Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 TEMMUZ 1996 SAY! 539 her mekâııda, o gece onunla bırlıkte olacagımı?ı duşunerek tclasjara kapılıyor, her an sıcaklıgnu yanı başımda hıssedıyordum Ama Opera kahvesınde onu karşımdagorunce, kolum kanadım kırılıvermıştı O,o kadardoğal, ıçten.yapmacıksızbırarkadaşlıkhavasııçındesokuluvermıştı kı yanıma, ıçımdekı karmaşıkduygularıhıssederdebenıbırakıverırkorkusuylakasılıpkalmıştim Cocukçaşeyler O gunku ruh halımı duşundukçe, gulmekle huzunlenmek arasında gıdıp gelen duygulara kapılıyorum Ögrencılıkyıllarım,askerlıkdonemım.asıstanlıksınavını.doktoratezımıverınceye kadarkı yaşantım son derecede katı bır dısıplın ıçınde geçmıştı Ufak tefek flortler, kadınlarla gelıp gecıcı, anımsanacak hıçbır yanıolmayanılışkıler.tekbaşınakurulandşk duşlerı dısında, tınsel ve duygusal dunyam bır çolu andırıyordu Yapısal olarak da ıçıne donuk bır ınsandım Çıçcğı burnunda bır bılım adaını olarak ruhsal sıkıntılarımı çozumlemeyekalkmaktanolesıyeçekınıyordum Bukoşulldr ıçınde benım ıçın Erıka gıbı guzel mı guzel, sıcak mı sıcak veoylesınerahatbırkızla çok yakın olmak, onu opmek, onu kucaklamak,onun tarafından sevılmek olasılığı okadar ınanılmaz, o kadar olağanustu bır şans oyunuydukı,onunsadelığı,korkusuzluğu,çekıncesızlıgıkarşısındd,sapıkçaegılınılerıçınde olabılecegım gıbı bır kaygıya kapılmama ramakkalmı^tı Ne kadar çok i>eyyıtırmışımogunlerdenbu yana Insanancakoyıllarda,ılkkezyurtdışına çıkan deneyımsız, hatta bıraz şapşal bır Turk gencı olarak, Vıyana atmosferınde, o guzel ım, o gencecık Alman kızı karşısında tadabılırdı o heyecanı Nelerkurmamıştımkı Acababenımlegelmcye.evlenmeyerazıolurmuydu' Onun gıbı bırısıne rastladıktan sonra bır daha bır bd!)kdsına o çılgınca duygularla yaklaşabılırmıydım' Neden sonra, herkesın ortasında, herkesın aldırışsızlığına ıçımden şaşırarak, kısacakopmu:>tum onu dudaklarından, o opuşun sava;> sonrasındatattıgımılkkıtırtazcfrancalakokusuııu, sKdklığını heyecanını, bır daha ve baı>ka hıçbır opu^tebulamayatağımınhenuz bılıııcındeolmaksızın O gece benım ıçın masalımsısayılabılecek bır Vıyana geı.esı geçırdık Erıka ıle Durnıadan guluyorduk Guluyordu "Sen olmasan Vıyana'nın bu taraf ını asla bılemezdım" dıyordu Oolnıasaydı Vıyanabclleğımdebırsıkıtı koııgre sarayı bırolumuzeijehrı olarak kalaLaktı OturıstıkgezıyekatılmamiijoKak, (.ebıındekı paraııın hepsını harcasam bıleoyle bır gece geçıremezdını Savdşjnyaraldrısarıldmami!>tıhenuz, ulkeııın yarısı Sovyet egenıenlığı altında kalmı;>tı yıllar boyunca, ama Vıyanalı eğlenıyordu, Vıyana njiklarıçındeydıjstanbul'unhıçbırzamanolnıadığı kadar aydınlıktı O Vıyana kı Istanbul gıbı,yuzyıllarboyunca buyukbırımparatorluğun baijkentlıgını yapmr>, o ımparatorlugunçokuijunugormuş.savaijacılarınıya:>ami!},ı$galcdılrm$,esırduşmuş,zaferkazanan dort buyuk ulusun ı^gal ordularını beslemıi},yıkımlarınakatlanmi!>tı En buyuk alanındaKızılordu'nun7afer abıdesı duruyordu hâlâ Bırbaı>kdbuyukalanınınadını Roosvelt Platz'açevırmı^lerdı.oysabelkıonbeşyıloncc Strauss Platz, ya da kım bılır, belkı de SchubchnıggyadaHıtlerPlatz'dı DelıkanlılarıbıroLephedebırbucephedesavaşmış,olmuştu Sokaklan, kafelen kolsuz, bacaksız, gozsuz,gençsakaterkeklerledoluydu Sovyet ışgal bolumunde Vıyanalı korpecık kızlar, Mogol askerlerının salyalı saldınlanndan, evlerının pencerelerınden aşağı atarak ancak kurtarabılmışlcrdı kendılennı Ama Vıyanalı yıne de eğlenıyordu, belkı unutmak ıçın, belkı de yaşamın tek kuralının ayakta kalabılmek olduguna ınanmak zorunda kaldığı ıçın Beethoven'ın, Schıller'ın şıırınde aradığı Tanrısalneşeyı.Strauss'unvalslen.çığanların kcmanları,Amenkalılarıncazbantlan,Brezılyalıların sambaları kol kola gırmış, bırayla, Tokaışarabıyla, vıskıyle, votkayla.cınzanoıle ışbırlılğıyaparak,barlarda,kafeşantanlarda, tavemalarda, gazınolarda, dola taşa dağıtıyorlardı Vıyanalıya, Vıyanalı turıs>te Bır Vıyana gecesı yaşadık Erıka ıle Luks 17 bırotokarııırahatkoltuklarınagomulerek.el ele tutuı>arak, arada co^kuy la, arada kaçamak opu^lcrlebırbırımi7esarılarak,ıneyhanesınden en luksgazınosuna kadardoncdolaşa,eğlenen Vıyana'yı gorduk Otokar, Rıngstrausse boyunca şoyle bırdolaştıktan sonra, doğru' Prater'e goturdu bızı Buyuk çarkıntepesındenışıklar ıçınde, bırdonanma alayını anımsatan Vıyana'yı seyreftık Erıka, şakacıktan korkmuş gıbı yaparak boynuma sarı I lyor, benı opucuklere boğuyordu Çarkın dev putrellerıne bakarken, Orson NVelles'ın "Uçuncu Adam"ını anımsami!>tım O fılmdekı,on yıl oncesının yıkılmış, sefalet çeken Vıyana'sını gorememıştım, geçen ıkı gun ıçınde Prater'den sonra, tekrarotokarlara bındırdıler, bırbuyuk kopruden kanalı aşarak, Cobenzıtepesıneçıkardılar Viyanaormanlarının ıçınden geçtık, hoparlorlcrden yansıyan Strauss'unvalsıeşlılgınde ls!anmamakıçın,koşa koşaındıkotobuslerden.krıstalbır^ckerlılğı andıran kuçuk bır gazınoya sıgındık, camların arkasından,hafıfhafıfyaganyagmur altında ışıkları buharlaşarak butun ufku kaplayan kentıseyrettık Erıka da benım kadar heyecanlıydı O da ılk kezçıkıyordubutepeye Tıtnyordu Buyuk bır guven ıçınde gogsume yaslanıyordu butun varlığıyla Saçlarını kokluyordum Uşumuş ellerını okşuyordum Ilk kez orada, şarabın anlamını ve buyusunu oğrendım Orta yas.li ıkı Amerıkalı kadın oturuyordu bıtışıgımızdekı nıasada Erıka, yarıcıddı.yankomık, belkı de gızlı bır hınçla kulagıma eğılerek, "Bunlar zengın kocalarını oldurup mıraslarına konduktan sonra dunya gezısıne çıkmışlar1" dıyordu Amerıkalı kadınlarçok neşelıydıler Çok susluyduler Takmış.takıştırmışlardı Beşkışılık kuçuk bırorkestra, "Altın ve gumus valsı"nı çalıyordu Amenkalı kadınlarbızı masalarınadavetettıler En pahalı ^ampanyayı ısmarladılargarsona Çogunu Erıka ıle ıkımız ıçtık Amerıkalılar, ne Almanta, ne Fransızca ne de Turkçe bılıyorlardı ve galıba Guney Carolına lehçesıyle korıuşuyorlardı, ama Erıka ıle ıkımız oyle cesur ve oyle aldırışsızdık kı, okul Ingılızcemızle koyu bır ahbaplık kurduk onlarla Geceyı, geç saatlere kadar, Erıka onlar ve sonradan bızc katılan Romalı bıravukatkız, hepbırlıktegeçırdık Romalıkız,anadılınden başka pek az Almanca bılıyordu Ama o da hıçbır kasıntısı olmayan, sevecen ve neşelı bır kızdı Sınemaoyunuoynargıbı el kol ışaretlenylebırguzel anlasıyorduk Grubun tek erkek uyesı ben oldugum ıçın gozdeydım Amerıkalı kadınldr.durmadansampanyave pahalı mezelerısmarlıyorlardı Romalı avukatkız,yaz tatılınde benı Roma'ya çagırıyordu Tabıı, Erıka da ısterse gelebılırdı Masadakılerın hepsını sırayla dansa kaldırdım Romalı kız oyleasılıyordu kı boynuma, Enka galıba benı bırazkıskanmayabasjlamıştı1 Daha sonra, baglar ıçınte tıpık bır Vıyana tavernasında, tahta sıralara yan yana oturarak, nefıs bır şarap eşl ıgınde çıngene kemancı ları, çok tatlı bır barıtonun soyledıgı çıgan şurkılarınıdınledık Herkesco^muştu Herkesbırbırıyle kol kola gırmış, sallanaoynaya, opuşesevışeeğlenıyordu Vıyana'nın havasıylahepımız buyulenmış gıbıydık Ben o yaşıma kadar boylesıne neşelı bırcglenceyekatılmamıştım Hele de yanımda, daha tanışalı bır hafta bıle olmamasına karşın, ıçımıanlatılmazguzellıkte sevgılerle dolduran, mutluluklara salan bır genç kızla, çevremde sankı onunla kucaklaşmamızdan, durup durup opuşüp koklasmamızdan, bırbırımıze aşk sozlerı, aşk şarkı ları söylememızden bızım kadar mutlu olan, bızı sevışmeye teşvık eden sevecen ınsanlarla o guzel anları paylaşmaktan duyduğum esrıklık benı oylesıne coşturmuştu kı, kım olduğumu, nerede olduğumu unutmuş, adeta kendımden geçmıştım O kadar kı, oradan çıkıp, şehnn en buyuk gazınolarından olan Casanova'ya gıderken bayağı ıstcksızdık Casanova'nın.îstanbul'un buyuk eğlence yerlerınden farkı yoktu Yıne nefıs bır başka şaraptan tattık Orıyantalbırdansseyrettık Oyuncukızarkadaşlara dort ay n dı 1den teşekkur edıp, arkasından bırde bana bakarak Turkçe "Teşekkur* mek n,ın tek çdrcnın tuı ıstık turlara katılmak olduğunu soylemıştı Kcndısı gunduzlcrı schuleye(4)gıtmekzorunddydı,atnaakşamlan ozguıdu, annesiyle babası ona karışamazlardı Gerçekten de, "Cosmos"lar, "Austrobuss"lar, çeşıt çe^ıt turıst kumpanyaları, gunde her bırı altı ayrı programla, altı ayrı dıldcn açıklamalaryapanrehberlerıyleturlarduzenleyerek hergun yuzlerce tunsti gezdırmekteydı şehnn gorulecekyerlennde Rehbenn çcncsınden, başımı bır o yana bır bu yana çevtrmekten başım dondu, ama başka turlu hıçbır şey gormem olanaklı değıldı "fşte Donau" dıyorlardı O Donau, bızım Tuna'mızdı Şımdı uzennde Kızılordu koprusüduruyordu "Boğaz"dıyordum ıçımden, "Vanıkoy, Çengelkoy, Yenıkoy, Buyukdere, Beykoz, Kandillı " dıyordum, "Schonbrunn"u, "Belvedere" sarayını gezdırıyorlardi, "Dolmabahçe"nın, "Yıldız"ın, "Topkapı"ın, "Şale Koşku"nun yanında bana hıç de oyle gorkemlı gorunmemışlerdı "FrançoısJoseph, Capucıns, St Charles, Marıahılfer, St. Mıchel" kılıselerının onunden geçıyorduk "Suleymanıye, Sultanahmet, Beyazıt, Valıde Sultan ve Ayasofya benım ıçın çok daha goz kamaştırıcı yapılardı Hele muzeler "Amıral Tegethoff" abıdesı dıyorlardı Kım olaydı kı' "Mareşal Radetzky" de kımdı bızım paşalarımızın, muşurlerımızın yanında> Ama sonra, "ışte Vıyana operası" denılıyordu OzamanhenuzbırAKM'mızbıleyoktu, boynum bukuluverıyordu "Burgtheater","Akademıetheater", "Redoulensaal", "Kdmmerspıele 'dıyorlardı bunlarklasıktıyatrolardı Avangartlara gelınte 'Theatcr dercourange","Theateramparkrıng","Kaleıdeskop'","KleınesTheaterımKonzcrthauı>", "Trıbune',"Theatcrınder Josepstadt","Raımundthcateı ' ' Renaıssancethcater" Konser salonları ıse ayrı "Musıkvereın", "Konzerthaus","Uranıa'" "IşteBeethoven.Gutenberg, Mozart,GoetheJohanStrauss, Schubert, Haydn, Brahms Schıllerabıdelerı,ıştedogdukları,çalıştıkları, yaşadıklarıyadaolduklerıevler "dıyorlardı Herbmıçınayrıayrımuzelerkurulmuştu Bır tek"Aşıyan"gclıyorduaklıma, mezarınıbıle Moskova'dabıraktığımızNazım'ıanımsıyordum.oksuzçocuklargıbıkıvrılıyordududaklarım Batı buradaydı ışte Teknık değıldı bu sadece Bılım^Evet Sanat'Evet Burası,Gutenberg'ın.Goethe'nın, Freud'un, Mozartve Brahms' ınyaşadığı.cumhurıyetçıNapoIeon ıçınbesteledığısenfonıyı ImparatorNapoleon'unelındenalıverıpbılınmeyenbırkahramana armağan eden, ımparatorgeçerken şapkasınıçıkarmayıpsıkısıkıkafasınageçırıveren, ağabeysı gıbı çiftlik sahibi değıl, beyin sahibiolan Beethoven'ınbestelerınıyaptığı bır memlekettı Bır tek Tegethof, bır Radetzky, ama bırçok Beethoven, bırçok Mozart Akşam ustu Opera kahvesınde buluşmuştuk Erıka ıle Geçen bır gun ve bır gece ona âşıkolmamayetmıştı Sersemgıbıydım Butun gece gozlerıme uyku gırmemıştı Ona duygularımdan soz etmek, ona dokunmak, kollarımınarasınaalmak.onuopmekıçındelıoluyordum Gezdığım.gorduğumheryerde,