Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O S M A N S E N E M O f i L U VV.A.MOZARTTAN BABASINA1(1) Viyana, 13 Ekim 1781 2 V O p e r a n ı n <> metni hakkında şöyle düşünüyorum... Stephanie'nin çalışmasıyla ilgili düşüncelerinizde gerçekten haklısımz; ama sözler Osmin'in aptal, kabasaba ve kötü karakteri göz önünde tutularak yazıldı. Çok iyi olmadığını ben biliyorum, ama müzik anlayışıma o kadar uygun ki (daha ilk başta aklıma yattı)! Hoşuma gitmesi doğal ve çalındığında hiçbir eksiklik duyulmayacağına bahse girerim.. Sözleri gerçekten kUçümseyemem. Müzik için "Ah... bu üzüntü" diye başlayan Belmonte'nin aryasından daha iyisi yazılamaz. "Bugün" ve "Acı yüreğimde dinleniyor" diye başlayan dizelerin dışında (çünkü acı hiç dinlenmez) müzik hiç de kötü değil. özellikle de birinci bölüm iyi sayılır. Bilmem, ama bir operada sözler kesinlikle müziğin sadık dostu olmalıdır. Neden Italyan komik operaları genelde her yerde seviliyor? Hem de sözler ne kadar basit olursa olsun... Paris'te bile...Bizzat ben tanık oldum buna. Çünkü müzik her şeye egemen, gerisi unutuluyor. Konunun iyi işlendiği ve sözlerin müziğe göre yazıldığı bir opera çok daha fazla sevilir. Kafiye olsun diye müziğe ters düşen ve ona hiçbir şey katmayan sözcükler ve dizeler yazılamaz! Tanrı aşkına, bir operada sözcüklerin değeri yoktur. Evet müzik için dizeler gereklidir ama sırf kafiye olsun diye kafiye uydurmak çok sakıncalı bir iştir. Metne bu dUşünceyle eklenen dizeler müzikle birlikte kaybolup giderler. En iyisi, tiyatrodan anlayan ve iyi bir şeyler yapma yeteneğine sahip bir besteciyle akıllı bir söz yazarının birlikte çahşmalarıdır. O zaman cahillerin alkışı da insanı korkutmaz. Söz yazarları bazen bana soytarılık yapan borazancılarmış gibi geliyor. Eğer biz besteciler her zaman kendi yasalarımızı (bu yasalar, bu konuda daha hiçbir şey bilinmediği zaman çok yararlıydılar) izleyecek olursak ortaya kötü yapıtlar çıkabilir, tıpkı söz yazarlarından müziğe uymayan librettolar çıkabileceği gibi. Yeterince saçmaladım gibi geliyor; şimdi beni en çok ilgilendiren bir konu hakkında bilgi almak istiyorum, sağhğınız nasıl sevgili babacığım... Son mektubumda baş dönmelerinize çare olarak size iki öneride bulunmuştum, bunları şimdiye kadar duymadığınızı biliyorum ama göreceksiniz iyi gelecektir....^ VVdfgang Amadeus Mozart. üzik alanında benzeri ender görülebilen bir yetenek, otuz beş yıllık kısa yaşamı boyunca verdiği yapıtlarla ölümsüzlüğe ulaşmış bir deha VVolfgang Amadeus Mozart (17561791). Bu alandakı önemine, yapıtlarının üstün nileliklerıne ilişkin yazılar, araştırmalar yıl boyunca (1991 iki yüzüncü ölüm yıldönümü olduğu için) daha da artacak Müzisyen babası Leopold Mozart'ın (17191787) öncülüğünde hemen hemen tüm Avrupa saraylarını dolaşan ve çocuk yaşta müzik çevrelerinin aranan sanatçısı olan Mozart, kimi dönemlerde imparatorların ve kralların parasal desteğini elde etmesine karşın yaşamını sıkıntı içinde sürdürmüş, bu sıkıntılar nedeniyle sağlığı bozulmuş ve tek avuntuyu aralıksız çalışmakta bulmuştur. Temmuz 1791 'de, gene para sıkıntısı çektiği bir sırada kapısını çalan bir yabancı, besteciye bir Requiem ısmarlar. Bu ölüm ilahisi için 100 altın alacaktır Mozart. Hemen işe koyulur, ama kısa bir süre sonra karamsar düşüncelere kapılır; "Bu Requiem'i kendi cenazem için yazdığımdan eminim" der karısına. Son operası Slhirll Flüt'ü 28 Eylül 1791 'de bitirip yenıden tüm gücüyle Requlem'ı ele alır. Ancak göğsündeki ağrılar, tuhaf bir sinir hastalığıyla birleşip daha da dayanılmaz olmuştur. Bir düşmanı tarafından zehirlendiğine inanmaktadır sanatçı... 4 aralık günü, büyük bölümünü bitirdiği bu yapıtı (amamlaması için öğrencisi Sussmayer'e gerekli uyarıları yapar... Baldızı Sophie VVeber'e de "Bu gece ölümümü görmek için yanımda kalın. Ölümün tadını dılimde duyuyorum. Hem siz de giderseniz karım Constance'a kim yardımcı olur?" der. Gece yarısına doğru biraz kendine gelir. Requlem'e eklenecek birkaç nota daha mırıldanır ve ölür. 6 Aralık 1791'de, öğleden sonra üçte yapılan cenaze törenine Mozart'ı zehirledi diye haksız yere suçlanan Salieri, öğrencisi Sussmayer ve birkaç yakını katılır Fırtına yüzünden, kiliseden mezarhğa dek olan yolculuğun sonunda yalnızca cenazeyi taşıyan görevliler kalır. Onlar da işlerini çabucak bitirirler: Kralların gözdesi, imparatorluğun resmi bestecisi, ülkenin gururu W.A.Mozart, başında bir tek dostu bile olmadan, mezarlığın bılinmeyen bir köşesine gömulür. Bu ilgisizlik ancak ölümünden yetmiş beş yıl sonra düzeltilir: Viyana Belediyesi besteci için belki de gömüldüğü yerin yakınlarına görkemli bir anıt diktirir... 4 Leopold Mozart. M (1) Türkçesi: Şemsa Gezgin. (2) VVoltgang Amadeus Mozart bu mektubu Saraydan Kız Kaçırma operası üzerine çalıştığı donemde yazmıştır. C U M H U R İ Y E T t l R I I 1 0M A R T 1901 SAYI 211