01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 TEMMUZ 1W6. SAY1 539 Berdan Çayı, Donuktaş ve tarihi Roma yolu. Aziz Paulus'un doğum yeri Tarsus'ta bir gezinti. Türk çevreciler, eski Anadolu yurttaşı, ilk Hıristiyanlardan Aziz Paulus'un Rum Kilisesi'nde Rus Valsi yaptılar. "Farkhhklan soluma"nın keyfi, dehşetli güzel müzik ile tarih ortasında buluştu. Aziz Paulus, bisiklet ve dans VAZl VE FOTOĞRAF: UFUK TEKİN iraz bulutlu ama oldukça sıcak bir pazar sabahında, milyonlarca insan bclki daha uykudayken çıkıyoruzyola. Nercdcyseikiotobüsdolusu doğa ve tarih scver insan, ÇETKO'nun düzenlediğigezideTarsus'uyenidenkeşfedecek olmanın heyecanıyla Adana'yı geride bırakıyor. Ve 50 dakika sonra kentc, Tarsusluların "Nato Yolu" dediği taraftan giriyoruz. Hayret, Berdan Çayı eskisi denli kirli akmıyor. Tckstiltabrikasınınçamurluatıkları koyuyeşiliniçındenasıldagizlenebilmiş. llk hedef; Donuktaş. Çoğutekkatlı, alabildiğineyoksulevlcrinortasındançıkıvermiş eski biryapı burası. Kalın ve yüksek duvarları zamana direnmeyi başarabilmiş. DüşmanlardankorunmakamaciylayapıldığıanlatılanDonukta!)'ı,kapısıkilitlibuluyoruz. Her sorunu aşmayakararlı çevreciler, demirparmaklıklararasındansıyrılarakiçerigirmcktezorlanmıyor. Çukurlarındayosuntutmuş su birikintileri var, yüzeyi çimlc kaplı genişçcbirtoprakzeminlekarşılaşıyoruziçeride. Birde"31"oynayançocuklarvar. Iskambil oynayanları izlcycn Abdullah Ünal (15), Donuktaş'taki"Pisiı>lcr"dcnsözediyor. Polislersiksıkbaskındüzenliyormuş. Kilikyadöneminde yapıldığını öğrendiğimiz Donuktaş'ı geride bırakırken bir soru takılıyoraklımıza: Donuktaş/ı anlatan bir levha neden yokki'.' Rehberimiz Mühendis Nadir Kalyoncuoğlu,kalpdamarcerrahı MehmetGazi Kobaner ve sosyal antropolog Giilnaz Savran, tarihi yapıların üzerlerindeki "örtüleri"kaldırıyorlar. Birinin cksik bıraktığını öbürü, öbürününyanmkoyduğunudiğeritamamlıyor. Sırada Aziz Paulus'unanısınayapılmış olan kilisenin ziyareti var. Kalyoncuoğlu, "Ben inşaat mühcndisiyim ama ne yapımında ne de projesinde görev aldım bu kilisenin" dcyincegiinün ilkcsprisi hedcfine ulaşıveriyor. Grup ısınıyor, ilk harcı koyan Kalyoncuoğlu, Saint Paulus Kilisesi'nin 150 yıllık geçmişini anlatıyor. Milli Savunma Bakanlığı tarafından askcri depo olarak kullanılmış. KETSAVtarafından"kültürmerkezi" olarak değerlendirildiği, Vatikan Devleti'ninyıldabirkaçkezkilisedeayinlerdüzcnlediğini Giilnaz Savran ekliyor. Tarihi öğrenmekyetmiyorçevrecilere. Herşeybirandagelişiyor. ÇDSO'nunUkraynalı sanatçısı Georgi Kolpak ile "bizden biriŞafakAlıcıoğlu",alkıslararasındapiste çıkıyorlar. "Dcrin üzüntüler" parçasıyla ısındırılan topluluk Stenka'yla keyifleniyor. Sırada "Tuna Dalgaları Valsi" var. Dr. Biilent Savran'dan göz ucuyla "okey" alan "yalnız mühendis" Giilnaz Savran'la sahne alıyor. Başlama vuruşunun ardından Mersin Universitesi 'nden bir çift, sonra başkaları, derkcn pist pardon kilisenin avlusu dans edenlerlcdoluyor. Türk çevreciler, eski Anadoluyurttaşı, ilk Hıristiyanlardan Aziz Paulus'un Rum Kilisesi'nde Rus Valsi yapıyorlar. "Farklılıkları soluma"nın keyfi, dehşetli güzel müzik ile tarih ortasında buluşuyor. Tarihi Roma Yolu'ndayız. Birtesadüf sonucu bulunan yolla ilgili bilgileri hem Gülnaz Savran veriyor hem Dr. Mehmct Gazi Kobaner. ÖğreniyoruzkibirucuNiğde'ye, oradan taa Ankara'yadiğer ucu ise lskcnderun üzerinden Antakya'ya dek uzanan uzun biryolmuşbu Roma Yolu. Veinanılmazbir belediyeci lik (!) şaheseri olduğunu da görüyoruz. Zira kent içi geçişlerde, yolun hemen kıyısındakisütunlarınaltındakanalizasyon sistemiiçinborularvar. Üstelikhâlâ"yerdc". Gezinin "kaynaştırıeısı" Özkan Yünüler, "Bu binlerce yıllık kanalizasyonlu yol, bugünkükötüyöneticilereithafolunur"diyor. Şimdı alkışzamanı. Kalyoncuoğlu, Roma Yolu'ndadeğildeHydePark'taolduğumuzu sanarak başlıyorkonuşmaya: "Buyolları.inanınkölelereyaptırmışlardır. O günlerde sömürülebilen emek kölelerinkiydi çünkü. Aslında sistem..." Biraz siyaset, az buçuk felsefe, çokça mantık kokan bu mini söylevin ardından "acıkanlaradına"sözisteniyor. Korohalinde "yemek yenecek" denilince saatin 14.00'übulduğunufarkediyoruz. Budefatarihle değil ama güzelliğin diğer adıyla buluşacağız: BerdanŞelalcsi. Japonarkadaşlann getirdiği Japon usulü yemekler şelalcye nazır mckanda silinip süpürülürken gezinin ana hcdefi için "başla" vuruşu yapılıyor. Kendinegüvenenlerbisikletlerine,"diğerleri" ise otobüslere biniyor. Dile kolay tam 20 kilometre pedal çevrilecek. Birdedönüş var ki 30, belki de 4O'ı bulacak. "Diğerleri"nin sayısı enflasyona inat hızlayükseliyor. En önde Figen Doran, hcmen arkasında Gülnaz Savran, biraz ileriden uzaktan Şaban Doran, sonra genç grup ve Bülent Savran. İlk etap geçiliyor. Onde kadınlar, arkasında eşleri ve çocukları, en arkada ise 78 kilometre yürüyü.şlc"büyükçoğunluk." BISİKLETLE KALE GEZMEK Çovre ve Tüketiciyi Koruma Derneği (ÇETKO) Başkanı Doç. Dr. Figen Doran, bisikletle gezmenin güzelliğinı, pedal çevirmenın olağanüstülüğünü anlatırken soruyor: "Hiç bisiklet ile kale gezdiniz mi? Bir ören yerini, bir antik tiyatroyu ya da bir tapınağı, daha dizleriniz dinlenmemişken dolaşabildiniz mı? Kan, ter, gözyaşı ile yapılan muhteşem anıtları izlemek ıçin siz de en azından ter döktünüz mü, onların okla, mızrakla yaptıkları savaşları kafanızda canlandırırken bunu yokuşlarda pedalla savaşımınızla özdeşleştırdınız mı?" Bir doğa tutkunu olan kanser araştırmacısı Doç. Dr. Figen Doran, yukanda "bizlere" yönelttiğı sorulara yanıt verıyor: "Ben" diyor, "Yaşadım. Beton bloklarla doldurduğumuz kentlerımız bizı doğaya itiyor. Çünkü biz doğanın bir parçasıyız. Kuşların, böceklerin, yabanıl hayatın sahibi olduğu kadar sahıbiz bu doğaya. Doğa bizsiz eksik olur, biz doğasız yaşayamayız..." Adana'nın çeşitli yörelerinde ÇETKO olarak sekız ayrı bisiklet gezisi yaparak bir yandan doğaya dost, ekonomık, sağlıklı ve uygar ulaşım aracı bisikleti sevdirmeye ve özendirmeye çalışırken bir yandan da tarihikültürel değerteri tanımayı istediklerini söylüyor: "Ağaçların, otların kokusu terimizin kokusuna karıştı. Rüzgâr ile saçımız birbiriyle kucaklaştı. Oksijenden sartioş olduk, beynimız uyuştu. Kendimizi pedala ve rüzgâra bırakıverdik. Sıyrıldık bu dünyadan ve önümüze yeni dünyalar açtık. Sevgi ve aşkı duyumsamaya çalıştık. Kıni, hırsı, nefreti 35 saatliğine de olsa sildık attık. Bir Hitıt kalıntısı önünde saygıyla eğıldik, bir Ermeni kalesı önünde selam durduk. Birgün Adana'ya yolunuz düşerse bizimle bisıklete binmeyi deneyin. Bırlikte Emıte Kalesi'ne, Anavarza'ya gidelım. Yol boyunca kuşların cıvıltısını, çiçeklerin kokusunu, böceklerin hışırtısını duyun. O sesler sızin seslerinızin bir parçası. Ağaçlar ve çalılarla kucaklaşın, dizleriniz size ihanet ettiği zaman küçük bir köy pınarından kana kana su ıçin. Yalnızca doğayı ve kendınizi hissedın. Bunu bisikletle başarabılirsinız. Hiç konuşmadan kilometrelerce surün, sürün ve o muhteşem antik kentlere ulaşın. Katın terinizi tarihin hamuruna, mayanın tuttuğunu görecek, sevinç ve kıvanç duyacaksınız." < Tarsus Plfljı Son mola yerindeyiz. Tarsus plajı terkedilmişsanki. Denizkıyısındakikafe,tcrkedilmişkasabanınbarıgibi. Veyine müzik. Bu kcz"TürkSanatMüziğikokteyli"ilesarhoş oluyoruz. Hcrkes "hiç bitmese" dcrcesine şarkılaraeşlikediyor. Ve dönüş. Tatlı yorgunluk bile gezinin keyfini azaltamıyor. Otobüste "aşil tendonu" söylevi veren Dr. Kobaner ile Savran, tarihi yerleri görmek kadar "tarihi" bilmenin degerekliliğinihissetiriyorlarherkese.^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle