Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 HAZlRAN 1995. SAYI480 FESTİVAL 11 nev'i şahsına münhasır Howlin VVolfbile, şiddetli bireyselliği ve derinlerdeki Memphis köklerine rağmen, kabaca onun formülünün sınırlan içinde kalırdı. Oysa 1950'li yıllann sonunda, dedik ya, Waters'ın modası geçmişti artık. Howlin Wolf ise, düpedüz âsâri atika sanılıyordu. Tarih öncesi bir müziğin temsilcisiydi sanki. B.B. KingTBone VValkerekolü, blues'dakayıtsız şartsız hâkimiyetini ilan etmişti. Kendiniblues'cusayanherustavcyeniyetmemüzisyen, üstadın yolundan gitmekteydi. 196O'lı yıllann başında ise, blues dünyası KJng'sound'uyladoluptaşmıştı.Herkesonu taklit ediyordu. lşte tam bu sırada, Chicago'da üç blucscu çıkti ortaya. Yeni üslubu gidebildiği noktaya kadar götürdüler: Otis Rush, Magic Sam, Buddy Guy. Chicago'nun yenisi genç gitarist Buddy, B.B. King'i kendinc model almıştı. Hatta ilk plağı çıktığında, B.B.'nın onu mahkcmeye vereceğinden korktuğu bile rivayet olunur. Ama Muddy Waters vc Howlin Wolf gibi sanatçılan da ihmal etmiyordu Buddy. Artık adını duyurmuş, kendi grubunu kurmuştuya, hem İcendisı yoğun birduygusallık taşıyan plaklar yapıyor, hem de disiplinli grubuyla ustaları destekliyor, yâd ediyordu. Geleneksel malzemeyi elden geçirip, yeniden yaratıyordu: Little Brother Montgomery'nin "FirstTimeIMcttheBlues"uyadaWillieDixon'ın "When Ivly Left Eye Jumps"ı gibi. Buddy Guy'ınilkplaklanndakifalsettovokaller ile çığlık çığlığa bağıran gitannın dramatik düzey ine bir daha erişip erişmediği hâlâ tartışılır. Mesleğinde ilk büyük çıkışı, besteci/basçı Willie Dixon ile tanıştıktan sonra gerçekleştirdiği ise, asla tartışma konusu değil. Guy, Dixon sayesinde Chess Records ile tanıştı. Orada Muddy NVaters ve Howlin Wolf ile çalma şansına kavuştu. "First Time 1 Met the Blues" kaydetti. Sonra birbaşka unutulmaz plağını, "Stone Crazy"yi orada yaptı. Züntrüdüanka olayı Bir yandan kendi müziğinin gelişim çizgisini izlerken, bir yandan da Junior Wells ile verimli bir işbirliğine girdi Guy. Böylece de beyaz dinleyiciler nczdinde sesini duyurabildi.Wells'inilkplaklarınahatınsayılırkatkılarda bulunduktan sonra, bu sefer de Vanguard şirketine bir dizi mükemmel albüm yaptı. Klasik Chicago blues ile çağdaş soul üslubunu birleştiren plaklar. Bu arada, Fillmore oditoryumunda çalması ve Rolling Stones'un 1970 turnesine katkısı nedeniyle, rock dinleyicilerinin de dikkatini çekti. Ancak, 1970'li yıllar, onun eski tutku ve ateşinin de durulduğu yıllardı. Ama Guy'un sadık hayranlan onu terk etmedi. Yalnız kendi ülkesinde değil, bütün dünyada. 1970'li yıllarda da, 1980'li yıllarda da plak yapmayı sürdürdü. Sesinin de enerjisinin de eskisi gibi olmadığını söylüyorlardı. Başanya çok erken ulaşmanın doğal bir sonucuydu bu, faturasıydı. Buddy Guy, devrini tamamlamamışsa da, parıltısını yitirmişti. Yeni bir ony ılda, 199O'lı yıllarda ise, yukanda bahsedilen Zümrüdüanka olayı yaşandı. Buddy Guy, 1990'da Eric Clapton'ın Londra'da, Royal Albert Hall'daki blues ge ccsinc konuk oldu. Sonra da, Clapton' ın, JcfT Beck'in ve Mark Knopfler'in katkılanyla gerçekleştirdiği "Damn Right l've Got the Blues"u yaptı. Ve yeniden blues gitaristleıinin en iyilerinden biri olarak, hep Iayık olduğu yeri aldı. Azalan popülaritesiydi aslında, kalitesi değil. Çekirdek kitlesi de ona olan hayranlığını sürdürmüştü hep. Şimdi ise, Buddy bir altın devır daha yaşıyor. Küllerindenolmasa bile, korlarından yeniden yükseldi. Onun tek müzisyen hayranı Eric Clapton değil. JeffBeck, Stevıe Ray Vaughan ve Jimmy Hendrix de, tıpkıClapton gibi hayrandı ona. 199O'lı yıllarda ise, hayranlannınsayısı yeniden pıtrak gibi arttı. 1991 ve 1992'de "Damn Rightl've Got the Blues" ve "Feel Like Rain" ile iki kez Grammy ödülii kazanmasının da bundan hayli rolü oldu, elbette. Guy, geçeny ılda, Billboarddergisinin, yuzyılda bir rastlanan cnder sanatçılara verilen "Century Award"una Iayık görüldü. Guy'ın son albümü "Slippin'In" ise, blues âleminde bugüne kadar yapılmışen hcyecan verici albüm sayılıyor. Buddy Guy erken başanya mı ulaştı gerçekten? Bu, başarıdan nc kastettiğinize bağlı. Genç yaşta adını duyurmak, satan plaklar yapmakbaşanysa,evet,başanlıydı Amakolay gelmedi bu başan. 1957 y11ında, daha yirmisine varmadan Chicjgo'ya geldiğinden bcri hiç durmadan çalıştı' Önce, kendi kusurlannı ortadan kaldırmak için, örneğin ilk baş lardaki zamanlama sorununu. Dişiyle tırnağıyla kazıyarak hak etti şöhretini. Saygınlığa ise daha geç kavuştu. O ilk gençliğinden beri yol boyunca eleştirildi, kınldı, ama pes etmedi. Müziği seviyordu çünkü. Kafasına dayanan tabanca Başan; gerçek başan da aslında geç geldi Buddy 'nin kapısına. Yıllar boyu gitann devleri tarafından övülen Buddy Guy, gerçek bir şöhretın maddi karşılığına çok geç ulaştı. Bu arada maddi güçlükler çekti, para alamadığı oldu, hatta bir sefcrinde kafasına tabanca bile dayadılar. Küçük plak şirketlerinin her zamanki organizasyon bozukluğundan bezdi. Tam on iki buçuk yıl hiçbir şirketle çalışmadı. Ama 1970'li yıllarda yeniden plak yapmaya başladı. Hayli mücadeleci hayatının bir başka mücadelesini ise, Chicago'daki çok sevdiği blues kulübü Legends'ı kurtarmak için verdi. Şimdi altmışına merdiven dayamış bir adam, Buddy Guy. Son albümünün durumu malum. Ondanönceki iki tancsiylcdc Grammy aldı: "Damn Right l've Got the Blues" (1991) ve "Feels Like Rain". O da malum. Chicago'yayeni ayak atmışgenç Buddy'nin şevkiyle çalışıyor. Çoğu blues gitaristinin hayal bile edemeyeceği şekilde çalıyor gitannı. BaşrollerindeTreatWilliamsileChristophcr NValken'ın oynadığı "Things To Do In Denver When You're Dcad"de de kendi besfeleri ni çaltı. Film yaz sonunda piyasaya çıkacak. Vc bütün bunları dinlcyicilerini dinlemeye borçlu olduğunu söylüyor. "Siz söyleyin bana ne istediğinizi. Yoksa ben size, şunu çalıyorum diye zorla boğazınıza tıkamam ki. Bakanm, öğrenirim, dinlerim. Ben muziğim için hiç okula gitmedim, kimse karşıma oturup da bana nasıl gitar çalacağımı öğretmedi. Hepsini gözlcyerck, bakarak, dinleyerek öğrendim. Şimdi de dinleyicilerimi dinliyorum. Şu Allahın cezası şeyi elime alıp her sahneye çıkışımda, bana ne yapacağımı onlar söylüyor." Buddy Guy'ın altmışına varmasına bir yıl var. Çocukyaştanben blues gitaristi. Çalıyor, söylüyor, besteliyor. Çok görmüş geçırmiş, iyisiyle kötüsüy le. Şöhrete, scrvete, başarıya da aldırdığı yok. Bazen stüdyosuna giriyor, bazen sahncsine çıkıyor. Gitannı alıyor, kulağı dinleyicilerde, onlann ruhuna nüfuz ediyor. "I Smell Trouble", "Please Don't Drive Me Away" yada"Somene Else Is Steppin' In (SlippinOut, Slippin' In)". Herzamainki gibi mütevazı, her zamanki gibi biraz kaygılı, çalıyor işte. "Bazen climde elektrogitar olduğunu unutuyorum. Çok, çok eskilere gidiyorum. Gencecikmişim, Little Eddie Boyd'u dinliyormuşum. tçimdeböyleduygularuyanıyor işte." Çarşamba akşamı ya eskilere gidecekyine, yayenileri yasayacak. Belki de bize bütün bir Buddy Guy yelpazesinden örneklcr sunacak. Ne çalsa kabulümüz...^