Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Iz bırakan mahalle kültürü İlber Ortaylı ski tstanbul mahellelerini bugün gravürlerden seyredenler hoş bir atmosferin varlığından söz ederler. Oysa yaşanan hayat, bugünkU nostalji derecesinde kolay ve hoş olmamalıydı. Toplanamayan çöpler, yazın toz toprak, kışın çamur ve rüz' gârlı havalarda bir kıvılcımla başlayıp bUtün şehri telaşa veren ve gerçekten de mahalleleri süpürüp kül eden yangınların korkusu; Istanbul'u ilk elden kâgir yapılara ve giderek heyet komşuluk ve mahalle kültürünü de götürdü. Eski mahallenin sıcak atmosferini, tahayet komşuluk ve mahelle kültürünü de götürdü. Eski mahellenin sıcak atmosferini, tabiatla iç içe halini, 19. yüzyılın Edmondo d'Amicis gibi gö/lemcileri kadar bugün bizler de zaman zaman arıyoruz. Gerçi kimse o ahşap evlerdeki yaşama geri dönmek istemez, anıa eski mahalle, dayanışma demekti. Eski mahalle gizlisi saklısı olmayan bir dünya idi. O yüzden insanlar evlerinde de dış dünyanın düzeyine göre yaşarlar, sereserpelikten kaçımrlardı. Yokluklar ve ihtiyaçlar, mahalle halkını birbirine kenetlerdi. Mahalle sekenesi bir büyük aile gibiydi. 'Mahallenin güvenliği, temizliği, yangından korunmak için, namus için mahalleli bir araya gelmişti. Mahalleli yönetim karşısında birbirinin kefıliydi, onun için de birbirlerinin her işine karışırlardı. Mahalleli hakikaten kaderde ve kıvançta ortak bir kitle idi. Akbıyık semtine turizm el atarken E Tıpık oörüntülenyle Akbıyık Mahallesı, tam bir eski Istanbul semtı özellıklerını korumaktadır. dinlendirici bır yürüyüş yapmak için, bu mahalleyi seçmek gerekır. Akbıyık'ın önemlı bir yıkım görmemesi herhalde 1950'lerinsonunda büyük cami Sultanahmet'in siluetini korumak için konan bazı yapı yasaklarından ileri gelmektedır. Eğer şu sıralarda turizm seferberliği denen otelcilik vandalizminden yakasını kurtarabilirse, semt bu görünumunu sürdürebilir de. Semtin ismi, Fatih Sultan Mehmet devri ricalinden Akbıyık Mehmed Efendi'den geliyor olmalıdır. Onun yaptırdığı mescit semte adını vermiş. Geçırdiği sayısı belirsiz tamirat ve biçim değiştirmeden sonra bugün girişindeki ağaçlar ve kırmızı kiremitli damıyla tipik bir mahalle mescidi görünumündedir. Gecekondu mahallelerindeki iddialı, iri kıyım camilerden sonra böyle tevazu dolu sakin mabetler, insana sukunet veriyor. Akbıyık mescidi büyuk şehrin diğer camilerine göre en güneyde, yani kıblede olduğu için "İmam'ul mesacid" yani mescitlerin imamı diye nitelendirilmiş. Biz bu mescide gelmek için mahalleye bir gırelım Sultanahmet Camii'nin yanından, Mimar Mehmet Aga Caddesi'ne sapar buradan da Kabasakal Caddesi'm izleyerek Tomurcuk Sokağı'na ve oradan da denize doğru Akbıyık Değirmeni Sokağı'na devam edersek, mahalleye ilginç bir köşeden adım atmış oluruz. Akbıyık Değirmeni Sokağı halen bazı sı orta halli, bazısı orta hallinin üstünde eskinin müreffeh mamurlarına ait, bazısı ise o devrin fakir ahşap evciklerinden oluşan tipik tarihi bir lstanbul mahallesi görünümündedir. Sokaktaki bitişik nizam 812 ve 4452 nolu ahşap evler henüz asfaltlanmamış parke sokakla bu görünümü verir. Ancak aynı sokaktaki çirkin bir betonarme yapı ve matbaa, "Istanbul'da çirkinliğin girmediği sokak hıç olur mu" hükmüne uygundur. Bu sokaktan asıl Akbıyık Caddesi'ne dönup denize doğru yürüyelim. Demiryolunu, alçak bır köprünün ahından geçeriz; tabii kamyonlar geçemeyeceği için mahallenin guney kısmı depolaşmaya kapalı kalmıştır şukür. Köprunun altından geçtiğimizde sağımızda Akbıyık Erkekler ve Kadınlar Hamamı'nın bulunduğu Akbıyık Cami Sokak: Semtin ismi, Fatih Sultan Mehmet devri ricalinden Akbıyık Mehmet Efendi'den gellyor olmalı; onun yaptırdıflı mescit semte adını vermiş II m 111 10 Akbıyık Mescidi bugün, "Oyuncu Sokak" uzerınde bulunuyor Mescıdın yanında bir zamanlar bir Celvetlyye Tekkesı de varmış. Ahşap evler arasında boş arsalar, ağaçlar, bir kuyu, sokağın köşesinde dörtyol ağzında kitabeli bir çeşme; bir viran evin yanıbaşında bir bürokratın şahane konağı, bütün mahalle halkının erkeklerinin uğradığı bir kahve, yanında bir mescit ve mezarlık. Mahallede ölülerle diriler, her sınıf insan, bir arada yaşardı. lstanbul kadını için mektep mahalle idi. Konuşulan dil onlar arasında gelişirdi. Tulumbacıların argosu gibi mahalledeki kadınların arasında da muhayyilenin zenginleştirip derinleştirdiği bir üslup vardı. Yirminci yüzyıl başı edebiyatımızın ölümsüz yazarı Hüseyin Kahmi Gurpınar'ın romanlarındaki dil, Istanbul kadınının Uslubundan besleniyordu. Artık yaşamadığımız, yaşamamız da gerekmeyen bu kültürü tanımamız, bilmemiz mutlaka gerekiyor. Çünkü Türkiye şehirlerinde mahalle kültürü olumlu, olumsuz yönleriyle silinmez izler de bırakmıştır. Büyük başkent İslanbul'un "Bursa'nın bazı mahallelerini hiç değilse fiziki mekân olarak korumamız, mahalleyi bıra/ tanımamız için gerekli. BUtün yıkıma, değişmeye, çarpık gelişmeye rağmen Istanbul'da böyle mahalleler az sayıda da olsa kaldı. Kiminin sakinleri değişti, kiminin fizik dokusu değişmckte, ama zaman geçmeden bazı tedbirler alınabilir. Sultanahmet'in dibindeki Akbıyık böyle tipik bir tstanbul mahallesiydi; şimdi sakinleri kısmen değişmiş olsa da eski fizik görunümünün izlerini kısmen koruyor. Bugün Akbıyık, 19. yüzyıl sonu ve 1930'lar lstanbulu'nun atmosferini mozaik halinde sürdürebilen birkaç küçük imalathane ve matbaa dışında, mahalle olarak kalan nadir yerlerden biridir. Bu özelliği Süleymaniye ve Vefa ile karşılaştırılamayacak derecede olumludur. Sultanahmet'ten denize doğru, ilginç