Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURlYET DERGİ Fransız yönetmen JeanLuc Godard sinemaya ve edebiyata ilişkin düşüncelerini anlatıyor. Andre Gide ile keşfetmiş ilk kez edebiyatı. Sonra Musil, Broch ve Mann'ı hatmetmiş. Şimdi en sevdiği yazarların başında Pessoa geliyor. Ondan yarı deli, solcu entel diye söz eden Brigitte Bardot'nun anılannı ise okumaya değer bulmamış. G odard, "Ben zaten marjinalim. Asılrisksayfanın dışmataşmakta değil sayfadan düşmekte. Intiharla, ultra fakirlik arasında bir seçim yapmakta." özellikle "Serseri Aşıklar" filmiyle akıllarda silinmezbiryereden efsanevi ycni dalga yönctmeni JeanLuc Godard, son olarak Saraybosna'da hüküm süren ölüm ve kan kokusuna, tiyatro y aparak, hümanist bir şekilde karşıhk veren bir grup gcncin öyküsünün anlatıldığı "For Ever Mozart"la karşımıza çıktı. Daha çok sinemacıyönüyletanıdığımız Godard için, filmlerden önce kitaplar vardı."Edebiyatsığınılanbirlimandır"diyen ünlü yönetmene göre ayrıca edebiyat devletin, hükümetin ve iktidann sözüne karşıbirsözdür. CannesFilm Kestivali'nin50.yılınıkutlaması sizin için ne ifade ediyor? Umurumda değil. Cannes'a ne borçluyum, ne de alacakJı. Bununla beraber olabildiğincefestivaliizlemeyeçalışıyorumçünküyeni filmlerden haberim oluyor. Ne yazık ki artık sinema festivallerinin dişçi kongrelerinden farkı kalmadı. Nutuklar, kokteyller, ycmekler, valiler, vali eşleri... Bu folklorik görüntü asabımı bozuyor. Haklısınız, ne de olsa sizin için önce kitap vardı ve filmler daha sonra yaşamınızagirdi. Tabii ki. Yalnızca Claude Lelouche gibi kimseler Yurttaş Kane'i beş yaşında gördüğünü anımsayabilir. Benim çocuklukhatıralarımsa kitaplarla başlıyor, Gide' in "Dünya Nimetleri"yle. Bu kitap bana ondördüncü yaş günümde hediye edildi ve böylece edebiyatı keşfettim. Ailemin herkitabı okumanın belli bir yaşı olduğu konusunda katı kuralları vardı. örneğin Maupassant'ın kitapları ve MargueriteMichel'in"RüzgârGibiGeçti" romanı o zarnan bana yasaktı. Edebiyat sevgisini size aşılayan anne tarafı mı baba tarafı mı? Daha çok anne tarafı. Annem çok okurdu. Ama Alman romantiklerinden keyifalmayıdoktorlukmesleğiniicraetmekte olan babam öğretmiştir bana. Onun sayesinde 13 'le 20 yaşlan anısında Musil, Broch veThomas Mann'ı hatmettim. Bu konuda büyük babamın da etkisı olmuştur. Paribas'dabankacılıkyapıyordu ve Paul ValĞry'yle arkadaştı. Va16ry'nin bütün eserleri kütüphanesinde vardı. Bu yüzden kütüphanesini "Valery'stan" (Valeristan) olarak adlandınyorduk. Evlilikyıldönümlerinde büyükbabama Valery'nin Deniz Mezarlığı (Le cimetiere marin) şiirini ezbere okumak zorundaydım. Aynca ben denemeleri "Tel Quel"i de çok severim. Valery, Cioran'dan daha az isyankârdır, ama o zamandevirfarklıydi tabii. Sizi etkileyen başka yazarlar var mı? Gide'in"Kalpazanlar"ı,JulienGreen'in "Gece Yansı",VeLeviathan'ı,hementüm Bernanos'lar, Chardonne'la, Jouhandeau. Bu arada Malraux 'yu da unutmamak gerekli. Sanırım Malraux bir de dokümanter çekmişti. Çok az yazar sinema yapar, çünkü çok yorucubiriştir.Genelliklehiçbiriyiyazarfilm çevirmeyesoyunmaz. Bazı istısnalar var tabii. örneğin Marguerite Duras. Onunla üç yıllık bir tanışıklığımız olmuştu. Çok cimriydi ve daha çok tanınmaya gereksinimi vardı. Ama çok az parayla çok iyi filmler yaptı," Hindistan Şarkısı" (India Song) gibi. Hayatta bir tane iyi film yapmak yeter de artarbile bence. Aslında Duras sapına kadar edebiyatçıydı. Yaşamı yazmakyerine kuruluydu vcbutemel uğraşıydı. Bernard Henri I.evy'nin, eşi Arielle Oombasle ve Alain Delon' u başrollerinde oy nattığı filmin başarısızlığına ne diyorsunuz? Bu baştan belliydi. Levy yazar olmadığı gibi yönetmen de değil. Sanırım ona editör sıfatını yakıştırmak daha doğru olur. Buluğ çağınıza ait anılarınız neler? Çok okudum ve çok yaşadım. Büyüdüğümde Gide 'de o y aşta bulduğum büy üy ü bir daha bulamadım. 20 yaşında Thomas Hardy ve Dashiell Hammett şoklarım yaşadım. Buyazarlan sürrealistlerbana tanıttı.Ozamandanbcridirdeyaşamın seyircisi olmakbeni kendimden geçiriyor. Artık yalnızca klasikleri yeniden okursam zevk alabilirim. Yani yeni çıkan romanları okumuyor musunuz? Hiçbirini. Benim için bir şey ifade etmıyorlar. Tarih, anı, fclsefe, bilim kitapları okumayı tercih edıyorum, özellikle deedebibiyografileriseviyorum.Joyce'un yada Conrad'ın aileleriyle olan ilişkisi ilgimiçekiyor.GeorgeEliot'nunbiyografisini okumadan önce onu erkek zannediyordum. Birde yazarlar tarafından yapılan araştırmacı gazeteciliği seviyorum. örneğin Truman Capote ve Norman Mailer'in yaptıklarını. FransızolaraksabirtekGillesPcrrault'nun militan Henri Curiel üzcrine yazdığı "özel Bir Adam" (unhommeâpart)kitabını seviyorum. Biyografi dediniz de, Brigitte Bardot'nun anılannı okudunuı mu? Kitabında sizden Mepris (Tiksinti) filminin çekjmleri boyunca başından şapkasını çıkarmayan "yarı deli, solcu entel" diye bahsediyor. 1 layır, hayır, ben böy le kitaplar okumam. özellikle dehakkımdaböyle yorumlaryaptıktan sonra... önceleri onu kedıleri ve köpekleriyle sevimli buluyordum. Mepris çekilırken aramızda en ufakbir tartışma bile olmadı, her şey çok güzel geçti. Bugün ne yazdığıysa yalnızca onu ilgilendirir. Ama Bardot'nun anılannı okumaya da hayır doğrusu. Onun yerine John Le Carre okumayı tercih ederim, hiç olmazsa böylece çifte tarafl ı casus olma hülyamı tatmin etmiş olurum. Kendimi hep çifte kişilikli hissettim. Hem bu dünyaya ait değilim, ama aynı zamanda da bu dünyalıyım. John Le Carre, Graham Green'in takipçisidir. Son romanını sinemaya uyarlamak isterdim, ama maalesef f ilm olmak için çok iyi bir kitap. Ona bunu yapamazdım. Moravia'yı onun zayıflıklarından faydalanarak sadece kitabın bazını alıp sinemaya adapte ctmiştim. Artık bu gücü kendimde hissetmiyorum. En azından günümüz Fransız romanını okumayı denemişolmalısınız? Evet, denedim, Lausanne garında. sık sık cep kitaplan alıp okudum. Aslında itiraf etmeliyimki Leon Daudet, Alexandre Vialatte, Fernando Pessoa gibi bazı geç kalmış keşiflerim oldu. Sonuçta pek fazla kitapçıya uğrayan bir kişi değilim. Peki Dişi Domuz'u nasıl buldunuz? Yayınevi sahibi arkadaşım olduğu için kitabın sinematografikhaklarınıikıyıllığına çok pahalı olmayan, ama adil bir fiyata satın aldım. Belki bir gün bu romanla ilgilenebileceğimi düşünüyorum. Ama kitabı okudunuz değil mi? Şöyle bir göz gezdırdim. Bana biraz zor geldi.Daha sonra film haklannıbaşkalanna satmaya çalıştım, ama ilgilenen çıkmadı. MaricDarrieussecq'insinemacıolmaması çok yazık. Fikri çok orjinaldi. Roman yaz* maktan ziyade film yapsa daha iyi cderdi. Ancak basında bu filmi hemen çekeceğinizyazıldı? Şimdilik hayır. Romanı üç dört defa yalnızca yönetmen değil prodüktör olarak da okudum. O zaman da filmleştirilmcsinin zorluğuyanında pahalı olacağınıdagördüm. Belki de Dişi Domuz'u tiyatrolaştırmak dahaiyi bir fikir. Kafamdahenüznetleşmemiş fikirler dolaşıyor. Kimbilir belki de çizgi film yapmak cn akıllıcası olur. Kitaptaki kadın kahramanın metamorfoz geçirip domuz olması yüzünden mi? Alakası bile yok. Bunu anlatmak için kadın domuza dönüstü demek yeterli. Ama bu şekilde tek bir anlatıcıyla bir saal seyirciyi ekran başında tutabılırmisiniz?lşte sinema ve tiyatronun ortak noktası burada: Seyircinin bakışı, var olan koşullar. Kendi kendimize cğlcnmek gibi bir hakkımız yok. Kısacası size ekrana uyarlanabilir bir roman gibi gelmiyor? Evet, sonuçta bu Dişi Domuz'un iyi bir kitap olduğunukanıtlıyor. oınııı ısım babası