29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SDİuksu/, tıtrek biı scsı scıgiliyordu. Ancak, tk notalardaki gııınuş saflığı, sesinin gckcck içın bir unıut vaaı ciliğinı gosterdi. Casıno da Paris ve Folies Bcıgcrc'deki nuı/ikçiler, Josephine içın "J'ai Deu\ Amours"u ya/an besteci Vincenl Scotlo ve yonetmen WalBerg, scsinı bulması için ona yardım clliler. Şarkılarını mikrofonsu/ soylcmeye başladı. Artık çok para ka/anıyordu. Josephine kendi yerini açıyor Takvimlerin 1926'yı gosterdiği bir gece, Paris'te Rue Fontaine'de yeni bir kabare açılıyordu. Bu yeni salonun sahibesi, kapının uzerine büyük bir gururla kendi adını yazdırmıştı: "Chtz Josephine." Siyahi yıldız, her gece Folies Bergere'deki gösterisini bitirdikten sonra kendi salonuna koşuyor, "misafir" olarak gördüğü müşterilerıyle teker teker ilgileniyordu. Gün ağarıncaya kadar şarkı söylüyor, dans ediyor, masalar arasında dolaşıp insanlara sevgi dolu sö/Jer fısıldıyordu. Bıkmadan usanmadan herkese çarliston dansını öğretmeye çahşıyordu. Bu lüks salonu açmak için, Josephine parayı en iyi arkadaşı ve menajeri olan Sicilyalı Peppino Abatinu'dan almıştı. Abatino salonun yöneticisi oldu. Fiyatları yüksek tutarak, "Josephine Baker'ı yakından görmek her şeye deger" diyordu. Salon her gece ağzına kadar doluyor, 'Siyah Venus'u bir kere izleyen, mutlaka bir daha kabarenin yolunu tutuyor ı du. Paris'in tanınmış entelektüelleri, artistleri tüm randevularını Josephine'nin salonunda veriyorlar, her gece Josephine'nin misafiri olup onun enfes sesi ve bedeninden fışkıran sıcakhğı, ritmi izliyorlardı. Ritm ve neşeyi yakalamak ttalya'da Sicilya'nın Taormina kenti Belediye Kütüphanesi'nde gazeteci Vincenzo Mollica ve Grifo Yayınevi tarafından, Josephine Baker'ın anısına düzenlenensergide, O sihirli ses bir kez daha yaşıyor. Ağustos ayı boyunca gezilen sergi için, 15. yüzyıldan kalan kütüphane binasında Josephine'nin Paris'teki salonun bir benzeri inşa edildi. Sergiyi gezenler Alman romancı Eric Maria Remarque'ın, "Batı dünyasına ormanın vahşiliğini, gü'cünii ve güzelliğini gelirdi" dediği Baker'ın dünyasını görmek olanağına kavuştular. Dört yıl süren bir araştırmadan sonra toplanan az sayıda fotoğraf, tablolar, dergilerden kesilmiş resimler, en ünlü gösterilerinin afişleri, günümüz ressamlarının çizdikleri heyecan, seks ve neşe kokan resimler cıvıl cıvıl bir yaşamın aynasıydılar. "La canne a sucre", "Yes", "We Have no Bananas", "J'ai deux amours"', "Pretty Little Baby"... Josephine'nin sesi, Federico Fellini'nin çizdiği ve sergi kataloğunda yer alan poster, ünlü şarkıcı Paolo Conte'nin füturist tablosu ve Lugo Pratt'ın karakalemi üzerinde kayıp gidiyor. Fellini'nin tuyler içerisinde, ritm ve neşeyi yakalayan eseri, özel bir ilgi çekiyordu. Paul Colin'in resimlerinin Josephine'nin yaşamında ayrı bir yeri var. Colin ile Josephine 1925 yılının eylül ayında tanışmışlardı. O sıralarda Josephine Amerika'dan Paris'e yeni gelmiş, 19 yaşında tatlı bir kızdı. Revue Negre'de dans ediyordu. Colin topluluğun Music Hall des ChampsElysees'de verecekleri gösterinin afişini çizmişti. Afişte Josephine iki zencinin kafaları arasında beyaz elbiseyle dans ediyordu. Bu afiş Josephine'nin arka planda çizildiği tek eser oldu. Ondan sonra Conte, Siyah Venüs'ün ya en önde ya da tek başına bulunduğu afişler çizdi. Josephlne Baker'ın bu bacaklarrydı Avrupa'ya çarlistonu öğreten bacaklar (solda). ' Yaşamı boyunca ırkçılığa karsı müca dele eden Josephine Baker, 12 ayrı ırktan evlat edindiği çocukianyia bir "mutluluk köyü" kurdu (altta). yatro dışında ünlü terzi Poiret'in diktiği elbiseleri giyiyordu. Kürkleri, mücevherleri; koltukları piton yılanının derisiyle kaplanmış otomobili vardı. Her yere boynundaki yılanı Kiki ve leoparı ile giderdi. Leoparı daha çok sever, ama bunu ona hissettirmezdi. Kiki ile konuşur onu okşardı. Yılanı öldüğü zaman günlerce ağlamıştı. Josephine çok gururlu bir insandı. Etrafındakiler şöhretini arttırması için daha artistik bir isim kullanmasını öneriyorlardı. tsmi onun her şeyiydi. O günlere ulaşmak için büyük kavga veren bir melez olarak dünyada tek bir ırkın var olduğunu savunuyordu: fnsanlık. Burnu havada gezen şöhreılere benzemedi. Gerçek aşkı tatmak istiyor, "Yiyeceksiz yaşayabilirim, ama aşksız asla" diyordu. Evlenip anne olmak en büyük düşüydü. Sevmek ve sevilmek için doğmuş Josephine, aradığı mutluluğu bulamadı. Menajeri Pepito Abatino ailesini, çocuklanm terk edip Josephine'le yaşamaya başlamıştı. Ama evlenemedikleri için ona bir çocuk veremiyordu. Marcel ise, Josephine için ölüme bile gideceğini söyleyen biriydi. Evlilik konusu gündeme gelince ortalıktan kayboldu. Siyah Venüs sonunda Jean Lion adında bir tuccar ile evlendi. Bu evlilik ona bir çocuk getirdi. Kocası ile anlaşamamasına rağmen çocuğu için bu beraberliği sürdürüyordu. ÜzenVıe titrediği çocuğu ölünce, Baker bunalıma düştü. Evliliğine son verip içine kapandı. Uzaklara gitmek, yalnız kalmak, ormandaki hayvanlar gibi acısını gizlemek istiyordu. Bir şarkısında Josephine "J'ai deux amours, mon pays et Paris" (İki aşkım var, ülkem ve Paris) diyordu. Ama gün be gün Amerika'dan kopuyordu. Yeni dünyadaki turneleri fiyasko ile sonuçlandı. Avrupa'yı, dünyayı geziyor, ama Paris'ten vazgeçemiyordu. Artık Fransa onun ikinci vatanı olmuştu. Fransa için her şeyi yapmayı hazırdı. 2. Dünya Savaşı sırasında gizli servislere yardım etmekten çekinmedi. Hiller'in Polonya'yı işgal etmesine çok kızmıştı. "Almanlar hak ettikleri cezayı görmeli" diyerek elinden geldiğince çahşıyordu. Savaş sonunda De Gaulle tarafından "Legion d'Onore" ödülüne layık görüldü. Josephine için mutluluk ve uzüntüyü iç içe yaşadığı günler başladı. Dordogna'da Milandes adını verdiği bir "mutluluk köyü" kurup, on iki ırktan çocuğu evlat edindi. Irkçıhğın insanın doğasına aykırı bir düşünce olduğunu tüm dünyaya göstermek istedi. Köyun gereksinimlerini sağlamak için durmadan çalıstı, birçok turneler düzenledi. Papa XII. Pio tarafından kutsandı. Mariin Luther King'in dul eşi, Josephine Baker'ın, öldürulen liderin izinde olmasından mutluluk duyduğunu açıkladı. Ama insanlar, bu iyilik meleğini anlayamadılar ve fazla duygusal olmakla suçladılar. İkinci eşi J o Bouillon da Milandes ününü gittikçe yitiren ve büyük bir cökuntuye uğrayan şarkıcıya gerekli yakınlığı gösteremedi. Altı yıl süren bir rüyadan uyanan Josephine bir türlü kendini toparlayamıyordu. Sahnelerin fırtına kadını yorulmuştu. Yıllar yılı heyecan ve aşk ile çarpan kalbi bu yükü kaldıramadı ve 12 Nisan 1975'te durdu. Birkaç hafta önce Bobino tiyatrosunda hayranlarını coşturan Josephine ölüme yenik düştü. Baker'ın güçlü sesi Taormina'daki sergidt altın yıllarını yansıtan fotoğraflan, afişleri ve resimleri arasında yankılandı durdu. Sanat çıyı tanımayan genç kuşaklar bile bu efsane vi şarkıcıya hayran oldular. D Bir yıldızın doğuşu Paris'teki ilk gece Baker'ın olay yaratmasına ve star olmasına yetmişti. Heyecandan yerlerinde duramayan seyirciler Josephine'nin müziğini vücutlarının her zerresinde duyarak unutulmaz bir gece geçirmişlerdi. Bir gecede gelen şöhret onu fazla etkilememişti. Her şeyi bir oyun gibi görüyor, çevresindeki insanlarla eski ilişkisini sürdürüyordu. Sahnede taktığı kolyeler, lüyler ve on altı muzdan olusan etekliği Baker'ın sembolleri olmuştu. Ti D*rleyen: Cumhur Canbazoğlu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle