Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yıl 1935 Atatürk Florya'da ılk kez denıze gırıyor (üstte) Bır Istanbul gezısı sırasında Florya'ya gelen Atatürk, Florya'nın ınsansız kıyılarını görünce, bölgenın ımarı ıçın gereklı uyarıları yapar ve çok kısa bır surede Florya Denız Köşkü kurulur Florya Plajı IstanDui un Rumelı yakasındakı plaılar arasında, bugün de varlığını sürdurebılen tek tük ptajlardan bırıdır (üstte sağda) Denız hamamlanndan ve günümuzun yüzme havuzlarından tarklı olarak, plajlar, denız kültürümüzün gelışmesınde önemlı bır rol oynamışlardır Beş ya da on yıl öncesıne kadar bırçok plajın hemen yanındakı kayıkhaneler' den kıralık sandal tutup kurek çekmek, kıyıdan açılmanın zevkını tatmak da bu külturun bır parçası ıdı (yanda) pompalar goruyoruz Bır cehennem tanığı gıbı, güneşın ağaçsız yollardakı kavurucu sıcaklığı altında yürUyoruz. Kendımızı Wim Wenders'ın, kımlığı parçalanmış, ıletı^ımsı/, kırgın kışılerıne benzetıyoruz bır taraftan Evet, sahıl yolunun Wım VVenders'ın "Yol" fılmlerıne çok uygun bır mekân olabıleceğını ılerı süren fotoğrafçı arkadaşımız Hıısnu AJasoy'a hak verıyoruz Tabıı kı kendımızı butunuyle haklı görmüyoruz lstanbul'dakı gelı>me ve büyümenın kültürel boyutu olduğunu söyleyer, dahaM kendısını beton, çelık, plastık ve asfalt ormanında evınde, doğal ortamında gıbı hısseden aydın ve "teknokrat''larımız da haklı olabılırler hıç şuphesız Hatta yenı KadıköyBostancı sahıl yolunun kıyısına 34 tane halk plajı vaat eden beledıye yetkilılerı de haklı olabılır Ancak tstanbul, parçalanmış güzel bır kadın yü/ü gıbidir artık. Ama lütfen (Ece Ayhan benzetmemızi bağışlasın), anılarından, hayat ortamlanndan kopartılan eskı Isıanbulluların, Kadıköy yakasında oturanların, "yalnızlık hıssı"nden ölmelerını tabıattan bılmeyınız Sonuç olarak, tstanbul parçalanmış guzel bır kadın yuzü gıbıdır, derın bır acıyla bakabilırız yüzüne, ancak, başka türlüsü mümkıln değiI.D Moda'du be> on dakika durdııklıın sonra, tekrar harekel etnıı> ve Sııadiye Plajı'na gelerek rıhlmıa vanaşmı>lır. Muhlerem misatırımı/le Reısı ( ııınhıır Ha/retleri, plajın ga/ıııo kiMiıına vıkmı^lar ve li'rasla oturmu?lar ve denı/ı lema>u elını>lerdır." Doğnıa buyunıc Suadıyelı olan ıkiısait,: Alılla l>ık (62), Suadıyc'dekı pLtj ıcın şunla rı soyluyor "Suadiye Plajı ve ga/inosıı 1930'lu yıllarııı ba>ında avıldıklan sonra, ııla^ımda oloh.ıslcT kullanılmava başlandı. Plajla beraber bei:>n ko^kler de vapıldı. Denize, kadın erkek (vadırganmakla beruber) hırlıkle girmevc haşladı. Ma>olar arlık Avrupa'dan ilhal edılır oldu, yun orgusu mayolar da yavaş >ava> kavboldu" Artık Suadiye Plajı, gorkemlı taııhıylc bıılıkıc sılınıp gıttı, >ıımlı pldjın onımdcn w/ır vı/ır diabalar gc^ıvoı Duyaı lı lahısckrın, anılaıında ııostaljıvlc so/uııu cı iıkk'iı scrın, los ve yaşayanların belleklerın de sarsıu «.ıııscl lanic/ılcı uyandıran kabın lerı, parva pan,a artık Suadıye Plajı adcıa bır "bomba <,ııkuıu" lıalını almı>, geı,en seneolen Lutfiye (.uler'dcn, 1986 yılında, Suadıyc plaj ve ga/ınosunıın bır kısmını kıralayan Resat Nuri Karakava (57), sahıl yolu geçtığı i(,ın plajı kapanıma, mılyonlarca lııa vcnp bır lıavu/ yaptırmış, sımdı uğradığı nuddı zaratı değıl, huını alamayan beledıyecılerın elınden gazınosunun ctrahndakı bırkaç tarıhı ağacı ve u/erı mor leylaklarla kaplı 40 metrelık şadırvanını nasıl kurtaracağını düşünüyor Emeklı denız subayı olan ve bos zamanlarında dalgıçlık yapan Reşat Nurı Karakaya, başına gelen felaketlerı şöyle özetlı yor' "Caıino ve plajı mal sahibi I ııtfive Guler'den l%4 yılında kıraladım. () /amanlar deni/ terteıni/di. Teknelerle Suadi>e açıklarına gider, kı>ı>ı seyrederdim, her >er >em>t"jildı, agav doluvdu, içimin açıldıgını hissederdim, her vi">'t balık bulunurdu bu deni/lerdt1; geçenlerde denize daldım, dıbi simsıvuhlı. (,'unkıı >eni yapılan bu sahil >olu nedenı>le bulun yosunlar oldu. Bilirsini/ deniı\ lemizleven yo<>undur, artık deni/ı lemi/leven bir >ey kalmadı... !>imdi de durum malıım, her taraf asfaltlandı, her^ev betona donu^tu; inanın yıllardır denize girmiyorum. deçen gun Suadiye sahiline denı/den baklım, içim acıyla doldu. Yeşilden eser yoklu, hiç agaç kalmamı^lı. Kvlal acısı gibi bir >e>ler hisseltim ıçınıde. Sonra bu plajın larihi o/elliklerini dikkale almadan kaldırılması Alalurk'e açık bir savyısı^lık degıl mi? Geçniİ!)le Suadiye (,a/ınosu'nda, Turkiye'de KCli>en Balımuziginin onculugunu yapmış olan bir Macar mu/ık orkestrası valardı. Ma/orık'ler, Mıster Wılı'lcr o donemin gO7de kiylerivdiler." Yaklaşık yarım Mi/yıllık Suadiye Plajı'nın yerınde şırndı bır cnkaz kalıntısı dııruyor' Kulup Re^at'ın da ı^letmeclsı olan Reşat Nurı Karakaya ıse, gazınosunun önune kuçük bır havuz yaptırmı^, çevredekı asfalt ve beton yığınlarının, gelıp geçen arabaların egzoz dumanları arasında bır vaha yaratmaya çalışmış, ama şımdı İstanbul'un hı^bır yerınde bulunmayan mor salkımlı leylakları ve »adırvanına kaygıyla bakıyor, çunku geçen yıl öien Suadiye Plajı ve gazınosunun sahıbı Lutfıye Güler'ın varısçılerı, plajın kalıntısı ve Kulup Reşat'ın tesıs lerını bır yapsatçıya verecekler ve bir tarıh tamamen sılınıp gıdecek. Bostancı'nın plajları Bostancı'da, toprak yığını ve otoparka dönuşen Derya Plajı'nın eskı sahıbı Hayretlin Sezer'le (62) göruşuyoruz Etrafta hıç ağaç yok, her taraf çelık, beton, asfalt ve bu günesın çığ ışıkları altında, geçmişe uzanıyoruz: "10 sene öncesıne kadar burada dort plaj vardı: Denız Plajı, Teksın Plajı, Yumurtak Plajı, Derya Plajı ve bir de yalnızca kadınların girebildikleri tahlalarla uç tarafı kapalı Kadınlar Plajı Kvel, gordııgunuz gibi simdi hiçbiri yok. Derya Plajı'nı ıı/ıın sure çalı>lırdım. İnanın, sabah kalkar kalkma/ yuzumu deni/ suyuyla yıkardım. Once denizi kirlelliler, şimdi de her yer belon ve toprak yığını oldu. Yaklasık 10 yıldır denize girmiyorum; içiınden gelmiyor. Kuçukyalı Beledıye Plajı'nı da doldurdular. Plajların ve kasapların olduğu bolgeye, Yeni Karya Koyu' denirdi, şu ilerdeki kopruyu de Mimar Sinan yaptırmıştır. Şimdi buraları ve Kasaplar (,'arşısı'nı yıkacaklarmıs. Tarihi bir semt yok olacak demek ki..." Hayrettın Sezer, kuçük bır dondurmacı dukkânı açmış kendısıne, şımdılık tutunmaya çalışıyor Bostancı'da Yarın her şey elınden alınabılır. Her taıafta sankı bıyonık ve ınsanustu bır guçten emır almış gıbı, aldırışsız ve bıtevıye çalışan kepçeler, dozerler, kum yükleyen, toprak döken kamyonlar yenı dökulen asfaltı parçalayan havalı