27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yeşilçam'ın figüran kahvelerinde Beyazperdenin kıyısındakiler Sokağın ucundan bir rejisör ya da prodüktör göründü mü kimi elini kulağtna atıp İbrahim Tatlıses gibi türkü söyler, kimi fötr şapkasını kaşlarına yıkıp profil verir. Muzaffer Abayhan Unün ilk mavisine sarı ışıklarını düşürerek geçiyor taksiler. Camlarında çok boyaü ve çok yorgun kadın yüzleri... Pavyonların pisliği deterjanla köpürtülüp yollara akıtılmakta. Beyoğlu'nda sabah olmakta. Bir haftadır, Beyoğlu sabahlarında Niyazi Fidangül de var. Ne ki, o pavyonlarda eğlenerek değil, bin liralık bir otelde uyuyarak geçiriyor gecelerini. Onun da pavyonlarda sabahlayacağı ve hatta Allah'ına kadar eğleneceği günler gelecek elbet. Ama her şeyin bir sırası var. önce Niyazi'nin biraz şöhret olması gerekiyor. Şöhret olması için de, bir rejisörün ya da prodüktörun dikkatini çekmek zorunda. lşin kötüsü, Alyon Sokak'ta pek çok Niyazi var. Sokağın ucundan bir rejisör ya da prodüktör göründü mü, Niyazilerin kimi elini kulağına atıp aynı İbrahim Tatlıses gibi türkü söylemeye baslıyor, kimi fötr şapkasını kaşlarının üzerine yıkıp profil gösteriyor. Niyazi Fidangül'de hiçbir numara yok. Üstelik ust baş da dökülüyor. Bu durumda, bir haftadır Istanbul'da olup da bir tek film teklifi alamamış olmasına şaşmamak gerekiyor. Oysa ne umutlarla çıkmış Adana'dan! "Nerede kaldın Niyazi?" diyeceklerdi, "Millete gına geldi Kadir lnanır'ın yüzünü seyretmekten. Hemen geç kameranın önüne, başla!" Ve Niyazi "Bismillah" deyip geçecekti kameranın G Fİgüranlık çileli meslektir. Bir gün iş bulursun, doyarsın. Ylrmi gün iş çıkmaz, aç kalırsın. Zaten aldığın para para değildir. Şimdilerde bir figüranm günlüğü 5 bin lira. 2 blne gidenler de var. önüne... Niyazi'yle sabahın köründe, tsliklâl Caddesi'ne açılan Kuloğlu Sokağı'ndakı Yeğenler Kıraathanesi'nin daha çok bilınen adıyla"'Figuranlar Kahvesi"nin önünde konuşuyoruz. Kuloğlu Sokağı biraz ileride Alyon Sokak'ta birleşiyor. Türk sinemasının yüreğinin attığı yerdeyiz. Bir iki saat sonra buralar figüranlarla, setçilerle, ışıkçılarla dolacak. Ekipleri film setlerine götürecek minibüslerin birkaçı gelmiş bile. Ağabey" diyor Niyazi, "kafaya koymuşum, bu işi yapacağım!" Artistlik meselesinin askerdeyken kafasına takıldığını, askerden döndükten sonra Adana'da bir kahvede garsonluk yaparken kesin kararını verdiğini söylüyor Niyazi. Kahveye girip birer çay içme önerimı geri çeviriyor, "Sen eir agabey" diyor, "Ben burada duracağım. VBğenler Kıraathanesinin yanında ızgara köfte yaparak ek gelır sağlayan figüranlar, arkadaşlanna köfte saöyor. Onu kaldırımda film teklifi beklerken bırakıp, birkaç ayak merdivenden çıkarak Figüranlar Kahvesi'ne giriyorum. Girişte büyükçe bir salon var. Dört beş metre yükseklikteki tavan ve duvarlar sarı yaldızla çerçevelenerek süslenmiş. Ortadaki geniş, dörtgen sütunun dört bir yanına yerleştirilmiş büyük aynalar da sarı yaldız çc'eveli. Kapının karşısına gelen, dört beş basamaklı mermer bir merdivenle daha kuçük olan ust salona çıkılıyor. Buradan da, oda biçiminde bir başka bölmeye geçilıyoı. Kirli duvarlarda sınemayla ilgili bir resım ya da afişi boşuna arıyor gözlerim. Figüranlar Kahvesi, şu haliyle herhangi bir kahveden farksız. Saat yedıye doğru kahve yükunu almaya baslıyor. Kahveciye, figüranlarla konuşmak istedığımı söyluyorum; "Gd" diyor, "seni Celal Baba'yla konuşturayım." Alfmış iki yaşındaki Celal Baba, sinemanın emektarlanndan. Yirmi sekiz yıl önce sandık taşıyıcı olarak adım atmış sinema dünyasına. Uzun yıllar figüranlık yaptıktan sonra yardımcı oyunculuğa yükselmiş. Yirmi sekiz yıllık sinema yaşamının büyük bölümünü fıgüranlıkla doldurmuş Celal Baba, büyük beyaz sakalını sıvazladıktan sonra, "Figuran" diyor, "kalabalık teşkil eden, foloğraf olan kişidir." Figüranlar Kahvesi'nde gercekten Celal Baba'nın bu tanımı geçerli. Burada konuşması çok az olan rollere çıkan kimselere "yardımcı oyuncu" dıyorlar. Bu yüzden, Figüranlar Kahvesi'nde figüran bulmak kolay değil. Herkes yardımcı oyuncu! Buraya niçin, "Yardımcı Oyuncular Kahvesi" denilmediğini insan merak ediyor. "Celal Baba" dıyorum, "Uzun yıllar figüranlık yapmış bir kişi olarak, bana figüranlığı anlatır mısın? Nasıl bir iştir figüranlık?" "Figüranlık, çileli meslektir. Bir gun iş bulursun doyarsın. Yirmi gun iş. çıkma/, aç kalırsın. Zaten aldıgın para para değildir. Şimdilerde, bir figuranın gundeliği beş bin lira. İki bine gidenler de var. Bu parayı da gununde alamazsın. "Bugün git, yarın gel, derler, oyalarlar. Yani bu iş insanı geçindirmez. Aslında, yardımcı oyuncuların da işi garenti degiltlr. Geçenlerde 'Perihan Abla'da oynadım, dört giınde yiız yirmi bin lira kazandım. Ama yarın iş bulup bulamayacağım belli değil. Neyse ki emeklilik maaşım var! Ben sinemadan emekliyim. O maaşı hak edene kadar set hamallığı, ışıkçılık, figüranlık, aklına ne gelirse yaptım. Eşim de oyuncudur. O da uç beş kazanır. Idare etlip gidiyoruz işte! Bana sorarsan, bir yerlerden bir geliri olmayan adam hiç bu işe girmesin derim!" "Artist olacağım" dıye tasını tarağını toplayıp gelenlerı soruyorum Celal Baba'ya: 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle