Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
şünmedi. Bu tuvaletlerin temiz tutulup tutulamayacağı ise sorgulanmadı bile. Gelişme, çirkin yüzler dubaları, yüzer otcllcri doğurdu. Hesapsız kitapsız yapılmış garip tekneleri.. Daha önemli bir yanlışlık ise yolculuğun içeriğindc yapıldı. Balıkçı'nın doğa ve tarih ziyafeti anlayışı, ticari kaygılara, arabesk yaklaşımlara yenik düştü. İnsanlar, yemekten içmekten etraflanna bakamaz oldular. Sarhoş naralan, tavla şakırtılan koyları kapladı. Bilinçsiz işletmeciler, kısa yoldan kazanç peşjndc koşan gemiciler, bu koca gövdcli, bol yemekli içkili, darbukalı gezilerin gönüllü aktörleri oldular. Balıkçı'nın "kutsal" yolculuğu Karagöz'ün Yalova sefasına dönüştü. Dahası var.. Giderek büyüycn tekneleri, koca dubaları yüzdürmek için çok giiçlü dizel deniz motorları ithal edildi. Tekne sahipleri ve yapımcılan, fıyakasına da kaçarak, yüzlerce beygirlik motorları teknelerine taktılar. En ufak bir anzada. Mazotlar denize yayılıyor, denizin yüzeyinde yağ lekeleri oluşuyordu. Ancak başlangıçta kimse bunlan önemsemedi. Ne de olsa, deniz kocamandı, uçsuz bucaksızdı. Birkaç litre yağ, mazot koca denize ne yapabilirdi ki? Bu gelişme içinde, gulet dcdiğimiz tekneleri,binlerce yıldır Akdeniz'de bir limandan ötekine götüren esas enerji kaynağı olan rüzgâr tümiiyle unutuldu. Koca tekneler son ıııoda dakron yelkenler yaptırıldı, bunlar torbalarına yerleştirildi ama ağı/ları iyice büziildü. Yelkcn tümiiyle bir yana itildi. özellikle yabancı turistlerden zaman zaman gelen "yelkcn açalım" talepleri, şakayla karışık hasıraltı edildi. Motor gibi modern bir aygıt varken, marşa basıp alıp başını gitmek varken, yelkenlc kim uğraşacaktı! Gelişme içinde, yelken, teknenin bir süsü olup çıktı. Ilk "Mavi Yolcu"lar için doğa kutsal bir anlam ifade ediyordu. Amaç, doğayla bütünleşmekti. Doğa ana ile kucuklaşmuktı. Doğa'nın doğasına ters düşen her şey, onlara yabancıydı. Doğayı kirletmek ise biiyük bir suçtu. Çöpler özenle toprağa gömülüyordu. Kural tertemiz koyları, oldıığu gibi korumaktı. Günümüzde bu koylar, plastiğin tehdidi altında, var olma yok olma mücadelesi veriyor. Koylann kıyılarında özellikle temmuz ağustos aylannda çöp tepeciklcri oluşuyor. Lodos havalarda açık denizden kıyıya sürüklenen plastik torbalar, masmavi denizi, kıyılan yer yer çöplüğe çeviriyorlar. Bunlara bir de açık denizden gelip kıCUMHURİYET yılara vuran ham petrol atıklan ekleniyor. Fethiye Körfezi'nin belli koylannda ham petrol kıyıdaki çakıllara yapışıp kalıyor. 1993 yazında Egc kıyılarında durum, 1960'ların sonunda Istanbul kıyılannda, Adalar kıyılannda yaşadıklarımızı anımsatıyor. Çaro: Balıkçı Geriye dönüş mümkün değil. Tabii artık kum tekneleri ile geziler düzenlcnemez. Teknelerin "belli bir konfor sunmalan kaçınılmaz. Motor denizde elbette gerekli. Ama bütün bunlar, adına yat dediğimiz tekneleri giderek daha büyütmeyi, garip biçimsiz yüzer oteller haline getirmemizi haklı kılmıyor. Yelkcnden vazgeçmemizi haklı kılmıyor. Gulet tipi ahşap tekneler, ata yadigân leknelerdir. Balıkçı ve dostlan sayesinde binlerce yıllık işlevlerinin yanında yeni bir işlev kazandılar. Bu tip tekneleri korumaya niyetli miyiz? örneğin yelkende ısrar edecek miyiz? Bu sorulara cevap aramak zorundayız. Koca deniz plastiğe yenik düşüyor. Bodrum'lu gönüllülerin iyi niyetli çabalan, ne yazık ki, devede kulak kalıyor. Bazı kuruluşlann naylon poşetler yerine kâğıt torbalar vermeye başlamalan, ancak simgesel bir anlam taşıyor. Yerel belediyeler naylon poşet kullanımını yasaklayama/ mı? Yine yerel belediyeler (Bodrum, Marmaris, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Antalya) koylarda oluşan çöp tepeciklcrini nasıl ve ne zaman toplamaya başlayacaklar? Ve nihayet, Balıkçı'nın ışık tuttuğu bu doğa /iyaletini, bol içkili, darbukalı turlara dönüştürmekte ısrarlı mıyız? Çare, 1990'lann teknolojik olanaklarını Halikarnas Balıkçısı'nın anlayışı ile birleştirebilmekte yatıyor. ^ •Eskidostlandan Özdemir özdemir teknesi günümüzde kıyının en eski teknelerinden blri olarak yaşamını sürdürüyor. özdemir, 1959 yılında zamanın en iyi tekne ustası olarak bilinen Bodrum'lu Ziya Usta'ya 1959 yılında ısmarlandı. 14 m.'lik gu let. Bir yıl sonra tamamlandı. 1972 yılına kadar önce yelkenle sonra da 70 HP'lik 'pat pat pat pat' çalışan tek silindirli bir motorla BodrumMarmarisFethiye arasında yük (portakal, kum, vb.) taşıdı. 1972'de bir turizmci tarafından alındı ve gezi teknesine çevrildi. Şimdi İçinde 100 HP'lik Ford marka güçlü bir motor var. Yelkenle seyrinin tadına hâlâ doyum olmuyor; yeter ki gemicilerin gönlü olsun da yelken açmayı kabul etsin... DEROİ 11 T E M M U Z 1993 S A Y I 381