Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
garlık... 10./11. yü/yıllarda Muhammed el Harami (matematıkçi, eebir ve özellikle "algoritına"nın kurucusu), bır dığer matematikçi, Ahmed elFergani, t'ilozof Farabi, unlu tıp ve çcşitlı bılımler uznıanı tbni Sina, tarih, gokbilim, yerbılım ve coğrafya u/.nıanı Birııni gibi isimler, birbiri ardına gelmışler. Farabi'ye "Dogu'nun Aristo'su", Ibni Sina'ya "Dogu'nıın llipokral'ı", Biruni'ye "Dogu'nun Kopernik'i" adlarmı takanlar da Batılılar... Orta Asya'nın dunyadakı en "uygar" bolge olduğu ve bır "Dogu Ronesansı"nı yaşadığı gunlcr bunlar... Kımbılır, bu Ronesans surse, suıebilse neler olurdu... Belkı tarihin akışı değişirdi. Ama olaylar buna ımkân vermemiş... Cengiz Han'ın başlattığı akınlarda 200 bın kadar atlı, bölgenin usiunden sılındir gibi geçıniş. Bir /aman suren bir sessizlık, ustune olu toprağı aiılmış gibi duran Orta Asya... Sonra Timurzamanında, 15. yuzyıl boyıınca bır yeniden canlanma devrı başlamış... " A k s a k " 'limur dönemı, bu yürcnin en onemli tarihsel aşamalarından biri... limur, Semerkand'ı uçsuz bucaksı? imparatorluğuna başkcnl olarak seçmiş, her yerden getırltiği ustalara Semerkand'ın benzersiz yapılarını, Şehrazad saraylarını ve o görkemlı türbesını yaptırmış. Torunu Mirza Mehmel Turgay, diğer bir adıyla Ulug Bey (13941449), Timur'u bile aşan bir "basiret" göstermiş, büyük bir sanal ve bılim koruyucusu olmuş. Gucünu yağnıadan, scferden alan buyukbabasını bılc cleştırmış. Şu so/ler Uluğ Bey'e mal edilıyor: "Dinler etkisini yitirir, imparatorluklar eoker, ama biİKİnlerin yuplıgı /aman içinde hep kalır..." 15. yuzyıl sonundan başlayarak, bölge son kez bir büyuk Türk akımına uğramış. Çaybani Han yönetımindekı Ozbek ortak adını taşıyan çeşitli goçnıen kabıleler dalgalar halinde gelip bölgeye yerlcşnnşler... Bölge, tıımuyle Tuık / tslam bır ııygarlığın beşığı olmuş. 16 yuzyıldan kalma görkcmlı eserier var her yerde... Sonrakı yuzyıllaıda bıtıp tukenmeyen ıç savaşlar, çekışmekT ve entııkalar, despotluk, kolelik ve diğer ılkel yaşam bıçınıieı iyle birle şerek, bölgeyi yoksul ve perişan kılmış... Bu zayıflıktan yararlanan Çarlık yönetimı, tum ö/bekistan'ı ılhak edivermiş.. 1924'te dc bır Özbek Sovyet Sosyalıst Cumhuriyeti kurulmuş... . li cahil kadınının bugün her alanda %50'ye yaklaşan, kımi zaman geçen oranlarda işbaşında olduğunu da kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Ancak tum bu çağdaşlaştırma işlemleri, şimdı bıraz geçmişte kalmış gıbı gorunuyor. Çok uzun boylu kalmadım, her konuda sağlam bir yargıya varabilmek için... Ancak Taşkent Film Şenliğinde karşımıza gelen çeşitli cumhuriyetlcrden filmlerde, her halkın kendi dilinı konuştuğu, kendi insanını, kendı külturunu anözbek Cumhuriyeti, bııgun Sovyetler'ın cn lattığı fılmler üretmiş olması, Sovyetler'in saverimli, ekonomı açısından en önemlı bölgehip olduğu ınsan, ırk, soy, dın, inanç ve kullerınden birı... Buranın u/un sılren çok sıcak bir yazı vc nemlı bır kı>ı olması, birçok açı tür çeşıtliliğı icınde, bu çeşitliliğe saygı gösterdan verimi arttırıyor. llgılıler, bi/ı ge/dirirken, mek, onu korumak gibi çok akıllıca bır yolu bölgenin ekonomik onemını haklı olaıak su seçtiklerinı gö.sterır gıbı... Zaten Beya/ Rus reklı vurguluyor ve "Ahı Çeşit AUın"dan söz kökenlilerin kitaplarda °/o53 oranında gözükediyorlar. Beyaz, yc>ıl, gri vb. renklerın yatüğü, söylenenlere göreyse son /amanda kıştırıldığı bu "allın'Mar arasında neler yok kı: %50'nin altına ındiği bir ülkede, bu ırklar ve Pamuk, petrol, doğal gaz, ıpek, yun ve de gerkülturler mozayiğını olduğu gibi korumaktan çek altın... Hepsi var. Bolgeye getirdikleri çağbaşka bir şey var mı, merkezı yönetımin yadaş işletme teknolojisıni, verimli uretim yönpacağı? temlerini, devrım öncesınde en verimli yılda Barak Han'ın avlusıında yaşlılarla konuşu500 bin ton olan pamuk üretimınin yılda 6 mil yorum... Daha doğrusu özbekçelerıni anlamayon tona çıkarak dunyada ikinci sıraya, ve ya çalışarak, konuı>rnaya çabahyorum... Bir limlilik açısındansa ilk Mraya yukselmesini an sıra halinde oturmuşlar, ramazan günü namaz latıyorlar. Bölgedeki geleneksel yapıyı kırmak saatınin gelmesini bekliyorlar. Bu özbek ihıçin verdikleri savaşımı da sayılarla anlatıyor tiyarları bir âlem... Daha sonra onlara Buhalar. Böylece, devrim öneeiinde kadınlar arara'da da rastlayacağım. Dunyanın en yaşlı insında °/o 1 olan okuma oranının bugun °/o 100'e sanlarının bu bolgede olduğunu daha önce yaklaştığını, kadınları peçeden ve çarşaftan duymui muydunuz? Bizim gazetecılerımizin kurtarmak için girışilen ve kimi zaman kanlı olaylarla dolu seferberliği, bir zarnanın peçe bazıları, buralara gelince hep bu konuya el atar (onun için benim el atasım gelmiyor as Altın Yumurtlayan Bölge: Özbekistan lında). Gerçekten de buralarda, yaşları belırsİ7, ama çok yaşlı olduklan, 809O'ı rahatça gerilerde bırakmış, 100'lere yaklaşmış, belkı de geçmiş yaşlılar sık sık karşınıza çıkıyor. llavasından mıdır, suyundan mı? Yemeklerde ıçki niyetine içilen yoğurdun bıraz daha kekrem sisi olan "kefir"den mi? Taşkent'ın dınsel merkezi olan 16 yu/yıldan kalma Barak Han, bir cami ve bır medreseden oluşan güzel bir kompleks. . Yaşlılar, bİ7İmle birlikte gelen bır Balılı tuııst kafılesine bellibelirsiz bir ılgı ıle bakıyorlar. Yakla!>ıp konuşuyoruz. Turk olduğumu/u anlayınca ılgılenıyorlar... Hemen hepsinın goğsunde sıra sıra nışanlar dızılmış. Birıne doııııp "Kn çok nişan sende var" dıyorum. Yanındakı alı nıyor, hemen elıııı cebine sokup bir avuc nışan çıkarıyor ve gösıerıyor!.. Nerden bunlar? diye soruyorum. Yanıi şöyle: Alamanlardan... Yaşlılar, İkinci Dünya Savaşı madalyalarını "Alamanlardan" dolayı ka/.andıklaııııı biliyor ve yanıtını oyle veriyorlar... Taşkent, başta da dediğim gibi, bizi belli bir düş kırıklığına uğratıyor. Geçmişine ve önemıne yakışır mıktarda tarihsel anıt ve bır eskı kent atmosferi bulamıyoru/ burda... l a m 20 yıl önce 1966 nisanında kent korkunç bir deprem geçirmiş... laş üstunde taş kalmamış... Anladığım kadarıyla eskı Taşkent o zaman yıkılmış. Yerine genış yolları, bol ağaçlıkları, modern ve büyuk bınalarıyla yepyeni bir kent kurmuşlar. Ama ozellığı, tıpıklığı olan bır kent değıl bu. Eskı Taşkent dedıklerı, ö/ellıkle uçsuz bucaksi7 uzanan gecekondu bölgelerı. Bizdeki köy evlerine benzeyen alçak duvarlı, yoksul semtlerden geçiyoruz. Tum konut scferberliğine karşın, Taşkent'te bu sorıın tumuyle çözulmemiş. Halkın bıı böluımı hâlâ bizdekıne çok benzeyen bu yoksul semtlerde yaşıyor. Ve sonunda, Tdşkent'ın en onemli dınsel merke/ı olan Barak Han kompleksıne varıyor ve burayı zıyarct edıyoru/. Kentın ıçınde bir de avnı drtnemden (16 yıızyıldan) kal