24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

benzersiz güzellikle tslam anıtlarına karışıyor. Firavunlar uygarlığı, yalnız yapıtlannın inanılmaz boyutları ve canlılıklarıyla değil, sUnnetten nıevlide, çeşitli uygulamalarıyla da sanki binlerce yıl ötesinden tslâm'a doğru uzanan bir köprü... Bugünün Kahiresi'nde ve Mısırı'nda firavunlardan, o eşsiz uygarhktan ne kalmış diye tartışmak ve araştırmak boşuna... Kalan bir şeyler var, ama derinde... Bugün Kahire kuşkusu/ sayısız camisi, minareleri, inançlan, ezan sesleri ve yaşam biçimiyle öncelikle bir lslâm kenti... Ama kentin ortasında kurulan rcnkli çadıriarda, yeni ölen bir kişiye ağıt yakılmasından, piramitlerin bekçisi Sfenks'te başlayan onarım eyleminin aydınlar katında uyandırdığı tepkinin büyüklüğüne, çok şey firavunların uygarlığı na sürekli gönderme yapıyor. Firavunlardan sonra Romalılar bu çevrede bir kale kurmuslar. 639 yılında Halife ömer'in komutanı Ibnel Aş Mısır'ı fethetmiş. Bir efsaneye göre lskenderiye üzerine yürümek için çadırım söktürmek üzere olan komutan, çadır direğine konan iki güvercin nedeniyle bundan vazgeçmiş, çadır olduğu yerde kalmış. Bu nedenle, çevrede oluşan kente (bugünkü Eski Kahire), 'Fustat', yani çadır adı verilmiş. BugUn, Maşrel Alika denen eski Kahire'nin bir adı da Fustat. Abbasiler'in komutanı, Türk kökenli Ahmed İbni Tulun, 8700te sarayını buraya taşımış. Ve bugün hâlâ tüm görkemiyle ayakta olan şahane bir cami yaptırmış. Ama Kahire'nin asıl kuruluşu, Fatimiler dönemine rastlıyor. Fatimiler adına Mısır'ı "fetheden" Cevher komutan, bugünkü kentin asıl nüvesini kuruyor: "El Kahira Zafer Kazanan Kadın"... Başkent, buraya taşınıyor, unlü El Azhar Camii yapılıyor; yıl, 970'ler... Sonra Selahaddin Eyyubi geliyor, görkemli bir kale yaptırıyor. Bugün bu kale, Kahire üzerine başdöndürucü bir panoramayla birlikte, çok daha sonra, Hidiv Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılmış ünlü "Albatr Camü"nın veçevredeki çeşitli cami, müze ve kalıntıların da gezildiği önemli bir ziyaret yeri... Sonra Memluklar'ın parlak dönemi, Yavuz Sullan Selim'le birlikte Osmanlı egemenliğinegeçiş, Türk mimarisinden esinlenmiş sayısız cami, mescit, medrese, türbe... Hidiv İsmail Paşa ile birlikte kentin Batı etkilerine açılması, "Avrupalılaşması"... Kahire, 1900'lerden itibaren Nil'in öbür yakasına ve adalara da sıçrayacak ve günümüze dek süregelen inanılmaz gelişmesini gösterecektir. Kahire'de göze çarpan şey, tüm yapıları kaplayan toprak rengi toz ve bunun altından yine de belli olan, süslü, zengin, barok cepheli yapıların güzelliği... Güzel, ama terkedilmiş, bakımsız... Savaş sonrasındaki nüfusu 1 milyonu ancak aşan bu kent, bugün 1415 milyon insanı barındırmaya çalışıyor. Insanlar, tüm ülkeden iş bulmak için başkente akın ediyor, sonra burada da işsiz kalınca, başta Irak ve Körfez ülkeleri, dış ülkelere gidiyorlar. Sokaklarda inanılmaz renklilikte bir kalabalık: Çoğu zaman örtulü, kapaiı, ama hep boyalı ve bakımlı yüzleri (özel*likle gözleri) ile dikkati çeken, çocuklarından alışveriş sepetlerine, her şeyi inanılmaz bir dengeyle başlarının üzerinde taşıyan kadınlar... Sokaklardan cami avlularına her yeri işgal etmiş, yoksul, pis, ama sağlıklı, güleç yüzlü çocuklar... Derilerinin koyu rengi kadar, ırklarına özgü guzellikleriyle de göze çarpan Nuhyalılar... Şaşkın fellahlar, yaşlı Ya Tarihe bir bakış Bir karmaşa ıçınde olan kadın gıyımınde, çarşaf ve peçe zaman zaman, başörtusü ıse hemen her önunde develere bınip eğlenmesını engellemıyor hudiler, çılgın şoförler, trafiği umutsuz hareketlerle bir nebze yönlendirmeye çalışan "çavuşlar"... Memurlar, medrese öğrencileri, hocalar, papazlar, yol arayan turistler... Bütün bunlar, eski Kahire'nin El Tahrir veya HanelHalili meydanlarmı, müze önleri veya cami avlularını dolduruyor, kente inanılmaz bir hayat veriyorlar. u çarpıyor Ama bu, basurtulu Mısır kadınlarının pıramıtier "tslami kıyafetler" ağır basıyor. En modern semtlerde bile kjzerkek birlikteliği çok nadir rastlanan bir şey, zor bir ilişki olmayı sürdürüyor. Din, sanki çağdaş alılımlarını bir türlü gerektığı gıbi yapamamış bu toplumda, sığınılan son çare, zor bir yaşamın başlıca tesellisi... Namaz vakti camilere girmek için Müslüman olduğumuzu söylemek gereği doğuyor. Kadınlar, kimi zaman erkekler, resimlerinin çekilmesinden memnun kalmıyorlar, giderek bir yerde makinem bir yumruk bile yiyor. Kaldırımlarda sergilenen dinsel kitapİarın resmini çekmek istediğim bir yerde, serginin başındaki gençler, buna şiddetle karşı çıkıyor. Yoksullukların, geri kalmışlıkların resmini çeken "Juriste" karşı çıkan gururlu Mısırlıyı çok iyi anlıyorum, ama bunun bir "kültiir olayı"nı resimlemek olduğunu anlatma>a çalışıyor, itirazlanna itiraz ediyorurn. Ancak tartışmak boşuna!.. Vazgeçiyorum. Kahire, gezmekle bitip tukenmeyen bir kent. Tarihe, geçmişe, arkeolojiye merakı olan biri için bir cennet. Giza piramitlerini bir kez daha geziyor, gizemli ve görkemli Sfenks'te başlatılan haşin onarıma biraz üzüntüyle bakıyor, geçen seferlerde göremediğimiz ünlü "kayığı" görüyoruz: 1954'te keşfedilen, 1224 sedir ağacından parçasının bir araya getirilmesi 25 yıl süren, 45 metre boyunda ve özel bir muzede sergilenmekte olan firavunların kayıı... Başka birgıın, Eski Kahire diye adlandırılan semte gidiyor, buradaki Roma kalıntılarını, Doğu H ı r i s t ı y a n ^ Kahire'de islam Islam'ın etkisi elbette duyumsanıyor. Kentin binlerce minaresinden yükselen ezan sesiyle birlikte yaşam bir ölçüde duruyor, hemen her yerde namaza dumluyor, malını satmak üzere boğazınıza yapışmış satıcılar bile ortadan yok oluyor... Giysi çeşitliliği içinde Firavunlardan Kıptilere "Öluler Şehrı"ne açılan kapılardan, çoğu zaman utangaç genç KIZ ve kadın yuzlerı seçılıyor 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle