24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 BASIN ETİĞİNİ TARTIŞIRKEN... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti eski başkanı ve Dünya Gazetesi Sahibi Nezih Demirkent TGC'nin etik konusunu ele alan Basın Senatosu'nun da başkanı olarak sorularımızı yanıtladı. Medya kirliliği son dönemde sıklıkla yakınılan bir konu. Sizce medya nasıl bu kadar kirlendi? N. Demirkent: Olaylara bakarsanız, medya, son zamanlarda gerçekleri su yüzüne çıkarmakta güven kazandı. Daha eksiği var ama çeteleri ortaya çıkarmada, Susurluk'un takıpçisi olmada, iki liderin birbirini aklaması konusunda bugüne kadar olmadığı kadar güzel reaksiyon gösterdi. Bunun yanısıra bütün medya mensupları promosyona karşı, bütün medya hukukun üstünlüğünü savunuyor ama mahkemenın promosyon konusunda aldığı karar uygulanmıyor. Etiği tartışırken, bunu izah etme şansımız var mı? Kirlenmede medyanın tekelleşmesinin etkisi nedlr sizce? N. Demirkent: Bu tekelleşme kırılmış durumda, yanı artık bır depıl, bırden fazla gazete ışvereni var. Bu ışverenler de Tansu Hanım'la Mesut Bey'in aklanmalarına dokunmayın demiyor, herkes istediğini yazıyor. Yeniden promosyona ve yasağa dönersek, buna karşı olanların ve hukukun üstünlüğünü savunanların gazetelerinln mizampajlarını da ona göre yapmaları gerekiyor. Hukukun çiğnenmesini neye bağlıyorsunuz? N. Demirkent: Çalışanlar ne yaptıklarını, asli görevlerinin ne olduğunu bilmıyorlar. Sonra dönüyor, Günerı Civaoğlu'nun, Şemdin Sakık'a para verıp vermediğini tartışıyor. Bugüne kadar bu yaşanmadı mı? 1960 ıhtılalınden sonra Adnan Menderes'ln cezaevindeki ılk resımlerı o günki ıdare tarafından açık arttırmayla satılmıstı. Bu konularda bu kadar tıtızsek, başka konularda da aynı titizliği göstememız lazım ama göstermiyoruz... Sözünü ettiğiniz konular neler? N. Demirkent: Türkıye'nın genel ortamına bakıp bır değerlendirme yapmaktan kaçınıyoruz. Bu ortamda ihaleye fesat karıştırmış blr Insanın gensoru ile düşürülmesini Türk medyası yanlış değerlendiriyor. Bu ihalede Korkmaz Yiğit'ten sonra 590 milyon dolar veren Vestel grubundan neden sözedilmedi? Susan medya patronlan değil ml? N. Demirkent: Medya patronlarını suçlamak kolay, bır de kendi kendimize eleştiri yapsak, yanı gazeteyı yönetenler, yazı yazanlar... 1960 yılında bu sokaklarda Adnan Menderes'in fotoğrafını çekmeyelım kararını aldık Bizi kimse zorlamadı, zorlayamazdı da. Bütün dünyada örnekleri var, bir gazete patronu falanın güzel resmıni değil çlrkin resmini koyun demez. Ben de tavrımı sergileyeceksem, sergilerim. Mesleğin temel işverene değil, toplumdan uzaklaşmaya bağımlı olursunuz. Para kazanma hırsı gazetecilik mesleğlnin özünü, ilke ve kimliğini ortadan kaldırıyor. Italya olayında Türk medyası bir kez daha sınavdan geçti, sizce kazandı mı? N. Demirkent: Türkiye'de millıyetçilik hâlâ çok hakım. Acaba. küreselleşen dünyada milliyetçılik bu kadar ağırlıklı olmalı mı?Millıyetçiliği hükümet dahil el birlıği ıle körüklersek ışin dozu kaçıyor. Italya'yı protesto etmek başka, düşman ilan etmek başka ama öyle bir ortam yaratıldı ki kimse farklı bır ses duymak ıstemiyor. Gazetecinin buradaki sorumluluğu... N. Demirkent: öncelikle toplumu doğru bilgılendirmesi, her sözcükten sonra bir ama demesi lazım, demiyor. Sizce neden demiyor? N. Demirkent: Cahilliğinden demiyor. Blr de şu var, öğrenmek ihtiyacında değiliz. Üçüncü gün diyooız kı, "Italyan hukuku idam cezası olan bir ülkeye Apo'yu vermeyeceğını söylüyor." O zaman o vakte kadar söylenenler yanlış. Biz Italya hukuku hakkında bılgı sahibi olmadan Italya'ya fikir verıyoruz. Bır şeyı daha düşünmüyoruz, Apo teslim edılse önemli bir kesım, asalım, lınç edelım diyecek. Bunun bir yararı olmayacağını, üstelik sıkıntı yaratacağım görüp "Bırakın Italya'nın başına kalsın" diye yazdım. Yaptığımız , duygusal hıslerimızı tatmın etmek. Boykot cağrısı... N. Demirkent: Türkiye'de Italya'ya karşı yapılan hareketlerin vahım olduğu düşüncesinde değilim. Boykotun da çok önemli birşey olmadığını herkes biliyor. Bugün, kazara Pirelli fabrikayı kapatsa, Italya bundan pek zarar görmez. Ya bu histerinln içerde yarattığı tehlike, Insanların dövülmesi, iki kişinin ölmesi... N. Demirkent: Bu yaşananlar, toplumumuzun büyük kısmının kavgacı olması, sorun yaratmaktan hoşlanması ve uzlaşmayı benimsememesi yüzünden. Mesleğin ilkelerini yeniden harekete geçirmek konusunda