24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 ARALIK. 1998. SAYI 663 13 'BAYRAK YAKANLARI MARİFETMIŞ GİBİ GOSTERMEK! Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'nın konuşmasını Flash TV'den. Oral Çalışlar'ın hazırladığı "Bizim Medya" programından aktarıyoruz. Öcalan'ın yakalanmasının ardından Italya ile Türkiye arasındaki gerginliğin medyadaki yankısı rahatsız edici boyutlara ulaştı. O. EkşiOlayların daha başında, Basın Konseyi olarak bir bildiri yayınladık ve basın, şiddeti özendiricl, Insanları birbirine düşürücü, hatta kan akıtmayı davet edlci türde yayınlardan kaçmak zorundadır dedik, herkesi sukunete davet ettik. Haklıyken haksız pozisyona düşmekten kaçmaya davet ettik. Zaman zaman TV habeıierinde izleyici olarak korkulu dakikalar yaşadığımı itiraf etmek durumundayım. Bir görüntüyü hele hiç unutamıyorum. Ankara'da yapılmış bir protesto gösterisi. Içinde üniformalı insanlar var. Fışeklikler falan kuşanmışlar, ıddıaya göre ıstiklal madalyalı gaziler, ama yaşlarına bakıyorsunuz, aşağı yukarı benim yaşımdalar. ellerinde palalar, bıçaklar. Kılıç kalkan ekibi gıbi, saldırmaya hazır. Bunlar ancak kan akmasını isteyenlerin işıne yarar. Daha açık söyleyeyim, kardeşi kardeşe düşürüp, Türk devletinin bölünmesini sağlayıcı, Bu mıllet de bölünmez, bu devlet de bölünmez kardeşçe yaşanz bunu hedefleyici yayınlar. Başka hiçbir maksatla bu tür kışkırtıcı yayın yapılamaz. Ama üzgünüm, yazılı basında ve özellikle de TV kanallarında bu tür yayınlar yapıldı ve hâlâ yapılıyor. Bu tür yayınlarda siyasi partilerden birinin bayrağı çıkıyor sürekli ortaya. Haklı olduğumuz noktada sesimizi duyurmak elbet hakkımız. Ama uygar dünyada bunu hukuktan ayrılmadan göstermenın bin tane yolu var. Bayrak yakmak ne demektir? Mustafa Kemal Izmir'i kurtardığında, "kaldırın" diyor "yerden Yunan bayrağını, o bir milletin onurunu temsıl ediyor" diyor. Birilerı gelecekler bir başka ülkenin bayrağını yakacaklar, bu vahşettir. Türk milliyetçiliği adına Türk milletine kötülük etmektir. Bayrak çiğneyen, bayrak yakan insanları çok büyük bir marifetmiş gibi göstermek sorumsuzluktur, maksatlıdır. Ben çirkin gerçeğin saklanmasını savunmuyorum. Gerçek gösterilmelidir. Ama gösterilen gerçek vahşeti, şiddeti kışkırtıcı olmamalı. Dünyanın her yerinde kötü olaylar gösteriliyor ama usulü var. Bir ülkenin başbakanına Dallama diyorlar... Bu olacak şey değill O. Ekşi: Evet kullanıldı, kullanılıyor da! Spor da son haftalarda ilgi hanemize girdi. O. Ekşi: UEFA maçı ertelediğinde; doğrudur, yanlıştır o ayrı. (Göstermeye hakkım var mı yok mu ama...) Buyrun: Gazetenin başlığı şu: (Eşşoğlu eşşekler)... Türkiye Yugoslavya olmadı. TürkKürt çatışması olmadı. Bundan da mı hoşlanmıyanlar var acaba? O.EkşiıTürkiye Istiklal savaşındaki kaybımızdan mlsli fazlasını verdi. Bunca yılın acısına rağmen insanlarımız kardeşllği zedelememeye dikkat ettiler. Kökeninden dolayı kimsenin suçlanamayacağı bilinciyle o sıcaklığı gösterdiler, kardeşliğl hayatta tuttular. Şimdi biz kendi elimizle, madem ki o benden değil diye onu suçlamak, onu düşman etmek polıtikasını izler gibi olduk. Bu çok büyük bir yanlış. Güneydoğu'da yapılan anketlerde Kürtlerin yüzde 97'sinin birlikte yaşamaktan yana olduğu ortaya çıkıyor. O. EkşhTurkıye'dekı toplumsal yapı bu. Türkiye bu meseleyi kardeşlik içinde çözmek için her türiü şansa sahip. O. Ekşi: Artık sıra özgürlüklerin saglanmasına gelmiştir. Şimdi hem sosyal hem de bireysel bazda bu insanlara kendilerini ifade etme, kendı kımlıklerini ifade etme hakkını vermerıın zamanı geldi. Bireysel bazda derken maksadım şu. Türk ulusunun bütününe bu haklar verilmeli. Türkiye, tüm bireylere tanınacak haklar konusunda daha özgürlükçü olma aşamasına ulaştı. Türkiye'de bütün sorunlar tartışılıyor, bütün sorunların makul yanıtları var; gereğini yapan yok. Gazeteciler, Dışişleri Bakanı, Yargıtay Başkanı gibi davranabiliyor. Dışişleri Bakanına sorulan soruyu, onun yerine bir gazeteci yanıtlıyor. O.Ekşi:Bu eskı bir hastalıktır. Görev karmaşası maalesef var. Gazeteci benim anlayışıma göre, gözlemcıdır. Gazetecilik, gözlemlerinin ona verdiğı neyse onu aktarma borcudur. Eylemci başka birşeydir. Italya'yı dize getirmek için devlet adamlarının anlık ve fevri tepkileri oluyor. O.Ekşi: Devlet adamlarının sukunet ve hukuk içinde kalmayı telkin etmeleri gerekirken, kalkın ey ehli vatan gibi beyanlar çıktı. Böyle bir yanılgı Türkiye'de 1955 yılının 6 7 Eylül'ünde yaşandı ve çok pahalıya patladı. Kıbrıs o zaman çok hassas bir konuydu. EOKA terörü Türkle/e yönelmişti. 6 Eylül akşam üzeri, Selanik'te Atatürk'ün evine bomba atıldı diye bir akşam gazetesinde bir haber çıktı. Zaten hazırlanmış olan kamuoyu ve tertipçileri de devreye sokulmuş bir senaryo içinde birdenbire patladı. Ben o tarihte Ankara'da gazeteciydim. Istanbul'a geldiğımde Beyoğlu'nda azınlık telakkı edilen yurttaşlara aıt mağazaların camları kırılmış; kumaşlar, buzdolapları, sayısız malzeme sokağa dökülmüştü. Bunlar Türkiye'ye çok şey kaybettirdi. Kendilerinin Kıbrıs davasına katkı yaptığını düşünen bir grup da Türkiye'nin Yunan konsolosluğunu işgal etmişti. Yine bayrak yakıldı. Yunanistan diretti. Bizim bayrağımızı konsolosluk binasına girip yaktınız. Usulünce yerine geri koyun dediler. Bakanlardan biri Izmir'e gitti ve bayrak çekilme töreninde Türkiye Cumhuriyeti adına hazır bulundu, başını eğdi ve bu olayı yaşadı. Mecbur kalmıştı. Fevkalade hazindi. Özür dilemeye mecbur olacağımız bir olayı yapmış olmamız da çok büyük bir kusurdur. Türkiye buraya sürüklenir diye çok korktum. Neyse olmadı. Şiddeti ve vahşeti özendirici yayın hepimize kötülüktür. haklannı kullanılırhalcgetirmek.bunun için mücadcle etmek ve her ikisiylc bağlantılı bir şekilde özgürlüğünün sınırlannı, haklann ne için olduğunu kamusal bir sorumlukla idrak etmesinisağlamakgerekiyor... Bu, dünyanın da sorunu... IJ. Talu: Özgürlük hakkının sorumlulukla ilgili kısımlan ve işletme içi özgürlük Batı 'da da çok tartışılıyor. Bizde belki hem birazdaha pespayelik söz konusu, hem de kamu otoriteleri ve yasadışı baskılarkarşısında gazetecinin özgürlük sorunudcvamcdiyor. Dolayısıylabubildirgc meslekilkeleri kadarözgürlük ve özgürlüğün sorumlulukla birleşmcsine yönclik bir mctindir. Sizce medya, yaklaşık bir aydır içinde bulunduğuınuz"İtalya histerisi"ni neden başlattı ve körükledi? L.Tavşanoğlu: Bazıgazetelerdeilginçve çarpık olduğunu düşündüğüm ilişkiler var ve bazı etki ve yetki odaklan o gazeteleri, yazarvemuhabirlerinietkilemeycçalıs,ıyorlar. (iazetelerinsahipleri,yazarlarıvemuhabirleribilerekyadabilmeyerek,isteyerckyada istemeyerekbunlaraaletolabiliyorlar. Italya krizinde de benzer bir olay yaşadığımızı düSjünüyorum.Bcnccbasınımızvemedyamız bu olayda, kamuoyunun doğru habcr alma hakkını ihlal eden, yanıltıcı, dezenformasyon dediğimiz haberler vermekte ısrar ctti. "Italya Apo'yu vermek istemiyor"dedi,hem eksik hem yanlış, bilgiydi bu, çünkü devlet henüz Apo'nun iadesini istemek içinbaşvurudabulunmamıştı. Italyanmallarınınboykotedilmcsiiçinkampanya!araçıldı,burada zararı kim gördü, Türkiye mi, Italya mı? Mcdyamızvebasınımız,bazıodaklarahizmetederdurumageldi... Kullamlan üslup,sö/cükler, başlıklar... L. Tavşanoğlu: Bazı arkadaşlarımızhaberi izlemek için Italya'ya giderken "Apo'yu geri getireceğiz" diye beyanatlar verdiler. Bir gazeleciningörevi Apo'yu getirmekmi, yoksa Apo'nun orada ne y aptığını, Italya yöncticilerininnedüijündüğünü doğru olarak kamuoyuna yansıtmak mı? Bütün bunlar medyanınnekadarkirlcndiğinigösteriyor. U. Talu: Bu olayda Italyan gazetecilerin tavırlarıdailgiçekiciydi. lyicedışınaçıkıp bakmaya çalis. tığınıda uluslar, hulklar ya da bireylcrhakkındakiönyargınıngazeteeiliğin çok basit ilkelerini nasıl kolaylıklaçiğncttiğinigörüyorum. Problenı Avrupahlık'lada çözülmüyor... Bizimeksiğimizbunlarıtartişmaplatformunageliriptoplumsallaştıramamak.Oralardaalternatiftartüjmakanallan fazla. Kimse gocunmadan bu konuları lartışabiliyor. Bizde ise bunlan tartışmak, vatan hainliğinden ınilli politikalaraaykınlığa kadar pckçok suçlamayı getirir. Ben herşeye rağmen bu son olayda çuvaldızı kendimize de batırarak hiç olmazsatartışabildiğimizi görüyorum.Popülist milliyetçilik bizde, oralaragöreçokdahatehlikelivebirdeninfiale kapılmaya ulaşacak derecede ama yaşananlar beni, sorunun sadeee Türk medyasına has olduğunu söylemektenmenediyor... Matbaanın bize geç gelişiyle gazete kâğıdınıbukadaragresifkullanışımızarasında bir bağ var mı sizce? U. Talu: Bu, y umurta tavuk gibi, matbaa neden gcç geldiyse aynı kültürel özellikler devam cdiyor. Demokratiklcşme, siyasi kültür,insanhakları,evrenselliğikavrayıpkavrayamama, geç kalmış milliyetçilik sorunu... Bu türsorunlanen fazla tartüjtığımızikiülke Almanya ve Italya. Bundanelli yıl öncebütün Avrupa'yı kasıp kavuran milliyetçilik hummasının içindeydi bu iki ülke... Türkiye'de geeikmiij te/ahürler var, önemli olan bu gccikmişliklerin yolaçtiğı sorunları, medyanın vc ülkenin diğersorunları bağlamındatarti!>abileeekortamınolması... N. Güreli: Sadecc Italya olayında değil, gcncldc özgürlük vermeden özgürlüğün * " Medyadaki kıılılı^ı ••(,u:.ı'tccilvr Mcı lisi" de dile getirdi, meslektaşları hiraraya aetirmek için etkinlikler düzenlendi...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle