Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Roman yazmak daha zor' Norman Mailertn ilk yönetmenlik denemesi Unlü Amerikalı yazar Norman Mailer, kendi romanından sinemalaştırdığı "Sert Erkekler Dans Etmez"de Ftyan O'Neal ve isabelle Rosselini'yi oynatıyor. BJuesman'lar yoksuklur. Uç yıl boyunca pamuk toplayıp oır gıtar aıaoııenıere rasoanır. ueviet Daşkanının adını pek bilen yoktur, ama herkes blues uzerine her şeyi bilir Aynen yüzyıl önceki gibi Mississippi'de hâlâ 'blues'lar söyleniyor ississippi nchrinde hiçbir canlı yaşarruyor artık. Kuzeydeki fabrikalardan atılan zehırli artıklar tümünü öldürmüş. Nehrin kıyısındaki pamuk tarlalarında ise bir değişiklik yok. Zencilcr gene pamuk tarlalarında çalışıyorlar. Akşam oldu mu yorgun argın evlerine dönerken konuşmaya bile halleri olmuyor. Ama gece evlerden, kahvclerden sesler, notalar yükselmeye başlıyor. Bu yörenin adı: Delta. Yoksulluk egemen. Zencilerin buyük kısmı bu 300 km. karelik toprağı terk etmişler, beyazlar gene de azmhkta. Delta'ya geçenlerde iyi giyimli beyaz adamlar geldiler. Blues müzisyenleri aradıklarını söylediler. Bu işte çok para olduğunu da eklediler. Beyaz adamlar elleri boş döndüler. "Onlara kim guvenir?" dendi arkalanndan. "Bu yeni bir öykii degil. New York'a gidenler oldu. Pek çogu da orada kaldı. Ama geri donenler nasıl kopru altlannda süründüklerini ve eve donmek için parasızlıktan otoslop yaptıklannı anlatınca gerçek anlaşddı." Amerika, 'blues'suz kalamaz. Blues gerçekte Afrika kökenli, ama müzik olarak doğuşu Güney'in tarım bölgesinde oldu. Hem de Delta'daki bu insanların arasında. Eğer 1895 yılında W. C. Handy, bazılarını kayıt etmemiş olsaydı, müziği yani 'blues'u öğrenmek için daha çok bekleyebilirdi insanlar. Ya da hiç ortaya çıkmaz ve caz da, başka bir yol seçerdi kendine. Ama bazıları da müziğin yazılmış, notaya dökülmüş olmasına karşı. Buralılar, "Miizik yazılmaz, insanın içinden dogar" diyor. Gerçekten de hâlâ yeniden doğmasını sürdürüyor blues buralarda. Ebnezer Taylor adında bir adamın evinden, örneğin, akşamın birinde onu terk eden kadına yaktığı ağıt duyulur. Gözyaşları kurumamıştır daha. Sonradan öğrenebilirsiniz ki, kadın onu terk edeli 35 yıl geçmiştir. Acı gerçektir, gerçeğe benzemektedir en azından. Blues'lar yaşamı anlatmazlar, onu anarlar.. 1987 Amerikası'nda, doların ırmaklar gibi aktığı bu en cağdaş Ulkede, böylesine unutulmuş bir toprak parçası olduğuna inanmak güçtür. Mississippi, Birleşik Devletlerin en yoksul eyaletidir. Çocuk ölümlerınde birinci sıradaki yerini korumaktadır. Burada zaman gerçekten durmuştur. Her şey 100 yıl öncesi gibidir. Rüzgâr, ağaçlar, yağmayan ve yağarsa sel basan yağmurlar ve tabii Old Man River, yani Mississippi. Bu geçen zaman içerisinde zencilerin şarkıları beyazların da olmuştur bir bakıma. Unlü yazar VVilliam Faulker, sık sık Delta bölgesine gelir M ve insan arkeolojisi bulduğunu söylerdi. BugUnün yerlileri, onun adını bilmiyor; onun, kendileri hakkında yazdığını bile bilmivorlar. Onların "büvüklerinin" adları daha baska. örnegin Jelly Roll Morton: New Orleans Blues'u besteleyen adam. örnegin, 13 oğlunu da blues Uzerine eğitmiş olan Ctaarlie Patton. Buralılar yoksuldur, ancak üç yıl boyunca pamuk toplayıp, sonunda bir gitar alabilenlere rastlanabilir. HükUmet başv kanının adını bilen pek yoktur, ama herkes blues Uzerine her şeyi bilir. Bluesmanler, gitarlarından birkaç tel eksik olanlardır. Ya da varsa bile bu bazı telleri hiç kullanmayanlardır. Bluesların melodilerini, sözler belirlemez, sözler yüzyıllardır değişmez. Ağızdan ağıza, durumdan duruma değişirler. Bir zamanlar bluesmanler bir tas yemek karşılığı, yöre yöre dolaşır, şarkı söylerlermiş. Boyle'lu bir pamuk toplayıcısı da "Kuzeyliler, blues'a el atınca işin içine bir de piyano kattdar ve blues'u şıklaştırdılar" diyor. Hüznün rengi mavidir. Unlü bluesmanlerden, Roosevelt Bobby Barnes, çok ünlüdür, çünkü bir çocuğun doğumu gibi neşeli bir olaya bile mavi bir renk vermeyi başarır. Bu da işte blues'dur. Ama siyah; umutsuzluğun, sessizliğin rengidir. Umutsuzluğu, blues'lar bile müziğe dökmeyi başaramazlar. D Norman Mailer "Sert ErkekJer Dans Etmez"in çekimi sırasında. orman Maıler, Cannon için Ryan O'Neal ve lsabella Rosselıni'nin rol aldıkları ilk filmini ceviriyor. Boston'dan çıkınca, güneye doğru giden tekduze yol, Cap Cod'un en uç noktası olan Princetown'a, yüzyıllar önce Yeni Dünya'ya ilk adım atanlann vardıklarını noktaya ulaşır. Burada, işte burada Norman Mailer, 1984'te yayımladığı bestsellerı "Sert Erkekler Dans Etmez"i sinemaya uyarladı. "Kendi işini kendin göı" prensıbi ile hareket eden Mailer, 18 yıl sahnelediği önce sahnelediği uç filmden edindiği tecrübeyi de bu film için kullanıyordu. "Sert Erkekler Dans Etmez" Cannon'un beş rrulyon dolar bütçe ile gerçekleştirilen küçük bir yapımı. Ryan O'Neal'ın yani sıra birçok yıldınn rol aldığı bir film için bu bütçe, oldukça kUçük. Filnii gerçekleştiren Mailer ve Ryan O'Neal'dan başka Isabella Rosselini de var filmde. Norman Mailer, "Sert Erkekler Dans Etmez"i, 'bu romandan daba sonra bir film yapanm (Hye yazmadıguu' belirtiyor ve şöyle sürdürüyor konusmasın: "Kitabı iki ayda yazdun, acnaryoyu tamamlamak ige aitı ayımı aku. Scnaryo görael olarak azablınası gereken bir şey, halbuld bir romanın senaryoya çevrilmeden önce fyice özetlenmesi gerddyor. Kırk yıldır yanyonun ve bir fibn çckmek benlm için tatfl yapmakla aynı şey. Bonunia karşuaştınlınca yazmak, madende cahşmaya benziyor, sadece çauşan vücudunuz degil, bcyniniz." Norman Mailer, John Bailey'in uyumlu kamera hareketlerinden duyduğu zevki belirtirken, aktörlerle çalışmaktan çok fazla hoşlandığını da itiraf ediyor. GUzel roller bulnıa burukluğu ıçındckı Ryan O'Neal da, Mailer üe çalışmaktan buyıık zevk alıyor Aklor, bir mola sırasında «Yazdarma bttyük saygı duyuyorum. 'CeUatın Şarloa'nda oynamadıgım için biiyttk bir uzttnttt duymujtum. Bu rol önerflince bir saniye bfle lereddttt etmedün" diyor. "Blryonetmenin Işinln ehli olmasuu beldcrim. Mailer, bu özellige sahip" diyor. İlk kez yönetmenliğı deneyen Norman Mailer, bu arada JeanLuc Godard'ın önümüzdeki yıl Cannes Film Festivali'nde gösterilecek olan "Kral Lear" filminin senaryosunudayazdı. D N Blueslar, güneyin bu pamuk tarialannda doflmuş ve 1895 yılında W.C. Handy adlı bir muzik meraklısının sesleri kaydetmesiyle dunyaya yayılmış.