25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Mart 2014 Cumartesi 13 Kentsel dönüşüm ve deprem anda uygulanmakta olan dönüşüm değil; halkın desteği ile halktan yana bir kentsel dönüşüm daha doğrusu kentsel gelişim süreci yaşanmasıdır. Mayıs 2012’ de çıkarılan 6306 sayılı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi’ Yasası yukarıda söylenenleri gerçekleştirebilmekten uzaktır; mutlaka gözden geçirilmeli, düzeltilemiyorsa kaldırılmalıdır. uÇözüm kentsel dönüşüm ama şu o Prof. Dr. FARUK KARADOĞAN İstanbul Teknik Üniv. İnşaat Fak. Emekli Öğretim Üyesi karadogan@itu.edu.tr H ızlı sanayileşme ve hızlı kentleşmenin beraberinde getirdiği önemli sorunlar arasında, mühendislik hizmetini yeterince alamamış, kötü işçilikle düzensiz gelişen bölgelerin daracık inişli yokuşlu sokaklarında denetimsiz inşa edilmiş, daha sonra kirişleri kesilip kolonları kaldırılarak, üzerine kat eklenerek yapısal değişikliklere uğramış yüz binlerce bina var; İstanbul’umuz bu durumda. Öyle ki bazı binaların ayakta duracak hali yok bazıları da küçük bir sarsıntıda toptan göçmekte. Bu binaların yeterli düzeyde deprem güvenliği sergileyememeleri durumunda, toplumun sosyal ve ekonomik yaşamı üzerinde, olumsuz yönde, çok büyük etkiler bırakma olasılıkları hayli yüksek. Ulusal birikimde savaştan çıkmışcasına büyük mal ve can kayıplarına neden olabilecekler, en önemlisi, uluslararası ekonomik yarışta büyük duraklamalara neden olabileceklerdir. Bunun sonucu hızlı sanayileşme ve hızlı kentleşmenin sağladığı tüm kazançlar ortadan kalkabilecektir. Kazanımları koruyabilmek, yüklenilmiş olan riskin azaltılabilme oranına bağlıdır. Ancak deprem olgusu, her zaman güncel problemlerin peşinde koşuşturan ve bir türlü uzun soluklu planlamalar yapamayan politik yaşamın gündeminde ön sıraları koruyamamakta deprem sonrasındaki birkaç günün ardından da gerileyivermektedir. Diğer taraftan bilinmektedir ki Yıkıcı bir depremin bölgeyi etkileme olasılığı her geçen gün artmaktadır. Deprem sonrası afet yönetimi hazırlıklarından daha önemlisi, deprem öncesinde yapılması gerekenlerdir. Bunların başında da araştırmacıların ,yöneticilerin ve halkın biraraya getirildiği siyaset üstü bir işbirliğinin sağlanması gelmektedir. Bu birliktelikten amaç halkın desteğiyle halktan yana bir kentsel dönüşüme ulaşmaktır. Öyle bir kentsel dönüşüm ki tapularının insanların elinden kapılmadığı,kazanılmış hakların yitirilmediği, halkın kötü müteahhide teslim edilmediği, kentin rant için yağmalanmadığı, yeşil alanların ranta kurban edilmediği, temiz havanın solunabildiği, kötüye problemlerin peşinde koşuşturan ve bir türlü uzun soluklu planlamalar yapamayan politik yaşamın gündeminde hiçbir zaman ön sıraları koruyamıyor. Öte yandan yıkıcı bir depremin bölgeyi etkileme olasılığı her geçen gün artıyor... gitmekte olan ekonominin zenginler lehine devlet eliyle desteklenmediği ,yoksulun sürgün edilip yerine zenginin getirilmediği, halkın borçlandırılmadığı, halkın çirkin binalarda yaşamaya zorlanmadığı, komşuluk ilişkilerinin hiçe çıkarılmadığı,sağlanacak gelir fazlasının halkla paylaşıldığı, herkes için mülkiyet kavramına saygı duyulduğu, tarihi ve kültürel dokunun yok edilmediği, kamu yararının ve hukukun kollandığı, bir kentsel dönüşüm ortaya çıksın. Böyle bir sonuç kentsel dönüşümden çok bir kentsel gelişim süreci olacaktır. Amaç deprem korkusu olmayan insanların, depremden korkulmayan güvenilir bir kentte adam gibi yaşamasını sağlamaktır. Böyle bir kentsel evrim tek tek binalar düzeyinde ele alınabilecek bir kavram değildir; kapsamlı planlama gerektirmektedir. Şehir planlamacıları, ulaştırmacılar, çevreciler, yapı mühendisleri, jeologlar, jeofizikçiler, zemin mekaniğinden insanlar vb. olmadan istenilen planlama yapılamayacaktır. Bunlar olmadan başlayan uDeprem olgusu, ne yazık ki güncel uygulamalar ancak çok büyük yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır; örneğin Fikirtepe ve benzerlerinde olduğu gibi. Mayıs 2012 de çıkarılan 6306 sayılı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi’ yasası yukarıda söylenenleri gerçekleştirebilmekten uzaktır; mutlaka gözden geçirilmeli, düzeltilemiyorsa kaldırılmalıdır. Riskli bölgede olmasanız da, riskli binada oturmasanız da, bulunduğunuz yeri, tepeden inme bir kararla riskli bölge ilan edebilen yetki, yukarıda sıralanan amaçları başka yönlere çevirebilen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilerek merkezileştirimiş bir yetkidir; anayasa mahkemesinin aldığı son yürütmeyi durdurma kararları doğrultusunda mutlaka gözden geçirilmeli, düzeltilemiyorsa kaldırılmalıdır. Deprem riski en az düzeyde olan önce Gaziosmanpaşa, sonra Esenler, Okmeydanı, Fikirtepe vb. riskli alan ilan edilmiş ve yüksek emsalle ticaret ve ofis projelerine ayrılmış, deprem öncelikli değil fakat getiri öncelikli kararlardır. Buna karşılık Ankara Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği projeleri gibi yasadan çok önce gerçekleştirilen güzel örnekler gözler önündedir. Bu yasaya karşı izlenecek en etkili yollardan biri ada ve mahalle bazında dernek veya kooperatif kurarak örgütlenmedir. Bunun güzel örneklerinden biri BalgatAyvansaray’da gerçekleştirilen örgütlenmedir. Önemli bir örgütlenme de okulda, işyerinde ve mahallede kapı kapı bilinçlendirme konusunda gereklidir. Bu bağlamda bir yandan kentsel gelişim ve güçlendirme özendirilirken ücretsiz Mühendislik Destek Hizmetleri sağlanmalı, riskin azaltılması için seferberlik çalışması başlatılmalı, yeni ve gerekli bir heyecan yaratılarak sosyal medya ve IBB televizyonlarından yararlanılmalıdır. Okul, Hastahane, İtfaiye, Devlet Daireleri, Altyapı tesisleri, Acil durum personel konutları, Geçici Konaklama Konutları ve benzerleri gibi önemli ve gereksinim duyulan yapılara verilen yapım ya da güçlendirmede öncelikler arttırılmalıdır. İşyeri sahipleri, apartman yönetimleri, muhtarların ve halkın hem yetki hem de sorumluluk taşıyarak kentsel gelişime katkısı sağlanmalıdır. Mevcut binaların yapısal özellikleri büyük oranda bilinmektedir, gerekli zemin bilgileri büyük oranda derlenmiştir, kolay ve ucuz güçlendirme yolları geliştirilmiştir; bunlara dayanılarak olası Toptan Göçmeler mutlaka önlenmeli, binalar halkımızın başına yıkılmamalı, ne mala ne cana zarar gelmemeli, denetlenmemiş yeni inşaat ta kalmamalıdır bu kentsel gelişim kapsamında. Yerel yönetimler halkla birlikte çözümün parçası olmalı, gerekli araştırmaya –geliştirmeye destek, bilime ve bilimsel bulguya saygı göstermelidir. Harcama reformu ile mevcut kaynakların yerinde kullanılması, Yerel Yönetim şirket gelirlerinden bir bölümün depreme yönlendirilmesi, Sigortalama ve Denetleme işlerinin bütünlük içinde yürütülmesi ve fon yaratması, ulusal ve uluslararası kaynaklardan yararlanma sorunun çözümünde çıkış noktaları olmalı, bilgi ve sürekliliği sağlanan öz kaynaklar çözüm için esas alınmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle