24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gün yîrmi dört saat kitap • Sahaflığın "bir yaşam biçimi" olduğunu söyleyen Sami Önal, "Sahafın üç şeyi olacak" diyor: "Birincisi sabrı olacak, ikincisi deposu olacak, üçüncüsü de parası olacak..." diyor ve ekliyor; "Sahaflık bir yaşarfıa biçimidir. Bu mesleğin de kendlne göre ilkeleri, kuralları, geleneği ve bir kültürü var. • Bu açıdan bakarsak sahaf lık canlanmıyor, tam tersine ölüyor." Necati Güngör İstanbul'un sahaf çarşılarında Ç oeukluğunıda bir tutkum vard>. Bizim kentin ona yerindeki Yeni Camii'nin avlusunu çevıeleyen ve günı:ah yeşil çınar yapraklarının gölgebdiğı alçacık duvarın ustune serili kitap kupaklarını seyreimek... Bir yandan türlücenk kitaplarının kapak kompozisyon|arını, dcıin anlamlar lasıyan tablolar gibi izleyip anlamaya çalışırken, bir yandan da kaıp kuru, orta yaşlı o zamanki duşunceıne gcVe çok >eyler bilen kitapç'iyı gözlerdıııı. Djrmadan konuşan, kendisiyle birlikte k.'laplara gözkulak olan, oğullanna oğıulcı veren, kitap alıcılarına laf yetiştiren, harcn de cebiııdeki paraları çıkarıp sayan bı> tanıdığım ilk kitapçının bir sözü, her neJensc hâlâ aklımdadır: "Kitapçı yağmıırdan degil, rü/KÜrdan korkar; ıslanan kilap kıırur, anıa ru/gârla sayfalan >ırtılıp uçmuş kilap beş para etmez!" Sahaflık ölüyor mu? Bunu çağnştıran bir sözü Moda çevresinin tanınmış sahaflarından Sami Önal'dan işitecektim geçenlerde: "Sahafın üçşeyi olacak" diyordu Sami Bey; "Birincisi sabrı olacak, ikincisi deposu olacak, üçüncüsü de parası olacak..." Kitaba ve kitapçılığa gönül vermiş bir insan Sami Önal. Bu işi yapması bir rastlantı değil... Günün yirmi dört saatini kitaplar iç'inde geçirmek için, yıllarca üzerinde taşıdiğı asker elbisesini çıkarıp emekliyc ayırttırmış kendisini. Moda'nın gün görmez ara sokaklarından birindeki o nemli kitap sayfalan kokan mütevazı dükkânının loşluğu içinde, bir ortaçağ bilgesi gibi, kâh Katip Çelebi'nin yararlandığı Halep Çarşısı sahaflanndan, kâh ltalyan, Ingiliz soylularının değerli kitap meraklarından ve o devirlerde servetlerin konuştuğu kitap mezatlarından söz ediyor Sami Önal. Elindeki kitapları hemen satıp paraya çevirme gibi bir kaygısı da • yok. Onun için, önemli olan değerli bir kitabın, gerçek sahibini bulması; ondan yararlanacak, başkalarını da yararlandıracak ellere ulaşması... Yaptığı i$i aşkla yapıyor yapmasına da bu mesleğin şimdiki hali konusunda pek iyimser değil Sami Önal. Hele, şu son bir ıki yıl içinde İstanbul'un çeşitli semllerinde açılan kitapçı dükkânları konusunda hiç oluınlu düşüncelere sahip değil: Çünkü buraları açanların kitap aşkından çok, ticaret aşklarının ağır bastığı kuşkusunu taşıyor ve bunu da açık açık söylüyor. "Herkes sahaf olamaz" diyor Sami Bey. "Sahaflık bir yaşama biçimidir. Kl arabasına çizgi romanlar, entipüflen kilaplar doldurup, ne alıp ne saltığını bilmeden Kad'köy Çarsısı'nda tezgâh açan seyyar salıcıyı da 'sahaf mı sayncagız? Bu mesleğin de kendine göre ilkeleri, kuralları, geleneği ve bir kültürü var. Bu açıdan bakarsak, bugün tstaıtbul'da sahafhk canlan • Istanbul'da, Kapalıçarşı ilb Beyazıt Camıı arasında kalan tarıhı "Sahaflar Çarşısı", bugün yenı bir kımlige bürünmüş durumda Kıtaptan çok. kırtasıye eşyası satılıyor Bunun nedenı ise sahafların, yüksek dükkan kırasıyla buna adeta ıtılmelen mıyor, tam tersine ölüyor..." Yazar, felsefeci Arslan Kaynardağ bu noktada pek karamsar değil oysa. "Olagandır' diye açıklıyor, tstanbul'da yeni yeni sahaf dükkânlarının açılışını, çarşılar kurulmasını. Yalnız eski kitap kaynaklarının nicedir tükendiğini, hatta şimdilerde Beyazıt sahaflarının eski kitap yerine güncel kitaplara ve kırtasiye işine yöneldiğini vurguluyor Kaynardağ. Evet, Kapalıçarşı ile Beyazıt Camii arasında kalan tarihi "Sahaflar Çarşısı" adeta yeni bir kimliğe bürünmekte. Bu dönüşüm, Tanpınar'ın deyişiyle, "gömlek değiştirme", dükkânların önündeki tezgâhlardan, vitrinlerden de gözlemlenebiliyor. Yaldızlı kapaklarıyla Kuranlann, başka dini kitapların, Arapça ayet yazılı levhaların, hatta tespih, yeşil takke satılan dükkânların önünden geçip teksir kâğıdı, kalem, kareli not defteri, takvim ve plastik cilt kapakları satan tezgâhlara ulaşıyorsunuz insan kalabalığı içinden... Arslan Kaynardağ'ın Elif Kitabevi'nin iki yanında sıralanan dükkânların hepsi, yeni yayınlara ağırlık vermişler. Bir seçim değil ama bu; zorunluluktan!.. Veyeni sahaf dükkânlarının çeşitli semtlerde orlaya çıkışını " o l a ğ a n " karşılayan Kaynardağ, bunu bir anlamda da işsizliğe, insanların kendilerine iş yaratma çabasına bağlıyor. " Y o k s a " diyor, "Kitap okunınun çogaldıgının bir işareti degü, bu dükkânlar. Ankara'da da sahaflar artıyor, ama okur aynı." Bu mesleğe, çocuk yaşta girmiş Kaynardağ. Mesleğinin tarihiyle ilgilenmiş, yazılar yazmış... Osmanlı'da sahaflığın, istanbul'un alınışından da öteye uzandığını belirtiyor. önceleri Bursa ve Edirne'de biiyük camilerin avlıılarında ortaya çıkan sahaflık, Faiih döneminde Istanbul'da da görülmeye başlanıyor: Fatih, Eyup, Beyazıt camilerinin avlulannda... Medreseler, sahafların gelişmesine yardımcı oluyorlar. Kapalıçarşı yapılınca (şimdileyin halı kilim satılan yerlerde) lonca kuralların. bağlı sahaf esnafı da yerini alı. yor burada: Mürekkepçi, kalemci, kâğıtçı, divitçi, mücellit, müzehhip, minyatürcü, hattat, hakkak, mühürcü namı altında icrayı sanat ediyor birçoğu... Tellallar aracılığıyla arttır"malı kitap satışları yapılıyor. Sahaf kâhyaları, esnaf ahlakına ilişkin kuralların uygulanmasını sağlıyor. Ve bu çarşı zamanla; edebiyafçıların, kitap düskünlerinin, medrese öğrencilerinin, ulemanın ve yabancı elçilik mensuplarının ve dahi seyyahların uğ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle