18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Mart 2014 Cumartesi 15 değer yeşil alanlarını ve peyzaj değerlerini geliştirmek diğer yandan da aktif yeşil alanlarını çoğaltmak ve parklarını yeni bir anlayışla günlük hayatın parçası haline getirmek zorundayız. o Prof. Dr. HASAN ŞENER İTÜ Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü [email protected] uİstanbul’un bir yandan korunmaya İstanbul’a yeşili yeniden kazandırabilir miyiz? kentte var olan, hem eğitim hem de birer araştırmabilim merkezi olarak görev yapan botanik ve hayvanat bahçesine, İstanbul günümüzde halen sahip değildir. Bugün milyonlarca kişi Barcelona’ya Botanik Bahçesi için gitmektedir, San Diego Hayvanat Bahçesi de kentin simgesi haline gelmiştir. Kentlinin sağlığı için evinden çıktığı anda belli bir mesafe içerisinde ulaşacağı küçük mahale parkları ve içerisinde birçok aktivitenin bulunduğu kent parkları yeterince bulunmamaktadır. Sayıları bir elin parmağını geçmeyecek kadar sayabildiğimiz Demokrasi Parkı, Gezi Parkı, Göztepe Parkı, Ulus Parkı bunlardan en önemlileri. Bugün Londra, Paris, Amsterdam,Viyana kent merkezinde yer alan büyük kent parkları ile en yaşanabilir kentler arasında. Yeşil alan tiplerinden spor ve çocuk oyun alanları bireyin fiziksel, bilişsel ve sosyal gelişiminde çok önemli yer tutmaktadır. Her yerde birbirine benzeyen plastik oyun ve spor ekipmanlarının yer aldığı yol üzeri oyun alanları yerine, daha yeşil, motorlu araçlardan etkilenmeyecek, insanların kendilerini daha mutlu hissedecekleri oyun ve spor alanları tasarlanmalıdır. Olimpiyatlar konusunda iddialı olan bir kent için bu konu özellikle çok hassastır. Bu parkların kent bütününde homojen bir şekilde dağılması ve bir sistem halinde değerlendirilmesi parkın etkisinden daha fazla yararlanmak adına önemlidir. İnsanlar yaşadığı yerden çıkıp kolaylıkla parkına ulaşabilmeli, parkından çıkıp rahatlıkla yeşil sokaklardan, yeşil bulvarlardan bir diğer parka bağlanabilmelidir. Bugün Cumhuriyet ve Dolmabahçe Caddeleri İstanbul’da yeşil yollara verilebilecek en güzel örneklerdir. Elimizde olan en büyük zenginliklerden birisi de İstanbul’daki bostanlardır. Onları daha fazla tahrip etmeden hakettikleri değeri vermeliyiz. Kentsel tarımın yeni yeni gündeme geldiği New York, Toronto ve Londra gibi kentlere İstanbul’un 500 yıllık geçmişe sahip sebze bahçelerini tanıtmalı ve kent arazilerini daha fazla tarım amaçlı kullanmalıyız. İstanbul sahilleri, çok değil 100 sene öncesine gidersek, sadece teknelerin ve insanların buluştuğu mekanlardı. Bugün İstanbul’da yaşayan insanlar, Boğaziçi’nde, Anadolu Yakası’nda Kadıköy’den Pendik’e uzanan sahillerde, Avrupa Yakası’nda Eminönü’nden Yeşilköy’e kadar olan kıyılarda suyla yoğun biçimde buluşmaktadır. Sahilleri peyzaj alanları olarak geliştirmek, yaya alanlarını ve bisiklet yollarını çoğaltmak bir ihtiyaçtır. Bu bağlamda, Çekmece Gölleri’nin çevre insanlarının suyla buluşma alanları olarak geliştirilmesi ve peyzaj değerlerinin korunarak düzenlenmesi İstanbul için bir kazanç olacaktır. Kentlerin simge meydanları uİstanbul’un tarih boyunca değişik biçimlere girmiş simge meydanları var. Bunların başında Beyazıt, Üsküdar, Taksim, Kadıköy, Beşiktaş, Eminönü, Aksaray geliyor. Bunlar başta olmak üzere 39 ilçedeki bütün meydanların çağdaş şehircilik anlayışıyla yeniden düzenlenip yaşanılabilir duruma getirilmesi gerekir. K o ERHAN İŞÖZEN [email protected] İ stanbul, dünyadaki ayrıcalıklı kentlerden birisi. Onu ayrıcalıklı kılan, tarihi ve kültürel zenginlikleri yanında doğal değerleridir. İstanbul Boğazı ve yeşil dokusu, hem mekansal olarak hem de insanla suyu yoğun biçimde buluşturması ve yaşamı zenginleştirmesi açısından eşsiz bir doğal yapıya sahiptir. 19. yüzyılın başlarında İstanbul için yapılmış olan gravürlere bakıldığında, İstanbul’un ne kadar yeşil olduğunu, siluetinde kubbe ve minarelerin dışında selvilerin, çam ağaçlarının ne kadar fazla yer tuttuğunu görürüz. Gravürlerle günümüz resimleri karşılaştırıldığında ise, eldeki yeşil alanlar saray, kasır ve köşk bahçeleri gibi duruyor. Boğaziçi siluetinde yer alan bu nadir saray ve kasır bahçelerini, UNESCO’nun tarihi miras listesine koyduğu Tarihi Yarımada ile birlikte, özenle korumanın önemi açıktır. Fransa bugün Paris’teki Versailles Saray Bahçeleri’ni koruma ve yaşatma konusunda tüm dünyaya örnek olmaktadır. Günümüzde İstanbul yeşil alanlarına makro ölçekte bakıldığında, kuzeyinde yer alan Karadeniz Ormanları kentin akciğerleri olarak görev yapmaktadır. Kentlinin en büyük rekreasyon kaynağıdır. Biyolojik rezervidir. İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakasına dağılmış olan göller ve havzalar sahip olduğu diğer önemli doğal kaynaklarıdır. Günümüzde ciddi bir kuraklık problemi ile karşı karşıyayız. Su kirleticilerinin azaltılması ve ciddi tehlike altında olan içme suyu havzalarının geri kazanılması gerekmektedir. Özellikle Küçükçekmece Gölü bu konuda üzücü bir örnektir. Kuzey Ormanları’ndan havzalara, göllere ve Marmara Denizi’ne kadar ekolojik yeşil sistemlerin devamlılığı sağlanmalı ve geniş hava koridorları yaratılmalıdır. Kent ölçeğinde bakıldığında; diğer çoğu gelişmiş entler meydanlarıyla yaşar, meydanlarıyla tanınır, onunla kimliğini kazanır. Meydanları olmayan kentlerde demokrasiden söz edilemez. Meydanı çevresindeki yapılar tanımlar. Kentte yaşayanların sevinçte, kederde bir araya gelişlerini sağlayan bu meydanlar, yağmurda, soğukta, sıcakta insanların korunmalarını sağlayan yerleri de içerir. Toplumların yaşamlarında sosyal, kültürel, tarihsel ve siyasal etkileri olan alanlardır. İstanbul’un tarih boyunca değişik biçimlere girmiş simge meydanları vardır. Bunların başında Beyazıt, Üsküdar, Taksim, Kadıköy, Beşiktaş, Eminönü, Aksaray gelmektedir. İstanbul’un vazgeçilmez simgelerinden biri olan Beyazıt meydanı Bizans döneminde kentin en büyük forum alanı, Türk döneminde de saray meydanı olarak İstanbul tarihinin önemli bir kent öğesidir. Ancak bugün birçok değerinin yok olduğu bu meydanın tarihsel gelişimi de göz önünde bulundurularak yeniden düzenlemesi gerekir. Son 30 yılda 3 kez değişik düzenlemelere uğramıştır. İstanbul’un en önemli meydanlarından birisi de Cumhuriyet dönemini simgeleyen Taksim meydanıdır. Bugün yeniden yapılan düzenlemesiyle şehircilik mimarlık ilkelerine uymayan geleceğin ihtiyacını karşılamayan bir meydan haline gelmiştir. Yapılan bu düzenleme kendisinden beklenen işlevleri yerine getirmediği gibi, kullanılan malzemeyle de yaşayan ve güzellik duygusu uyandıran bir meydan görüntüsü vermekten çok uzak kalmıştır. Taksim gezisi üzerindeki yetişmiş ağaçlar, yeşil örtü bölgenin yeşil gezi alanı ihtiyacını karşılamaktadır. Bu alanlar korunarak, yaya mekânlarıyla daha çok bütünlük kazanması sağlanmalıdır. İstanbul tarihi gelişim sürecinde Anadolu yakasının en önemli tarihi kent merkezi olan Üsküdar meydanı da çeşitli yanlış planlama yöntemleri sonucu, plansız, düzensiz ve tanımsız görünümdedir. Bu karmaşa içinde insan, doğa ve mekânsal yapı ilişkileri kurulmamış kültür değerleriyle bağları kopmuştur. Bu meydanın yakın çevresi, anıtsal yapılarıyla birlikte yeniden ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Bu saydığımız meydanlar başta olmak üzere 39 ilçedeki bütün meydanların yeniden düzenlenip yaşanılabilir duruma getirilmesi gerekir. Çağdaş şehircilik, ulaşım, peyzaj, ve restorasyon ilkeleri belirleyerek, tasarımların sosyal ve kültürel donanım yetersizliklerine çözüm önerileri bulabilmek için bütün bu meydanlarımızı ulusal, gerekirse uluslararası proje yarışmalarıyla planlamalıyız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle