Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGt Fotoğraf ihmale gelmez YILDIZ BARS pek güzeldir." Fotoğraflarında, teması genelde hep insan olan tsa Çelik, son sergisine de ismini verdiği. "Günün En Güzel Saati"ni, günbatımlarını, yine insanla bağdaştırarak, iştc böylc anlatıyor. Bugüne kadar, 70'e yakın kişisel sergi açmış lsa Çclik. Son sergi.si ise, 7 Aralık'a kadar sürccek olan, Ruhı Su Kültür ve Sanat Vakfı'ndaki, "Günün En Güzel Saati" isimlı fotoğraf sergisi.Buscrgide,Anadolu'dançeşit çeşit günbatımları var. Günbalımların D üşünüyorum ki, bir bebek çok güzeldir. Ama, bebekliktensonraki insan da güzeldir. ölmeye doğru olan insansa, daysa,yine lsaÇclik'inanlatımıyla,dehşetli hüzün ve yine gunbatımıyla yaşlanan, dünyailebirlik insan var. "lyicc yaşlanmış, iyice yol almış insan, pek güzeldir. Çünkü o, birçok şey i almış, birçok şeyi hazmetmiş. Sizyaşlı bir insanın nc kadar hoşolduğunabilmemdıkkatedermısiniz?... Sabah çok güzeldir dünya, ama akşamüstü, sizinle birlikte, o dünya da y aşlaruyor. Aks,amüstleri,dehşetli birhüzünçöker bcnim üzerime. llatta,efkarmayalarımkendikendime..." "Günün En Güzel Saati" bir de " Vakti Kerahet"mi^ Isa Çelik'e göre. Vakti kerahet yani "lanet olsun, kahrctsin ama yapmak zorundayız işte" anlamına geliyormuş. "Akşamüstüsulandırmazamanıymış.yanirakıyı,yalnızca rakıy ı". "Ne yapalım ki böy le," demekmiş yani. Buna dair bir de anektodu var: "Trabzon'dayım. Ertesi gün SümelaManastırı'na falan çıkacağım. Pek güzel bir otelde konaklıyorum.Akşamüstü herkesi görcbileccğim birmasayaoturdıun. Birşeyler söyledim.bakınıyorum. Yaşlı bir adam geldioflayapoflaya. 'Aman,aman,aman,... oooof, of, of' diyerek oturdu bir masaya. Bclli ki hep aynı masaya oturuyor. Garson geldi sipariş alacak, sordu "Ne verey im bilmemkiamca"dedi."Aman,getirbırşeyler işte..."dedi. Garson gittibirsürü şeylerlebazoka gibi bir rakı şişesi getirdi masaya. Derken adamın arkadaşlan sökün elti masaya, bırer ıkışer 'aman, aman, of'larla... Zannedersin ki, silah zoruyla ıciriyorlaradamlara vakti kerahate uynıak için. "Eeee, hadi kal diralımbari,hadimirimşerefe"..."Evet,gerçekten günbatımı saati, rakıya başlamak için en güzel saattir... O nedenle de günün en güzel saatidir bencc." tşte vakti kerahet, iştc günbatımları ve işte 70 küsuruncu sergi. lyi ama lsa Çelikbu serüvene nasıl başladı? tlk serginiz 1973'te... Neolup bitti o sergiyle? tlk sergim çok fazla ses verdi, o ise, sorduğunuz... llksergimdensonra.yaptığımşeylerin, en iyi şey ler, en baba şeyler olduğu "zehabına" kapılmam için her koşul hazırdı. Çünkü "kargadanbaşkakuş"bilmiyordum. Ama çabuk toparlandım sanırıtn. Eğer o zehaba kapılsaydım, yanmıştım. Yolun daha çok başındaydım. Şimdı de, fotoğraf ve sanatsal endişe anlamında, sonunda olduğumu zannetmiyorum. özellikle konunuz, bilim, kültür, sanatsa, her saniye, yeni bir şey öğreniyorinsanoğlu. Benkendi fotoğrafımı,sürekli"inceltmeye"çabalıyorum.Tabıi,o7aman zannediyordum ki, bu işin, en iyisi bu. Ama günün birinde fark ediyorsunuz ki.,. Ooo... Daha alfabenin ilk harfine bile sahiden gelemcmişsiniz. Şu andaysa, UNESCO'ya bağlı Uluslararası Fotoğraf Federasyonu FIAP'ın üyesisinİ7veAFIAPyani"ArtistofFiap" unvanına sahipsiniz... Oraya üyelik şöy le olur. Dünyadaki fotoğraf başarılarınıznedeniilealdığınızödüller ve açtığınız sergiler gözönüne alınarak, onun bir rakamı var, şimdi hatırlamıyorum, size bir unvan verirler. Artist of Photograph yani AFIAP Bu unvanlann en üstü ise EFI AP, yani Ekselans of Photograph. Benim, onu almamaazpuankalmıştı.amaarayabirşeyler girdi,olmadı.Birşeyekleyeyim,FIAPtarafından unvan verilmesi,önemli, ama önemsiz. Çünkü, o, öyle bir unvandır. Oysa, sizin, ülkenizdc, ınsanlarla nasıl ılışkikurabildiğiniz, onlann konularına nasıl girdiğiniz önemli. Peki, siz, Türkiye insamna ulaştığınıza inanıyor musunuz? Ulaştım mi, bilcmiyorum. Ulaşmayaçabalıyorum... Anadolu'nun neresine gidersemgideyim.mutlakasevenleriminolduğunugörüyorum.Nerdeolursamolayım,mutlaka ama mutlaka hep etrafımda bir sevgi çemberioluştuğunugördüm. Neden?Çünkü ben hep insandan yana oldum. Hep ınsanın yüzüne bakmaya çalıştım.Gözümü ınsanın gözünden hiç ama hıç kaçırmadım. Halkın sevgisi "bizatihi" çok esaslı bir unvandır... 'Aaa...' dedi birisi, bir gün Sıvas'ta. "Ama, siz de, çok pahalı satıyorsunuz posterlerinizi". 70'lerde falan. O zaman ne posterim var, nc bir şey. Meğer korsan firmalar, fotoğraflanmı şakır şukur posterlere basıp sahyorlarmış.Bu.kiiçükbirölçeğiolabilir. Fotoğrafla tanışmanız nasıl olud? Ankara Koleji'nde okuyordum.Yaşım oniki.onüç falan. Okulunyakınlannda 'Öğretici Filmler Merkezi' diye bir yer vardı. Vitrinlerine her hafta, 30x40 boyutlannda siyah beyazı çok güzel fotoğraflarasılırdı. Hangi gün asıldığını bildiğimdcn, o gün okuldan kaçar, o fotoğrafı, yanm saat, bir saat seyrederdim.Sonra dönergelirdim. Çok sonraları öğrendim ki, Şinasi Barutçu orada çalışırmış.belli ki onun işleriydi. Sonra 1958 yılındaarkadaşım Namık'ın babası Almanya'dan bir makine getirmiş. Şakır şukur fotoğraf çekipduruyor arkadaşım. *Namık'dedım,"birdüğmesinebasayım". Deklanşör falan, ne bileceğiz o zamanlar. "Bozarsın oğlum, cllcmc", dcdi Namık. "Yahu, bir kcrc basayım. Sen kur, ben basayım", dedim. "Yok, olmaz, bozarsın", dedi. Bastumadı. Öldür Allah bastırmadı. Yalvaryakarbastırmadı. Amaiyikideba.stırmamış. I larçlıklarımı binktirip, bakalittcn yapılmış,objektifdüzeneğıbıırgulubirma