Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yice dolmuş. Artık sadece kayıklar yüzebiliyor. Karadenizlilerin "çektinne" dedikleri ve o kendine özgü ve sığ sularda bile iş gören tekneleri bile ırmağın içlerine giremiyorlar. . Bu ncdcnle biz dc Inkumu'na gitmek üzere teknelere binebilmek için, ancak limana çok yakın bir ycrdcki Pctrol Ofisi rıhtımını kullanabiliyoruz. Irmağın deni/le buluştuğu bölgedeki "Bartın Boğa/ı" denilen kısa güzcrgâhı bile tckneyle gcçerken, nehir ulaşımının ne denli köklü bir uygarlık kaynağı olduğunu görebiliyor, hayıflanıyoruz. Sanki, "antik bir su yolunun" üzcrindcyiz ve bu öyle bir yol ki, doğayı hiç zedelemeden ulaşımı sağlıyor. Günümüz "uygarlığı" ise bu erdemi korumayı bile beceremiyor... "PrestiJ" yağması Bartın Boğazfndan Karadeniz'e açılıp, rotamızı doğuya çevirdiğimizde, eşsi/ güzcllikteki kıyı kıışağını görüp, "aman" diyoruz; "ne yapıp, ctmeli, hiç değilsc bu kıyıları bctonlaştırmamalı." Ne var ki, bu dileğimiz kısa bir süre sonra havada kalıyor. Denize doğru çıkıntı yapan heykelsi bir kayalık burnu döndüğünjüzde, Inkumu'nun korkunç görüntüsüyle karşılaşıyoruz. Kıyı ile hemen aradaki zümrüt yeşili yamaçlar arasında sıkışıp kalmiş dar ve uzun bir düzlüğe, birçoğu hemen önündeki kumsalı da "arsa" niyetine kullanarak inşa edilmiş, yan yana, arka arkaya, hatta üst üste yığılmış binalar, binalar, binalar... Hem de, yine çoğu "modern" ve "lüks" apartman şeklinde, sözde turistik tesisler, ya da yazlık daire siteleri, moda deyişle "apart ünitelcr". Teknede birlikte olduğumuz Bartınlı Bartın'ın "•imdllik" botonlafmayan tarlh v* doğa cennetl Güzelc*hisar kıyıları (iistte) Inkumu'nda "ttncii" batonlardan Karakas'ın apartotell, kumsalın hrnını başladığı yard* yükaallyor (altta)... dostların anlattıklarına göre, Inkumu, 80'li yıllara dek gerçek anlamda bir mesire bölgesiymiş. Karadeniz'de zaten çok kısa olan deniz mevsiminde, yöre halkı buraya günübirliğine gelir, piknik yapar, doyasıya yajcarlanırmış. Ancak, şu ünlü "çağ atlatna" yıllany la birlikte, anlaşılan "yağma ekonomisi" bölgede önce buraya göz dikmiş. tlk aşamada küçük ve "masuın" yazlık evler şeklinde başlayan işgal süreci, kısa sürede yoğun ve yüksck yapılaşmaya dönüşmüş. Bu bir avuç kumsailıktan olabildiğince yer kapabilmok için "Inkumu'na hücum" başlamış ve burada mutlaka bir yazlık edinmek, Bartınlılar için gidcrek bir "prcstif sorunu haline gelmiş. Yine, dostlanmızın anlattıklarına görc, böylesine bir yağma yanşı, yöre halkı arasında anlamlı bir yerel deyişin de yaygınlaşmasına ncdcn olmuş: "Bartın'da ....cak kenefi yok, tnkumu'nda yazlığı var..." Ve öncüler... İnkumu'ndaki en büyük yapılardan biri, TBMM eski başkanlanndan Cahit Karakaş'a ait bir "turistik tesis". Karakaş, meclis başkanlığı döneminde, kumsalın hemen doğu kesimindcki "denize sıfır" bir hazine arazisini 49 yıllığına devletten kiralamış. Üzerine de çok katlı bir "apartoteU" dikivermiş. Bu "öncü" girişim, devletin bazı kuruluşlanna da cesaret vermiş. PTTsindcn ö zel Idaresi'ne dek kamu kurumlan, "eC U M H U R İ Y E T DER8İ 11 T E M M U Z 1993 S A Y I 311 ğitim tcsisi" ve yazlık lojmanlarmı yine Karakaş gibi kumsalın hemen kenannda ve dev bina kütleleri şeklinde inşa etmişler. "Imamccmaat" misali, geriye kalan hemen tüm kıyı alanını da, benzer şekildc "sıkışık düzcn" halinde diğer özel yatınmcılar parsclleyip, binalarla doldurmuşlar. Şimdi artık Inkumu, bir koyun çevresine kurulmuş küçük bir İcent gibi. Ama, kesinlikle Karadeniz'in o sevimli kıyı yerleşmelerine benzemiyor. Sanki, bir metropolün çarpık gelişen yeni bir mahallesi görünümündc. Altyapısı ise hiç yok. O kadar çok yapının atıkları "dogaya emanct"... Şaşkın bakışlarla gözlemimizi tamamlayıp, teknenin burnunu ycniden Bartın Boğazfna çevirdiğimizde, Karadenizli dostlarla şu mutabakata varıyoruz: Sadece rantı gözetcn şu imar ve turizm politikası kökünden değişmedcn, Karadeniz turizme filan açılmasın. Daha, doğru dürüst yolu bile olmadan, Inkumu'nun başına bunlar gelebiliyorsa, "turizm altyapısı tamamlandıktan sonra" akına geçecek olan asıl büyük "istilactlann" yaratacaklan tahribatı, düşünmek bile insana ürküntü veriyor... 13