07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

s D A Ğ L I K Erdal Atabek Gençlik sorunlarının üç yönü ikili Kültür ve Sanat Şenliği, kazandığı birikimle ulusal ve uluslararası boyutlarda hizmet veren bir düzeyi yansıtıyor. Bu yıl programında çeşitli önemli konular arasında "Gençlik sorunları" da yer almıştı. Bu konuda "Gençliğin yaşayan sorunlan" ıı/mnde bır soyleşıyc de ben yardım Çamlaraltı açıkhava alanını (diğer zamanlarda bir kahve olan yer şenlik süresince bir toplantı alanına dönüşturülüyordu) dolduran gençler, öğretmenler, ana babalar ve her meslekten, her yaştan dinleyiciler konuları büytık bir ilgiyle, coşkuyla dinliyorlardı. Gerek gençlerin, gerekse diğer dinleyicilerin konuşmaları nasıl bir dikkatle izledikleri, konuşnıalar sonrasında sordukları önemli soruları keşke butün ülke izleyebilseydi. Gençlik konusundaki karamsar düşuncelerin nasıl dağıldığını, gençliğin kendi sorunlan, ülke sorunlan üzerindeki sağlıklı duşüncelerini insanlarımız duyabilseydi, hiç kuşkum yok, geleceğe daha güvenle bakabilirdik. Gençliğin yaşayan sorunları nelerdi?.. Bu sorunlann başında "gençlerin aileleriyle olan sorunları" geliyordu. Gençlerimizin aıleleriyle sorunlan vardı. Bu sorun Uç uçlu bir sorundu. Sorunun bir ucunda "genç insan" vardı. Yetişen, büyüyen genç insan yaşadığı sorunlan ailesiyle paylaşmakta güçİUk çekiyordu. lsteklerini, beklentilerini, umutlarını, acılannı, sıkıntılanru ailesine açamıyor, onlardan beklediği anlayışı, ilgiyi göremiyordu. Sorunun diğer ucu "analar, babalar "dı. Onlar da kendi isteklerini, beklentilerini, kırgınlıklannı çocuklanna anlatamıyor, onlarla nasıl iletişim kuracaklannı bilemiyorlardı. Sorunun üçüncü ucunda "toplum" vardı. Toplumun karmaşık etkileri bir yandan gençler uzerinde, diğer yandan analar babalar Uzerinde yaşıyor, aile içindeki sorunlann çözümünü daha da güçleştiriyordu. "Kuşaklararası çatışma" diye bilinen bu iletişim bozukluğu normal miydi, yoksa gençlerin yanlışı mıydı ya da anaların babaların ne yapacaklarını bilememesi miydi? Sorunun çözümü var mıydı, yoksa her şeyi kendi çözümüne bırakmak mı gerekiyordu? Her kuşağın yaşadığı bu sorun kendi kendine zamanla mı çözülecekti? Bu güçlüğün çözümüne toplum olarak nasıl yardımcı olabilirdik? oluşturmak için geçen zamanı, korunmamış derıde aynı etkının görüiduğü zamanla kıyaslamakla bulunmuştur Ömeğın, "SPF 15" olan bir ürun demek, korunmamış deride erıtem oluşturacak ışın oranının 15 katına kadar koruyan bır ürün demektir. Böyle bır ürunü seçerken derl tip! de dıkkate alınmalıdır Kolay yanan ve guç esmerleşen derller ıçın yüksek derecede koruyucu urun (SPF 15 ve yukarısı), güç yanan ve kolay esmerleşen derıler ıçın daha az korumalı ürünler (SPF 510) kullanılmalıdır Suya gırıp çıkma ve terlemeyle sürulen maddenın koruyuculuğunun azalabıleceğı de hesaba katılmalıdır. • Jeorme F POTTS • SENDROM DERGİSİ Temmuz 1990 Dikili Kültür ve Sanat Şenliği'nin ardından [1] Güneşten korunmada SPF nedir? Koruyucu Faktör) sözcuklerının baş harflerınSPF, SUN PROTECTING FACTOR (Güneşten den oluşmuştur ve btr koruyucunun güneşten ko runmaderecesınıbelırtmekıçınkullanılır Amerıkan "Gıdallaç Yönetımı" tarafindan 1978 yılından berı kullanılan bu krıter, hazırlanmış bır koruyucunun ne derecede koruduğunu belırtır. Burada birim ölçü, korunmuş deride erıtem Burada toplumumuzun eksiği, "biiyüme ve gelişme bilinci" dıyebileceğimiz önemli bir alandaki bılınç eksikliğiydı. Gerek genç insanlara, gerekse ana babalara insan gelişiminin nasıl olduğu, sorunlarının neler olduğu, bu sorunlara nasıl yaklaşmak gerektiği anlatılmıyordu. Bunu anlatacak olan, gerektiğinde insanların danışabileceği, kendilerine yardımcı olabilecek kurumlanmız yoktu. Dahası, böyle kurumlann gerekli olduğuna ilişkin topiumsal bir bilgi, toplumsal bir inanç yoktu. Böyle bir şey gerekli görülmüyor, gençler karşılaştıkları sorunlann çözümünü bulamadıkları için ana babalarından uzaklaşıyor, ana babalar da bu sorunlann gençlerin haksız bunalıınları olduğunu düşünüyorlardı. Böyle olunca da çözüm büsbütUn gUçleşiyor, aile içi iletişim giderek bozuluyordu. Kuşkusuz, buraua çözüm bir matematik probleminin çözümü sadeliğinde değildi. Söz konusu olan insanlardı. İnsan davranışları da toplumsal değer yargıları, beklenileri, umut aktarımı, geçmişin birikimleri gibi pek çok etkenin rol oynadığı karmaşık bir alan demekti. Değişen dünya, değişen toplum, dünyayı küçülten iletişim araçları gibi faktörler insanların birbirine karşı durumlarını değiştiriyordu. Bugünün gencinden kendi gençliğimizdeki tavırlan, umutlan, kaygıları, beklentileri bulmamız, bunları aramamız yanlıştı. Bunun çözümü de, ne erişkinlerin kendilerini mutlaka haklı görmesinden ne de gençlere sınırsız hak vermelerinden geçiyordu. Çözüm, karşılıklı birbirini anlamaktı. Çözüm, bu karşılıklı anlayışın gerekli olduğunu bilmekten geçiyordu. Çözüm, bu karşılıklı anlayışın gerekli olduğuna inanmak, bunun için çaba harcamaktan geçiyordu. Bu çözüm yolunda belki kestirip atmanın kolaylığı yoktu, ama öyle davranış da zaten çözüm değildi. Bu çözüm yolu, sabır, çaba, bilgi, içtenlık, zaman istiyordu. Gençler de ana babalar da " o beni anlasın" demekten vazgeçecek, sorunlarını anlamak veanlatmak için bu yolu kullanacaklardı. Sorunu çözmenin doğru yolu, öncelikle sorunun varlığını kabul etmekle başlayacakU...D Günlük su gereksinmemiz ne kadardı? ırokurumuz, "Gündene kadar sutçilmesi Bgerektlğlnl"Iklım koşullarına, çıkardığı sıvıya, soruyof Bugereksınme ınsanın içınde yaşadığı harcadığı kalorıye, beden ağırlığına göre değışır. Bu bakımdan belıriı bır mlktar söz konusu olamaz. insanın gunluk su gereksınmesini en lyı kendi susuzluk duygusu duzenler Insandakı "susuzlukduygusu", beynın hipotalamus bölgesınde bulunan"«u8amam«rkezl"nınuyarılmasıylaharekete geçer. Bu uyarıdan sonrasusama merkezı, susuzlık duygusu yaratarak ınsanın su ıçmesini sağlar Mekanizmanınslnırselhormonalcalışma sistemı, en kısa zamanda insanın eksık olan su gerekslnmesının sağlanmasını başarır Yedığımız besınlerdekı su mıktarı dagünluksu bılançomuzda önemli bır yer tutar Bu yolla yaklaşık olarak 1200ml.sualırız Içtlğımızsıvılarlaaldığımızsu mıktarı da(su, çay, ayran, lımonata vb.) 12001400 ml kadardır Metabolızmamızdanoluşansu mıktarı da 280 ml dolayındadır Böylece, gunlük su gereksın mesı normal hava koşullarında, normal çalışma temposunda 27002900 ml. dolayında oiur Ancak sıcak havalarda, aşırı terlemeyle kaybedılen su mıktan artarsa alınması gereken su mıktan da çok daha yuksek mıktarlara ulaşabilır. Doğru olanın, susuzluğun zaman gecinlmeden, uygun bir ıçecekle glderılmesi olduğunu yineleyelim. Cl SAĞLIK ve GÜZELLİK REHBERİ HEMOROİDFİSTÜL VARİSLERİN INFAROT, İĞNE İLE TEDAVİSİ Op. Dr. Hıyatl F. KOCAL Bankalarla anlaşma vardır Rumelı Cd Ogan Ap ÇANAJANS 151 00 44 FAX: 151 41 55 PROKTOLOGIE NoiMNIşantaşı Tel: 141 35 89 132 0120 • • • • Blokimya HematoloJI Hormonlar Serolojlk ve Immünolojlk Testler ONUR LABORATUARI Dr. Nilgun Ekici Güvenilir ve Kesin Sonuç DOÇENT Dr.ArifVerimli Ruh (Sinlr) Hcstalıklan Uzmanı Pslklyatrlst Pslkoteraplst rt 16 0O193OCte«t 100O1&00 DİŞHEKÎMİ Porselen (Seramik) Protez Tel: 3458919 3500734 3<#4652 • BakterlyoloJI • Kısırlık Testlerl • Patolojl • Tümör Bellrleylcilerl Tel: 529 00 82 Mlllet Cd. Ciner Ap. No: 119/4 ÇAPA İSTANBUL (Kan Merkezi Karşısı) Vallkonaöı Cad Pamuk Palas Apt 133/7 Nlşantaşı İST T e l : 1 3 0 5 9 8 5 BaâdatCd 53/2 No 7071 VedarPasajı KızıltoprakİSTANBUL 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle