Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOKSANLARIN AVRUPASFNA DOĞRU pa'da yaşayan bütün ülkeleri kapsayacak, aynca ABD'nin ve Kanada'nın da katılacağı yeni bir kurum oluşturmak. Bir tür "Avrupa Birleşmiş Milletleri" kurmak. Bunu belli ilkeler çerçevesinde ortak bir işleyişe kavusturmak. Hatta Gorbaçov, Malta Zirvesi öncesinde, ttalya'ya yaptığı gezi sırasında Helsinki toplantısının bir yıl öne alınmasını ve 1990 haziranında Avrupalı ve ABD'li liderlerin "Ortak Avrupa Evi"ni gerçekleştirmek için Helsinki'de toplanmasını önerdi. Gorbaçov neden Avrupa Evi'ne katılmakta ısrarlı? ÇUnkü Avrupa treni kaçıyor. Avrupa Topluluğu'nu oluşturan ülkeler, 1993 ocağında sınırları kaldırarak, tek pazarı gerçekten yaratırlarsa, bu öyle büyük bir güç ve ivme yaratacak ki, AT dışında kalan ülkeler, zengin çocukların doğum günü partisine alınmayan öksüz ve yetimlere dönecekler. Avrupalı büyük firmaların kendi aralarında gerçekleştirecekleri füzyon (birleşmeler) ile ekonomik ve ticari alanda öylesine güçlü tekelleşmeler doğacak ki, bunun dışında tek tek ülkelerin firmaları, Avrupa pazarlannda olsun, dünya pazarlarında olsun rekabet güçlerini büyük ölçüde yitirecekler. ABD ve Japon firmaları bile AT'nin yaratacağı dev rekabetten endişe ederken, Doğu Avrupa ve Sovyetler'in geri teknolojileriyle.karşılarına dikilecek bir Avrupa devi ile baş etmeleri mümkün değil. Bu yüzden Sovyetler ve D. Avrupa için tek aklı başında çözüm, Avrupa'nın dışında değil "içinde" yer almak ve hazırlanan AT pastasından şu ya da bu biçimde payını alabilmek. Ama nasıl?.. AT'nin 1993'e dönük birleşme program ve süreci katı bir biçimde yürürse, D. Avrupa ülkeleri ve Sovyetler Birliği'nin dışlanması devam edecek. Onun için AT'nin oluşum sürecine paralel başka platformlar yaratmak gerekiyor. Işte Gorbaçov, Ortak Avrupa Evi'ni böyle bir platform olarak ortaya atıyor. Avrupa Evi'ne dönük herhangi bir ortak toplantı ve burada alınabilecek ilkesel kararlar bile Sovyetler'i bu süreç üzerinde dolaylı da olsa söz sahibi, etki unsuru haline getirebilecek. ABD'nin Avrupa'ya dönük politikası ise Doğu Avrupa'daki son gelişmelerden sonra bazı noktalarda belirginleşmeye başladı: Amerika, Doğu Avrupa'ya d/)nük yeni bir Marshall Planı yerine, Batı Avrupa ve oluşum halindeki AT'nin Doğu Avrupa ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletilmesini istiyor. NATO'nun giderek askeri yönlerinden çok, siyasi yönleri ağır basan bir ittifaka dönüştürUlmesi ve aynı eğilimdeki Varşova Paktı ile yakın temasa geçilmesi de ABD'nin Urettiği yeni politikalar arasında. ABD, Gorbaçov'un güçlüklerinin farkında ve onun işini zorlaştırıp dünyada olusan yeni istikrar dengesini sarsacak adımlar atmak istemiyor. Yani ABD, Gorbaçov'un Avrupa'ya katılmak istemesine olumlu gözle bakıyor; bunun, AT'nin yaratacağı yeni bir güç odağını da belli ölçüde dengeleyebileceğini düşünüyor. r Sovyet Devlet Başkanı Gortaçov (solda) ve Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand, 4 temmuzda Paris'te yaptıkları görüşme sırasında Doğu ve Batının bırliğini ıçeren "Ortak Avrupa Evi' özlemıni, önce Gorbaçov dile getirdi. Mitterrand. 1990 mesaıında "Avrupa Konfederasyonu" önerisi ile ilk kez bu özleme katılan Batılı lıder oldu Gorbi ve Mitterrand yeni bır Avrpua'nın inşasını gerçekleştirebilecek iki önemli isim olarak 9O'lı yıllara adım atıyorlar Şimdi sıra kimde? tlk akla gelen isim Sovyeller Birligi. Ancak Gorbaçov, değişim fırtınasının bir anlamda başlatıcısı olarak, üstüne gelen dalga ya da tehlikenin farkında. Gorbaçov, bu tehlikeyi önlemek için, inisiyatifı elinde tuttnaya çalışıyor ve elindeki bütün kartları "Avrupa" hanesine yatınyor. Blrllğin anahtarı: Entegrasyon Sovyet Dışişleri Bakanı Şevardnadze, aralık ayının son haftasında Briiksel'de AT yetkilileri ile imzaladığı anlaşma sırasında, "AT'nin entegrasyon siirecinin yarattığı çekim güciinü", işbirliği ve ekonomik kalkınma açısından övünce AT yetkilileri nerdeyse şaşkınlıktan küçük dillerini yutacaklardı. Sovyetler Birliği'nin Avrupa'nın birleşmesine olumlu baktığı biliniyordu; ama Şevardnadze'nin dilinin altında yatan neredeyse, "Acaba Sovyetler'i de AT'ye almaz mısınız" sorusuydu. Aslında bu istemi, değişik bir formulasyonla açıkça ifade eden biri var: Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov. Dünyanın önde gelen basın yayın organlarının "Son 10 yılın en önemli adamı" seçtiği kişi. "GorbF'nin ortaya attığı sempatik bir kavram var: Ortak Avrupa Evi. Bu kavramı ilk kez 1988'de dile getirdi. Ancak kavramın patenti kendisine ait değil. Doğulu ve Batılı aydınların Berlin'de düzenlediği ortak forumda Macar aydınlarınca dile getirilmişti. Ama Gorbaçov, entelektüel bir liderdi; bu tür ortak forumların belgelerini okuyacak kadar modern bir siyaset adamıydı ve geleceğe dönük dUşünceleri kavrayıp kendisi için yararlıysa, benimseyebilecek kadar akıllı ve "açıktı". Sonunda "Ortak Avrupa Evi" Gorbaçov'un kavramı, hatta Amerikan dünyasının çok sevdiği bir deyimle, "Gorbi'nin diişii" (dream) oluverdi. Sovyet liderinin önerisi gayet açık: Avru Bir zamanlar "Büyük Almanya"nın simgesi olan Brandenbourg Kapısı'ndaki Zafer Takı, daha sonra iki Almanya'mn bulünmüşlük simgesi haline gelmişti... Berlin Duvarı, yıkılmasına yıkıldı; ama Avrupa, ortaya çıkan boşluğun dehşeti içinde kaldı... daki gelişmelerin kendi programını bozmasından endişeleniyor. Yani, 1993'e dönük tek pazar Avrupa'sı Doğu Avrupalı ülkelerin katılması ile yeni ve değişik bir yöne giderse, birleşme sürecinin darbe yemesinden hatta bütünüyle sekteye uğramasından çekiniyor. Ingiltere'de Başbakan Margaret Thatcher'ın ortak para birliğine zaten mırın kırın ettiği bir ortamda, D. Avrupa'nın çöküntü ve iflas eşiğindeki ekonomileri AT kapsamına girmeye başlarsa, oldukça hassas bir çizgide yürüyen AT birliğinin yolunu şaşırmasından çekiniliyor. Bu yüzden AT liderleri aralık ayındaki Paris Zirvesi'nde, Doğu Avrupa'daki demokratikleşme sürecinden duyduklan memnuniyeti dile getirirken oldukça temkinli konuştular ve bu süreci devam ettirmenin yolunun AT'nin birleşme ve entegrasyon programını hızlandırmasından geçtiğini vurguladılar. AT, Doğu Avrupa Ülkeleri ile tek tek ayrıcalıklı ilişkiler anlaşması imzalamaktan ve bu ülkeler ATye alınacaksa, yine tek tek almaktan yana. Şu aşamada AT çevresinde, Doğu Avrupa Ulkelerini de kapsayan ikinci bir kuşak yaratılması, AT liderlerinin düşündüğü formüllerden birisi. Avrupa çevresinde ve dünyada bütün ülkeler ve siyasi güçler kendilerine göre bazı planlar yapıyor, bunu gerçekleştirmeye çaİışıyorlar. Ancak yaşamın ve çeşitli güçlerin catışma, uzlaşma ve çeliskileri, bu programları bozup değiştirerek sonunda bambaşka süreçler yaratabiliyor. Bazen halkların doğrudan doğruya harekete geçip kendi kaderini ellerine alması, daha önce yapılan bütün plan ve programları bozuyor ve gelişmeler, o güne kadar düşünülmeyen yönlere kayabiliyor. Çarpıcı olaylarla dolu 1989 yılının en dramatik sürprizlerinden birisi de böyle gerçekleşti. Doğu Almanlar harekete geçtiler ve 9 Kasım 1989 günü ellerine kazma kürekleri alarak Doğu ve Batı dünyalarını birbirinden ayıran ünlü Berlin Duvan'nı yıktılar. "Soguk Savaş"ın simgesi sayılan bu duvarın halkın inisiyatifiyle yıkılması tüm dünyada, düşünceleri saran duvarları da yıktı ve insanlık yepyeni umutlarla donandı. Berlin Duvan'nın yıkılmasından beri insanlar, geleceğe daha umutlu daha iyimser gözlerle bakıyorlar. lnsan özgürlüğünün önüne sınır çekilemeyeceği artık daha iyi anlaşılıyor. Rumen gençlerinin, Çavuşesku diktatörlüğüne karşı canlarını ortaya koyarak ve binlerce ölü vererek ayaklanmasına, Berlin Duvan'nı yıkan özgürlük ruhunun da büyük payı vardı. Çavuşesku değişmeye direndi ve sonunda yıkılan duvarın altında kaldı. Berlin Duvan'nın yıkılışı, bütün dünyada özgürlük ruhunu canlandırdı. Ancak duvarlann ardına gizlenerek yasamaya alışmış bütün bir Avrupa'nın başına yeni sorunlar "Tek Pazar" ve Doğu Avrupa Peki iki süper devletin bu tür hesaplar yaptığı bir ortamda, Avrupa ülkeleri ne düşünüyorlar? AT, öncelikle Doğu Avrupa1 15