç olmayan, acımasız bir hayat... Şakası,kahkahası bile ölümün duvarlanna değen bir hayat.. Hastane hayatının acımasız düzeni kaİeminintetiğiniçekti.Londra'dadörtaylık bir tedavi sonucunda, hayata dönüşün sevincini yaşarken, bir daha bu acıları hiç unutmakistemedibelleği.Belgelemek.anılannı