Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 bir İrlanda şahiniydi Seksen yıllıkbiryaşam; kırk film, beş boşanma, viski, büyük didinmeler, ünlübaşyapıtlar... Yönetmen John Huston'un film setlerindeki son günleri nlü lrlandalı film yönetmeni John Huston, kırk film, beş cvli lik, viski, ba san, kavga ve basya pıtlar arasında geçcn seksen bır yıiuk bır yasamdan sonra 28 agustosta Newport'da öldü. Omrünün büyük bölümünü setlerde gcçircn Huston, kırk yıldan bu yana ncfes darlığı (anfizem) çekıyordu. Son yıllarda "Yasayan Efsane" diye nitelenen yaşlı yönetmenle Los Angeles Times muhabirinin, Huston ile son filmi "The Dead"in (ötü) setınde yaptığı söyleşiyi aktarıyoruz... "The Dead" kırkıncı filmiydi. Huston, sabahtan beri bir odaya kapanıp o güne kadar çekilen sahneleri izlemişti: "Sete dönmem gerek" diye bağırdı. Filmın erkek oyuncusu Dan O'Herlihy danslı toplantı sahnesinde bir türlü istediği gibi performans gösteremiyordu. Bu sahneyi yeniden çekmesi gerekiyordu. Oysa Huston, tutumJu bir yönetmendi. örneğin "PrizzUerin Onuru" adlı fılmde üç defa tekrar edilen sahne sayısı yok denecek kadar azdı. Yönetmen yardımcılıgı yapan oğlu Tony de, babasının kusursuzluğa en kısa yoldan ulaşmak isteyen biri olduğunu söylüyor. Huston, sağlığını yitirmek pahasına alışkanlıklanndan vazgeçmeyen bir insan olarak, sinema dünyasında gençlere örnek oluyor. Yönetmen arkadası Karel Reüz, onun çalışma temposunu çok iyi bildijinden bu filme ba$lamadan önce yaşam sigortası yaptırmasım önermiş. John Huston, ilerlemiş ya$ına rağmen ne gözlük ne de kulaklık kullanıyor. Her yirmi dakikada bir, oksijen soluması gerektiğinden tekerlekli sandalyeye monte edilmiş tüplerle geziyor. John Huston, son filminin konusunu lrlandalı yazar James Joyce'un yapıtından seçmesini şöyle açıklıyor: "195S'te Moby Dkk'in setinde bir kız yanıma yaklaşıp Joyce'un bu hikflyesini film yapmamı ısrarla istemişti. Bu istek yıllar yılı belleğimde kaldı. Sonunda kendimi hazır hissedince çalı$malara basladım. Hikâye ile Joyce'un yaşamı arasında benzerlik var. The Dcad'ın konusu, kansını bir ölüden kıskanan kocanın çevresinde gelişiyor. Joyce'un yaşamını incelerseniz buna benzeyen bir olayla karylaswcaksıni7 Kansı Norm, yazar ile cvlenmcden önce genç yaşta tüberkülozdan ölen bir îrlandalı ile büyük aşk yaşamı$. Joyce, bu dunımu öğrenince bunalıma dusmüs!' Hlm seUerinde ölümü yenmek