umutlu musunuz? N. Demirkent: Bu, ınsanların bilgılenmesıyle olacak birşey. Ne gazetelerde ne televizyonlarda insanları yeterince bılgılendırmiyoruz. ^ CUMHURİYET DERCt ilkeleri gözardı edıldığı içın biz etik tartışmalarıyla boşa vakit geçiriyoruz. Basın ilkeleri neden gözardı edildi? N. Demirkent: 1980'den sonra diğer kuruluşlarda olduğu gıbı medyada da ., birşeyler bozuldu. Düzeltmek için bir şansımız var mı? N. Demirkent: Burada temel sorun, medya çalışanlarının ne yapacaklannı bilmemesi. Eğer arkadaşlarımız büyük para sahibi olmak için bu işi yapıyorlarsa bu yanlış. O parayı alırsanız o zaman bağımlı olursunuz ama ^ yaptınmlannı yadagetirdiklerini istiyoruz basından. önce özgürlüğü, bir başka dey imle tartışma olanağını vermek gerekir ki, bunun dışınaçıkıpkolaycı, ueuz, ulusal ve siyasal popülizme kayma gereği olmasın, duygu sömürüsü yapmaya gerek kalmasın. Tekelleşme ve diğer kirlilik etkenleri ortadan kalkmadan bu bildirge yol alabilir N. Giireli: Zamanla alacaktır diye düşünüyorum. Insanlar sorumluluklannı,birşcylere hayırdeme ihtiyacını daha fazla hissede mı.' cektir. Bu bildirge de onların elinde bir dayanak, bir çerçeve olacaktır. O çercevenin içine girme ihtiyacı duyacaklardır cünkü bozulma böylesine devanı edemez. Dibe vurupçıkacaktır. Zannediyorum ki dibe vurma aşamasınagcldi.hattavurduda. Yaptırımgiicü... N.Güreli: Yaptırımgücüvicdanlar. Herhalde insanlar yaptıklarından artık utanç duymaya baş. layacaklar vc bu bildirgeye sarılma ihtiyacı hissedeceklerdir... Bu utanç ve vicdan sızısı başladı mı? N.Güreli: Basında sermayeyleçalışanlarınbüyükkesimiarasındabirkopuklukvar ve çalışanlar bclirleyiei değil. En büyük etken örgütsüzlük ve sendikasızlaştırma. Bu da yaptırım gücü olan ve çözüm getirebileeekbirdayanışmayıengelliyor. Songünlerdeörgütlenmeçabalarına karşı dirençlerini gördük. Bunu aşmak bu koşullarda kolay görünmüyoramaumutsuzluğakapılmayagcrek yok. Zamanla bu dayanışmanın sağlanabileceğini düşünüyorum. U.Talu:Sorunlarıniçindeoluncabıkkın lığımızla, ya umutsuzluğa kapılır ya da bir an önce çözülmesi için hayal kurmaya y öneliriz. Oysa ne tarih ne de insanlann mücadelesi öyle akıyor. tnsan haklarıyla ilgili ilk bcyannamelerin üzerinden iki yüzyıldan fazla zaman geçti ama hâlâ pek çok ülkede insan hakları konuşuluyor. Gökten bir bildirge indi ve herşey tertemiz olacak demek bir hayal. Biz,gazetecilerin vicdanlannı süzgcçten gcçirecekleri, tek başlarına kaldıklarında bile "ben ne yaptım, ne yapıyorum" diye kendileriniteraziyevurabilecekleridayanaknoktası sunmayaçalışıyoruz. Bildirge gazeteciyi de bir kez daha tanımlıyor... IJ.Talu: Bildirge, gazeteciye, Türkiye'de yasalann ve pratiğin daraltmaya çalıştığı tanımın ötesinde bir tanım getiriyor. Bu aynı zamanda yeni iletişim teknoloj isini ve onun araçlarını da dikkate almaya çalışan bir tanım. Ancak, fiilen bu tanıma uymayan, asıl geçimkaynağı başka olan insanlar daprogram ya da yazı yoluy la gazete ve televizyonlarda ve yahut radyolarda yer alıyorlar. Detay gibi gelecek amabildirgede bir madde, çeşitli köşelerde yazan bu insanlann asli görcvinin yazılmasını; okuyucunun bu konuda dabilgilendirilmesigerektiğinivurguluyor. Gazeteci ve reklam... L.Tavşanoğlu: Gazetecilik tanımınagiren bazı arkadaşlarımız son zamanlarda televizyon reklamlarına çıkar oldular ve orada birşeye alet oluyorlar. Gazetecilerin tarafsız olması gerekirken, bazı kuruluşların ürünlerinin tanıtımını yaptıklarını ve bundan da övgüyle sözettiklerini görüyoruz. Bu noktada oturup,gazeteciliğintarafsızlığınınnerede kaldığıni düşünmemiz gerekiyor. Benim anlayışıma göre, bukişiler eğer oreklamlaraçıkabiliyor ve o ürünlerin tanıtımını yapabiliyorlarsa, artık gazetecilik y apmamaları gerekiyor. U. Talu: tletişim fakülteleri adı altında gazetecilik, halkla ilişkiler, reklam bölümlcri varsa da gazetecilik bambaşka iş. Bunların meslek uygulaması sırasında karıştırılmaması gerekiyor. Çeşjtli sütunlardahaberkılığı altında yapı lırken, giderek bütün gösterileriyle birlikte bu işe soyunan arkadaşlar var. Herkes kendi yaptığını doğru ve çağdaş görebilir ama çok uymuyor... Buda kirlilik yani... U.Talu: Elbcttc. Bu,boydankirlenmek... Bildirgede haber ve yorumun iç içe geçmemesi gerektiği iki ay rı maddede vurgulannıış. Bu iç içegeçmişliğin okuyu açısından sakıncaları nedir?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle