Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6ARALIK 1998. SAYI 663 kinealdım.Eee... Artıktutmayınbeni... Peki, sanatsal endişe, dediniz. tlk sanatsal endişeyle çektiğiniz fotoğrafınızı hatırlıyormusunuz? Tabii hatırlıyorum. Ankara'da, Güven Park'agider, heykelleri çckerdim,kardakışta, kıyamette. Heykellerbana hiç nazlanmadan modellik ederlerdi. Onlardı ilk sanatsal endişeyle cektiğim fotoğraflar. Daha doğrusu ben onlann sanatlı şeylcrolduklannı sanırdım o zamanlar. O halde, fotoğrafta sanat endişesi, nedir? Yeni tip bir makine alın. Başınızı, arkaya çevirip, basın. Ortaya bir şey çıkar. Bu fotoğrafdeğil,diyebilirmisiniz?Hayır.Amaona, kimiendişelcrlcyaklaşırsanız,sözgelimibir grafik unsurkatmak endişesi. Şuna,şunuda katsam, şunu yok saysam, şurdan az ışık versem, şu adamı bu şekliyle değil de, bu duruşuyla çeksem, dediğiniz zaman, fotoğrafa, sanatsal endişekatılmışolur. 3540 yıldır, hiç "kcşke" dediniz mi? Keşke şunu yapsaydım mı? Onu çok derim. Aslındaonu'keşke'diye değil de,"ben büyüyünce bu işi öğreneceğim" diye söylüyorum. Çünkü, bir yere gidiyorsunuz. Tamam, hepsi çıkmış görüntülerin ama kuş uçmuyor, mektup yok. O zaman, "büyüyünce daha iyisini yapanm"diyorum. Peki, hiç nefret ettiğiniz oldu mu? Mesela, 30 yıl, aynı kadmla yaşayan adam, onun bazı şeylerinden nefret eder. Yada.bazı adamdan,diyorsunuz... Sanatsal endişeyle yaklaşırsanız fotoğrafa yolunuz çok uzun ve meşakkatli demektir. Çok uzun, meşekkatli ama sonsuz keyifli bir uğraş. Ama, iş fotoğrafı olarak baktığınız zaman, çok kızdığım, çok bunaldığım, çok darıldığım zamanlar oldu. Çünkü karşınızdaki,sizinleaynı notalan seslendirmiyor. Sizne güzel, inceden inceden bir keman çalmaya başlıyorsunuz. O, birdenbıre, başka bir şey çalıyor. Fotoğraf endişesiyle yaptığım şeylerde başarısız olduğum zaman, çok kızmışımdır. Ama fotoğrafa hiç küsmedim, yeter ki o bana hiç küsmesin. Bazen de, fotoğrafta anlık şey ler oluyor. Çektiniz ya da çekemediniz... Fotoğrafı yakalamak yok. Rastlantı sonucubirşeyleryapılamamıştır.Osıradasizhazırsınızamakoşullarhazır değil. Başımdan geçen pek çok anım varböyle. Bin yıldır, peşinde olduğum bir fotoğraf vardı kafamda, yapmak istediğim. Birdağdan,bayırdan,bir sürü iniyorolacak günbatımında... Tepsi gibi bir güneş. Toz duman içerisindeki sürü ve cangur cungur çan seslerini bile duyacağız sanki. Bir yerde bir kıstırsam, çekeceğim. Adilcevaz'dan Ahlat'a geldikvAhlat'ı gcçtik.Taksi tutmuş gidiyoruz, fotoğraf çeke çeke . Taksi ncrede dur dcsek, duracak. öyle ya, işi o. Akşam olmak üzere. Bilmem o kıyıları gördünüz mü? Böyle sürekli döne dönegidersinizyamaçlardan.Ben,sürekligittığimızyönebakıyorum. Güneş harika,tam birtepsi. Ulan, diyorum, şurdan bir sürü çıksa, tamam, işte o fotoğraf. Derken sürü çıktı, yukandan aşağiyainiyor. Tam istediğim şey, tam o, tam o... Çok heyacanlandığım zaman, kekemeleşirim ben. Şoför arkadaşa doğru yekindim. Ağzımdan tavuk boğazlargibi bir sesçıktı,"Gali,gulu..". Şötorbelkibir.belki bcşkilomclrc sonra"bişey mi vardı abi"diye sordu. Fotoğrafuçupgitmış,benimdekekemeliğimçözülmüştü."Yokbırşeydevam..." diyebildim.sıkkın.... Fotoğraf, yaşamın han^i boyutunda? Fotoğraf da, öteki sanatsal uğraşlar gibi, yaşambiçimihalinegetirilmeyisever. Eski zamanlarda, atolyemle evim bir arada olduğu zamanlarda, yatardım, sırtıma bir şey batardı. Bırdcbakardımki,yabirobjektif,ya birfilmkutusu. Birşeyle'Hemhâl'olmadan Bugüne kadar yetmişe yakın kişisel sergi açan İsa Çelik'e göre fotoğraf, insanla birlikte var. "Günün En Güzel Saati" isimli, günbatımlannı konu alan sergisinde de dünya insanla birlikte dönüyor, güneşe doğru... Çelik'e göre, fotoğrafı sanat kılan, kullanılan ışığın kalitesi, grafik düzenlenmesi, kompozisyonu vs... Bu yol ise hem uzun hem meşakkatli ama nasıl olsa "büyüyünce bu işi öğrenecek..." Oldum diye birşey yok ki... hiçbirşey olmaz... Fotoğraf, ihmal edilmeyi de pck sevmez. Genelde sanat ihmal edilmeyi pek sevmez. Suna Kan, günde sekiz saat çalışıyor. Birkaç gün cvvel, birröportajıru izledim. 'Ben oldum' diye bir şey yok, asla yok. Melih Cevdet'e soruyorlarbirgün. DiyorFar ki, "Melih Bey, biz de gençliğimizde şiir yazdık ama size şair diyorlar, bize demiyorlar." Yanıtı çok öğretici Melih Bey'in; "Şair diye, şiiri dert edinen adama derler". Işiniz gece düşlerinize girmeli." İşte, fotoğraf sanatçısı IsaÇelik, fotoğrafı 'dert edinenlerden'. lyi ki deedinmiş. lyi ki de Namık bastırmamış o düğmeye, bir kez olsun. tyikide...^ Sergi Ismi: Günün En Güzel Saatı Sergı yerı ve tanhı: Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı'nda (Ayşan Işık Sok. No: 34. özverim Apt. Kat. 2 Beyoğlulstanbul), 7 aralık'a kadar. I