Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doğanın soluğu ile zenginh Beyaz sessizliğin içinde, kendinize daha bir yakın bulduğunuz güneşi yakalamak, karanfilli sıcak şarabın kokusu ve karların üzerine uzanıp yatmanın huzurudur aslında Uludağ'da yaşam... FÜSUN ÖZBtLGEN • • aludağ'da tipi, kar ve sisin yom m Sun olduğu bir kış günü. Bir • m işadamı yanında 1617 yaşla• • rındaki kızı ile banka şubesi^ J ne geliyor ve memure hanıma ^ H ^ bir çek uzatarak, şakayla kanşık, "Ver bakalım bir tane" diyor. Banka memurcsi bu mesajın anlamıru hemen anlıyor ve sessizce çıkarıp bir milyon lirayı adamın avuçlanna sayıyor. Adam parayı alıp kızına dönüyor ve hepsini kızın ellerine doldurup şöyle diyor: "Al kızun ejlen..." GUzel kız, minik burnunu kırıştırarak babasma bir sempati sarkıtıyor, "Teşekkür ederim babişka.." diyor. Birlikte bankadan ayrılıyorlar. Kız, paıaları ile hemen otelin kumar salonuna yöneliyor. Ama bu salon, büyüklerin yeşil çuhalı masaların başında saatlerce poker çevirdikleri yer değil. Gençlerin yeni eğlencesi, kollu makinelerin salonu. Loş bir salonda kırmızı yeşil ışıklannı yakarak rengârenk bir görünüme bUrünmüş tek kollu makineler âlemi. Bir yanından jetonlar atılıyor, kollar çekiliyor, öbür yanından "Daa di daa di" diye bağırarak jetonlar döküluyor. Renkli, hareketli, heyecanlı bir ortam. Uludağ otellerinin bugünkü işleyişini, kumarhanesinden kafe salonlanna, kayak butiklerinden, öğle ve akşam yemekleri için şekerden heykeller arasında dizilmiş, tepsi tepsi göz alıcı mezelerin yer aldığı açık büfelere kadar gördükçe, son 10 yılda meydana gelen değişikliği düşünüyoruz. Turistik otel veya Grand Yazıcı gibi lüks dağ otellerinin henuz bulunmadığı eski dönemlerde otel salonlarının zeminı, öyle halı kaplı, butikleri, Avrupa kayak giysileri ve kayak ayakkabıları ile dolu değildi. Daha çok, kayakçıların kayak yapmak, spor yapmak için geldiklerinde konaklayacakları birer "barınak" olarak düşünülüp yapılmış otel odaları, çift kişilik aileler veya sevgililere göre değil, 68 veya 10 kışinin kalacağı 'koğuşlar' şeklinde duzenlenmişti. öğle ve akşam yemekleri, tabldot olarak çıkar ve kayakçılar ile kayak öğretmenleri ve turistler de aynı tabldota kaşık sallarlardı. Dağın o gunlerdeki en lüks oteli Btiyiik Otel idi ve diskosu ile Unlüydü. Genç kayakçılar ile dağcılar, akşamları eğlenmek Uzerc BUyük Otel'in diskosunu tercih ederlerdi. Gençleri tipi karda ve sisin yoğun olduğu günlerde oyalayacak, "Daaadii, daadil" diye bağıran kumarhaneler de bulunmuyordu. Böyle kayak yapılamayan günlerde gençler, genellikle otellerin lobi ve çay salonlarında sıcak çay veya salep içerek, kendi aralarında konuşup, şakalaşarak eğlenirler veya küçük pişti partileri çevirirlerdi. Bu yıllann otellerinde, çuha önülü minik kumar odalarında geccyanlanna kadar poker oynayıp önemli para kaybeden birkaç zenginin isirnleri ve ne kadar kaybedip ne kadar kazandıklan, ertesi gün dağda, hemen kulaktan kulağa yayılır ve herkes kısa sürede her şeyi öğrenirdi. Şimdiki gibi milyonları yutup da, ne kadar yuttuğunu belli etmeyen kumar makineleri henüz dağı kaplamamıştı ki... Yemyeşil Bursa ovasının ardına yaslanmış bu yüce dağın kayak merkezinde eskiden genellikle Sarıkamış'ın, Erzurum'un karakışlarında ayağında birer plastik ayakkabı ile kaymaya başlamış, daha sonra tahta kayaklarının altını mumla ve tebeşirle ovup kayganlaştırarak, kayak yapmayı öğrenmiş doğulu kayakçılar, kayak öğretmeni olarak caka satarlardı. Dağda çoğu kişinin bilemediği en görkemli kayışları, kUçUcük yaşta, düşe kalka kayak öğrenmiş bu doğulu gençler yapardı. Yıldan yıla kayaklar gelişti, kayak giysileri, kayak ayakkabıları modernleşti. Şimdilerde dağda ski yapan kayakçıların giysileri, ayakkabıları ve takımlarının toplam bedeli milyonluk masraflar gerektirir oldu. O yıllarda kayak oğrenen çocuklar büyüdü ve sıkı birer kayakçı oldular. Ku$aklıkaya denilen dağın en yüksek noktasından kayan gençlerin sayısı arttıkça arttı; sayısı giderek çoğalan telesiyejlerin önünde uzun kuyruklar oluşmaya başladı. j | shnda Uludağ demek, lüks otel mm demek, kumarhane demek de# • ğildir. Uludağ, UstU bembeyaz ^^^M kar bulutlan ile kaplı, yemyeşil ^^^^k çamların temizlediği havada, m m bembeyaz karlı tepelerin sessizliğinde, apayn bir yaşam demek. Teleski veya telesiyej ile çıkılan tepelerde beyaz ve sessiz bir bir başka dünyada kendinizi daha bir yakın bulduğunuz sarı sıcak güneşi yakalamak demek. O tepelerde kayaklannızı ayağınızdan çıkarıp, kara saplayarak, karlara uzanıp güneş Uludağ'ın ışıltılı tepelerinde yaşam Uludağ'da, gunde beş bln Ura vererek bir kaya Uludağ otellerinde bu yıl, yemek dahil çift kişilik odalarm bedeli, ortalama 75 bin Ura civannda. Tatillerde, bu fiyat yukselebiliyor. Saati 10 bin Uradan kayak dersi alarak blrkaç s 16