Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYIN KONUSU Sayfa: 15 Giyim Sanayiinin en önemli Fabrikada girdisi: insan emeği fletişim aracı: Ishk ANAYİLEŞME olayının kilometre taşlarından ilkini oluşturan Tekstil'deki emekçilerin, genellikle lazla duyarlı, bir başka deyimle de "Çabuk kızan" yapıya sahip olduğu uzmanlarca belirtiliyor. Uzmanlar,tekstil emekçilerine ilişkin bu savı doğruıayan pek çok olay olduğunu öne sürüyorlar. Tekstil işkolunda çalışan emekçilerin duyarlı ya da "çabuk kızan" bir yapıya sahip olmalarının temel nedeni işyerlerindeki olağanüstü gürültü. Ozellikle dokuma kesiminde mekiklerin çalışmasından doğan bu gürültü, emekçinln sinirlerini alabildiğine geriyor. Uzmanlara göre, tezgahlann yapısından kaynaklanan gürültü ayrıca emekçilerin dikkatinin dağılmasına, bir başka işkolundakl emekçiye oranla tekstilcilerin daha kısa sürede yıpranmalarına yol açıyor. Tekstil emekçilerinin duyarlı ve "çabuk kızan" bir yapıda olması, bu işyerlerindeki işçi hareketlerinin diğerlerine oranla kısa sürede gelişmesinde de etkin rol oynuyor. S Tekstil emekçilerlnin işyerinde birbirleriyle konuşmaları da olanak dışı.. Bu nedenle kadınerkek tüm emekçiler birer"ıslık uzmanı" durumundalar. Islık onlar için tek iletlşim aracı.. işyerinde göreve başlayan kadın emekçiler, tezgahlann özellikleriylebirlikteıslık çalmayı da Oğrenmek zorundalar. önce iki elin işaret parmaklarıyla başlatılan ıslık antrenmanları, temposu yükseltilerek sürdürülüyor, kadın emekçi kısa sürede değişlk anlamlan içeren değişlk tondaki ıslığı tek parmağı lle çalma ustalığına erişiyor. "lhtiyaçlar icatları doğurur" kuralına bütünüyle uyan bu ıslıkla anlaşma yüntemi, tekstil Işkolunun ayrı bir özelliğini oluşturuyor. 9 RIKOTAJDA çalışan kadın işçilerin, küçük kızların yaşamları, sevinçleri, Szlemleri ne çok öyküye, ne çok romana konu olmuştur. Sömürülen kadın emeğinin en canlı örnekleri hiç kuşkusuz bu alandan kolaylıkla seçilebilir. Giyim sanayii, sayıları otuzu bulan büyük işletmeler dışında küçük atölyelerin ve atölye koşullarının egemen olduğu bir alandır. Ve bu atölye düzeyindeki sanayı dalında uzmanlaşmamış kadın işçi emeği alabildiğine sömürülür. Bir küçük trlkotaj işçlsi kızın yaşamı nasıldır? Hangi koşullaronun düşüncelerini, sevinçlerini etkiler? Köylerden kentlere doğru olan büyük göçün Türkiye'de feodal yapıyla ilgili değeri değiştirdiği ve yerine gelişmekte olan kapitalist düzenin yeni değer yargılarını getlrdiği artık herkesçe kabul edilen bir gerçekliktir. Köylerde bir genç kızın erkeğln yanında başını açması ya da yolda yalnız yürümesi bile neredeyse bir günah sayılırken, aile kente göçünce ve kent yaşamına uyum başlayınca aynı kızların fabrika işçlsi yapıldığı her an gozlemlenmektedir. Artık feodal düzendekl kapalı ekonomiden gelen değer ölçüsü yok olmaktadır. Işte Emine bu tür değişlmin bir trikotaj atölyesine sürüklediği binlerce genç kızdan blridir. Ailecek Niğde'den Istanbul'a göç etmelerinln üstünden dört yıigeçmiştır. Emine bu dört yılın ve göçün öyküsünü tozlu bir çorap atölyesinde bize şöyle anlattı: "Evli iki ablam, Iskenderun'da asker olan bir ağabeyim ve benden küçük bir erkek kardeşim var. Babamın Niğde'de bir aktar dükanı vardı. Belediye yol yapmak için istimlak etti. Elimize çok az bir para geçti. Geçimimiz zaten zordu, iyice zor oldu. Bu arada ablalarımın ikisi birden nişanlandı. Babam onlara, çeyiz yapmak için borca girdi. Elindeki parayla hiç bir iş tutamadığından borçlarını ödeyemedi, üzüldü, sinir hastası oldu. Durumumuz çok zorlaşmıştı. Bu zor durumu babam kimselere anlatmıyordu! Kendi yağımızla kendlmlz kavrulalım; diyordu ama çok kötü durumdaydık. Babam bize haber vermeden tek katlı evimizi de ipotek ettirmiş, onu da ödeyemedi, evimiz haciz oldu. Artık durumumuzu kimselerden gizleyemez olduk. Işte o sırada Istanbul'a çok önceden T DÜŞÜK BİLİNÇ DÜZEYİ, ACIMASIZ SÖMÜRÜ.. Dayım bir hafta boyunca beni hep işe getirdi. Dönüşte de dayımın oğlu gelip aldı. İlk gunler çok utanıyordum. Babamın sözlerinin etkisiyle kendimı kirienmiş, aşağılanmış gibi görüyordum. Çevremdeki kızlarla hiç konuşmuyordum. Niğde'de kursa gittiğimden elım işe yatkındı. Zorluk cekmivordum." "Hafta sonunda muhasebeci beni çağırdı. Elime bir zart uzattı. 'Hayırlı olsun,' dedi. Zarfı açmadım, korkuyordum. Doğru dayıma götürdüm. O açtı, saydı, beni elimden tutup babam u götürdü. Elini öptürdü, zartı uzattı. Babam zarfı alıp uzun uzun inceledi, ıçini açtı. paraları tek tek saydı. Hiç bir şey söylemeden dayıma uzattı. Ondan sonraki günler, işe alışmaya arkadaş edinmeye başladığım günlerdir. Işte çalışan arkadaşlarımın hepsi benim yaşımdaydı. Hepsınin aile durumu kötüydü. O sıralar benim bilmediğim pek çok şeyden söz açarlardı. Benim bilmememe gülerlerdi. Başımın bağlı olmasına gülerlerdi. Onlar gülmesin diye başımı açtım. Babamdan dayak yedim. Ama direndim. Arkadaşlarımagülünç olmamak istiyordum. Dayım ise onlann hemen yanında ev açtı. Artık eve kardeşimle ben bakıyorduk. Babam biraz düzelmişti. Onu doktora götürmüştük. Verdiği ilaçlar iyi gelmişti. İş bulmak çocuklarının eline bakmamak istiyordu. Dayım onu da yanına aldı. Babamın yüzünü az görür olmuştuk. Geceleri işe gidiyordu. İşe alışmıştım. Ancak bünyem çok | zayıftı. Pamuk tozlan, havasızlık ciğerlerimi etkilemiş. Bir gün bayıldım. Dayım beni kızı gibi gösterip, galiba kapıdaki adama da biraz para vererek onun her zaman gittiği hastaneye beni de götürdü. Filmimi çektiler. Is'.irahat verdiler. İyi beslen dediler. Bunları yerine getirmek benim için çok zordu. Dayım bir süre işe gitmememi istedi. Bize bakacaktı. Gıtmedim. beslendim. lyileştim yeniden işi başladım. Ama dayım zam istememi söyledi. Utandım, yapamadım. Dayım gene geldi. Ustadan zam istedi. Yaptılar. Şimdı elime asgari ücretten para geçiyor, sigortalı da oldum " İş şartlarının degiştirilmesini elbette isterim. Daha havalı bir yerde çalışmak isterim en çok. Bir de mesai sorunu var. 1 ozellikle mevsim başlarında bizım işimiz ' çok olur. Sıkışınz. Patron sıkıştırır. 1 Geceleri dokuza ona kadar çalışırız. Ama 1 mesai paraları ödenmeye gelince hep 1 eksik ödenir. Itiraz edemeyiz. Kalmasaydıbize şu kadar t nız derler. Ama kalmışız, l para vereceğinden söz etmiş ama vermez, hiç bir şey yapamayız, bize uzatılanla yetinmek zorundayız. " Emine binlerce trikotaj işçisi genç kızdan biri. Emek glrdisinin en çok olduğu 1 bir sanayi dalı olan giyim sanayinde ucuz ve bol olan kadın emeğinin sömürüsü Batı sanayi devriminin başladığı t ülkelerinde , günlerdeki ilkel koşullarda Türkiye'de sürüyor. Giyim sanayiinde çalışan kadınla1 rın büyük çoğunluğu slgortasız, sendika1 sız. Kadın emeğinin çok bol olması bu alandaki örgütlenmeyi olumsuz bir biçimde baltalıyor. Ayrıca örgütlenmenin yetersizliği bu çalışan kadın işçilerin bilinç t alanda 1 düzeylerinin düşük olmasına ve dolayısıyla onlann kolaylıkla tüketim toplumunun ' birer koşullandırılmış bireyi olmalarına 'neden oluyor. * gitmiş, yerleşmiş olan dayım Hızır gibi imdadımıza yetişti. Niğde'ye geldi. Bize elimizde kalmış üç dört parça eşyayı sattırdı, Istanbul'a geldik. Dayım büyük bir fabrikada gece bekçiliği yapıyordu. Karısı ise çocuklar için bir mağazaya örgü patik örüyo'du. Birkaç ay onlarda kaldık. Babam iyileşemiyordu. Çok sinirliydi. Onu yalnız başma sokağa bırakamıyorduk. önüne gelenle kavga ediyordu. Bir keresinde yüzü gözü parçalanmış eve geldi. Bize babamdan hayır yoktu. Ne yapacaktık. Dayım erkek kardeşimle beni karşısına aldı. 'Babanızdan hayır yok' dedi. 'Siz evin reisi olup hem ananıza, hem babanıza bakacaksınız' dedi. Kardeşimi bir araba tamircisinin yanına koydu. Benim içinde işte bu atölyede iş bulmuştu. Babam önce çok sinirlendi. Beni işe vermek istemedi. Dayımın Ostüne yürüdü. 'Benim kızımı baştan çıkaracaksın!' diye ona bağırdı. Dayım çok anlayışlı bir adamdır. Babamın o gün Ostüne gitmedi. Babamdan habersiz beni işyerine götürdü. Işyerindeki adamla konuşturdu. O ilk gün, hemen gitmedi dayım, beni öğleye kadar bekledi. Yemeğe çıkardı. Ikinci gün gene dayımla işe geldik. [euent SONY sa J2|Cçyî Ş'Rketf COMPUTER lladdin Nationai • Çeşitlerini Kıbrıs'ta LEVENT Mağazalarında Bulabilirsiniz. Genel Dağıtım: 02071948 Sanayi Şirketi Ltd. LEVENT 17 19 Biiyükhan Mcydanı Lcfkoşa