Katalog

11 MAYIS 1997. SAY1581 dahaleedecek Serra'nintercihlerine. Buyüzden hiç özrü olmayacak hayattan, "Bıraksalardıbcnşöyleolurdum"diyemeyecekama düşünecek"Varoluşlan birmüdahaledeğil mi aslında'.' I ler aılenin içinde nevrozlan var, çünkü ailenin yapiM bunu gerektiriyor"u csirgemcyccek dilinden. Serra on üç yaşındayken eşinden aynlan Mualla Hanım, kızı Fransa'dan dönüp gcldiğinde bir süre birlikte oturmalanna "tahammül" gösterecek ama kapı hep açık tutulacak, haydi kendi hayatına yol ver... O da verecek. Dörtyıllıkhemteorikhemdeuygıılarnalı tiyatro bilgisiyle, bir köşeyesıkıştinlmi!>psıkoloji diplomasıyla tstanbul'adönecek Serra. üdönem, egitımi de arnaç edinen, Dostlar I'iyatrosu'nun sınavına girecek ve kazanacak.MehrnetAkan'dan"GelenekselTürkTiyatrosu", Ruhi Su vc Arif Erkin'den "müzik", Macıt Koper ve Genco Erkal 'dan "sahneüstü"derslerialacak. Profesyonel oyuncu olarak ilk kez Yavuzer (,'etinkaya'nın "Gün Dönerken'"iyle sahnede bulacak kendini. LaytkSeza w Serru (ustte sağda) Yılmaz, annesi Mualla, babası Semih Tuğrul'la... Gecekondulardan hayata... Fransa'da örgütleri dağılmış, her biri bir grupolujjturmuşkomünist, sosyalist, Troçkist, lezbiyen ve "Söylem zaten erkektir, onun için tümsöylemleri reddediyoruz" diyenlerarasındapolitikanınkadınyüzünügörcn Serra'nın tstanburadönünce ilk sorusu ^u olacak: "Buradane.nasılyasjanıyoracaba?" SorusununyanıtınıllericiKadınlarDerneği 'nde arayacak onlarla birlikte bir başka bilinmeze, gecekondularauzanacak. Altyapısı olmasa da evlerin bakımlı, pırıl pırıl duruşundanetkılenecck,karayoksullukbekleyen gözlen şaşıracak. Hisarüstü, Pınar Mahallesı.TarabyasırtlarınıneBrezilya'yabenzetccek ne de diğer Latin Amenka ülkelcrinc. Ne yönetime aday olacak İKD'de ne de politik söylemi değiştirecek. Amaotutuculuğa,kürtaj için birkaç kişiyle başlatmak istedikleri kampanyanın kabul görmemesine, "Daha vakit gelmedi" denmesine tek bir yanıt verecek: "Ama bu doğru deği 1..." İKD'denayrılıpBarışDerneği'nekatiIdığında, onuençok ilgilendirenın peşinden gidecek yine, dış politika. Yanm gün Politika Gazetesi 'nin dış haberler servisinde çalışacak, hem çeviri yapacak hem de seçilmiş bir konu hakkında kompozisyonlar yaratacak. 1980 Mayıs'nda ise Mahmut Dıkerdem ve Enis Coşkun'la birlikte bir toplantı için Budapeşte'yegidecek,oradandaHoŞiMinh'in doğum günü kutlamaları için Vietnam'ageçecek. Yolculuk bununlakalmayacak, Kamboçya'yı, Kızıl Kmerler'in yeni tcrkettiği Pnom Pen' ı, o ışkence merkezlerini görecek. Bütünbunlaryaşanırkcn Dostlar Tiyatrosu'nun sabit oyuncularından Levent Yılma/'lacvlenecek, birdekızıolacak, Ay«* Bizim ülkemizde güzel kadın olmak önemli. Mankenleri oyuncu yapıyorlar. Küçümsemek için söylemıyorum, gerçekten içlerinde yenetekli olanlar var ama bu herkes için geçerli değil. Mankenlerin bir tek vücuduna bakarak oyuncu olmalarına karar venyorlar. Oyuncu guzellik kraliçesi değildır kı, mankenin de başka vasıfları olması gerekır. Bunun çok yıpratıcı olduğunu ve hepimizin bu yıpranmadan payını aldığını duşunuyorum. Çünkü hep görünürdekı şeylerın önem kazandığı bir dönemdeyiz. Erkek söyleminin belirlediği bir dönem mi? Bizım ülkemizde çok kültürlü, çok aydın bır sürü erkek de yanlarında erkekliklerini teşhir eden genç, guzel ve manken gibi sevgili olmasını istiyor. öyle bir değer yargısı var. Akıllı kadın hiçbir dönemde yükselen değer olmadı. Bunda kadının bir yanlışı yok mu? Tabii, düşünen kadın da giriyor bu tezgâha ve bu konuda kadınlar çok acımasızlar. Birbirleri arasındaki bakış, atak, acımasız ve kötudur... Empoze edilen modellerın dışında kalmayı becermek de çok zor birşey. ^ DERGI DEN Merhaba, Bu haftaki kapağımız Serra Yılmaz. Çok ünlü, çok gündemde bir insan değil, ama biz Cumhuriyet Dergi 'de medyanın gözdesi olan kişilerden çok dikkatinizden kaçanlarla ilgileniyoruz. Serra Yılmaz 'ın yaşamöyküsünü ilgiyle okuyacaksınız. O zaman da "ama biz zaten onu tamyorduk " diyeeeksiniz ve Serra Yılmaz 'ı Ağır Roman 'da izlemek için sabırsızlanacaksınız. Kadınlara ve çocuklara yönelik taciz üzerine sık sıkyayın yapıyoruz. Dünya üzerinde tacize uğramayan kadınyoktur diyebiliriz. Ama kitnisi daha ağırına, yani tecavüze uğruyor. Çoğıı kez gizlenip saklanan bu olayı bir tngiliz kadın kitap olarakyazmış. Dikkat çekici hıılduğumuz bir özetini sayfalarımıza aktardık. Bahara merhaba demenin zamanı sonunda geldi diye düsündük. Bütün değişimlere karşı koymuvı beceren mevsimler de galiba bozulan dünya dengesinden esaslı bir tokatyedi. Bu yıl bahar nedense çok nazlı. Yeşillendirecek dalları azaldı, papatyalarla donatacağı tarlaları hep asfalt oldu. Çiçek açtıracak ağaçlan kurudu gitti. Bahara yolunu şaşırtacak kadar betona döndü herşey. Baharın hükümranlığına neredeyse yer kalmadı, Bahar da enayi değil ya, değerini bilmeyenlere mutluluk dağıtsın! Her yıl onca yoldan bıkmadan usanmadan gelsin! Onun için ne şölenler yapılıyor ne de törenler. Galiba biraz toparlanıp bahara yer açmanın saati geldi çattı. Yoksa baharı seyretmek için en az bir iki saallik yolculuklara çıkmamız gerekecek. Aksi halde bize uzaklardan bile göz kırpmayı reddedecek. Doğada yenilenmenin, yaşamda isyanın simgesi olan bahar anlaşılan artık bizlere güvenmiyor. Biz yine de baharın gönlünü ulabilmek için bir bahar yazısı koydıık dcrgimize. Flora ile birlikte bir bahar gezisine ne dersiniz? Sakın mızmızlanmayın! Yoksa bahar yine geri gidecek... Önümüzdeki hafta yeni bir Cumhuriyet Dergi de buluşmak üzere... İpek Çalışlar CUMHURİYET DERGİ İMTlYAZSAHlBhBERİNNADİBBASANVEYAYANYENİ GÜN HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK A.Ş.BGENELYAYINYÖNETMENİ:ORHANERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRU' HİKMET ÇETİNKAYA •YAZIİŞLERİMÜDÜRLERİ DİNÇTAYANÇ (SORUMLU), İBRAHİM YILDIZ • YAYIN YÖNETMENİ: İPEK ÇALIŞLAR • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNURÇOLAK • REKLAM: MEDYA C Serra Yılmaz, 1970yılı Dünya Eskrim Şampiyonusı'nda... lann çocuklarının doğum günlerinin vazgeçilmez eğlencesi olacak kukla. Para yine tiyatroyaakacak. Serra ve tiyatrodan birkaç kişi daha üniversiteyollannadüşüncekaçinılmaz, sahnekapanacak. Fransız hükümetindenburskazananSerra'nınaklınadüşenpsikiyatri.Ancak, verilenburs.tıpiçingeçerlideğil.Buyüzden "işte o anda meleğim benı korudu" deyip psikolojiyiseçecck.Onudanazikbirkonu.biro kadar da "zararlı" gördüğünden yan ders olarak tercihini tiyatrodan yanakullanacak. Üstelik, tiyatro için "cısss" diyen de yok. Ne Mualla Hanım, ne dc Semih Tuğrul müörnektir ama önemli örnektir. Onun dışında polis olmam, orospu olmam, öpüşmem, soyunmam gibi bır şeyım yok. Tiyatro ile sinema arasındaki fark ne sizin için? Farkh süreçler ama ben ikisinde de hep çalışma anından zevk alıyorum. Sinemadaki çabukluğu sevıyorurn. Tiyatro daha yoğun. Sinemada bu yoğunluğu yakalamak çok ender. Televizyon dizilerinde de oynadınız, buradaki fark ne? Şehnaz Tango'da oynadım. Aslında hem korkutucu hem de hoşa giden bir yanı var. Onlarca tıyatroda oynamış olabilirsiniz ama insanlar sızı tanımaz. Bır dizide altı ay oynayan, sokaktaki herkes sızi tanır. Korkutan yan? Hep oyle akılda kalmanız. İşte Şehnaz Tango'dakı Kadriye... Oysa bir oyuncunun mesleği tek bir role bağlı değilki. Yani, Kadriye tipi dışında anılmamak yıpratıcı birşey, onu istemiyorum. O tehlıke Anayurt Oteh'nden sonra da çıkmıştı. Nerede hizmetçı, dadı, vekılharç rolü varsa onunla geliyorlardı... Şehnaz Tango'da "Kadriye"rolünde... Size bir reklam filmi önerisi gelse... Boyle bır çalışmaya hiç karşı değılım. Onlarda ıçınde dizilerle aynı tehlikeyi taşıyor. Nasıl bir reklam, nerede, nasıl, bu önemli. Ama reddedecek durumum da yok, çunkü kımse bugüne kadar teklif etmedı. Oyunculuğunuz günlük yaşamınıza akıyor mu? özel hayatımda kesınlikle lyi bir oyuncu değilimdir. Taklit yapmayı falan beceremem. Yalnız muzip bir yanım vardır, muzıp muzıp güldüğum zaman insanlar bunun altında birşey olduğunu zannederler. Benim çok çapkın olduğumu sanırlar ama katıyyen değilim. Muzip güldüğümde birşey olduğunu sanırlar. Oysa yoktur, olduğu zaman zaten elim ayağım birbirıne dolanır. Topluma dayatılan estetik anlayışının dışındasınız... KAPAK FOTOĞRAFI: ERZADE ERTEM