Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
engi dönmUş iki marlı, yanık yalıteknesi ve kıç tarafında yükselen balık ağı künın kalıntısı üzerinde iki tur atıp mesi, ızgaranın etrafındaki 3 yaşlı balıkçıyı da sahile kondu. Bugün, popart'çı kızdırmıştı: gözüyle bile anlamını yitirmiş bu "Kışın geçerken sandalımıza şişe atıyorlar, görünüm, Brindesi'nin tualindeki başımız kınlsın da bizim ikiüç balıgı da onBebek'ten ne kadar uzaktı... Karadeniz'in sert lar lulsun diye... Marraara'yı kuruttular, şimdalgalarına bile gUlümseyen karga burunlu " 2 çifte" balıkçı kayıklarının ardında turuncu di Bofca/'ın halığına göz diktiler. Gidip baksarı dalyan kulelcri, bahğa doygun, umursa tın mı balık haline? Kuçiik balık tutmak yatnaz, sakin eski kıyı yaşamı, asıldığı duvarda, sakmış. Oradaki eksper uyuyor mu? 'Palamut' diye orkinos yavnılannı tanesi 1500 çerçevesi içinde donup kalmıştı. llraya satıyorlar. Bırakmıyorlar büyüsun... Yüzü yanık yalıya dönük genç balıkçı, küçük yengecin arka ayaklarıyla jilet gibi kestiDenizin derinligi 40 metre, adamın ağı 80 ği ağın üzerindeki deliği gösterirken biraz si melre. Marmara'da, Boğaz'da dibi diıındu/ nirli konuştu: eCti mi nerede yuva yapacak, Bogaz'ın nere"Anavaşya demeyiz biz. Onu eskiler söy sinde oyalanacak balık? Ne üriiyor, ne Bogaz'lermiş. Biz 'çıkıs' deriz. Balıgın Marmara'dan dan gevebiliyor, geçerse hemen geçiyor oyaKaradeniz'e çıkışı yaıti..." Belli ki, kelimeye lanamıyor." değil, balığın, çıkış zamanı gelmesine karşın Gerçekten hiç mi kalmamıştı balık. Vardı kendisini bile doyuramayacak kadar azalma olmasına, ama ne anayaşyanın tadı vardı ne sına bozulmuştu. katavaşyanın. Mart, nisan, mayıs ayları yani Balıkçılıkla geçinen tüm arkadaşları gibi si anavaşya: Boğaz'ın ortaşındaki derin kanala nirliydi, umutsuzdu. giren tonlarca balığın, Arnavutköy Akıntı "kıyıya yanladıgınBurnu'nda, tahta da" başlayan bayram. ayakları ile deniz üzeIstavrit, kefal, ilarya, rine uzanmış lokantaçinakop, zargana, tenın henıen önüne, sakir, barbunya, ispabahın erken saatlcrinri... Boğaz'ın akıntı de bıraktığı ağına taburunlarında kepçelekılan cılız istavritler, ri, serpme ağları dolBoğaziçi'nin çalınan durdukları günler. servetinden arta kalan Boğaz'a özgü anafor değersiz taşlar gibi dusularında öınrünü türuyordu. keten sandallardan uzanan yemli zokala"Fnkirlik bu" dedi, ra uşü$en lüferler, çi"Bogtu'da birkaç yıl nakuplar, sarıkanatöncesine kadar ne balar. lıklar çekerdik. Bu kadarcık istavriti hale mi Izgara başındaki satalım? Topu topu tüm balıkçılar bir elin kaç tane ki? Bir kısmıparmakları kadar aznı öğlende yeriz. Aradı. Bir o kadarı da da biriki degerli balık Çengelköylu tbrahim Reis. sandallannı boyanıak çıkarsa lokantalara için kaç gündür balığa satarız, anca rııkımı? çıkar, gerisini de yolun çıkmamıştı. Sandallannı çektikleri yerleri darkenarında sal satabilirsen..." madağın eden Belediye'den nöbetleşe izin alıp Boğaziçi'nin elde kalan birbirine bitişik bir biriki günlüğüne nhtımda zımpara yapmaları kaç ünli) yalısının öntindeki dar rıhtımın ke da büyük şanstı doğrusu. Anavaşya zamanı narında yelpazelenen odun kömurü iyice kı sandal mı boyanır? ...Iş olsun işte. "Karada zardı. Bir saat önce ağa takılan istavritler ız iş olsun, çünkii denizde yok..." diyen balıkgarada pişti. 17 yıl önce çıkan bir yangında çı lara göre gırgırlar, büyük balıkçı tekneleri sadece dış duvarlan kalan yığma yalının cum Marmara'yı kurutmuştu. "Ortada büyük tekbasını yıkılmaktan kurtaran ağaç kalasların al ne pek yok" dediğimde, "Sen kışın gel de gör, tında korkusuzca balık yiyip dert dinledik: nasıl çeviriyorlar koylan, gemilere yol "TV'de on ke7 programı yapılmadı mı?... vermiyorlar" dedi Adem, "Yıgınla çlnakopu Yapıldı. Gazetelerde röporlajı vıkmadı mı?... hale yıgıyorlar, çinakopun kökü kazınırsa, lüÇıktı. Şimdi sen büc yeniden balık neden yok fer olmaz. Lüfer biterse çinakop olmaz. Budiyc mi soracaksın. Balık kalmadı kardeşim. lunmuyor da artık." Haa... Bak Boğaz'ın eşkıyalan geçiyor, miniBalık azalınca, önce degerli balıklar görünbüsleri geçiyor. Onlar kazıdı Bogaz'ın kökii mez olmuş, ardından bollukta yüzüne bakılnii..." mayanlar kıymetlenmişti. Kıyıdaki ağlarına giKaradeniz'e doğru yol alan büyük balıkçı ren istavriti, izmariti, mezgiti hale götürseler R Boğaziçi kıyılannda, her gün küçük sandallan dolduran lezzetint doyum olmaz balıklar, çinako, Boğaz siilaniKİ kaç lira ederdi... Hal fiyatları onlar için çok duşüktü. Biriki kilo için cefa çekmeye değer miydi? Yakındaki gazinoya da satmak kârlı değildi, onlar da hal (ıyatından alıyorlardı artık. Yaşlı balıkçılar birer birer bıraktı mesleği. Niko ve Anaslas ölmüşlerdi; Taso da ailesiylc Yunanistan'a gitmişti. 20 yıllık balıkçı Mehmet Dere'ye göre, Boğaziçi'nin tüm köyleri balıkçılarını yavaş yavaş yitirdi. Kaybolan Boğaziçi medeniyetinin son tanıklarından 73 yaşındaki tbrahim Reis çocukluğundan beri altında terini kuruttuğu ulu çınar ağacı için, "650 yıllık diyorlar, dognıdıır" dedi. Yılların ağırlığını çekemeyen gövdesinin yarısını denize doğru uzatmış duran Çengelköy'ün ünlü çınannın çevresinde geçen bir ömrü anımsarken, Abdülaziz devrinde Safranbolu'dan gelip bu Boğaziçi köyüne yerleşen dedesinin, pazar iskelesinde çektiği güçlükleri düşünür gibiydi. Balıkçı bir dedenin, balıkçı oğlundan olına balıkçı tbrahim Ülcan, küçük oğlunun da bu geleneği sürdürmesine artık sevinemiyordu. Boğaz'ın bu çilek kokulu köyünde balıkçılığa başlayan, bu arada çınarın arkasındaki mcscitte imamlık da yapan dcdesi Hafız tbrahim bir yıla kadar kumarhane olarak açılacak olan Boslancıbaşı Abdullahaga yalısını o tarihte rahatlıkla kiralamıştı. Hafız tbrahim, yalının önunden açıldığı serin Boğaz sularından " 3 çifte" kayığını uskumru ve hamsi ile doldurmadan dönmezdi hiç. tbrahim Reis, mcscidin yanındaki tahta eve nasıl geçtiklcrinı anlatıp, babasının kendisini nasıl balıkçı yaptığını da ekleyip ahşap evinin balkonunu göstererek lafı uskumru özlemine getirdi: "Karadeni/'de yağlanan uskumru agustostan sonra Marmara'ya iner. tlkbaharda da çiroz olup Karadeniz'e çıkar. Ama artık ne iniyor ne çıkıyor. Dayanamadım evin balkonuna fki sıra istavrit astım. Tadı farklı tabii, ama tstanbul Boğazı'nın Avrupa burun balıkçı kayıkları varc Arnavutköy'de yakaladıklar olarak kullanırlardu Makine lostromoluğundan emekli Haluk Ince, yıllanm verdiği KandilU Akmtıbumu'ndaki yalı cdasını bir belıkçılık sergisine çevirmiy ArnavulköyVn giriflnde, yanık yalının önünde g balıkçınm öğle yemeği olarak blrazdan kızaran h 16