Katalog

BÜMLERDENEIİfErİm R ASGELE Raif Ertem Yollar ayrılıyori S OÜNGÛR KABAKÇIOÖLU'NUN ALBÜUUNDEN ıl 1964, 10 ocak, izmir'dekı Efes Oteli. Burası Turkiye'nin ilk lüks otellerinden biri olmanın dışında, ünlü sanatçılarımızın yaptığı seramik panoları, duvar resımleri gıbı yapıtlanyla da tanınır. Yaratıcıları toplu halde: Soldan sağa doğru, Devrim Erbil, Ferruh Başağa, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Güngör Kabakçıoğlu, Eren Eyuboğlu ve Arlf Kaptan. B.Rahmı ıle A.Kaptan dahaönce 1939 yılında 1. Oevlet Resım Heykel Sergısı'nde üçunculuk odülünu paylaşmışlardı... Y Mayıs 1988'de yitirdiğimiz değerli karikatürist, gazeteci, mizah yazarı, tiyatro ve sinema oyuncusu, şovmen Altan Erbulak, bir zamanlar tığ gıbi delikanlıydı. Fotoğrafta 1950li yılların başlarında Altan Erbulak, ilk Türk kadın karikatürcü ve soprano Selma Emlroğlu (Aykan) ıle bır partıde neşelı bır şekılde dans ederken... I MEHMET AKAN'IN ALBUMUNDEN ıl 1961 Genç Oyuncular Mehmet Akan (solda) ve Arlf Erkin, dığer Genç Oyuncular'la bırlıkte yazdıkları bir oyunu Erdek'tekı 4 Tiyatro Şenlığı'nde sahneliyorlar. Yer Erdek'ın "Yukarı Mahalle"sı. Bır ortaoyunu denemesı bu, adı "Büyucü Oyunu"... Y ilivri'ye varmadan bir kume ağa<; Altmda Mııral Suyu akıyor O*. manlı ordularının konaklanıa vcrıymiş. Rumelıseferleriöncesi. MuratÇeşmesi'ni geriye almışlar. Eski laşlarını atmışlar. San ki geçmışinden k opaı m ı ş 11 r . Kederli, korkak akıyor. Çevresinde anular yanıyor. TIR' la n denetleyen polisler bakıyor. Yoldaıı vı zırvızıretkiiler, etkililergeçiyor.Gor müyorlar, görmek istemıyorlar... Denize doğru yapayköylerîKıyıboyıı uzanıyor. Iskelelcı, gazinolar. Denize girilir. Yenilir, içilir. Parköy'le MııralSuyu'nuayıranduvardaRaufMutlııay.oturur. Sabah akşam!.. Bır gölgegıbı evinc çekilir. Kendideyımıyle"Ruzgârvur);unu, yalnızlık yorgunu." Kitaplar arasında, ansık lopedıler arasında! Ara sıra uğrarım. Yalnızlığından sıyrıhr. Negüzel deanlatır. Yılların birikimi. Rauf Mutluay Hoca. Dogan Heperdeburalarda. Aynı bloklardayız. Bir türlü karşılaşamıyoruz. AkşamUstleri sahil yolu. tnsan kaynar. Yaşlılar, ortayaşlılar yürürler. Gençler arabalarda. Arabalar Deccal'a (•)dönmüş!99türsesfışkırıyor...Tam gaz! Yaşlılar, çocuklar kaçışıyorlar. Korna sesleri, motor gürültüleri. Teneke uygarlığı sırtımızda. Nasıl da tutsak ettiler bizi... Bu yılŞakran'agidemedim. Ah bu teneke uygarlığı! Bağladı bizi. Hastahane ev arası. Işte buralarda dolaşıyorurn. AkşamJarı balığaçıkıyorum. Marmara'run tek balığı: tsta vrit! O da çok azalmış. Karanlık basmadan vurmuyor. Akşam sofrası kaçıyor... Yapacak başka iş yok. tşte güne> yaslandı. Utandı, kızardı... Oltalarımı topladım. Sandalı çektim. Bineceğim. Bir ses: "Ben de gelebilir miyim? " Buralarda tanıdığımbır genç. Yalnızavlanmayı da sevmem. Gidelim! Üç beş tane tut tu k. Akşam yeli hazırlıksız yakaladı. Islandık.üşüduk.döndük. "Gel dostum. Şuraya bir ateş y akalıın. Domales, biber de alalım. Hem ısınınz, hemdoyunuruz." Uurdu. "Paylaşalım. Senıstersenburadaye!" "Bölüşelım," diyorsun; "Bolüşccekkadaryok. Al! Bu akşamkiler senin olsunt" Yarına kısmet... ObaJıklanaldı, benoltalanmı. Balkunaoturdum. Denız karardıkça karardı. Yüreğim daraldı. Paylaşmak ve böluşmek. "Klmanın yarısı sen, yarısı ben." Paylaşmak... Birbutün... "Elmanınyarısı senin, yansı benim. Bıçağı yeınişlir artık o. Bölünmüştür. Ayrı dünyalar... Sevişmekledövuşmek kadarayn!.. Yaşlanıyor muyum? Bana mı öyle geliyor? Yollar ayrılıyort.. Rasgele!.. D ( * ) Kıyametbelirtılerındenbırisı Çevresıne 99 çeşıt ses yayan bır eşek