Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5OCAK. 1997. SAY1 563 gelışebılrmşti. Bugündcdevletindesteği ile yaşayabıliyor, çok sınırlı bırdinleyici tarafından ızleniyor. Bukültürdekus.kusuzyaş,atılmal ı. Aneak Osmanl ı teksesl i müziğini yaratan dünyanın artık tarih olduğu ve tekrar yaşanamayacağı artık kavranmalı. Nitekim bugünTürkmüzığıkonservatuvarlarındamodernanlamdabırmüzıkeğıtimsistemiolus,turulmayaçalışılıyor. Müzik bakımındantartıs.manın"teksesliçoksesli müzik" ya da "gelenekselmodern müzik eğitimi" gibi kavramlaretrafinda,yani sanatsal temeldc cle alınması gerekıyor. Bızde "Batı Klasık Müziği" denilen miizik artik çokscsli bir müzik biçimi vc uygulaması olarak evrenselles.ti,Batı kadar Doğu'dada yaygınlaijmaya başjadı. Japonya, Kore gibi gelcncklerine bağlı Uzakdoğu ülkeleri son yıllardabualanlardabüyükatılımlaryaptılar, dünya çapindadeğerliıcracılaryetiştirdiklen gibı uluslararası alanda adlan duyulan kompozıtörlcri ortaya çikardılar. Bu koşullarda, "Yok arkadaş, benim müziğim teksesli müzik ben başka müzik tanımam" gibisinden mahalle kabadayısı davranışları, eğer ucuz halk yağcılığı değılse kör bırcehaletin eseridir. Artık öncmlı olan cvrensel kültürü rcddetmek değil, dünyanın müzik kültürü içinde hem evrcnscl olanla birlcş,mck hem de kendi değerlcriylc cvrensel olana katkıda bulunmaktır. Hğerbuyapılmazsakendı kültürünü korumak ve gelıştırmek de mümkün olamaz. Osmanlı tarihi bunun en canlı tanığıdır. DERGI DEN Merhaba, Bu haftaki kapağımız son derece sınırlı olanaklarla ayakta kalmaya çalışan orkestralarımızdan biri, Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası... Türkiye'dekitüm senfoni orkestralarının hem siyasi hem de parasal sorunlarla yüz yüze olduğunu biliyoruz. Gitgide kısılan hülçeleri nedeniyle ölüme yatırılmak istenen bütün orkestralara "bir ses " de biz "verelim " istedik. 1990 dan bu yana yıl sayıyoruz. 2000 yılına şu kadar kaldı, bu kadar kaldı gibisinden. Yeni binyıla, yıl hesabıyla üçyıl, gün hesabıyla da 1090 gün kaldı. 90 günü küsurattan kabul edersek ikinci bin yıla uygun düşünce ve yaşam biçimine sahip olabilmek için sadece bin günümüz kulmıs diyebiliriz. Acaba insanlar 997yılına gelip çattıklarında da üçyılsonrası için kendilerine bir çekidüzen vermc telaşına düşmüşler miydi? Bunu bilemiyoruz ama biz yeni bin yılımıza kavıp suçu.vargısız infaz suçu işlemeyen bir dünya ile girmek istiyoruz. "Index on Sencorship " dergisinden çevirerek yayımladığımız yazı Arjantin 'den Türkiye 'ye, islenen devlet suçlanmn bütün dünyada henzerligini anlatıyor. Cezaevlerinde kutlanan veni yıl gecelerini anlatan biryazıya da yer verdik bu hafta. Yeni yılı düsünceleri nedeniyle cezaevlerinde karşılayanlara "Bu son olsun " demck istiyoruz. Bizim topraklannıız üstünde, hizim puramızla insu edilmiş cezaevlerinde hep yanlıs kişilerin yattığını artık çocuklanmız bile üğrendi. Susurluk kazası üstünden tam iki ay geçti. înamlmaz karanhk iliskiler döküldü ortaya. Ancak çok garip bir hııkıık skandalıvla karşı karşıyayız. Kitap vazanlar. fıkirlerini ijade edenler. içerde. "Vatan sevgisi" kılıfı alttnda bu korkunç suçları işleyenlerin tamamı dısarda. Onlar yeni yılı kirli para dolu banka hesaplarını lüks eğlenceyerlerinde harcayarak karsılıyorlar. Umarız Türkiye 'yi uyuşturucu cehennemine ve mezbahaya çeviren bu kişiler hiç jdeğilse gelecek yılları "açık görüşte " karşılarlar. Tüm okurlarımıza barıs kokan bir yeni yıl diliyoruz. Haftaya yeni bir Cumhuriyet Dergi de buluşmak üzere... tpek Çalıslar CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN YENİ GÜN HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK A.Ş. • GENEL YAYIN YÖNETMENİ. ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMET ÇETİNKAYA • YAZIİŞLERİ MÜDÜRLERİ: DİNÇ TAYANÇ, İBRAHİM YILDIZ (SORUMLU) • YAYIN YÖNETMENİ: İPEK ÇALISLAR • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNURÇOLAK • REKLAM: MEDYA C Çoksesli Osmanlı müzlğl Ç'ok lyı bılınıyor kı "teksesli Osmanlı saray müzığı"olduğu gıbi "çoksesli Osmanlı saray müziği"devardır. BumüziğinbaşlangıcıII. Mahmut'unMehterhane'yikapatarakyerine Enderunmüzikçilerindenoluşanbirtopluluk kurması ve başına da Manguel'i şef olarak atamasına kadar gıder. Kuşkusuz bu değısjm II. Mahmut'unkeyfibırkararıdeğildiyada bir özentiden kaynaklanmıyordu. Yeniçeri ocağının kaldırılması vedevletin modernles,tirilmesinasıltarılıindayattığıbırzorunluluk isebukültiireldeğışımlerdezorunluluktu. Bugelıs,mepadış,ahlanneğılımlerıncgöre hızlanacak vcyaduraksayacak, aneak bir süreklilik gösterecekti. 1827 yılında Viyana'dan çağrılan ünlü Italyan opera bestecisı Gaetano Donizettı'nın kardcşı Gmseppe Donİ7etti'nın 1827'dc"Muzıkaı llümayun"adı venlcntopluluğuoluşturmasıyla artık dönülemez bir yola girileeekti. Bu gerçek bir orkcstraydı. Ve "çoksesli Osmanlı müziği" oluş,mayaba:>lamıştı. Donızetti Paşaölümüne kadar 2S yıl boyunca yöneteceği bu orkestraıle Istanbul Senfoni Orkestrası'nında temehniataeaktı. Donizetti Paşa'yı, Angelo Mariani, Pisani, Callisto Guatelli Paşa gibi şefler izledi. OrkestranınilkTürkşefiflütçüSaffetAtabinen (18581939) oldu. Onun dönemınde saray orkestrası dışarıdan getırılen müzisyenlerle gcnisjctildi ve Saray'da Viyanaklasiklcri seslendirildi. Orkestra 1917 ve 1918'deOsman Zeki Bey'inyönetimindeikikezyurtdışı turnesi yaptı. Viyana, Berlin, Dresden, Münih, Budapeşte ve Sofya'da Becthoven'ın Eroica'sını, VVagner'm Parsıfal Prelüdünü ve VVcber'ınOberonUvcrtürü'nüçaldı. 1918'de Istanbul'da ilk kez Union Francaise'de düzenlenen bir konserle halkın önüne çıktı. 'İstanbul'a Hir Ses Ver' kumpanyasınu kuttlmuk isteyenler için tetefon (0212) 245 67 17. KADIN SANATÇILAR VE MODERN KULTUR Cumhuriyet çoksesli müziğin saraydan çıkarak topluma açılmasında dönüm noktası oldu. Bir anlamda çoksesli müzik bir saray kültürü olmaktan çıkarak toplumda yeni, modern ve laik kültürün temel taşlarından birini oluşturmuştu. Cumhuriyet'in ikinci bir kazanımı ve modern yaşamın simgesi kadın hakları bakımından da Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası bünyesindeki kadın üyelerin çokluğu ve başarılarıyla dikkatleri çekiyor. 105 kişilik orkestra kadrosunun yaklaşık yarısını kadın sanatçılar oluşturuyor. özellikle kemanlarda kadın üyeler çoğunlukta. Iki "Baş Keman"dan biri kadın: Gülden Turalı. Iki "Baş Keman Yardımcısı" ise kadın: Şafak Mula ve Ayşe Bölükbaşı. İlk Şehir Orkestrası'nda da kadın üyeler var. Blrinci ve ikinci kemanlar arasında Emine Erel, Seyfiye Abut, Semine Argeşo, Bedriye Arkan, Perihan Demirer hatırlanıyor. llglnç olan vlyolonsel grubunun hemen tümüyle kadın olması: Hadiye ötügen, Nabahat Alemciyan, Lütfiye Dölensoy, Hüceste Capas, Emel Aktolga. Panayot Abacı o günün koşullarını şöyle değerlendiriyor; "Aslında konservatuvarda daha fazla kız öğrenci vardı. Ancak bunlar profesyonel sanatçı olmak için okumazlardı. Müzik kültürü alırlardı. Koşullar zordu. Biz de başka işler yapmak zomnda kahrdık. Yine de 1945 yılında Şehir Orkestrası'nın 41 üyesinden 10'u kadındı. Şimdi konservatuvarda yine çok kız öğrenci vardı. Ancak artık profesyonel olmak için okuyorlar." Orkestradaki kadın üyelerin varlığı ve nltellği, yalnız Türkiye bakımından değil dünya ölçülerinde de dikkati çekiyor. Sanatçılığın toplumsal ve ekonomlk nedenierle erkekler için cazip olmaması sonucu bu alanlarda kadınların kendılerine yer edinebildikleri söylenebilir. Kuşkusuz bu açıklamalarda gerçeklik payı vardır. Dolayısıyla bu sonucun kadınların dışında, nesnel koşullar nedeniyle ortaya çıktığı ilari sürülebilir. Nedeni ne olursa olsun Istanbul Şehir Orkestrası'nın çok zor günler geçirdiği, erkek sanatçıların daha yüksek ücret ödeyen operaya yöneldlkleri 196972 yılları arasında ayakta kalmasında kadın üyelerin olumlu katkıları olacaktı. Ancak kadın sanatçıların orkestra içindeki esas atıhmlannın, 1972'de orkestranın devlete bağlanması, koşulların biraz daha düzelmesi ve güvence sağlanmasından, yani profesyonel çalışma koşullarının oluşmasından sonra yaptıklarına da dikkat edilmelidir. Bu durumda, kadın sanatçıların bu alandakı başarısının dışlarındaki koşulların değil esas olarak kendi çabalarının ve yeteneklerinin bir sonucu olduğu söylenebilir. Ve mutlaka orkestraya da daha farklı bir hava kazandırıyorlar. Türkiye gibi kadtnı ve yaratıcılığını uzun süre evin dört duvarı arasına hapsetmiş bir ülkede bu başarı, kadınlar açısından modern kültürün ve yaşam tarzının önemini, modern kültür ve yaşam tarzı için de kadının katılımının vazgeçilmezliğini çok açık biçimde ifade ediyor. Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası yalnız modern bir kültürün simgesi değildir, aynı zamanda, modern bir ortamda ve kültür çerçeveslnde kadının ulâşabileceği başarıların, topluma kazandırabileceklerinin de parlak bir örneğini veriyor. Belki de bu nedenle modern kültüre ve bu kültür içinde kadının yaratıcı varlığına karşı olanların tepklsini çekiyor.^ lSOyıllıkgeçmiş Atatürk l924'te,Cumhuriyct'inilanından hemen sonra Saray Muzikai Hümayun'unu Ankara'ya davet etti ve "Riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrası" yani bugünün Cumhurbaşkanl ığı Senfoni Orkestrası böylece kuruldu. Bu arada Istanbul'da kalan müzisyenler küçük bir oda orkestrası kurarak konserler verdiler. Daha sonra buçalışmalan konservatuvar hocaları ve öğrencileri amatör bir çabay la sürdürdüler. 1930'lu y ıllarda artık yabancı sanatçıları davet edebilecek durumdaydılar. 1931 yılındaAvusturyalıbestc*" KAPAK FOTOĞRAFI: ERZADE ERTEM