30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5OCAK 1997. SAYI 563 ANNELER: BİR MİLYON DOLAR ONLARIN OLSUN! Buenos Aıres Meclıs bınasının bırkaç blok ötesınde Mayo Meydanı Annelen'nin burosu bulunuyor. Bu binanın girişinde, uzerinde "Annelerin Evi" yazılı, dıkkati çekmeyen kuçük pırınç plaka, ıçerde kopan fırtınaları dışarı yansıtamayacak kadar gösterişsiz. Anneler, 20 yıl boyunca her gün burada toplanarak mucadelelerini aynı heyecanla surdurdüler. 19791983 yılları arasında ülkeyi yöneten askeri diktatörlük dönemınde kaytp annelerının gırışımleriyle başlatılan bu toplantıların binincisı geçen temmuz ayında yapıldı. Anneler, bır taraftan kayıp kızlarının ve oğullarının akibetini araştırırken, diğer taraftan da çocuklarını hapislerde çürüten, işkence eden ve öldüren yetkılılerın cezalandırılması için uğraşıyorlar. Bu yalnızca çocuklarını arayan annelerin değil, çocuklarının çocuklarını arayan büyükannelerin de ortak davası. Tutuklanan genç annelerin çocuklarının evlatlık verildiği ve bu çocuklara gerçek ailelerıne ilışkin bılgi verilmedığı artık herkes tarafından biliniyor. lndex'ten Ingo Malcher Mayo Meydanı Anneleri ile görüştü. Bu llginç söyleşilerden ikisini sunuyoruz. • Hebe Mascia (71 yaşında) "Askerler kızımı ve kızımın kocasını bir gece yarısı gotürduler. Kızım 19, kocası 23 yaşındaydı. 6 aylık evliydller. önce damadımı götürdüler. Sonra kızımın peşine düştüler. Kızım bir eczanede çalışıyordu. Kızıma ne yaptıklarını hiçbir zaman öğrenemedik. Onları aramadığımız yer kalmadı. Kızımın adı Aracell Susana Mascia, damadımınkı Edmundo Daniel Szapıro ıdı. "Canınız kadar sevdiğiniz blrinin kaybıyla yaşamak ne kadar zor bilemezsinız. Acı her zaman ıçimde. Üç çocuğum vardı. Büyük oğlum 12 yaşındayken bir araba kazasında öldü. Bu acı da çok büyüktü. Ancak her zaman oğlumu Tanrı aldı deyip teselli buluyorum. Fakat kızımı alan askerleri asla affedemem. Ona neler yaptıklarını düşünmek bile beni kahrediyor. "1976 yılından beri "Anneler" ile birlikteyim. Resmi olarak 1977 yılında kurulduk. Daha etkin olabilmek için dayanışma içınde olmamız gerekiyordu. Ben aslında güçlü bir kadınım ancak Anneier'le birlikte daha guçlü oluyorum. Bırlikten her zaman kuvvet doğar. "Tüm kayıpların gerı verilmesı için ortak talepte bulunduk. Yalnızca kendı çocuğumuz için değil; çocuklarımızın tümü için başvuruda bulunduk. Böylece sesımızın daha guçlü çıkmasını sağladık. Çocuklarımızdan biri geri gelse hepimız kendi çocuğumuza kavuşmuşcasına çok sevinecektık. Ne yazık ki bugune dek bir tekı bıle gerı gelmedi. "Katillerin aramızda dolaşması bence trajedınin en korkuncu. Yargılayıp hapse atılsalardı onları affetmemiz daha kolay olurdu Biz adalet istiyoruz. Şu anda adalet yalnızca içi boş bır sözcuk. Başka bır şey değil. Demokrasi de öyle. "Savaşımızı sonuna kadar sürdüreceğız. Taviz vermeye hiç nıyetımız yok. Çocuklarımızı kımın, niçin ve neden öldurduğunu oğrenmek istiyoruz. Bunurı sorumluluğunu kımse ustlenmek ıstemıyor. Onların bıze vermeye çalıştığı parayı da istemiyoruz. Parayı aldığımız takdırde çocuklarımızın ölduğünu kabul etmiş olacağız. "Bır gün adalet yerini bulacak. Bundan emlnim. Katiller cezalandırılıncaya kadar savaşacağız. Bugün hepsi elıni kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor. Yaptıklarının bedelini ödeyecekler. Ve bu bedel parayla ödenmeyecek." • Juana Pargament (81 yaşında) "Oğlum Alberto'yu 10 Kasım 1976'da götürdüler. Psikıyatrıst olan oğlum 31 yaşındaydı. Oğlum ortadan kaybolduktan sonra ondan bir daha hiç haber alamadım. Bir anne için bundan daha kötü bır şey olamaz. Sonradan çocuğuma işkence edip öldürdüklerini öğrendim. Ancak çocuğumu nasıl öldürdüklerini ve cesedini ne yaptıklarını bir türlü öğrenemedım. Size şunu söyleyeyim kı bız Anneler ve Buyükanneler bugün yalnızca kendı çocuklarımız için değil, 30 bın kayıp ıçın mücadele verıyoruz. "Oğlumu götürmelerinden hemen sonra savcılığa gidip ne yapmam gerektığini sordum. Bana özel bır mahkeme olduğunu ve oraya başvurmamı söylediler. 24 saat bekledim, oğlumdan ses seda çıkmayınca itibarlı dostlarımı aradım. Kılıseden bile yardım ıstedım. Günlerce gecelerce hiç durmaksızın oğlumu aradım. "Her hafta askerıyede görevli bir din adamını görmeye gidiyordum. Adı Gracelll ıdı. Kışlada olup biteni çok iyı bildiği için çocuklarımızı bulmamızda yardımcı olmasını rıca ettik. Gracellı gızli bilgileri özel bir dosyada saklıyordu. Bir gün bana kayıp oğlumun adını sordu. Söyledım. "Şimdi benı iyı dınle" dedi. "Oğlun yaşıyor." Bunu nasıl bildiğini sordum. "Çünkü benim listemde adı görünmuyor." Son çare olarak hepımiz, denize düşen yılana sarılır mısali resmi mercilere başvurduk. Bundan hiçbir iş çıkmayacağını gayet güzel bilıyorduk. Çocuklarımızı elımizden alan bu adamlar, şimdl biz başvurduk diye tutup çocuklarımızı bulacak değillerdi ya. Bu insafsız adamlar bir de alay eder gibi "Kayıp Bürosu" kurmuşlardı. Bu sırada bizimle birlikte çocuğunun peşınde umutsuzca koşturan bir anne, Azucena Villaflor de Vicenti, bir gün şöyle dedl: "Biz boşu boşuna koşturuyoruz. Bu şekılde hiçbir yere varamayacağız. Niçin Mayo Meydanı'na gidip oturma eylemi yapmıyoruz. Orada derdimizı ınsanlara anlatır ve ilgılı yerlere mektup yazarız." O gün takvim 30 Nisan 1977'yi gösterıyordu ve gunlerden cumartesı ıdı. O günu izleyen ilk perşembe günü Meydan'da oturduk. Sayımız her perşembe bıraz daha artıyordu. Polıs neyln peşınde olduğumuzu sordu. Onlara "Çocuklarımızı gerı istiyoruz. Bunun ıçın de mektup yazıyoruz" diye yanıt verdık. "öyleyse bu işi yürüyerek yapmak zorundasınız. Bunun başka yolu yok" dedıler. Bunun uzerine yürümeye başladık. Tek sıra hallnde resmi dairelerin çevresinde yürüyorduk. Hem yuruyup hem de mektup yazabıliyorduk. Tahmin edeceğınız gibi polis bizi engellemeye kalktı. Ancak bız anneler hiçbir şeyden korkmuyorduk. "Şimdi Devlet Başkanımız (Menem) kayıp başına bir mılyon dolar vereceklerını söylüyor. Devletin kanlı parasına ihtıyacımız yok. Parayı kabul ettiğimız takdırde sesımızı kesıp oturmak zorunda kalacağımızı çok iyi billyoruz. O zaman herhangi bir talepte bulunma hakkı da elimizden alınacak. Bu ınsanlar bizi tanımıyorlar. Çocuklarımızın kanını satmayacağız. Katilleri affetmeyeceğız ve unutmayacağız. Mucadelemızi kanımızın son damlasına kadar sürdüreceğiz. "Annelerin mücadelesı tümüyle polıtık bır nitelık taşıyor. Biz tum aılelere başlarının uzerinde bır dam, babalara iş, çocuklara da okuma olanağı sağlanmasını istiyoruz. Biz yaşanabılır bır ulke istiyoruz. Bunü bizım çocuklarımız da istiyordu ve sırf bu yüzden yitlp gittiler. 30 bin kayıp çocuk daha iyi bır dunya için mücadele veriyordu. Bız anneler, bunu ancak çocuklarımızı yıtirdikten sonra anladık. Doğru yolu bız evlatlarımızdan öğrendik."^ 30 bin kişiyiyok eden Arjuntin askeri cuntasının önde gelenlerl General Videla sol üstte. izleyen Arjantin ordusunun, eşitlik ve adalel kavramlannasikısıkıyabağlıkaldığıbelirliliyordu. Nc ya/ık ki para ile tutulan reklam şırketlcrinden başka kurum ve kişiler de Arjantin ordusunu aklama operasyonuna katıldılar. BıınlarınbaşındagelenPeruluünlüromancı Mano Vargas Llosa, tspanya'nın ciddi gazetclerınden El Pais'te 9 Mayıs 1995'te çıkan bir.yazısı ile Arjantin ordusunun 9 yı 1 süren zulmünü haklı göstermcyc çalışıyordu: "Doğru olan bu vahşetın sorıımlularının tespit edilmcsıdır. Bana sorarsanız gerçek sorumluları burıca yıl sonra ortaya çıkartmak imkân.Mz. Zaten o dönemde tanık olduğumuz vahşetın faturasını yalnızca askeri güçlere çıkarmak ışin kolayına kaçmaktır. Bugünhaksızlıklaraısyan eden, adalet isteyen Arjantınlılcr'ınpekeogudabuvahsetedavetiyc çıkarınıs, olay lan şöylc ya da böy le körüklemiijtir." Llosa, askerleri "yıkamayağlama islenıine" şöyle devam edıyordu: "Ülke çapında ışlenen bır suçtan tek bır kışi, tek bir kurum sorumlu tutulamaz; o ülkede yasayan herkes bundan sorunıludur. Peru'da da Arjantin örneğindekigibiterör olay lanna tanık oluyoruz. Gerck aşırı uçların terör eylemleri, bazı polıtık güçlcrın gerç eklcrı örtbasetmesigıbıtalıhsi7 olay larınsonucu ortaya çıkan çarpık demokrasi, olgun bir meyvegıbı askeri güçlerin veyaiktidarhırsıyla gözüdönmusyöneticilerinkucağınadüşüyor". Llosa'nıngörüşlcrineşıddetlckars,ı çıkan Arjantinliünlü yazar JuanJoscSaer'in debulunduğu bır grup aydın, askeri lidcrlerin görüşlennc ters dusmemek için Llosa'nın tarıhi olayları çarpıttığını tek tek kanıtladılar. Saer, Lloha'nınhararetlesavunduğu"ToplumsalSorumluluğa"öncekendısinintersdüştüğünü.Arjantınlıaydınlannsürgüne gönderildığı ve ışkenceye maruz kaldığı dönemde Perulıı ya/ann Arjantin'in resmi yayınorganlarınaya/ıgondermeyisürdürdüğünühatırlattı.^l Yazar Llosa uskerleri mazur görenlerden. Juana Pargament ile (solda) Hebe Mascia.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle