04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FOTO R O M A N OKURDAN Gerçek bir Sayın özal!., Bu koltuklar gittikçe pazar dergisi yıpranıyor. Ülkemizin en cıddi gazetesi olan Ankara, yıl 1962: Paraguayos'un ünlu Luiz Alberto del Parana'sı (soldan üçüncü), Roberto Lorano ve orkestrası ile birlikte. Luiz Alberto del Parana y los Paraguayos ile birlikte söyledik. Benim türümde başka kimse yok. Tropikal müziğe hasret herkes beni dinlemeye gelir. Benim muziğim dinlendirici, rahatlatıcı ve her tür stresten uzak. Nitekim şimdi de orkestra arkadaşlanmla çok güzel geceler yaşatıyoruz bizi dinlemeye gelenlere. Cumhuriyet'in pazaj ekı olan DERGİ'yi beğeni ve gururla okuyorum. Gerçek bir pazar keyti yaşatıyorsunuz bizlere. Pazar gününün özelliğine uygun gerçek bir pazar dergisi. Sonuna kadar aynı başarı çizgisini sürdürmenizi dilerim. ZEHRA HASDE Hatay Dergi bizim, sorunlar da... Sevgili Cumhuriyet Dergi Ailemden kalma bir alışkanlık, Cumhuriyeti sureklı okuyorum, gazetenin yayımı surdukçe (her turlü zorluklara karşın dileğım o ki, ben de surekli okurunuz olacağım. Bizlere Dergi 'yi kazandırdınız, sonra Bilim Teknik'i. Teşekkurler. Ama okur mektuplarında hep belırgin bir yakınma var; buna ben de katılıyoruh... Neden "çocuk dergi"si çıkarmıyorsunuz? Maddi zorluklar mı? Ama biz zaten alıyoruz, sonuçta benim henüz çocuğum yok da felaket bir kardeşim var ve her hafta sonu bulmaca pazaroyun kavgasını yaşamaktan bıktım artık. "Evlen git de dergi bana kalsın" şeklindeki bedduaları siz işitseydiniz ne tepki gösterirdiniz? Çocuklar artık cin gibi, düzeyınizi hiç düşünmeden, onlara yönelik bir dergi çıkarsanız herhalde en çok biz yetişkinleri sevındireceksiniz. Bunun dışında ailemden altı yıldır ayrı olarak ünıversite eğitımi gördüğüm bu kentte (Ankara 'da) özellikle biz öğrencilerin bağıra bağıra anlatmaya çalıştığımız bir^orunumuz var. Kentin ortasındaki, küçük ama yemyeşil bir park olan Güvenpark'ın, ne akla hizmetse otopark haline dönüştürülmesi... Ben, tüm öğrenciler (hemen hemen) sesimizi soluğumuzu duyurmaya çalışıyoruz, basına bir ölçüde yansıdı, ama sevgili Cumhuriyet Dergıcıler, niye siz btraz sayfa ayırmadınız? Yeşiller, feministler, ateistler olayı değil, özellikle Güvenpark olayı için neden sayfalarınızı açmadınız? Bunu istemek ve beklemek hakkına sahip olduğuma inanıyorum, çünkü dergi bizim. Sorunlar da bizim. Ayrıca biz öğrencilerin ağzımızı sıkı sıkıya kapamamızı sağlamak için, olabildiğince sessiz, etliye sütlüye karışmayan tuhaf bir genç kuşak yetıştirmeye çalışanların ve bunu bir olçude de başarabilenlerın ülkeyı yönettıkleri bir dönemde bakıyorum da "Dertlerıniz için Buradayım" köşelerine yazanlar ne çok arttı... Aşk, cinsel sorunlar, aile tartışmaları; sorunlu bir gençlık olduk çıktık sonuçta. Böyıe bir ortamda şiir, insanlara niye "çok fazla yer kaplıyor" dedırtiyor anlamıyorum. Çok sağlıklı, çok sıcak geliştirebileceğimı sandığım bir beraberliğim kısa bir süre sonunda ansızın bitti... Bitti demek kolay da, kabullenmek, biraz zor. Ama olsun, kâğıt kalem oldukça, benim de imge dunyam zenginliğini korudukça şiirle seslenmek, şiirle ağlamak, gülmek, dostluklar kazanmak NE GUZEL! Ne güzel şiirle kucaklaşmak. Hayır, lütfen şiir köşesini kaldırmayın. Tam tersi olabildiğince sayfa ayırsanız, herhalde benim gibi pek çok insan, şiirsever, sanatsever okur mutlu olacaktır. Sevgiyle, hep sevgiyle. • Müzik yaşamını hiç aralamamış ve noktalamayacak bir profesyonel. olarak, bugünün müziği ve danslan hakkında ne düşünüyorsunuz? O Bugüne kadar sürekli çahştım ve halen çalışmaktayım. Hep büyük otel ve lokantalarda, kalburüstü lokal ve kulüplerde çalıştık. "Roberto Lorano Orkestrası" olarak her zaman dinleyicilerimden ilgi gördüm. lnsanlar güzel müzikleri severdi. Ben açık bir insanım ve söylemek istiyorum: Bugünkü danslar, dans mı? Kız tek başına tepiniyor. Cimnastik desem değil; çünkü cimnastiğin de bir rhetodu var, bir yöniemi var. Bugünküler genç de, o zamankiler genç değil miydi? TV'de gördüğümüz, hele o yabancı müzik gösterileri nedir? Tekniğin ilerlediğini göstermek mi istiyorlar? Ne bu zırıltılar?.. Muzik mi bunlar? Hem de kotlarla! Solmuş kotlarla! Olacak iş değil!.. Doğaldır ki, biz bu çıldırtıcı diskolardan zevk almayacağız; ama her şey bir yere kadar... O güzelim kalipsolar varken... Biz Bak! Her tarafı pul pul dökülmeye başladı Böyle giderse 88'de oturacak koltuk bulamayacağız. Yıl 1962, Roberto Lorano Yeşilköy deki Parkotel'de, bir samba ya da rumbanın ritmi peşınde... yaştakiler için bu şarkılar hep güzel kaldı, diyorum; ancak gel gör ki, bir vals veya bir tango çahndığında bütün gençler somurtur. Zaten gelmezler böyle müziklerin çahndığı yerlere... Benim müziğim, yerleşmiş, oturmuş bir müzik. Beni dinleyenler, 35 yaş ve yukarısı. Hâlâ eski şarkılan isteyenler var, "Roberto, bir Besame Munço çalsana," diye arzular gelir masalardan. Ve hep populer şarkı isterler. Yeni parçalar, fazla popüler olmayınca, pek istenmiyor. Bu konuda size bir anımı aktarayım: Bir yıl, Charles Trfnet gelmişti. Ne söylediyse alkış alamadı. Birden "La Mer"i söylemeye başladı. Salon inledi. Trenet çok şaşırdı, "Bir daldka, galiba anlıyonım, yeni beslclcrden hoşlaamıyorsunıu^." dedi. Başbakan Turgut özal ve Sanayi ve Teknoloji Bakam Cahit Aral. (Fotoğraflar: TARIK ERSOY)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle