24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

vensizlik getirmek içindir. Dünyanın her tarafında başbakan var, cumhurbaşkanı var, hükümetler var. Sanmıyorum ki bizim ülkedeki kadar bu iş takaza mevzuu yapılsın, eskiden de vardı hükümetler, hiç kimse bu sizin dediğiniz şeylerin üstünde durmadı, bunlar hükümetçiliğin bir parçası da değildir. Bunlar sadece orijinal olma, manşetlerde kalma, gazetelerde, mecmualarda görünmek içindir. Ülkeyi idare edenlerin orijinal olma diye bir mecburiyetleri yoktur, ülkenin meselelerinin üstüne varma, onları çözme, halkı rahatsız ettirme diye meseleleri vardır." Demirel icin ne dediler'? RIFAT ILGA2: "Turgut Ozal'ın başı kel mi? O da iyi mizahçı. Demirel'e mizahçı olarak büyük bir sempatim var; tabii siyasi görüşleri dışında. Demirel zamanında başım belaya girmedi, Ecevit zamanında büsbütün ters gitmiştir." ALİ ULVİ: "Demirel'in gazete karikatürcülüğüne kuşkusuz katkısı var. Demirel'in karşısında ve yanında değilirr; çünkü bunu, ileride devleti yönetecek olanlara böyle bir örnek olması bakımından söylüyorum." • Futbolla aranız nasıl? Hangi takımı tutuyorsunuz? Çok şükür hükümet erkanı, birinci ve ikinci lig takımlarım kendi aralarında bölüştü, bir tek mahalle takımlarına şampiyonluk vaat etmedikleri kaldı. D "Bakınız, ben takım tutmam. Bir defa siyasetçilik kâfi derecede taraftır, bir fikri savunduğu için o fikrin karşısında olanlarla karşı karşıyadır, bir de takım tutarak, takımları tutanların karşısında taraf olması, siyasi mücadelesine zararhdır. Ben futbol maçları• nı seyrederim. Eskiden statlara giderdim. İyi takımdan ziyade, iyi oyun ararım. Futboldan zevk alabilmek için mutlaka taraf tutmak şart değil kiî' "Benim ıçın önemli olan, parti yönetmek değil. DYP'nin 'Doğru Yol Partisı1 olduğu belli. Demirel'in yönettiğı parti değil de 'Demirel'in Yeni Partisı' dediler." (Fotofiraf: TARIK ERSOY) • Askerliğinizi de sivil olarak 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı'nda yaptınız, ama yine sizden bir askerlik anısı rica edelim. O "Evvela altı aylık okul okudum. Sonra Genelkurmay bizi Planlama Müsteşarlığı'na verdi. Asteğmen ve teğmen olarak bir sene orada hizmet yaptık. Ben askere gittiğim zaman, umum müdür idim, zor günlerdi. Hizmette bulunduğumuz iktidar, askeri idare tarafından devrilmişti. Herkes o iktidara ve bize hınçla bakıyordu. Nitekim ben okulu birincilikle bitirdiğim halde bana saat vermediler, saati ikinci gelene verdiler. Sonra ben, Turkiye Cumhuriyeıi Başbakanı oldum, o okulun müdürünu de gencral yapmak bana nasip oldu. Felek budur; felek bu, 'Ej felek' demişler; 'Kavanoz dipli dünya' diyor adam..!' söylemişimdir, keser döner, sap döner, bir gün de hesap döner, devran döner demişimdir" • Televizyonun propaganda aracı olarak kullanümasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Televizyon politikaalığı konusunda ne diyeceksiniz? D "Televizyon tabii ki bütün dünyada siyasete yeni boyutlar getirdi. Aslında sanayi toplumu olan ülkeler, enformasyon toplumu olmaya kaymışlardır. Halen Türkiye'nin °/o 86'sı televizyon seyrediyor, bu rakam 9092'ye çıkmış olabilir. Her evde köylülerin 'resimli kutu' dediği alet var. Televizyonu da biz getirdik Türkiye'ye. Televizyonun çök iyi kullanılması halinde, 'her eve bir okul' anlamına gelebileceğini düşündük. Sadece bir eğlence vasıtası değil. Siyasette tek taraflı zihin yıkamak için kullanılması, köylülerin 'resimli kutu' dedikleri aleti 'yalan makinesi' haline getirmiştir. Halen Türkiye'de televizyon bir yalan makinesi halinde çalışmaktadır. Dunyanın hiçbir yerinde bu kadar kötü televizyon kullanılışı olmaz. Halkın gerçekleri öğrenmesine televizyon yardımcı olmuyor. Aksine, bugünkü iktidarı parlatmak, ayakta tutmak, başarılı göstermek için kullanılıyor. Hayatı yaşayan halk. Halk pahalıhktan, işsizlikten kıvranıyor, televizyon onlara 'altın devrin' yaşandığmı söylüyor. Televizyon mu daha iyi bilecek halk mı daha iyi bilecek?" • Sizin elinizden, mizahçıların da dilinden düşmeyen bir aksesuarımz da fötr şapkanız. Bu şapka başınızdan çok elinizde, "bayrak gibi" sallanıyor. Hatta DYP balosunda, imzalı şapkanız, samyorum açık arttırmayla beş milyona satıldı, bu şapka merakımzdan da söz edelim, kaç numara giyiyorsunuz? D "Başımda saç yok, şapka giyerim. Başımda şapkayla halkın karşısına çıkılmaz ki, şapkayı çıkarıp halkı selamlarsın. Derken kapalı devreler geldi, konuşamıyorduk; ama gene halkı selamhyorduk, şapka o işi görüyordu. Şapka bizim alameti farikamız oldu. Demirel dendiği zaman, elinde şapkasıyla halkı selamlayan bir adam akla gelir. Nitekim iki senedir Türkiye'nin çeşitli yerlerinde basılan afişlerde öyle görünüyorum. Benim şapkalarım kaybolur, yani elimden alırlar, genellikle seve seve de veririm, yalnız çok kere o şapka hizmet göreceği zaman birisi gelir ona talip olur. Derim ki: 'Dur şimdi, evvela şu görevimizi yapalım, iki gün gezeceğim, şapkasız neyle geıeceğim?.. Ben halkı elimle selamlayamam, şapkayla selamlamaya alıştım.' Benim dostlarım bana çok şapka getirirler. Ben 'şapka bitli' dediğim yerde bir bakarsın 34 tane şapka gelir, sorarlar; '60 numara' diye söylerim. 59 numara gelirse dar gelir, 61 gelirse bol gelir, iliaki 60 olması lazım. Zaten her seyahatte bir şapka eskitirim, ertesi seyahate bir başka şapkayla çıkanm!' göre ikinci dereceden mizah yapıyor. Biliyorsunuz ben onun geçen sene bir filmini yaptım: 'Bir Bilen' orda hepsi var..." mizah anlayışı hiçbir politikacıda yok. Bence Demirel mizahsız, mizahçılar da Demirel'siz düşünülemez. Ayrıca eşi, hafiımefendi bir kadındır." AZİZ NESİN: "Süleyman Demirel, Türkiye'ye layık bir başbakan. Yalnız Süleyman Demirel değil, yüzde 92.5 oy alanlar da layıktır. Yakın bir gelecekte Türkiye layıöını bulacaktır. En son dileğim, Allan hepsinin layığını versin (Layıktır, laik değil)..." ZEKİ ALASYA: "Demirel'in taklidini en fazla yapanlardan* biriyim. Demirel'in çok zeki olduğundan hiç kuşkum yok. Mizahı biliyor ve bunu bilinçli olarak kullanıyor." OĞUZ ARAL: "Üstündeki kanlar henüz kurumuş değildir. Sırf iktidara gelebilmek için katillerle işbirliği yapmaktan çekinmeyen bir adamdır." NEJAT UYGUR: "Türkiye'nin espri ve nutuk makinası..." TAN ORAL: "1980 öncesi başbakanlar, karikatürlerinin çizilmesinden çok rahatsız olmuş, kızmışlardır. Şimdilerde hoşlanıyorlar. Arada olan Demirel ise, kendi karikatürlerinden ne rahatsız olmuş ne de hosnutluğunu belirlemiştir. Demirel kendisiyle ilgili ne çizilirse çizilsin, ilgisiz davrandı. Ama yine de çizerlere bol bol malzeme oldu." MÜJDATGEZEN: "Demirel'in FERHAN ŞENSOY: O da kendine • Kutsal emanett eşiniz hanımefendiye teslim edemediğiniz için mi Sayın Cindoruk'a verdiniz? O "Siyaset zor şeydir. Ben eşimi kâfi miktarda yükle yükledim; ondan fazlasını yüklemeye hakkım yök. Eşim benim en yakın yardımcımdır. Herkesin bir kapasitesi var, muayyen bir yere kadaro yükü taşıyabilir. Benimle beraber gezer, benimle beraber temsil görevini yapar, yüzlerce kişinin elini sıkar. Onlar da ağır yüklerdir. Zaman /aman düşünmüşümdür: 'Acaba bu kadarı bile mi çok' diye... Çünkü herkes kendi hayatını yaşayacak. Benim eşim olduysa, kaldıramayacağı yükleri taşıtmaya hakkım yok. Bizim duzenimizde siyasetin zorluğunu, siyasetin incilticiliğini, kırıcılığını bilerek eşimi daha fazla ıstıraba sokma hakkım kendimde görmedim;' • Planlama ve Başbakanlık Müsteşarınız Sayın özal, sizin Güniz Sokağı'na muhtar bile olmanızı istemez herhalde... D "Bir memlekette hükümet, vatandaşlannın hayat hakkım kıskanır duruma gelmişse, zevali yakındır. Bu memlekette bizim hakkımız sadece oksijen hakkı değil, nefes almamıza bile razı değiller. Bu kadar kıskançlığı anlamak mümkün değil; bu kadar 'koltuk sevdası' görulmüş değil. Aman koltuğumuz elimizden gider diye meşru, gayri meşru her tedbire başvuralım, bunları yeşertmeyelim. Devlet gücünü vatandaşların aleyhine kullanmak, anayasaya aykırıdır. Anayasanın 5. maddesinde, devletin vaîifesi kişiyi engellemek değil, kişinin önünii açmaktır!' • Maneviyatın tçinden'i seyrediyor musunuz? D "Hiç seyretmedim. Bu tamamen bir propagandadır ve seyreden vatandaş anlatılan şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu bilmediği için bir tefrik yapamaz. Ben anlatılan şeylerin doğruluğunu, yanlışlığını biliyorum, çoğu zihin yıkamak içindir, bunu seyretmek zaman kaybından ibarettir!' • 12 Eylül'den sonra partili arkadaşlannıza, hiçbir yerde görev alamazsanız, bari aparimanda yönetici olun da yöneticilik vasfını kaybetmeyin demişsiniz. Bu yöneticilik vasıflanndan söz eder misiniz? O "Öyle demedim de, dediğim şey şudur: Bu olay bizi ezmemelidir; bu olayın altında kalmamalıyız, bu bir imtihandır; çaptan düşmemeliyiz, kendi kendimizi yitirmerneliyiz. Bu günler geçer demişimdir. Geçmeyen gün mü var? Yarın gelır, yarın selir... Mevdanlarda da • Sizce politika, gösteri sanatlarından biri midir? örneğin uydu şovlar, özel uçaklar, tcraatın tçinden, lale devirleri, yatla hidroterapiler ve benzeri olaylar... D "Hayır, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir politika olduğunu da sanmıyorum, bu politika falan değildir. Aslında bu politikaya gü • Ecevit mavisinden sonra bir de Demirel mavisi çıktı. "Ecevit'le Demirel mavide birleşti" diyebilir miyiz? D "Diyemezsiniz, çünkü ayrı ayrı zamanlarda ayrı ayrı şartlardan gelen hadiseler, rnaviyi biz çıkarmadık ki, kanun zoruyla çıktı!'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle