27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3MART 1996. SAYI 519 15 penklerdeki, dolapkapaklarındaki ahşabın sıcaklığına "uygarlık" katan oyma işlerde dc.hep aynı özen var. Güney Ege'nin bu dağ köyünde, sanki binlerce yıllıkbir"kültür birikimi'Mlekarşılaşıyoruz.OysaÇomakdağIılarençok400yıldırburadalar... 72 yaşındaki yapı ustası Mustafa Kayaanlatıyor: "Atalanmız Toroslardan gelip yerleşmişler.Bizbuevleri.bacalarıyapmayıdededen, babadan gördük. Taş buralarda çok. Yakındaki Ikiztaş köyünden çıkar. Üçdört göz (oda) bir eve 15002000 taş gider. Bu evler yazınserinolur. Kışınkolay ısıtılır... Yolaçılınca kereste geldi; kiremit geldi; toprak damlan çatıyla örttük. Ama, toprak dam başka" Çomakdağ' ın toprak damlı taş evleri gerçekten başka. Hemen tüm ahşap kısımlanndacanlı"aşıboyalarla"renklendirilmişbirbirinden zarif desenler. Taş duvar işçiliğinde ustalığınveestetiğinzirvesindekiörnekler. Ve, onca yağmura, yaşa karşın, kış boyunca bir damla bile su geçirmeyen, nice "modern" betonarme binadaki "rutubetin" ise en ufak bir izini bile taşımayan "toprak dam"... Nasıl kurulduğunu, "baş odaya" girip, tavana bakarak inceliyoruz. Evin büyük oğlu anlatıyor:" Şu kalın ağacın adı döver. Duvarlann üzerine oturtulur; 4 metreyi bile geçerler;mertekleritaşırlar. Sonrtahtalaryanyana sıralanır; üzerleri çam kabuklarıylaörtülür; üstlerine toprak serilir; en üstede killi toprak katkatdökülüp.taşlaezilir..." Ya bacalar? Bacalar neden bu kadar gösterişli? Mustafa Ustayanıtlıyor:" Dumanı çok iyi çekerler.Hem,evleredeyakışıyorlar..." Ustalar bacaları nasıl evlere yakıştırmışlarsa.Çomakdağlı kadınlardagiysilerini öyle yakıştırmışlar. Hem kendilerine hem de evlerine. Böylesine zengin bir kültürle inşa edilen evlerde, hiç o kültüre yabancı giysilerleyaşanabilirmi? Birduvarıngölgcsincçömelmişüçyaşlıdan kadın olanı, "ben bunların en büyüğüyüm"diyor. Yanındakierkekler.sözhaklarını Ayşe Aktaş'a veriyorlar: "Bizlere şimdi yörük diyorlar; ama, eskiden Moğol derlermiş. zaten, Muğla adı da Moğol'dan gelir. Moğol, sonradanolmuşMuğla..." Ayşe Nine de köklü kültürünü giysisinde taşıyor;ama"bilgeliği" kulaktandolma. Birçok kaynak, Muğla'ya antik çağlarda "Mabolla"dendiğiniyazıyor. Moğollar'ınAnadolu'yagirdikleri 1220'lerdençokönceleri de Muğla var. Ancak, Çomakdağh yaşlıların anlattıklan da tümüyle yanlış sayilmaz. Çünkü, bu yöreye ilk yerleşen Türkler, gerçekten de 1250'lerden sonra Moğollar'ın ağır vergi yükünden kaçarak Anadolu'nun batısına doğru yıllarca göç eden "Türkmen boylan" olmuşlar. ÇomakdağıKızılağaç'taveçevredcki Ikiztaş, Ketendere gibi öbür "yörük köylerinde" yaşayan kültür de işte o Türkmen boylarıyla lç Ege'ye taşınan, Toroslar'daki renkli"yaylauygarlığı"... Bunlar bilinse bile, insanyinede Ayşe nincnin ve "ona saygı duyan" Kamil Bilgili ile Hacı Mir Akardedclerin sanki "çekikmiş" gibi duran gözleri ile yüzlcri ve çıkık clmacık kemiklerini gördüğünde,"aeabaogöçlersırasındakimi Moğol kafilelerdeburalara gelip, yerleşmiş olamazlar mı?" diye düşünmekten kendini alamıyor... Anadolu'daki zengin mimarimiras geleneğinin taş ve ahşap ağırlıklı ürünleri arasında "yörük kültürüyle"bezenmişörneklcri, "betonarme saldırısına" karşı Çomakdağf na "sığınmışlar",Kızılağaç'tahâlâyaşıyorlar. Bacalar ve kadınlar ise bu "gözlerden ırak" uygarlığın sanki "nakışlan". Akşama doğru köydcn ayrıhp, Menteşe Dağları'nıarkamızdabıraktığımızda.aşağılardan o "beklenen" konvoy geliyor. "Aman" diyoruz, "oylarını istey in, ama evlerine ve nakışlannasakındokunmayın." Çomakdağı Kızılağaç, o çok "imarh" ve "modern" beldclerden o kadar ileri ve o kadar uygarki.Üstclik,hcmMilas'ınokumayazma oranı en yüksek olan bir köy ü olarak hem de nice okumuşyazmış adam yetiştirmesine karşın yincdekültürelkimliğiniyitirrnemiş bir"demokrat kalesi" olarak... ^ Attilâ Şenkon'dan biröykü... er> enarına siyah çcrçeve çizilmiş, kendi boyuna eş kırmızı bir V harfinin önünde duruyor. Çok katlı yapının çatısından halatla sarkıtılmış iş iskelesi yeterince geniş ve uzun değil. Bu yüzden duvardan fazla uzaklaşamıyor, geri çekilerek bakamıyor yazının bütününc. Sola doğru iki adım atınca bir Ü, aynı hareketi sağa doğru yinelediğinde ise bir E görebiliyorancak. Yanyana getirdiği bu üç harften sözcük üretmeye çalışırken, televizyondaki Çarkıfelek yarışmasında olduğu sanısına kapılıp heyecanlanıyor. Gelirken aşağıdan bakabilirdi oysa. Buraya, duvarda ne yazdığını bilerekçıkabilirdi.Öncesinirleniyordüşüncesizliğine, sonra boşveriyor. Yalnızcaaçık bir avucun içine çizilmiş civcivi sarıya boyayacak o. Altında ne yazarsa yazsın. Önemi yok ki bunun. Aşağıya inince, yolun öte yanına geçipokuyabilir. Hem civcivi nasıl boyadığınıdagörmüşolurböylece. İyi para alacak bu işten. Zehra'ya söylese, kızardı. İki kuruş fazlası için çıkma dcrdi oralara. Izinvermezdi. Aslındahoşunagidiyordukorunupgözetilmek.Sevildiğiniduyumsadıkçaküçükbirçocukgibişımarıyordu. Ama aynı Zehra, evlcnmek için paraya gereksinim duyduklarını bilmezmişccsine kendisini sıkıştırmaktan geri durmuyor, başka isteyenlerinin olduğunu, babasını artık oyalayamadığını da söylüyordu rahatlıkla. Birkaç yıl dahadişlerini sıkacaklardı hepi topu. Kcndi boya işini kurduktan sonra çok başka olacaktıhcrşcy. Şöyleküçük bir dük ATTİLAŞENKON 1962 Ankara doğumlu. Orta Doğu Teknık Ünıversitesı Mimarlık Fakültesi Mımarlık Bölümü'nden mezun oldu. Aynı bölümdekı yüksek lisarvs çalışmasını 1987'detamamladı. Unıversite yıllarında yazmaya başladığı öyküleri çeşıtlı edebıyat dergılerinde yayımlandı. İlk kitabı 'Her Gün Perşembe Olsa' ile 1991 Akademı Kitabevi öykü özendirme ödülü'ne değer görüldü. 1993'te 'Uykusuz Gece Düşleri', 1995'te ise 'Ten Yükü' adlı kıtapları çıktı. Şu sıralar, Nazlı Eray'ın yaşamöyküsünden yola çıkarak yazdığı değişik kurgulu bir roman (Geceyi Yırtalım mı?) ve şaşırtıcı sonlu çok kısa öyküler üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. ^ yon reklamlarını da bizim hazır/amamızı is kân, güvendiği iki iyi boyacı başlangıç için yeterliydi. Arkası gelirdi nasıl olsa. Yumuyor gözlerini, yüzünde muzip bir gülümsemeyleÇ'inScddi'ninboyaihalesini aldığını düşlüyor. Tamdörtbinsekizyüzkilometrelik iş demek bu. Üstelik yüksek bir yapı da değil. Tehlikesi yok yani. Al eline fırçayı.emekliolanadekboya, bo\d, boya... Reklam şirketinin müdür odasına giren genç adam, Kazayıduydunuzmu'.'diycsordutclaşla. Boşverşimdi kazaya, dedi müdür. Sigortaşirketindenaradılarazönce. Adamlaryapılan işten çok memnun. Gazete ve televiz tiyorlar. Derhalçalışmayabaşlamalıyız. Zavallınınsigortasıbileyokmuşabi. Ölmcmiş ki oğlum. Böyleleri dokuz canlı olur. Ustası eline birkaç kuruş sıkıştırınca kmğını.çıkığını unutur zaten. Şuadamaacımayı bırak da, duvar reklamında kullandığımız"YAŞAMlNIZGÜVENLİ ELLERDE" gibi, insanları etkileyecck yeni bir slogan düşün sen. Yitirilecek zamanımız yok bayyufkayürek.^ Ocak '96, Ankara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle