22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

runde, tam Süleymaniye'nin üstünde bır ı Bey yavaşça bırakıyor köpeğin tas>ağlı ipi. Köpek doğru arkadaki ağaçisına... r, işte bunlar da objektifimin toplaıda hâlâ... i şimdi hangi bahri sefidde şimdi, rmin büyümüştür. lnce, narin paryla halı dokuyordur. Gözbebeklerino hüzünlü bakışının ışıltıları. ;rin ilmiğini ata ata halı bitecek, bu ıce narin parmaklar bir piyanonun ı dokunacaktır. Arkadan topuz yapar kıvrım kıvrım omuzlarından beliılecektir. O hüzünlü bakışlarının ışıl• sevginin, sevdanın alevi parlatacakia objektifi kapatahm, bakalım S(in). "Karyolada Tatlı Dakikalarım" adlı ıda bu aşkın başlangıcını nasıl sözdökmüş: ı/ sonra merdivenleri çıkıyorduk. Kal)ir his vardı. Odaya girdik ve dogru r nonun yanına gitti. Ben de onun yatmiş olduğum bir iskcmlenin iizerine n. ıdi nermin ellerini beya* sedcflere teıriyor, piyanonun tufanı ahengi arair peri rııhuma, vücuduma, semalarşelalei aşk serpiyordu... An u zaman ir halde ona doğru uzandım. Onun kondıırdıığum bir buseye o da muctmişti... tşckkür ederim... dedim. Ini7 bir tebessüm ile iktifa etti... Hadudaklar purihliras birleşti... Şimdi içinde biraz evvelki piyanonun tatlı eri yerine bir buse scdası işiüliyordu." ebessüm Şermin'in yüzünden ömrü a hiç eksilmeyecektir. Onun dudakuse sedasıyla inleten Sadık'ın yüzündık ki bembeyaz bahriye giysisi ile gün inip içinde binbir heyecanla Şerdesti izdivacına talip olduğu gün bilin beyazlar içinde, Sadık'ın sağ koaz berisinde objektifimin karşısında k. Sadık'ın sol eli kılıcının kabzasını uş olacak. Şermin biraz şaşkın mı ne? adık bu izdivaçtan oldukça mutlu göc. Parmağındaki evlilik yüzUğünü gös terir gibi sağ elinin baş parmağını ceketinin alt düğmesi içine sokacak. Izdivaçlarını belgeleyen tek şey sanki parmağındaki bu yüzük. Oysa o bakışlardan kim olursa anlar ne mutlu bir evlilik yaptıklannı. Bunun fotoğrafisini almalı hemen... Bebek'te denize yakın bir ev tutulacak. Şermin günlerini deniz kıyısında kadınlara mahsus bir kahvede gergef işleyerek geçirecek, bir yandan da denizden dönecek Sadık'ın yolunu gözleyecek. Bunlann da fotoğrafisini... Sadık nerelerdedir? Fcsini başından çıkarmadan Adalar açıklarında denize mi dalıyor şu saatlerde? Kasımpaşa'daki Bahriye Nezareti bahçesinde havuzun önündeki bankta günün yorgunluğunu mu çıkanyor? Haliç Tersanesi'nde kızağa çekilmiş bir geminin denize indirilmesine mi nezaret ediyor? Yandan çarklı bir geminin güvertesindc Boğaz'ın ışıkh sularını mı selamlıyor yoksa? Nerelerde Sadık? Burada söze ara verip kapatahm objektifi. Halit Ziya Uşaklıgil'in "Mai ve Siyah" adlı romanında Ahmet Cemil için yazdıkları Sadık'ın ruhuna denk düşüyor mu düşmüyor mu? Şermin, elindeki gergefi bırakıp başlasın romanı okumaya: "Bir saat sonra messajerinin Sarayburnu'nu dolaşan vapuru Hüseyin Nazmi'yi, sinesi ümit dolu, bir emel cihanına doğru götürürken Kızkulesi açıklarında birbatî mayi ile süzülerek yavaş yavaş ilerleyen Lloyd'un Süveyş hattına işleyen ağır gemilerinden biri Ahmet Cemü'i, kalbinde bir mezar ile son yeis türbesine sürüklüyordu." Yoksa; uzak denizlere mi gönül düşürdü Sadık? Ben bir fotoğraf makinesiyim. Sözcuklerin dilinden o kadar anlamam ki... Görevim bir anı tespit etmek, anıları yazmak da isterdim ama yıllar geçiyor, çocuklar büyüyor, toprak saksıdaki karanfiller so1900lü yılların başt, bebekten bir görüntü .. luyor, teneke kutularda fesleğenler açıyor. Hangi el titremeden denklanşörüme basacak? Objektifimin nice günlerle kararmış camını kim temizleyecek? Sözcüklerin de fotoğrafisini çekmek ister dim bir gün... Nice güneşli Istanbul sabahlan yaşandı. Nice öğleler, ikindiler, akşamlar... Ben sadece ak kâğıtlara döktüm bunca yaşanmış anların soluk fotografilerini. Biri de elbet gün gelir Şermin'in, Sadık'ın, Hilmi'nin, burada adı geçen ve geçmeyen nicelerinin her biri bir "baranı elmas" olan anlarını, anılarını yazar, döker sözcüklere... Bir siyah gece idi. Kapattım objektifimin kapağını. Evet, Halit Ziya'nın yazdığı gibi "Bir siyah gece idi... öyle bir gece ki gökler bütün kandillerini söndürerek, denizlere gayp âleminin gizli şeylerini dökmek için hazırlanmış gibiydi. Yalnız ilerde, direklerle bacanın birer serseri dişi şeklinde yürüyen gölgelerine zulmetler içinde rehberlik eden vapurun kırmızı feneri bu siyahlıklar arasında açılmış uzak bir göz gibi parlıyordu. Bu siyahlıklar..." O vapurun kırmızı feneri gibi geçip gitti nice hayat siyahlar ve beyazlar arasında... Zeplin, çoktan devri âlemini tamamladı. Süleymaniye'nin kubbesini aydınlatan ışık yağmuru yerine şimdi lstinye'de gecedir. Bir uzun günün sonu, yeni bir günün başlangıcıdır artık. Ah bu siyahlıklar. Hayatımız da günle gece gibi değil mi? Kimi yerde siyah, kimileyin beyaz değil mi? Geçti ömür, vah ömür diye hayıflanınanın anlamı ne ola peki... Bunca yıl foto'grafüer çektim. Ama benim de fotoğraflarım vardır çekilmiş. Hâlâ durur geçen zamana inat Sadık'ın elleri arasında. Çünkü Sadık benim çektiklerimle yaşıyor hâlâ ben onun çektikleriyle... Bir fotoğraf makinesiyim ben. Gün olur ben de çekerim sözcüklerin fotoğrafını... Yıllar ve yıllar "hayaf'ınkileri çektiğim giYok olmuş bir ızdivacın pek net bir anısı. bi... •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle