Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Saldırgan samuraylar, hüzünlü geyşalar, başıbozuk gençlik, varoluşçu gangsterler... Japon sineması konusunu işte bu insanlar arasmdan alıyor. Savaş sonrasının kurban insanından cinselliğin ve suç kavramının sınırlanna uzanan öykülere geçen Japon sinemasında da sorun aynı: Nitelikli film yapmak istiyorsan önce piyasada parakazan... rasında bu öyküy ü şöy le özetlemişti: " Sinemada ilk sansür Meiji dcvrinin 41. yılınayani, 19O8'e,birFransi7yapımı,Fransız Dcvrimi: XVI. Louis'in Sonu filmine uzanir. Japon imparatorlarını tartışmayı yasaklayan töreyi yabancı kraliyete de uygulayan polis, yarıda kesmışti gösterimi. D.H. Lavvrencc'in Lady Chatterley'in Sevgilisi romanının öyküsü iyi bilinir. Duruşmada çevirmcn ve yayımcı kitabın bir sanat eseri olup pornografi olmadığını savundular. Pornografi ya da erotizm gibi ayrımlara karşıyım. Duygu Imparatorluğu film dcğil, senaryoyu ve fotoğrafları içeren kitap yüzünden çıkmıştı mahkemeye. özellikle cinsel organıntüylerini göstermeyi yasaklayankanunu hiçesaydığı için... Ama filmintümühiçbir zaman gösterilmedi Japonya'da. Her filmimde bolca seks vardır.' Müstehcen' in kötü bir şeyolduğunainanmıyorum. Hiçbir şey kendi başına 'müstehcon' dcğildir. 'Müstehcen' kafanızın içindedir." Tatami ve kamera... Gerçekte neye başkaldırıyordu Oshima? Estctik açıdan kolayca cevaplandırabiliriz bu soruyu. Oshima'nın karşı durduğu YasujiraOzu'ydu,dahadoğrusuOzu'ninsimgelediği gelenek. ("Geç Gelen İlk Bahar",; "Tokyo Öyküsü", "Erken Gelen Yaz" gibi savaş sonu f ilmlerinde sergilediği minimalist, klasik biçemi baştan sona Japon olarak tanımlayan Japonlar, Ozu'nun ülke dışında gördüğüilgiyeşaşınrlar.)Ozu'nunkamera| sı kıpırdamazdı hiç. Yere serilmiş Tatami! üzerinde oturan insanların göz düzey inde çakılı kalmıştı sanki. Her kare özene bezene yaratı Imıştı. Yersiz bir demet çiçek, bir parça eşya, ya da bir oyuncu yoktu. Doğaçlama hiçbir zaman sözkonusudeğildi.Söylentiye göre, bir fincanı tutmak gibi sıradan birolayıgerekirseonbeşkezyineletirdi. FilmlcrininanakonusuJaponlann'evdramalan'dedikleri türe çok uygundu: Örneğin babasına bakangenç kızgün gelipcvlendiğinde, ikisi dc hüzünlenirdi, yaşam, böyle bir şeydi. Ozu'yu ilgilendirenkonu deği Idi. Mevsimler gibiydi Ozu'nun evreni, bu nedenlc filmlerininadında birmevsimgeçerdi. Uyurrt ve gelenek doğal yoluna devarn edecckti, buna karşı çıkmak aptal I ıktı... Keşmckeşten kaçınmalıydı,özgürlükbirsanrıydıyalnızca. Doğanınakışınakarşıkoymak ancak trajedi ile sonuçlanırdı. Bu dersi öğrenmek Ozu karakterleri cninde sonundabu noktaya galirlerolgunlukvebilgeliğeerişmekti. ! Oshima genç bir yönetmen yardımcısı olarak Shochiko stüdyolarına girdiğindc Ozu son başyapıtlarından bazılarını gerçekleştiriyordu. Tutucu görüşlcri bir yana, olağanüstü bir sanatçıydı ()/.u ve kuşkusuz bu Oshima'nın gözündenkaçmadı. 1950'lerin Oshima'sı, Ozu'nun hızlı ekonomik gelişmeler, Amcri kan pop kül türü ve savaşın tazc anıları gibi baskılar içinde bocalayan Japon izleyiciye verdiği rahatlatıcı yapay evrenin uyumunu altüst etmeye kararlıydı. Somut, vahşet dolu bir evrendi onun sergilemek istediği. Filmlcrine Tatami üstüneoturupkonuşankarakterlerkoymamaya, 'rahatlatıcı' yeşilinegemen olduğu bahçelerdcn ve giderçk yeşilden uzak durmaya özen gösterdi. Kamcra ise devamlı açı değiştiren el kamerasıydı. Tüm bunlar Fransız Yeni Dalga akımını anımsatsa da Oshima böyle bir benzetmeye kesinliklekarşıçıktı. Oshima'nın filmlerinin zamanla biçemi değişti ise dc film yapımına yaklaşımının ardındaki ana düşünce hiçbir zaman deği şmedi. Film yapmak birtürözgürlük demekti, siyasal, cinsel ve toplumsal özgürlük..."Bugün gcnç yönetmenlerin başka sorunları var" diyordu Oshima. "Kişilerarasındailetişim zorluklannın sancısını çekiyorlar." Yeni kuşaktan 1 lirokazu KoreEda, Istan Yeşilden kişisele dönüş J apon sineması deyince ilk akla gclcn isimler arasında Akira Kurosavva ya da Nagi sa Oshima önde geliyor. Rashomon, Yedi Samuray, Kagemusha: Gölge Savaşçı, Dersu Uzala, Ran gibi dünya klasiklerine imza atan, çağının efsanesi Kurosavva'nın ünii Uzak Doğu'yu aştı. Sanatı Steven Spielberg, Francis Ford Coppola, Georgc Lucas, Martin Scorsese ve Brian de Palma gibi tüm bir kuşak Amerikalı yönetmeni etkiledi vcetkiliyor. Oshima ise gelencksel anlatımların dışına çıkan kendine özgü sinema dili ile yedinci sanatınalışılagelmişkurallannıdeğil'müstehccn'egetirdiğiyepyenibiryorumla Japon törekavramlannıdaaltüstetti.Dahayirmisekiz yaşında ikcn gerçekleştirdiği Japonya'daGeceveSisfilmiöğrencigösterilerisırasındaliderinöldürülmesiardındanafişten indirilince stüdyo sistemine savaş açıp bağımsız sinemaya soyunan Oshima'ya görc, Japon sineması savaş sonrasında izleyiciyc beklediğini verebıldiği içinbaşarılı olmuştu. Yine Oshima'ya göreJaponlanhaksızlığa uğrayanbircrkurbangibigösteren'rahatlatıcı'filmler ile bir altınçağyaşamıştı Japon sineması. lyi filmlerde yapılmıştı ama yeterince evrensel deği Idi. Hep Japon kalmışlardı. Örneğin Nagasaki ya da sanay ileşme konulannda Japonya' nın da diğer ülkeler gibi yanılgılaradüştüğünüsergileyenfilmleryapılmadı. Japonya yeni birsanayileşmedevresine girince sinema da bu rahatlatıcı öğesiniyitirdi. 1960'largençliğibu'kurban'öğretisinin bir parçası olmak istemedi. Onlann filmleri stüdyolardayapılamazdı, ancak 'kişisel'olabilirdi. 19601970 arasıçokilginç bir dönem geçirildi. Gerçekte sinema her devirdegençliğinvcrdiğisavaşımlaiçiçeydi... Oysa kısa zamanda tüm düşleri kırılmıştı Oshima'nın. Eleştirmenlerin aşırı karamsar diye yerden yere vurduğu Tören (1971) filmindensonratoplumudeğiştirmeyeçalışan filmlerden uzak durmaya karar verdi. Cinsellik ve suç kavrdmlarını Japon sinemasının sınırlannın ötesine iten Duygular tmparatorluğu (1976), Tutku Imparatorluğu filmleri geleneklere her yönden saldınyordu ve sansürtarafındanacımasızcahırpalandı. Gerçekte sansürün öyküsü uzundu Japonya'da. Yine Oshima 1995 yılı lstanbul Uluslararası Film Festivali 'nde yaptığı söyleşi sı Duygular Imparatorluğu, Nagisa Oshima... "Hiçbir şey kendi başına 'müstehcen' değildir... Oshima... Yeşilden uzak durmaya özen gösterdL Vuhşet dolu evrene dikti kamerusını...