22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 BAŞKENT GUNLERI CUMHURİYET DERGİ Medea'yı izlerken MÜŞERREF HEKİMOĞLU janslar AB haberleri veriyor, Yunanistan'ın vetosu, Kıbrıs'taki görüşmeler, füzeler, NATO'cuların girlşimi, Küçük Tiyatro'da da Yunan sanatçılardan Medea'yı izliyor başkentliler. Başta Kültür Bakanı Istemlhan Talay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami, Çağan ve DSP'Iİ Devlet Bakanları Hikmet Saml Türk, Hasan Gemlcl de izleyenler arasında. ön sırada Yunan Büyükelçisi Dlmltrios Nezeritis ve eşi ile birlikte oturuyor. Ben de Anayasa Komisyonu Başkanı Atila Sav, Sevda Şener, Ayşegül Yüksel ile birlikte izliyorum. Atila Sav'ın hangi görevde olursa olsun tiyatroseverliği ağır basar, seyreder, yazar, eleştirir. Kimi milletvekilleri tiyatroların, yerini, kapısını bilmiyor ama böyleleri de var parlamentoda. Medea'yı izlerken soluğum keslliyor doğrusu. Sevdiğim, özlediğim düzeyde bir yapıt. Oyuncular, sesler, dekor, sahnenin gerlsinden gelen tınılarla tiyatronun estetiğinı yansıtıyor, kimi sahnelerde dans, kimi sahnelerde heykel var. Tepe yazılarla konuşmalar da izleniyor. Medea'nın öyküsünde Eurlpides'i de saygıyla selamlıyoruz. Aldatmacayı, yozlaşmayı, haksızlığı yansıtan sözleriyle bozuk düzenin yapısını, insanın d^kusunu çok acı, ama çok güzel anlatıyor. Saatler çabuk geçiyor, Yunan sanatçıları dakikalarca alkışlıyor A Oyun başlamadan Atila Sav da gözleri parlayarak anlatıyor Atina'dakı Türk Oidipua'u. Oyun nedenıyle üç eleştirici de çağırılıyor Atina'ya. Atila Sav, özdemlr Nutku ve Burtıan Arpad. Onlar da çok gergin kuşkusuz, ancak Gökçer sahneye çıkınca salon dalgalanıyor bırden, yakışıklı bir Oidipus, usta bir oyuncul Alkışların sonu gelmiyor. Perde kapanınca ayakta alkışlanıyor Türk Oidipus, Yunaniatan'ın ünlü trajedi sanatçıları sevgiyle, saygıyla selamlıyor onu. Çekmecemde o zaman yayınlanan yazılar var. Devlet Tiyatrolan'nın düzeyıne duyduğum güvenle destekliyorum Atina yolculuğunu. Ankara'ya dönüşünde coşkuyla kucakhyorum Cüneyt Gökçer'ı. O yılları buyük özlemle anımsıyorum şimdi. Devlet Tiyatrolan'nın çağdaş bir düzeyi var o yıllarda. Güzel oyunlar sahneleniyor. Batı ülkelerinin sahnelerinde yer alan tüm oyunlar aynı günlerde sunuluyor başkentlilere. Klasıkler ya da çağdaş oyunlar, hepsi güzel bir düzeyde. Tiyatroya gıtmek mutluluk o zaman. Acı ama gerçek, giderek değişti o güzel duzey. Kimi oyunları seyredince üzülüyor, şaşırıyor, keşke gelmeseydim, diyor insan. Devlet Tiyatroları neden bu duruma geldi, diye düşünüyor. Belki de yeni bir yapılanma gerekiyor. Kimi oyunlarda bir ışık parlıyor, güzel bir çaba, yeni bir yetenek sahneye, seyirciye umut veriyor ama tüm oyunlar için söylenemez bu. Medea'yı biraz da hüzünle Yunanistan Ulusal Tiyatrosu 'nun Ankara Küçük Tiyatro'da sahnelediği Medea 'dan... başkentliler. Içten kutluyor. Yunan Büyükelçisi Nezeritis Atina'ya neler yazacak bilmem ama 27 Kasım akşamı başkent Ankara'da böyle bir olay yaşanması komşumuza da, dünyaya da güzel bir uyarı bence. Anlaşmazlıklara kalıcı çözümler bulunursa, yalnız sanatsal ilişkiler değil, tüm ilişkiler barış içinde gelişebilir. Büyük dostların baskısı da, dahası arabulucuların çabası da barışı değil savaşı çağrıştırıyor giderek. Toplumdaki yorum böyle. Silahlanma yarışı giderek tırmanırken Ege'nin barış gölüne dönüşmesi gerçekleşir mi, diye soruyorlar. Silah üretenler, barış üretemiyor, diyorlar! Oyundan önce Ayten ve Cüneyt Gökçer ile karşılaştık. Kültür Bakanı Istemıhan Talay'ın yanında. Cüneyt Gökçer 1960 yılında, Atina'da Oidipus'u oynadığından söz etti bir aralık. O olayı çok yakından yaşadım ben. Kimi sözler, eleştiriler de hâlâ çınlar kulağımda. Atina'da bir Yunan klaslği oynamayı ters bir olay, çızmeyi aşma diye düşünüyorlar, dahası Atına Büyükelçimız Adnan Kural da kuşkusunu belirtiyor. Ancak Gökçer unutulmayan bir Oidipus olarak yerleşiyor Atınalılar'ın belleğine. Güzel eleştirilerle dönüyor Ankara'ya, dahası Büyükelçi Adnan Kural çok zarif sözlerle özür dilıyor ondan. Oysa o olayın başka bir boyutu da var. Oyunu unlu Yunan yönetici Muzenidls koyuyor sahneye. Devlet Tiyatrosu'na güzel bir katkı karşı yakadan. Bu değerli yönetıcinin başka oyunlarda da imzası var. Tiyatroseverlerin belleğınde de seçkin bir yeri. izledim doğrusu. Sanatsal dıyaloğun süreceğini söylüyor Kültür Bakanı Talay. Sevindim elbet, Devlet Tiyatroları da nerede olduğunu görür bu diyalogla. Nereye, nasıl gideceğini de. Başkentin yeni restoranı Budakaltı'nda Leyla Çelikbaş, Lale ve Haluk Kura ile yemek yedik geçen gün. ötekileri bilmiyorum ama masamızda konserlerden, oyunlardan söz ediliyor. Leyla Çelikbaş ile geçmiş yıllara dönüyor, Andoralılar'ı, Cadı Kazan'ını, Foto Finiş'i, Hamlet'i konuşuyoruz. My Fair Lady, Donkişot müzikallerini, tiyatro sonrası evlerde süren sıcak söyleşileri, ya da Süreyya'da uzayan saatleri. Tiyatro, opera, bale başkent yaşamının bir parçası o zaman. Şımdi çok az yaşanıyor benzer geceler. Medea'yı izlerken nedenlerini daha iyi anlıyor insan. Küçük Tiyatro sahnesinde güzel bir özeni, coşkuyu İzliyor oyundan önce. Devlet Tiyatroları'nın soluğu da burdan kaynaklanıyor geçmiş yıllarda. Başka bir rüzgâr esiyor sahnelerde. llk kuşakların rüzgârı Neden durdu diye düşünmek, nedenlerıne eğilmek gerekir, diyor sanatseverler. Döne döne bu konuyu yazmamı istiyor. Ben de yazıyorum, bir başkentin kimliğı gökdelenleriyle değil, sanat ve kültür yaşamıyla oluşur değil mi? Cumhuriyetimizı kuranlar da öyle bir başkent öngöruyor. Devlet Tiyatroları da o öngörü doğrultusunda oluşan bir kuruluş 74. Yılda da doğrultusu değışmıyor. Çağdaş düzeyine yeniden ulaşması umuduyla tum sanatçıları selamlıyorum.^ Istanbul Üniversitesi Rektör adaylanndan Kemal Alemdaroğlu, 27 Mayıs öncesinin başı polisle belaya giren militan öğrencilerindendi. "Üniversitelerde polis bulunmamalı" diyor. "Polis dışarı, bilim içeri" HALtL NEBtLER emal Alemdaroğlu, sırtını Doğu Karadeniz dağlanna dayamış, birkaç kiloınetre önüne Karadeniz'in hırçın dalgalarını seren Trabzon'un merkez ilçesine bağli Tokluköyünde 1939 yılında doğdu. Çocukluğundan hatırladığı, ailesinin fındık, tütün ve sebze bahçelerinde büyüklerin koşuşturmacası. Bir yaşından sonra kcndisi de okul dışındaki saatlcrde katıldı tütün kırmaya, fındık toplamaya...En çok da atabinip dizgini salıverdiği, dağeteğinden rahvan kopup deniz kıyısına kadar dört nala aktığı günleri severek anımsıyor şimdi. Saçlannda rüzgâr... O günlerden geriye zaman zaman Atlı Spor Kulübü'nde aşılan bir iki engel, hatalı matalı tamamlanabilen bir parkur kalmış. Lise bittiğinde, 17 yaşının deli akan kanını lstanbul'agönderdi ailesi. tstanbul Üniversitesi TipFakültcsi'nekaydoldu. Yıl 1956... Adnan Menderes istibdadı yaşanıyor ve baskı yavaş yavaş ağırlaşmaya başlıyor. Istanbul daha bir yıl önce acı bir provokasyonun,67Eylülolaylarınındehşetiniyaşamanınutancıylaelleriniyüzünckapamıij. Menderes daha birkaç ay önce Demokrat Parti Meclis Grubu'nda, "Siz isterseniz hilafeti bilegerigetirebilirsiniz"demişti. | ÜsmanlıRus harbi sırasında Gürcistan'danTrabzon'ageçen, Kurtuluş Savaşı'nakatılan.cumhuriyetın küçük hısseliuzak ortağıolanherailegibilaikliğinvedemokrasinin pratik anlummı bilen Alemdaroğlu ailesinin genç üycsi, kendisini öğrenci hare K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle