29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H A F T A D A N HAFTAYA Mehmed Kemal Nâzım Hikmet'in avukatı olmak kolay mı? Daha önce Almanya'dan, kaldığı yerlerden telefon ediyor, görüşmek istiyordu f avukat Mehmet Ali Sebük. ' Yurda dün geldi. Ustadı, Vatan gazetesinden, 1950'lerden beri tanırım. Daha sonra Demokrat Parti'den milletvekili oldu, Meclise girdi. Kendini göstermek için birkaç atak yaptıysa da Adnan Menderes ve çevresindeki halkayı kıramadı, çekildi. Asıl ünü, Nâzım Hikmet'jn avukatı olmasındandır. Bu ün, yıllar geçtikçe pekişti. Almanya'da hastanede yatarken bir gazeteci gelmiş, Nâzım Hikmet'in avukatı' diye ziyaret etmış. Bu duyuiunca, hastanedeki odası bir çıçek bahçesine dönmüş, bilmedıği, tanımadığı birçok kişi her gün çiçek taşımaya başlamış. "Bu ne büyük Nâzım sevgisil ' dıyor, "Nâzım'm kendisi olsa, neler yapmazlarl" Şaır, yazar, sanatçı, ressam, yargıç, savcı, gazeteci, her meslekten binlerce kişınin avukathgını üstlenmış, savunmalarını yapmış. Ama Nâzım'ın avukatlığı başka. Nâzım'ın avukatlığı ile hem övünüyor hem de başına türlü işler geldiğini söylüyor, "Bununla övünürüm" diyor. Sonuncusu tuz biber ekmiş. Baro'dan, Nâzım'ın 80. doğum yılı için, bir temsilci ıstemışler. Baro da Mehmet Ali Sebük'ü göstermiş. Ne de olsa Nâzım'ın avukatı! iyice hazırlanmış, nasıl suçsuz olarak cezaya çarptırıldığının hukuksal örneklerını vermış: "Dünyanın en büyük şalri" demiş. Vay sen misin bunu söyleyen! 12 Eylül gelmiş, Nâzım'ı övdü, komünizm propagandası yaptı diye mahkemeye vermişler. "Nazım'ı övmekle onur duyarım" diyor. Fakat kimseye anlatamıyor. Bir yandan hasta "Avrupa'ya gideceğim" diyor, Öte yandan pasaport vermıyorlar, "Mahkemen var" diyorlar. "Az daha Orhan Apaydın, Ruhi Su gibi ben de şehlt olacaktım." Pasaport vermeyen, verdirmeyen de Saltık Paşa. tiebuk aıyor KI: "Şlmdl Saltık Paşa, dünyanın en özgür ülkeslnde elçimiz. Kendini nasıl oraya yakıştırablllyor, şaşıyorum." Şu 12 Eylül, fırtınaların en kötüsüydü, nelere kıydı, nelere kıyıyor, geldi, ama geçmedi daha... Bilmem utananları var mı? Hâlâ savunanları çıkıyor mu? Avukat kısmı dokuz canlı mı oluyor? Üstat durmadan yazıyor, çiziyor, gidiyor, geliyor, dolaşıyor, dolanıyor. "Kaç yaşında var?" diye düşünüyorum. Bir de söylüyor yaşını, şaşırıp kalıyorum. 1903 doğumlu imiş, yani 84 yaşında. Nadir Nadi'den yaşlı, Hıfzı Veldet üstadımızla yaşıt. Hiç göstermiyor, Veldet Hoca da göstermez. Hıfzı Veldet'e hayran. Sebük de, Hıfzı Veldet Hoca da Ankara'dan. Ankara'dakinin adı o zamanlar Hukuk Mektebi. Okulu bitirince Sebük Paris'e gıtmiş, Veldet Hoca Almanya'ya... Nâzım'ın avukatı ya, Nâzım yurtdışına kaçınca, bunu da Mehmet Ali Sebük'ten bilmişler, faşist ve sağcı yazarlar. "Kim kaçırdı?" "Mehmet Ali Sebük kaçırdı. Avukatı Mehmet Ali'yi de vasisi irfan Emin Kösemlhaloğlu'nu da memleketten sürmeli... Bereket polis şefi Kemal Aygün biliyordu kimin kaçırdığını... Aman hoca sen bunlara bulaşma. Sesini biraz kıs!.." Sonunda kaçırmadığı anlaşılmış. Ama yıllarca kaçırdı diye durmadan yazmışlar, üstat da bu yalanlara yıllarca dayanmış... Paris Kriminoloji Enstitüsü'nde okumuş, Lyon Üniversitesi Ceza Bilimleri' kolundan diploma almış. Nâzım Hikmet davasını, krimınolojik yönden incelemiş. O dönemde böyle bir yöntemle savunma yapmak ilgi çekicidir. Bir şairin düşünce suçundan hapiste yatmasını yadırgıyor ve şöyle diyor: "...Fransaya devlet tarafından gönderlldim. Fransız mahkemelerinde ve Fransız haplshanelerinde staj gördüm. Ve kriminoloji öğrenimi gördüm. Sonra Norveç'ten Yunanistan'a, Ispanya'dan Sovyetler Blrliği'ne kadar uzanan, Avrupa'nın bütün hapishanelerlni gördüm. Alman hapishanelerini ise üç kez gezdim. fçerdeki tutuklu ve hükümlülerle gorüştüm. Hiçbirlsinde düşünce suçundan yatan bir ozanaj/e yazara rastlamadım. Komünizm propagandası yaptığından ötürü haplshaneye düşmüş bir kişi dahi görmedim. Onun için orduyu isyana teşvik, komünizm propagandası yapmaktan, ağır cezaya hüküm giymiş ozan olarak, dünya yüzünde Nâzım Hikmet tektir ve bundan sonra da tek kalacağa benzemektedir." Bir ülke düşünün ki, şairini hapse atıyor, şairin avukatını da durmacasına yıllardır izliyor. Hasta iken pasaport vermiyor, ölümle pençeleştiriyor. Nâzım Hikmet tutuklanan tek şair mi, oysa nice şairleri bu ülkenin yöneticileri tutuklamış, hapse atmış, yurtdışına adım attırmamıştır. Böyle ülke olur mu? Oluyor işte! D S A 1R L ER Ş 1 1R L E R Başka yollar seçmek Rollo May, Amerıkan psikolojisi ve varoluşcu psıkoterapinin önde gelen isimlerinden. May'in "Yaratma Cesaretl" başlıklı yapıtı Alper Oysal'ın Türçesiyle dilimize kazandırıldı. Psikoloji, psikoterapi, felsefe ve sanatla yakın ilişkisinden ötürü May, yaratıcılık konusunu ilginç bir bakış açısıyla inceliyor. Bu arada May, şiire ilişkin göndermeler de yapıyor yer yer. May'in başka yapıtlarının da Türçeye kazandırılmasını dileyerek, şiirde "biçlm" üzerine söylediklerini aktaralım: "Bir şllr yazarken, tam da, anlamınızı bellrll bir blçlmde oturtmak zorunda olmanın, slzl imgelemde yeni anlamlar araştırmaya Ittiğlnl keşfederslnlz. Bu anlamı belll yollardan söylemeyi reddeder, şliri hep yenlden blçlmlendlrmeye uğraşarak başka yolları seçereiniz. Blçim verme girlşlminde, düşünü blle kurmadığınız yenl ve daha derln anlamlara varırsınız. Blçlm sadece, şllrinizde verecek yerlniz olmadığı anlamları budayıp atmak deglldlr; blçlm yenl anlam bulmada bir yardımcı, anlamınızı yoğunlaştırmada, onu yalınlaştırma ve arıtmada bir güdü ve Ifade etmeyl arzuladığımz özü daha evrensel bir boyutta keşfetmedlr." ilgisız kalınmayacak bir kitap "Yaratma Cesareti". SÖZ: içerik toplumcuysa eğer, varsın milyonlarca biçim olsun. (Nâzım Hikmet) Gitme yüzü yüreğimin mızrağı Güzele korku Her konuda bir yarın Her yarında bir korku Tum kalplerde bir yarın korkusu var Korkmak yarından Yarının korkusunu duymak En güzele ulaşmak isteği var Korku duymadan yarından Güzele ulaşmak da var. EBRU ACAR batan güneşe dağladım sevdamı ateşten bayrağını yaptım ruzgâra ne bir buzdağı suskunluğum ne de ölüm termanı gitme yanarım yüzü yüreğimin mızrağı özlemin ateşine koyup sessizliğimi gitme uzunhavalar akşamına gözlerimin kan damlayan yağmurundan sana yüreğimin kızıl kolyelerini takarım dağlarımın altın ocaklarından sana ölümsüzlüğün sarayını yaparım Aşkların enlemleri boylamlan Koparılmıyor ve atılamıyorsa inceldiği yerleri aşkların Var ya da yok.. Onlar önce güzeldir ve uzakların özlemleri çekiliyor, yarınca Aranan eski yeni, susuz tok.. Yaşanıp yaşatılması renk renk, ah dünya Oralarda o ilk şeyler boyalıdır, süsludür.. Enlemleri, boylamlan, olur ya Bilenir savaş barış Aşkları tannlann çağdaş çağa kösnudür.. HATİCMCEMAL gitme ağzımda yansın hüznün akşamları gitme yıkılsın yüreğimin beton duvarları O'ndan mektup biryanım uzunhava şimdi biryanım fırat tirenler dolu ayrılık / uzuyor biryanım karacaoğlan sevdası biryanım tufan bir kirpik boyu gecede karanlık güzlükler saçların rüzgâr bir rüyS boyu birdenbire yunus birdenbire yangın içerim senin yokluğun kadar uzuyor karanlık birdenbire yüzün birdenbire ayçiçekleri ardından yepyenı bir ayrılığa başlıyorum benim kırlanmda kekikler kan açar artık düşünüp hüzünlü gözlerini senin benim kırlanmda yeşil karanlığından kavakların kulaklarımı ansızın kanatıyorum ay düşer suların gümüş iniltisine uzuyor boşluğa ellertm gece gözlü bir çocuğun yıldız kuyruklu uçurtmasından titriyor yüreğim raylar üzerinde uzayan bir tirenin herhangi bir vagonunda kirpiklerime çöküyor cıgara dumanından bulutlar yokluğun sarıyor vücudumu / parçalanıyorum her yanım ayrı bir rüzgâr yolcuyum artık bilinmez karanlıkların tlreninde aydınlıklara uzanan... B.HÛYA 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle