22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R B AZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez 'Göçmen bakanlığı' neden gerekli? ulgaristan'dan eeşitli baskılara dayanamayıp gelen vatandaşlanmızın önemli bir bölümü geri döndüler. Bu dönüşlerin çoğunun Jivkov'un iktidardan düşmesinden önce gerçekleşmiş olması, demirperde gerisindeki demokratikleşmenin dönüş gerekçesi olarak gösterilmesini imkânsız kılar. Dönüşlerin nedeni, soydaşlarımıza iş, barınak sağlanamamış, "ümit" bile verememiş olmamızdır. Başkaları ne yaptı? Geçen yıl ve 1990 başında sadece ülkemiz değil, birçok memleket toplu göçler karşısında kaldı. Bu ülkelerde yapılanlara bakmak, "ne yapılabilirdi" sorusunun cevabını sağlar. Geçen yıl eylül ayında çok sayıda Demokratik Alman yurttaşı, Çekoslovakya ve Macaristan üzerinden Avusturya'ya, oradan da Federal Almanya'ya sığındılar. Macarlar, ülkelerinde turist olarak bulunan 200.000 Demokratik Almanyalı, geri dönmek istemeyince Csilleberc ve Zanko'daki izci kamplarını ve Zugliet'teki kilise avluIarını bu insanları barındırmak için kullandılar. Yağmur mevsiminde gerçekleşen bu beklenmedik göç karşısında, Federal Almanya ne yaptı? Avusturya hududuna yakın Freilassing'de, Trostberg'de vb. buyuk çadırlar kurdu. Bu çadırları endüstride kullanılan ısıtıcılarla ısıttılar, zeminlerini tahta ile döşeıtiler. Kentteki hastanelerde hastalanan göç menler için yatak ayırdılar. Kampa, göçmenlerin Demokratik Almanya'yı kolayca arayıp geride kalan yakınlarıyla konuşabilmeierini sağlayacak çok sayıda telefon kulübesi yerleştirdiler. Gelenlerin yeni koşullara uyumunu sağlamak için Protestan papazlar, psikologlar ve Kızıl Haç memurları görevlendirildi. Federal Almanya'da göçmenlerle ilgilenenler, hiçbır göçmenin bu iyi donatılmış kamplarda bile üç günden fazla kalmamasının gerektiğine inanıyorlardı (Daily Telegraph. 6 Eylül 1989); hemen on eyalete dağıtılan göçmenlere öncelikle konut ve iş buluncaya kadar ödenek sağlanmaktaydı. Perestroyka ve glasnost, Sovyetler Birliği'nden de birçok ülkeye göçlere neden oldu. Mesela Sovyet Yahudiieri Israil'e gitmeye başladılar. Birkaç aydır Budapeşte'den hatta Moskova'dan Tel Aviv'e günde ortalama 500 yeni göçmen ulaşmaktadır. önümuzdeki üçbeş yılın içinde, bir milyon Sovyet Yahudisinin lsrail'e göç etmesi beklenmektedir. İsrail, "olağanüstü durum" ilan etmiş ve bu konuda uygulamalara başlamıştır. Ordu bazı askeri kampları geçici bir siire için göçmenlere terk etmiş, Ticaret Bakanı Şimon Perez, lsrailli sanayicilerden hemen bu yıl 20.000 yeni iş sahası açmalarını istemiştir. Konut Bakanı David Levi, hemen 30.000 yeni konut yapılacağını ya da eski konutlardan bazılarının yenilenerek göçmenlere verileceğini açıklamıştır. tsrail Başbakanı lzak Şamir, göçmenlerin sorunlarıyla ilgilenecek özel bir örgüt oluş turmuştur. Göçmenler için otuz sekiz uyum merkezi kurulmuştur. Buralarda tbranice kursları ve çeşitli iş alanlarında yeni koşullara uyum sağlayıcı eğitici seminerler düzenlenmektedir. Rusya'da yaşayan Karadenizli Yunanlılar da Yunanistan'a göç etmektedirler. I. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda Türkiye'nin Karadeniz bölgesinden Rusya'ya göç etmiş, sonra 1940'larda Stalin devrinde Sibirya'ya nakledilmiş olan Greklerden halen beş bini, Yunanistan'a dönmUştür. 1990'da yirmi bin kişinin, 199O'ı izleyen yıllarda da yaklaşık 100.000 göçmenin daha gideceği öngörülmektedir. Yunan hükümeti her gelene belli bir ödeme yaparak katkıda bulunmaktadır. Göçmen Yunanlılar Burosu Genel Sekreterligi, varoşlardaki otellerde göçmenler için odalar kiralamıştır. Grek İşbulma Kurumu her Karadenizli Rum çalıştıran işverene, günde otuz bin liraya eşit ek destek sağlamaktadır. Ayrıca yeni gelenlere Yunanistan'da halen kullanılan Grekceyi öğretmek ve beceri kazandırmak için kurslar açılmıştır. BütUn göçmenler hallerinden menınun mudur? Göç edenler, evlerini, barklarını, işlerini güçlerini terk edip alışmadıkları, yarım yamalak tanıdıkları yaşam tarzlarına uymak zorunda kalmış insanlardır. En ideal organizasyon bile her göçmeni doyurmayabilir; ayrıca her göçmen de yeni koşullara kolayca uyamayabilir: 1970'leri izleyen "detant" sırasında Rusya'dan tsrail'e göç edenler arasından, "/ihinlerinde idealleştirdikleri iilkede, alışdklan iş garantisi ve sağlık deslegini" bulamadıklarından gerisin geriye dönenler ;ıkmıştır. Bu ülkeye bugun bile göçenler arasmda, "Bize ayda 300 sterlin para yardımı ve altı ay süre ile bedava tıbbi bakım sağlanacağı nelirtilmişti; oysa bana sadece 100 sterlin odenmekte, uslclik oğluma ve damadıma bu bile verilmemektedir" (The Times, 13 Ocak 1990) diyenler vardır. Bu nedenle tsrail'e göç edecekkre, göç edecekleri ülke konusunda yanlış ön bilgilerle değil, gerçekleri bilerek gelmelerini sağlamak amacıyla filmler hazırlanmış ve Sovyetler Birliği'ne yoüanmıştır: Mesela Nalan Saranski'nin "Israil'deki Evimiz" konulu video filminde halen bu ülkede yaşayan dört ailenin gündelik hayatı gerçekler kamufle edilmeden yansıtılmaktadır. Göç edecekler, insanların Israil'de bankada nasıl kuyruklar oluşturup sıra beklediklerini, superınarkette alışveriş yaptıklannı, Kibutz'da yaşadıklannı ve silahlı kuvvetlerde görev alma zorunluluğunun bahis konusu oldıığunu görmektedirler. Mayıs ayı sonlarında Bulgarıstan'dan Turkıye'ye göç eden soydaşlarımızın gelışı. hazıran ayında kitlesellık kazandı bir soydaş olabilirdik. Bunu unutmamalıyız... Diğer ülkelerde göçler karşısında tabii ki maddi olanaklar nispetinde; ama her şeyden önceo ülkenin uygarlığı, organizasyon yeteneği oranında önlemler alınmaktadır. Bulgaristan'dan büyük bir göçün gelebileceğinin belirtileri yıllardıralgılanmaktaydı. Buna rağmen biz aniden bastıran göç karşısında perişan olduk, doğru dürüst önlemler alamadık. Bir yazımızda, "Balkan Harbi" sırasında tstanbul'a naklcdilen binlerce hasta askerin barındırılması için Ayasofya, Sullanahmel ve Şehzadebaşı camilerinden yararlanılmış oldıığunu; bugün de camilerimizden bir süre bu amaçla yararlanılabileceğini belirtmiştik. Göçlerin arızi, gelip geçici sorunlar olmayıp zaman ?aman boyutu artan; ama surekli bir konu olduğu artık anlaşılmalıdır. Surekli ve kendine özgü özellikleri olan konular gelip geçici önlemlerle çözulemeyeceğıne göre bu konuya ayrıntıları ile eğilecek, surekli bir oıgüt, mesela bir "göçmen bakanlığı" kurul malıdır. Osmanlı Imparatorluğu'nu bir zamanlar "süper devlet" kılan gücün aslında bir "super" akılcı organizasyon gucü olduğunu, orduya asker devşirme, bu askerleri yetiştirme ve Arap Yanmadası'ndan Viyana kapılarına kadar ulaştırma konularını etkin bir şekilde çözümlemiş, çağına göre çok ileri bir organizasyonun bahis konusu olduğunu hatırladıkça 21. yüzyılın eşiğinde bize sığınan soydaşlarımız konusunda gösterdiğimiz organizasyon yetersizliği bizi daha çok üzmektedir. D Biz ne yapabilirdik? Bugüne kadar, Bulgartstan'dan Turkıye'ye, 16 916'sı vızelı olmak uzere toplartı 429 435 göçmen geldı Bunların 100 44O'ı geri döndu Turkıye'de halen 328 995 göçmen bulunuyor Aıle bazında bu sayı 77.879 aıleyı kapsamakta. Guçmenlerden 68 bını ışe gırmiş ve 61 binı de kıra yardımı alıyor. Bu göçler bizi biraz daha derin duşundurmelidir. Bugun göç edenler pekâla halen yıllardır bu ülkede yerleşmiş yurttaşlarımız olabilir ve biz; herhangi birimiz varını yoğunu başka bir ülkede bırakıp anavatana sığınan 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle